Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1409 E. 2021/1393 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1409
KARAR NO: 2021/1393
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2021
NUMARASI: 2021/302 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı alacaklı, davalının selefi …, … Ltd. Şti ortak ve yetkilileri … ve … tarafından davacı müvekkilinin, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasından 610.000,00-TL ve 161.000,00-TL bedelli, 31/10/2017 tanzim ve 19/01/2018 vade tarihli iki senedin ciro silsilesine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasından 27/01/2017 tanzim, 27/11/2017 vade tarihli 200.000,00-TL bedelli senet ve 27/01/2017 tanzim, 27/01/2018 vade tarihli 300.000,00-TL bedelli senetlere avalist olarak sorumluluk altına sokulduğunu, davacı müvekkilinin mezkur icra dosyalarındaki senetlerin ne anlama geldiğini bilmemekle birlikte sorumluluk altına girdiğinden habersiz olduğunu, davacı müvekkilinin anılan senetlerden, davalıya karşı sorumluluğu bulunmadığını, anılan senetlerde borçlu olarak görünen …’in davacı müvekkilinin eşi olduğunu, davalı ve davalının selefi … ve … ile birlikte hareket ederek, davacı müvekkilinden fayda sağlamak maksadıyla senetlere hata, hile, aldatma yolu ile imza attırıldığını ve ilgili senetlerden sorumlu hale getirildiğini, asıl ilişkisi ile hiçbir alakası olmadığını ve ne alama geldiğini dahi bilmediği senetlerden hiçbir hak elde etmemiş olan müvekkilinin, üzerine kayıtlı taşınmazların cebri icra yolu ile satışa çıkarıldığını, müvekkilinin 08/08/1952 doğum tarihli olduğunu, ilkokul eğitimi dahi almadığını, hiçbir şekilde okuma yazma bilmediğini, okuma yazma bilmeyen davacının hem bu durumundan hem de yaşlı olmasından istifade edilerek ve mezkur senetlerde imza şekli çizdirildiğini, bir kişinin kambiyo yükümlülüğü altına girmesi, ciro zincirine dahil olması yahut aval vermesi için yalnızca imza atmasının yetmediğini, aynı zamanda imzanın ne anlama geldiğini bilmesi gerektiğini, müvekkili okuma yazma bilmediği için resmi ve hukuki işlemlerde parmak bastığını, Bakırköy … Noterliği 24/02/2016 tarihli … yevmiye numaralı işlem ile Bakırköy … Noterliği 29/02/2016 tarihli … yevmiye numaralı işlemlerde ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü … numaralı 16/03/2016 tarihli işlemlerinde parmak basmak suretiyle işlem yaptığını, ayrıca vekil tayin edildiği vekaletnamenin de yine parmak izi basmak suretiyle düzenlendiğini beyanla dava devam ettiği sürece müvekkili haciz baskısı altında kalacağından ve icra dosyasında borca yeterli miktarda gayrimenkul hacizli olduğundan Mahkemece belirlenecek teminat karşılığında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile 2018/4654 takip sayılı dosyalarında takibin tedbiren davacı müvekkili yönünden durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece Mahkemesince; “Davaya konu senetlerin bu aşamada dosyaya davacının aldatılması neticesinde imzalatıldığı hususununda bir delil sunulmadığı, bu iddianın yapılacak yargılama sonucu ortaya çıkacağı ve hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği noktasında kanaat oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir. Tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava konusunun, senetlerin hata hile ve aldatma ile imzalatıldığının yanı sıra müvekkilinin imza atmaya muktedir olmaması dolayısıyla kendisini sorumluluk altına sokan bu senetlerden hiçbir sorumluluğunun bulunmadığına yönelik olduğunu, Müvekkilinin 08/08/1952 doğum tarihli olup, ilkokul eğitimi dahi almadığını, hiçbir şekilde okuma yazma bilmediğini, okuma yazma bilmeyen davacının hem bu durumundan hem de yaşlı olmasından istifade edilerek mezkur senetlerde imza şekli çizdirildiğini, Bir kişinin kambiyo yükümlülüğü altına girmesi, ciro zincirine dahil olması yahut aval vermesi için yalnızca imza atmasının yetmediğini, aynı zamanda imzanın ne anlama geldiğini bilmesi gerektiğini, müvekkili okuma yazma bilmediği için resmi ve hukuki işlemlerde parmak bastığını, Bakırköy … Noterliği 24/02/2016 tarihli … yevmiye numaralı işlem ile Bakırköy … Noterliği 29/02/2016 tarihli … yevmiye numaralı işlemlerde ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü … numaralı 16/03/2016 tarihli işlemlerinde parmak basmak suretiyle işlem yaptığını, ayrıca vekil tayin edildikleri vekaletnamenin de yine parmak izi basmak suretiyle düzenlendiğini,Dava devam ettiği sürece davacı müvekkilinin haciz baskısı altında kalacağını ve icra dosyasında borca yeterli miktarda gayrimenkul hacizli olduğundan Mahkemece belirlenecek teminat karşılığında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile … takip sayılı dosyalarında, ihtiyati tedbirin reddi kararı kaldırılarak, takibin tedbiren davacı müvekkil yönünden durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, takibe konu edilen senetlerin hata, hile ve aldatma ile imzalatıldığı gerekçesiyle, takibin İİK’nun 72/3.maddesi kapsamında durdurulması talebidir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, mevcut deliller ışığında Mahkeme kararı değerlendirildiğinde; somut olayda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmemiş olduğu, ilk derece mahkemesince tedbirin reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, tedbir talebinde bulunan tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2021 tarih ve 2021/302 E., sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı taraflarından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021