Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/14 E. 2021/33 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/14 Esas
KARAR NO : 2021/33
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 28/10/2020 (Ara Karar)
NUMARASI : 2020/344 E.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dilekçesinde özetle, davacının 2001-2003 yılları arasında birçok konser, prodüksiyon ve organizasyon işlerinde yöneticilik yaptığını, 2003 yılında … şirketini kurduğunu, akabinde ilk restoranı olan … isimli restoranı, 2008 yılında Asmalımescit’te açtığını, kısa sürede büyük beğeni topladığını, 11 Leblon’un Issız adam filmine ev sahipliği yaptığını, Türkiye çapında haklı bir üne kavuşan davacının sonrasında TV programcılığına başladığını, çok çeşitli Tv kanallarında yemek programı içeriği hazırladığını ve sunduğunu, 2012 yılının başında … gazetesinde … sayfasını ve 2012 yılının ortalarına doğru … dergisinde yemek yazıları ve tarifleri yazmaya başladığını, hali hazırda Mükellef Karaköy ve Mükellef Ocakbaşı restoranlarının bulunduğunu, sektörün önde gelen firmaları ile tanıtım hizmetleri sözleşmeleri imzaladığını ve TV reklamları da dahil olmak üzere sosyal medya tanıtımları, lansman ve etkinliklerinde yer alarak sözleşmeler kapsamında faaliyetlerini başarı ile sürdürdüğünü, davacı ile dava dışı … Tic. AŞ arasında imzalanan … Tanıtım Hizmetleri Sözleşmesinin davalı firmaya devredildiğini ve ek protokoller ile davacının … ibareli ürünün tanıtım hizmetlerine ilişkin olarak davacının suretinin, sesinin, alıntılarının, performansının, hareketli/hareketsiz görüntüsünün, fotoğrafının sözleşmede belirtilen bedel ile sözleşme süresince kullanılması hususlarında taraflar arasında 30/12/2019 tarihine kadar anılan sözleşmenin yürürlükte kaldığını, davacı tarafça sözleşme hükümlerinin yerine getirildiğini, davalı tarafından davacıya tebliğ edilen yazılı bildirim ile sözleşmenin feshedildiğini, 30/12/2019 tarihi itibariyle taraflar arasındaki sözleşmenin sona ererek, davacı tarafından kullanım hakkı tanınan tüm hakların davacıya geri döndüğünü, bunun üzerine davalıya yazılı bildirimde bulunduklarını tüm kullanımlara muvafakatlerinin bulunmadığının ve hali hazırda kullanılan her türlü materyalin toplatılması ve imha edilmesi taleplerinin bildirildiğini, buna rağmen davalının kullanımlara devam ettiğini, bu durumun davacının mali ve manevi haklarına tecavüz ettiğini ve aynı sektörde yeni iş birlikleri kurmasını engelleyen ve mali zararlara uğramasına yol açan ve haksız rekabete sebebiyet verdiğini, kullanımların devam etmesi üzerine yine davalıya noter kanalıyla ihtarname gönderildiğini ve sözleşmenin ilgili maddesinde izinsiz kullanımlara ilişkin düzenlenmiş olan ücretin 90.000 ABD doları olduğunu ve davalıdan davacının hesabına yatırılmasının talep edildiğini, davalının 2020 yılını takiben halihazırda anılan görselleri kullanmaya devam ettiğini, davalı tarafından gönderilen cevabi ihtarda, eczanelerdeki kullanımların devam ettiğinin kabul edildiğini, ancak bu kullanımların kendileri tarafından engellenmesinin salgın nedeniyle mümkün olmadığı belirterek ödemenin yapılmayacağının bildirildiğini iddia ederek, davalı yan tarafından piyasaya sürülen … ibareli vitaminlerin satışa sunulduğu, yurt genelindeki eczaneler başta olmak üzere, tespit edilen her türlü mecrada davacının fotoğraflarının kullanılmasının engellenmesine, tespit edilen tanıtım materyallerinin toplatılmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince 28/10/2020 tarihli tensip tutanağı ile, ihtiyati tedbir talebinin 5846 Sayılı FSEK 68. maddesine dayalı açılması sebebiyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.İlk Derece Mahkemesi’nin 28/10/2020 tarihli tensip kararı uyarınca düzenlenen 30/10/2020 tarihli ara kararında; “5846 sayılı FSEK’in” ihtiyati tedbirler ve gümrüklerde geçici olarak el koyma” başlıklı 77. maddesi “Esaslı bir zararın veya ani bir tehlikenin yahut emrivakilerin önlenmesi için veya diğer her hangi bir sebepten dolayı zaruri ve bu hususta ileri sürülen iddialar kuvvetle muhtemel görülürse hukuk mahkemesi, bu Kanunla tanınmış olan hakları ihlal veya tehdide maruz kalanların ya da meslek birliklerinin talebi üzerine, davanın açılmasından önce veya sonra diğer tarafa bir işin yapılmasını veya yapılmamasını, işin yapıldığı yerin kapatılmasını veya açılmasını emredebileceği gibi, bir eserin çoğaltılmış nüshalarının veya hasren onu imale yarıyan kalıp ve buna benzer sair çoğaltma vasıtalarının ihtiyati tedbir yolu ile muhafaza altına alınmasına karar verebilir. Kararda, emre muhalefetin İcra ve İflas Kanununun 343 üncü maddesindeki cezai neticeleri doğuracağı açıklanır….” hükümlerine amirdir.Yine 6100 sayılı HMK 389. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişiklik nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. Madde 390- “(1)İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. (2)Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. (3)Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” Hükümlerine amirdir.Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki genelde geçici hukuki korumalara, özelde ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacize karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.Geçici hukuki korumalarda bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine, tüm delillerin incelenmesine yeterli bir zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispat yeterli görülmüştür.Burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir. Zira kesin hukuki koruma zaten deliller toplanıp yargılama sonuçlandırıldıktan sonra haklılık durumuna göre sağlanacaktır. Dolayısıyla geçici hukuki korumanın önemi ve amacı verilecek bir tedbir kararı ile gerçekleştirilmiş olacaktır. Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde davanın FSEK 68.madde kapsamında açıldığı, Fsek 68 e dayalı açılan davalarda Yargıtay uygulamalarımız gereği tedbir verilemeyeceği (farazi sözleşme ilişkisi) anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin yasal şartları bulunmadığından reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde karar tesis olunmuştur.” gerekçesi ile ihtiyati tedbirin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sona erdiği andan davanın açıldığı tarihe kadar ki süreçte davalının, davacıya ait görselleri kendisine gönderilen ihtarnamelere rağmen ve izinsiz olarak kullanmaya devam ettiğini, şu durumda davanın açıldığı an itibariyle davalının zaten çoktan kullanmış olduğu görseller ile ilgili fiillerini geri almak mümkün olmadığı için bu kullanımlara ilişkin tazminat taleplerinin FSEK 68’e dayandığını, tecavüzün ref’i niteliğinde olduğunu, ancak davalının, dava açıldıktan sonraki kullanımlarının ise huzurdaki davada tazminat taleplerinin konusu olamayacağı için tedbir taleplerinin dava açıldıktan sonraki kullanımların durdurulması anlamında tecavüzün meni kapsamında olduğunu, FSEK 68 uyarınca tazminat ödenmesi halinde davalının elindeki görselleri dava sona erdikten sonra da sonsuza kadar kullanabileceği anlamına geleceğinden, bunun da FSEK kapsamında korunması istenen düzen olmadığını, bu açından tedbirin reddi kararı hatalı olduğunu, ihtiyati tedbir taleplerinin konusunun tecavüzün men’ine ilişkin iken, Mahkeme’nin hiçbir inceleme ve değerlendirme yapmadan, uzman raporu alınmadan, davada FSEK 68 – 69 maddeleri uyarınca, sözleşmesel ilişkiye dayalı ref talebi var, o nedenle tedbir kararı verilemez gerekçesi ile tedbir talebimizin reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taralar arasında 22.12.2016 tarihinde imzalanan sözleşmenin, Davalı tarafından davacıya tebliğ edilen 18.12.2019 tarihli yazılı bildirim ile sözleşmenin feshedildiğini, 30.12.2019 tarihi itibari ile sona erdiğini, davacı tarafça 29.10.2020 tarihinde, davalı yana yazılı bildirimde bulunarak, Eczane içi basta olmak üzere tüm mağaza içi ve dışı kullanımlar da dahil olmak üzere, sözleşmenin sona erme tarihi itibari ile isminin, görüntüsünün, resminin, sesinin, sözlerinin, imzasının, performansının, biyografisinin vesair bilgilerinin kullanımına muvafakati bulunmadığının bildirildiğini, toplatılmasının ve imha edilmesinin talep edildiğini, davalı yana iletilen yazılı bildirim ve ihtarnameye rağmen rağmen, davalı yanın süresi sona eren sözleşme kapsamında, sanki davacı ile 2020 yılı içinde PHARMATON ibareli ürünlerin tanıtımı hususunda geçerli bir iş birliği ilişkisi varmışcasına, piyasaya sunulan eczane içi başta olmak üzere tüm mağaza içi ve dışı kullanımlarda davacının görüntüsünün yer aldığı, pankart, tabela.magnet, poşe, paspas vs. gibi çok çeşitli tanıtım materyalleri üzerinde kullanmaya devam ettiğini ve dava tarihi sonrasında dahi davacı fotoğraflarının üzerinde basılı olduğu çok çeşitli tanıtım materyallerini kullanmaya devam ettiğini ve hali hazırda da devam ettiğini, Maddi tazminat taleplerinin, tecavüzün refine ilişkin olup, FSEK Md. 69 da düzenlenen farazi sözleşme bedelinin üç katına yönelik, cezai bir tazminat talebi olduğunu, ancak, davalının dava tarihi olan 21.10.2020 tarihinden sonraki halihazırda devam eden, ihlalleri bakımdan ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesinin önem arz ettiğini, davacının davalının izinsiz kullanımları nedeni ile, davalı aynı sektörde faaliyet gösteren firmalar ile yeni iş birlikleri oluşturamayacağını ve mali gelir sağlayamayacağını, ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olması sebebi ile, anılan kararın kaldırılarak, ihtiyati tedbir talebimizin kabulüne karar verilmesini, esas hakkında verilecek hüküm kesinleşene dek, davalı yan tarafından piyasaya sürülen “…” ibareli vitaminlerin satışa sunulduğu, yurt genelindeki eczaneler başta olmak üzere, tespit edilen her türlü mecrada davacının fotoğraflarının kullanılmasının engellenmesine, tespit edilen tanıtım materyallerinin toplatılmasına yönelik ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Fikir ve Sanat Eserleri Kanun’unun 77. maddesinde, ‘Esaslı bir zararın veya ani bir tehlikenin yahut emrivakilerin önlenmesi için veya diğer her hangi bir sebepten dolayı zaruri ve bu hususta ileri sürülen iddialar kuvvetle muhtemel görülürse hukuk mahkemesi, bu Kanunla tanınmış olan hakları ihlal veya tehdide maruz kalanların ya da meslek birliklerinin talebi üzerine, davanın açılmasından önce veya sonra diğer tarafa bir işin yapılmasını veya yapılmamasını, işin yapıldığı yerin kapatılmasını veya açılmasını emredebileceği gibi, bir eserin çoğaltılmış nüshalarının veya hasren onu imale yarıyan kalıp ve buna benzer sair çoğaltma vasıtalarının ihtiyati tedbir yolu ile muhafaza altına alınmasına karar verebileceği’ belirtilmekte olup, yine HMK 389. Maddesinde, hangi durumlarda ihtiyati tedbir talep edilebileceği belirtilmekte olup, buna göre, ‘Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir’ denildiğini, Davacı tarafın ihtiyati tedbir talep edebilmesi için hem FSEK kapsamında hem de HMK kapsamında ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığını, davaya cevap dilekçeleri aynen tekrar ettiklerini, davacı tarafın istinaf talebin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, 5846 Sayılı FSEK’na dayalı olarak açılan tecavüzün ref’i ile FSEK 68. maddesi gereğince maddi tazminat istemlerine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise; ihtiyati tedbirin reddi kararına ilişkindir.İnceleme, 6100 Sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlığını taşıyan 159. maddesinde, bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilerin dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilecekleri, ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesi gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek değişme sebebiyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Yine HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Görüldüğü üzere HMK’da ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için haklılığın tereddütsüz şekilde ispatı şartı aranmamakta, yaklaşık olarak ispat yeterli görülmektedir. Buna göre, talep edenlerin tedbir taleplerinin kabulü için karşı tarafın kullanımlarının tedbir talep edenin hakkına tecavüz teşkil ettiğinin ispatı gerekli olup, bu hususun da ancak yargılama sırasında gerekli deliller toplanarak, toplanan delillere göre ürünler üzerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla yaptırılacak inceleme sonucu anlaşılabileceği, davalı tarafın dava tarihinden sonra ihlale devam ettiğine dair dosya kapsamına delil sunulmadığı, bu aşamada talep edilen tedbir isteminin kabulü için gerekli yasal şartların oluşmadığı görülmekle, iddianın bu aşamada yaklaşık olarak ispat edilemediği, öte yandan koşulların oluşması halinde yargılamanın her aşamasında ihtiyati tedbir istenilmesinin tabii bulunduğu ayrıca Davanın FSEK 68. madde gereğince telif tazminatı talebiyle açıldığı, davalı tarafın dava tarihinden sonra da ihlale devam ettiğine dair dosya kapsamına delil sunulmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin tecavüzün refi talebi yönünden açıkladığı gerekçe dairemizce FSEK 68. madde ve FSEK 77. madde hükümlerine uygun görüldüğünden, tecavüzün ref’i talebi yönünden de yaklaşık ispat kuralları da oluşmadığından, tedbir talebinin reddi kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/344 Esas sayılı dosyasındaki 28.10.2020 tarihli ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/01/2021