Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1392 E. 2021/1348 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1392 Esas
KARAR NO: 2021/1348
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2020
NUMARASI: 2014/922 E. – 2020/132 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait üç adet çekin, davalıların ticari ilişki içerisinde bulunduğu … ile yapılan işin karşılığı verildiğini, 11/10/2013 tarihinde … tarafından çeklerin çaldırılmasına rağmen, müvekkilinin davalı …’ya ödeme yaptığını, davalılardan …’nin söz konusu çek ile ilgili olarak icra takibi başlattığını, İstanbul 34. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/328 Esas sayılı dosyası ile çek için ödemeden men yasağı kararı verildiğini, …’nın müşteki sıfatıyla suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkilinin çekten dolayı davalılara herhangi bir borcunun olmadığını, dava konusu … Bankası Merter Şubesine ait … seri numaralı, 31/03/2014 keşide tarihli ve 15.000,00 TL bedelli çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile … Ltd. Şti. arasında 11/10/2013 tarihli Faktorin sözleşmesi kapsamında davaya konu çekin temlik alındığını, davacı aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’ nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, çekin ciro zincirinin tam olduğunu, müvekkilince çekin usulüne uygun olarak iktisap edildiğini, davanın reddine ve davacı aleyhine % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının keşidecisi olduğu davaya konu çekin müvekkilinin elinden rızası hilafına çıktığını, İstanbul 34. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/328 Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını, davalı …tarafından başlatılan takibe müvekkilinin imza itirazında bulunularak açılan İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/610 Esas sayılı davasında, imzanın müvekkiline ait olmadığına karar verilerek kararın kesinleştiğini, müvekkili çekten sorumlu olmadığından, davanın reddini istemiştir. Diğer davalılara dava dilekçesi ve ekleri usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, cevap dilekçesi verilmemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “6361 Sayılı Yasanın 9/3. maddesinde yer alan; ”Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanılan defileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki, faktoring şirketi kambiyo senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun,” hükmünün somut olay bakımından uygulanıp uygulanmayacağı değerlendirildiğinde, belirtilen yasa hükmünün faktoring işleminin tarafları olan borçlu, önceki alacaklı ve temlik alan faktoring şirketi dışındaki kambiyo senedinde ciro silsilesinde yer alan diğer kambiyo borçluları bakımından getirilmiş bir hüküm olduğu, Kanunun 9/3. maddesinin, faktoring işleminin tarafları arasında yer almayan kambiyo borçlularını ilgilendirdiğinin madde gerekçesinin son cümlesindeki “bu bağlamda 6102 Sayılı Türk Ticaret kanunun defiler başlıklı 687. maddesi ile paralellik sağlanması hedeflenmiştir.” ifadesinden anlaşıldığı, 6102 Sayılı TTK’un 687/2. maddesinde, ”Alacağın temliki hükümleri saklıdır.” hükmünün yer aldığı, 6361 Sayılı Kanun’un 9/2. maddesi hükmünden hareketle faktoring sözleşmelerinde de alacağın temliki hükümleri uygulanacağından, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 687/2. maddesi ve 6361 Sayılı Kanun’un 9/2. maddesi karşısında faktoring işleminin taraflarından olan kambiyo borçluları hakkında alacağın temliki hükümlerinin uygulanacağı, aynı kanunun 9/3. maddesi hükmünün ise, faktoring işleminin tarafı olmayan ve ciro silsilesinde yer alan diğer kambiyo borçluları bakımından uygulanabileceğinin anlaşıldığı, Dava konusu çekin incelenmesinden; çekin ciro zincirlerinin şeklen düzgün olduğu ve son olarak davalı … şirketine ciro edildiği, çekin davalı … şirketinin dava konusu çeki iktisap ederken yasa, sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına uygun hareket ettiği, davalı … şirketinin iktisapta iyi niyetli yetkili hamil olduğu, bu çekleri iktisap ederken bile bile borçlu zararına hareket ettiği, kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu kanıtlanamadığından, davanın davalı … yönünden esastan reddine, Menfi tespit davasının lehdar ile hamil aleyhine açılması halinde, usul hükümlerine göre davacı-borçlunun önce lehdara karşı senedin bedelsiz kaldığını, bilahare hamile karşı bedelsiz senedin bile bile kendisi zararına hareketle iktisap edildiğini 6102 sayılı TTK nun 818 maddesi yollamasıyla aynı yasanın 687. maddesi gereğince kanıtlaması gerekeceği, 6102 Sayılı TTK nun 687. maddesindeki; “poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biri ile, kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” hükmüne göre, davacı ile davalı … arasındaki şahsi ilişkiden doğan defilerin, ancak bu defilerin doğumuna etken olan kişiler arasında ileri sürülebileceği, davacı çek bedelini ödediğini iddia etmiş ise de, defterlerinde bu çeke dair yapılan bir ödemeye yer verilmediği, çekin verilmesinden sonra davacı ile davalı … arasındaki ticari ilişkinin devam ettiği ve davalı … tarafından çekin ödendiğine ilişkin bir kabul beyanı bulunmadığından, bu davalı ve diğer davalılar yönünden davacının keşideci olması ve davacı tarafından diğer davalıların kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu hususu kanıtlanamadığından davanın reddine.” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 1- Faktoring şirketlerinin yasal olarak özel hükümlere tabi olduklarını ve 3. şahıs olarak iyiniyet iddiasına sığınamayacaklarını, Factoring şirketlerinin iyiniyet iddiasına dayanarak çalıntı çekleri işleme koymalarını hukuk düzeninin korumayacağını, 2- Davalılardan …’nın dava konusu çekin elinden rızası hilafına çıktığını ve imzaların kendisine ait olmadığına ilişkin dava açtığını ve imzaya itirazı kabul edildiğinden, mahkemenin gerekçeli kararının aksine ciro silsilesinde düzgünlük olmadığını, 3- BK 167 ve ilgili TTK hükümleri gereğince davalı alacaklının (… şirketinin ) yapmış olduğu tüm itirazların müvekkiline karşı geçerli olmadığını, müvekkilinin temlik edene karşı ileri sürmüş olduğu tüm itiraz ve defileri temellük edene karşı da ileri sürme imkanına sahip olduğunu, 4- Dava konusu çeklerin üçüncü şahıs olan Factoring şirketine nasıl geçtiğinin ve bu aşamada factoring firmasının iyiniyet iddiasında bulunamayacağı aşikar olup, müvekkili zararına hareket ettiğini, 5-Dosyada birden çok davalı olup, davalı … ve Factoring şirketi dışındaki davalıların gerçekte olup olmadığı, hayali isimler yada paravan şirketler olduğunun araştırılmadığını, davalıların kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğunu, müvekkili gibi dürüst tacirlerin yapılan bu haksız ve hukuki olmayan uygulamalardan ötürü zarara uğradıklarını, 6- Gerekçeli kararda belirtilenin aksine, davalılardan …’nın kusurundan dolayı çekleri çaldırmasına rağmen, müvekkili tarafından ödeme yapıldığını, dava dosyasında aksi yönde beyanda bulunulmadığını, usul ve kanuna aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Açıklanan hususlar gereğince istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı taraf; davaya konu çekin yapılan işin karşılığı …’ya verildiğini ve … elinde iken çalınmasına rağmen bedelinin …’ya ödendiği ve İstanbul 34. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/328 Esas sayılı dosyası ile ödemeden men yasağı verildiği halde, davalılardan … icra takibi başlattığından, dava konusu … Bankası Merter Şubesine ait … seri numaralı, 31/03/2014 keşide tarihli, 15.000,00 TL bedelli çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 687/2. maddesi ve 6361 Sayılı Kanun’un 9/2. maddesi karşısında faktoring işleminin taraflarından olan kambiyo borçluları hakkında alacağın temliki hükümlerinin uygulanacağı, aynı kanunun 9/3. maddesi hükmünün ise, faktoring işleminin tarafı olmayan ve ciro silsilesinde yer alan diğer kambiyo borçluları bakımından uygulanabileceği, dava konusu çekin ciro zincirlerinin şeklen düzgün olduğu ve son olarak davalı … şirketine ciro edildiği, çekin davalı … şirketinin dava konusu çeki iktisap ederken yasa, sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına uygun hareket ettiği, iktisapta iyi niyetli yetkili hamil olduğu, iktisap ederken bile bile borçlu zararına hareket ettiği, kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu kanıtlanamadığından, davanın … yönünden esastan reddine, Menfi tespit davasının lehdar ile hamil aleyhine açılması halinde, davacı-borçlunun önce lehdara karşı senedin bedelsiz kaldığını, bilahare hamile karşı bedelsiz senedin bile bile kendisi zararına hareketle iktisap edildiğini 6102 sayılı TTK nun 818 maddesi yollamasıyla aynı yasanın 687. maddesi gereğince kanıtlaması gerekeceği, davacı ile davalı … arasındaki şahsi ilişkiden doğan defilerin, ancak bu defilerin doğumuna etken olan kişiler arasında ileri sürülebileceği, davacı çek bedelini ödediğini iddia etmiş ise de, defterlerinde bu çeke dair yapılan bir ödemeye yer verilmediği, çekin verilmesinden sonra davacı ile davalı … arasındaki ticari ilişkinin devam ettiği ve davalı … tarafından çekin ödendiğine ilişkin bir kabul beyanı bulunmadığından, bu davalı ve diğer davalılar yönünden davacının keşideci olması ve davacı tarafından diğer davalıların kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir. 1-İyi niyet Türk Medeni Kanunu’nda düzenlemiş olup, TMK’daki iyi niyete ilişkin hükümler; TMK 2.maddesinde; “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” TMK 3. maddesinde; “Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda asıl olan iyi niyettir. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz.” TMK 5. maddesinde;” Bu kanun ve Borçlar Kanunun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm hukuk ilişkilerinde uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir. TMK 2.maddesindeki iyiniyet iddiası hukuk düzenlemelerin yetersiz kaldığı durumlarda mahkeme hakimine adaleti gerçekleştirebilmesi için hareket serbestisi sağlayan takdir hakkıdır. Dava konusu çekin 31/03/2013 keşide tarihi nazara alındığında, uyuşmazlığın 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 13/12/2012 tarihinden sonra meydana gelmiş bulunması sebebiyle 6361 Sayılı Yasa kapsamında olduğu, Yasanın 9. Maddesi’nde ‘Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktöring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktöring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki faktöring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.’ hükmü yer almaktadır. Faktoring Şirketlerinin yasadan doğan hakkını kullanması bir başka yasa veya yasa maddesi ile yasaklanmadığı sürece her zaman savunma olarak ileri sürülebilir. TMK 2. maddesinde ve 6361 Sayılı Yasa’nın 9. Maddesinde iyi niyet savunmasının Fatoring Şirketleri tarafından kullanılmasını yasaklayan yasa maddesi mevcut değildir. TMK 3. maddesinde belirtildiği üzere Faktoring şirketi ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermediği taktirde iyi niyet iddiasında bulunamaz. Finansal Kiralama, Faktoring ve Firiansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 22/2. maddesine göre; Birinci fıkrada belirtilen hususlara ilave olarak faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler düzenlemesi uyarınca, faktoring şirketlerinin devir aldığı alacak, bir kambiyo senedinden kaynaklanıyor olsa bile, alacağı doğuran temel ilişkiye ait fatura veya benzeri belgelerle bunu tevsik etmeleri gerekmektedir. Davanın dayanağını oluşturan 15.000.- TL. meblağlı çek, davacı … tarafından, diğer davalı … ismine keşide edilmiştir. Davalı … tarafından, diğer davalı … (…) ciro edilmiş, … tarafından diğer davalı … Ltd.Şti.’ne fatura karşılığı ciro edilmiş, davalı … şirketi tarafından da faktaring şirketi olan davalı … A.Ş.’ye fatura karşılığı temlik ciro edilmiştir. Davalı …Ltd.Şti ile diğer davalı … A.Ş. Arasında11.10.2013 tarihinde, 300.000 TL limitli … numaralı “Factoring Sözleşmesi” bulunduğu dikkate alındığında, ciro silsilesinde yer alan cirantalardan, davalı … şirketi, dosyaya diğer davalı … Ltd.Şti. tarafından, diğer davalı … adına düzenlenmiş 10.09.2013 tarihli 25.370,00 TL’lık bir adet fatura sunarak, davalının davaya konu çeki bu temlik sözleşmesi gereğince, müşterisinden, yönetmeliğin 22/2. maddesine uygun olarak temliken aldığı, ciro silsilesinin şeklen kopuk olmadığı görüldüğünden, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni gösterdiği sübuta ermiştir. … Şirketi çeki iktisap ettiği tarihte yürürlükte olan 6361 Sayılı Yasa hükümlerine uygun şekilde çeki temlik aldığı sübuta erdiğinden, iyi niyet iddiasında bulunulamayacak durumu düzenleyen TMK 3/2. maddesindeki koşulun gerçekleşmediği tespit edildiğinden, iddianın aksine kötü niyetin bir türü olan, kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmesi halinde sorumlu olacağı düzenlenmek suretiyle TTK 687. maddesine paralel koruma getirilerek, ikinci bir koruma sağlandığından, TTK 801. Maddesinde çeki ödeyecek olan muhataba sadece, cirolar arasında düzenli bir teselsülün var olup olmadığını incelemekle yükümlülüğü getirilmiş olup, çalıntı olup olmadığın araştırma yükümlülüğü getirilmediğinden, iyi niyet savunmasından Faktoring Şirketlerinin yararlanamayacağı, Factoring şirketlerinin iyiniyet iddiasına dayanarak çalıntı çekleri işleme koymalarını hukuk düzeninin korumayacağına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Dosyaya sunulan İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/610-2015/277 esas ve karar sayılı 22/12/205 tarihinde kesinleşmiş kararı ile dava ve takibe konu çekteki imzanın davalı …’nın eli mahsulü olmadığına karar verildiği tespit edilmiştir. Davaya konu çekin incelenmesinden; … Bankası Merter Şubesi’ne ait … numaralı hesaptan 31/03/2014 tarihinde 15.000,00 TL tutarlı olarak … emrine … seri numarası ile … tarafından keşide edildiği, sırası ile … tarafından …’a, … tarafından … Gruba, … tarafından …’e ciro edildiği, … tarafından 31/03/2014 tarihinde … Takas Şubesi’ne ibrazında ödeme yasağı bulunduğundan bahisle kaşe basıldığı tespit edilmiştir. … ile … arasında 11/10/2013 tarihinde 300.000,00 TL için faktoring sözleşmesi düzenlenerek, çek teslim bordrosu ile …’e davaya konu çekin dayanak faturası ile birlikte usulüne uygun şekilde teslim edildiği anlaşılmıştır. Ciro silsilesindeki düzgünlük şekli olarak ciroların birbirini takip etmesine dayanan şekli düzgünlüktür. TTK 818/1-c maddesi ile atıf yapılan TTK 677. maddesinde bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan yada adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez şeklindeki imzaların istiklali prensibi uyarınca, geçersiz bir imza sahibini bağlamaz ise de ciro zincirini koparmaz. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/19-806 esas ve 2016/298 karar sayılı kararı) Davacı keşideci olup imzasını ikrar etmemiştir. Dava ve takibe konu çekteki imzanın lehtar …’nın eli mahsulü olmadığına karar verilmiş olması imzasını inkar etmeyen davacı keşideci ve diğer cirantaları etkilemeyeceğinden, ciro silsilesinin koptuğunu göstermeyeceğinden, TTK 790. maddesindeki ” Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı taktirde yetkili hamil sayılır.” düzenlemesi nazara alındığında, çekin ciro silsilesinin incelenmesinde kopukluk olmadığı tespit edildiğinden, davacı vekilinin mahkemenin gerekçeli kararının aksine ciro silsilesinde düzgünlük olmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir. 3-TBK 188.maddesinde ( Eski B.K. 167); ” Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları devralana karşı da ileri sürebilir” TBK 189.maddesinde; “Alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışında öncelik hakları ve bağlı haklarda devralana geçer ” TTK 790.maddesinde; ” Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı taktirde yetkili hamil sayılır.” TTK 801.maddesinde; ” Cirosu kabil bir çeki ödeyecek olan muhatap, cirolar arasında düzenli bir teselsülün var olup olmadığını incelemekle yükümlü ise de, cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.” TKK 683.maddesinde; ” Cironun poliçe veya poliçeye bağlı olan ve alonj denilen bir kağıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından imzalanması gerekir.” TTK 687.maddesinde;” Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi adasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez, meğerki hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” düzenlemeleri, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9. Maddesi’nde; ‘Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktöring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktöring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki faktöring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.’ hükmü yer almaktadır. Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’na göre genel nitelikte yasalardır. Hukukun genel prensibi olarak, ihtilafı düzenleyen konuda özel yasa mevcut ise davaya özel yasa uygulanır. Dava konusu çekin 31/03/2013 keşide tarihi nazara alındığında, uyuşmazlığın 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 13/12/2012 tarihinden sonra meydana gelmiş bulunması sebebiyle 6361 Sayılı Yasa kapsamında olduğu, Yasanın 9. Maddesi’nde ‘Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktöring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktöring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki faktöring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.’ hükmü yer aldığından, alacaklı …’in yasadan doğan hakkını kullanması bir başka yasa veya yasa maddesi ile yasaklanmadığı sürece ileri sürülebilir. 6361 Sayılı Yasa’nın 9. maddesinin Fatoring Şirketleri tarafından ileri sürülmesini yasaklayan yasa ve yasa maddesi olmadığından, davacı taraf karşı ileri sürebileceği gibi, davacının lehtar ile arasındaki ödeme def’ini alacaklıya karşı ileri sürmesi TTK 687 ve 6361 Sayılı Yasa’nın 9/3. maddesi gereği mümkün olmadığından, davacı vekilinin; müvekkilinin müvekkilinin temlik edene karşı ileri sürmüş olduğu tüm itiraz ve defileri temellük edene karşı da ileri sürme imkanına sahip olduğu ve davalı alacaklı … şirketinin yapmış olduğu tüm itirazların müvekkiline karşı geçerli olmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 4-Finansal Kiralama, Faktoring ve Firiansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 22/2. maddesine göre; Birinci fıkrada belirtilen hususlara ilave olarak faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler düzenlemesi uyarınca, faktoring şirketlerinin devir aldığı alacak, bir kambiyo senedinden kaynaklanıyor olsa bile, alacağı doğuran temel ilişkiye ait fatura veya benzeri belgelerle bunu tevsik etmeleri gerekmektedir. Davanın dayanağını oluşturan 15.000.- TL. meblağlı çek, davacı … tarafından, diğer davalı … ismine keşide edilmiştir. Davalı … tarafından, diğer davalı … … (…) ciro edilmiş, … tarafından diğer davalı … Ltd.Şti.’ne fatura karşılığı ciro edilmiş, davalı … şirketi tarafından da faktaring şirketi olan davalı … A.Ş.’ye fatura karşılığı temlik ciro edilmiştir. Davalı … Ltd.Şti ile diğer davalı … A.Ş. Arasında 11.10.2013 tarihinde, 300.000 TL limitli … numaralı “Factoring Sözleşmesi” bulunduğu dikkate alındığında, ciro silsilesinde yer alan cirantalardan, davalı … şirketi, dosyaya diğer davalı … Ltd.Şti. tarafından, diğer davalı … adına düzenlenmiş 10.09.2013 tarihli 25.370,00 TL’lık bir adet fatura sunarak, davalının davaya konu çeki bu temlik sözleşmesi gereğince, müşterisinden, yönetmeliğin 22/2. maddesine uygun olarak temliken aldığı, dosyada mevcut faktoring sözleşmesi, fatura, çek teslim bordosu, temlik sözleşmesi ile sabit olduğundan, … TTK 790. maddesi uyarınca müteselsil ve birbirine bağlı ciro ve temlik ile yasal hamil olduğundan, …’in TTK 687 ve 6361 Sayılı Yasanın 9.maddesindeki bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini davacı tarafın kanıtlaması gerekip, bu yönde davacı ispatı bulunmadığından, dava konusu çeklerin üçüncü şahıs olan Factoring şirketine nasıl geçtiğinin araştırılmadığı ve bu aşamada factoring firmasının iyiniyet iddiasında bulunamayacağı aşikar olup, müvekkilinin zararına hareket ettiğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 5-Dava ve takip konusu çek karşılığında …’a finansman sağlayan … şirketi, TTK 801.maddesindeki ” Cirosu kabil bir çeki ödeyecek olan muhatap, cirolar arasında düzenli bir teselsülün var olup olmadığını incelemekle yükümlü ise de, cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.” düzenleme uyarınca sadece cirolar arasındaki teselsülü incelemekle yükümlüdür. Yasa temelindeki hukuki ilişkiden ayrık olarak bir ödeme aracı olan çekin bu kambiyo vasfı sebebiyle çeki ciro ve temlik sözleşmesi ile temlik alana başka araştırma külfeti yüklememiştir. TTK 818/1-c maddesi ile atıf yapılan TTK 677. maddesinde bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan yada adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez şeklindeki imzaların istiklali prensibi uyarınca, geçersiz bir imza sahibini bağlamaz ise de ciro zincirini koparmayacağından (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/19-806 esas ve 2016/298 karar sayılı kararı) cirantaların gerçekte var olup olmadığı, hayali isimler veya paravan şirketler olması, davacı keşidecinin imzasını ikrar etmemesi nedeniyle çekin kambiyo vasfını ve şeklen ciro silsilesindeki teselsülü etkilemeyeceğinden, çek … tarafından, usullüne temlik alındığından, yasaların külfet yüklemediği bir konuda araştırma yapılmaması kötü niyet olarak kabul edilemeyeceğinden, cirantaların gerçekte var olup olmadığı, hayali isimler veya paravan şirketler olup olmadığının araştırılmaması … Şirketi’nin kötü niyetli olduğunu göstermez. Kötü niyetin varlığını ve bile bile borçlunun zararına hareket edildiğini kanıtlamak davacı tarafa ait olup, usule uygun kanıtlanmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 6-Mahkemenin gerekçeli kararında: Davacı çek bedelini ödediğini iddia etmiş ise de, defterlerinde bu çeke dair yapılan bir ödemeye yer verilmediği, çekin verilmesinden sonra davacı ile davalı … arasındaki ticari ilişkinin devam ettiği ve davalı … tarafından çekin ödendiğine ilişkin bir kabul beyanı bulunmadığından tespiti yapılmıştır. Bilirkişi raporunun sonuç kısmının 1 numaralı bendinde; davalı … ile taraflar arasındaki ticari ilişkide dava konusu çekin diğer davalıya verilmesinden sonra davacı tarafından yaklaşık 500,000,00 TL davalıya ödeme yapıldığı defter kayıtlarında yer aldığı ve taraftar arasında yoğun bir ticari ilişkinin mevcut olduğu dava konusu çekin taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle verildiği tespit edildiği belirtilmiştir…. lehtar olması sebebiyle davalı … Şirketinden önceki hamil konumundadır. Davacı keşideci, lehtar …’nın, rıza dışı elinden çıkan çek bedelini ödendiğini, dosyada aksi yönde beyan bulunmadığını iddia etmekte olup, lehtar … davalı … Şirketinden önceki hamil konumunda olduğundan, TTK 687. maddesindeki;” Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi adasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez, meğerki hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9. maddesindeki ‘Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktöring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktöring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki faktöring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.’ hükmü uyarınca, çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini kanıtlamadığı sürece … Şirketi’ne karşı ileri süremeyeceğinden, bu yönde davacı ispatı olmadığından … dışındaki davalılar yönünden istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı … vekili; çekin müvekkilinin rızası hilafına elinden çıktığı, müvekkiline ait görünen ciro imzasının müvekkiline ait olmadığı, çekten sorumluluğu bulunmadığı savunularak, İcra Hukuk Mahkemesinden alınan karar ibraz edilmiş, çek bedelinin tahsil edildiğine ilişkin iddia yönünden beyanda bulunulmamıştır. Çek bedelinin ödendiğini kanıtlamak davacı tarafa aittir. Davacı taraf ödeme belgesi sunarak kanıtlamamıştır. Bilirkişi raporu ile taraflar arsındaki ticari ilişkinin devam ettiği, çekin verilmesinden sonra davacı tarafça çek bedelini aşar şekilde 500.000,00 TL ödeme yapıldığı tespit edilmiş ise de dava konusu çeke ilişkin olduğu konusunda açıklık bulunmadığı gibi, davalı … tarafından ödeme iddiasına karşı olumlu yada olumsuz beyanda bulunulmamıştır. Davacı taraf yemin deliline dayanmış olup, yemin kati taraf delillerindendir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları gereğince yemin deliline dayanıldığı taktirde, mahkemece yemin delilinin hatırlatılması, taraf yemin teklif ettiği taktirde karşı tarafa usulüne uygun yemin ettirilerek sonucuna göre karar verilmesi zorunludur. Mahkemece davacı tarafa yemin delili hatırlatılmaksızın karar verildiğinden, … yönünden istinaf isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan hususlar gereğince davacı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin reddine, ancak davacı vekili dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olup yemin delili hatırlatılmaksızın karar verilmiş olduğundan kararın 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinafın kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, belirtilen şekilde inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince KABULÜ ile; 2- İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2020 tarih, 2014/922 E.-2020/132 K. sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021