Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1350 E. 2021/1442 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1350
KARAR NO: 2021/1442
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2021
NUMARASI: 2013/510 E. – 2021/643 K.
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın tehdit edilmek ve hürriyetinden yoksun kılınmak suretiyle davalı şirket tarafından müvekkilinden açık senet alındığı, müvekkilinin bu kapsamda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2013/113516 soruşturma numarası ile şikayette bulunduğu, İcra ve İflas Kanunu’nun 72. Maddesi uyarınca senet nedeni ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti talep ve dava edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Harcın davacı tarafından eksik yatırıldığı, öncelikle harcın tamamlatılması gerektiği, savcılık soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiği, davacı …’ın oğlu olan …’ın davalı şirkette çalıştığı sırada müşterilerden tahsil ettiği paraları müvekkil şirkete teslim etmediği, … tarafından bu durumun itiraf edildiği ve … tarafından zarar miktarı kadar senedin imzalanarak Müvekkiline verildiği, davacının da oğlunun borcundan dolayı duyduğu mahcubiyet sebebi ile özgür iradesi ile bonoyu imzaladığı, davacının bonoda kefil değil aval konumunda olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davacı tarafça, davalı şirket çalışanları tarafından korkutularak zorla elinden senet alındığı iddia edilmiş olup senetteki imza inkar edilmemiştir. Her ne kadar Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemeleri tarafından verilen beraat kararları hukuk hakimini bağlamasa da Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sırasında dava konusu uyuşmazlığa ilişkin tüm ilgililerin sanık, katılan veya tanık olarak beyanlarının alınmış olması, davaya konu bononun zorla alındığı iddia edilen zamana yönelik kamera kayıtlarının incelendiği, kamera katılarında bonoda imzaları bulunan müştekilerin şirket dışına girip çıktıkları, sigara içtikleri, telefonda konuştukları, kaçma veya telefonla olayı ihbar ve şikayet etme imkanlarının olduğu halde bu yola başvurmadıkları, zorla alıkonulduklarına dair bir delil bulunmadığı, zorla senet imzalatıldığını kanıtlayamadıkları yönündeki tespitlere mahkememizce de itibar edilmiştir. Ceza yargılaması sırasında dinlenilen ve mahkememize bildirilen tanıkların usul ekonomisi gereğince huzurda dinlenilmesine gerek görülmeyerek ceza yargılaması sırasında vermiş oldukları beyanları mahkememizce yeterli görülmüştür. Davacının dava konusu senedin cebir ve tehdit neticesinde alındığı, kambiyo senedi niteliğinde ve sebepten mücerret bulunan bonolara karşı borçlu bulunmadığının yazılı delillerle ispatı gerektiği ancak senedin davacıya zorla imzalattırıldığı iddiasının tanıkla ispatı mümkün olmasına karşın gerek huzurda gerek ceza yargılaması sırasında dinlenilen davacı tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, duyumlarını beyan ettikleri, bu haliyle ispat yükü üzerinde olan davacının sunduğu delillerin davasını ispatlamaya elverişli olmadığı, suçlamaların mahiyeti itibarıyla konusu suç teşkil eden konularda yemin teklif edilemeyeceğinden yemin deliline dayanılmasının da söz konusu olamayacağından ispatlanamayan davanın reddine ” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 18.11.2013 tarihinde davalı şirket çalışanlarının, davacıyı davalı şirketin merkez adresine götürüp aynı gün saat 22:00 gibi kendisinden İstanbul …İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takibine konu senedi kendisinden aldıklarını, davalı şirket çalışanlarının 19.11.2013 Tarihinde sabah erkenden gelip davacıyı tekrar çalıştığı kahvehaneden aldıklarını ve davalı şirketin davacının adına kayıtlı tapu ve aracının kendilerine verilmesini istediklerini, davacının daha sonra iş yerine damadı …’ı çağırdığını, davacının ,davalı şirketin çalışanları hakkında 20.11.2013 Tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu ve 20.11.2013 Tarihinde Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinde ”menfi tespit davası” açtığını, Bakırköy 9.Ağır Ceza Mahkemesi yaptığı yargılama neticesinde sanıkların beraatine karar verdiğini, hükme esas alınan kamera kaydının senet tarihinden bir gün sonrasına ait yani 19.11.2013 Tarihli kamera görüntüsü olduğunu, ceza yargılamasında sanığın cezalandırılması için ”kesin kanıta” ihtiyaç olduğunu, davalı şirket çalışanlarını yargılayan ağır ceza mahkemesinin ”suçun oluşmadığına ” değil ”yeterli delil bulunmadığı ve şüphenin sanıklar lehine yorumlanması gerekliliği” temel ilkesinden dolayı sanıkların beraatine karar verdiğini, hukuk yargılaması yapan Hakim’in ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ile bağlı olmadığı gibi ceza hakimi tarafından verilen beraat kararı ile de bağlı olmadığını, alınan tanık ifadelerinden, davaya konu senedin davacı …’dan 18.11.2013 tarihinde alındığının açıkça ortada olduğunu, davalı şirketin 18.11.2013 tarihine dair iş yerinin içini yada dışını gösteren herhangi bir kamera kaydı ibraz etmediğini, davacının hiç bir aşamada davalı şirket çalışanlarının kendisine cebir ve şiddet uyguladığına dair bir iddiada bulunmadığını sadece kendisini kandırarak davalı şirkete götürdüler dediğini, davacının bu iddiasının bizatihi davalı şirket çalışanı …’nin 17.12.2013 Tarihinde kolluğa verdiği ifadesi ile kanıtlandığını, davacının anlatımlarına üstünlük tanınması gerektiğini, davacının şikayet etmede gecikmediğini, kendisinden 18.11.2013 Tarih gece saat 22:00 gibi dava konusu senet alındığını, Ertesi gün yani 19.11.2013 Tarihinde tekrar şirket çalışanı kendisini erkenden evinden aldığını, davalı şirkete götürdüğünü, kendisinin de 20.11.2013 Tarihinde Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunup davayı açtığını bu nedenle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı tarafından davacıya zorla imzalatıldığı iddia olunan senet sebebiyle davalıya borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. Davacının zorla senet imzalattırıldığına yönelik yaptığı şikayet sonucunda yürütülen soruşturma sonucu ceza davası açıldığı, ceza davası sonucu beraat kararı verildiği ve kesinleştiği, başkaca davacı iddialarını ispata yarar dosyaya yansıyan bilgi, belge ve delil bulunmadığı, kambiyo senetlerinde mücerretlik ilkesi geçerli olup, davalının senedin altındaki temel ilişkiyi ispatla yükümlü olmadığı, bu sebeple ticari defterlerin incelenmesine gerek olmadığı, Ceza mahkemesinin beraat gerekçesine göre, ceza mahkemesi kararının, maddi vakıa yönünden hukuk hakiminin bağlayıcı bir tarafı bulunmuyor ise de, davacı tarafından gösterilen diğer deliller ve tanık ifadeleri davacının senedin zorla imzalattırıldığı iddiasını ispata yeterli değildir, bu halde ispat yükü üzerinde olan davacının iddialarını ispatlayamadığı, böylelikle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/07/2021 tarih ve 2013/510 E., 2021/643 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı ve davalı taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021