Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1349 E. 2021/1326 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1349
KARAR NO: 2021/1326
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2020
NUMARASI: 2019/183 E. – 2020/644 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin müvekkilleri aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden dayanak sunulmaksızın icra takibi başlattığını, yapılan usulsüz tebligat neticesinde takibin kesinleştiğini ve müvekkilinin iş yerine haciz ve muhafaza uygulaması yapıldığını, takibe dayanak olduğu bildirilen ve haricen gönderilen senetlerdeki imzaların müvekkillerine ait olmadığını, senetlerin sahte olduğunu ve kambiyo vasfının da bulunmadığını, senetlerde hem keşideci olarak hem de lehtar olarak müvekkilinin bilgilerinin yer aldığını, davalı tarafından sahte olarak düzenlenen senetlerin kanunen taşıması gereken zorunlu unsurları taşımadığını, yargı kararlarında ve kanunda bonoda hem lehtar olarak hem de keşideci olarak aynı kişinin yazılmasının bonoyu geçersiz kıldığını beyan ederek, eten icra takip işlemlerinin tedbiren durdurulmasını, davanın kabulü ile müvekkillerinin davalı tarafa borçlu olmadığının tespitini, davalı aleyhine takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davalı alacaklı tarafından senet ve borcun sebebi “05.01.2019 tarihli, 100.000 TL tutarlı, 05.02.2019 tarihli 100.000 TL tutarlı” gösterilmek suretiyle ve dayanak ibraz edilmeksizin davacı borçlular aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Davacı yanca takibin dayanağının haricen bildirildiği üzere iki adet senet olduğu, senetlerdeki imzaların davacılara ait olmadığı ve keşidecisi ile lehtarı aynı olmakla senetlerin kambiyo vasfına haiz olmadığı iddia edilmiştir. Davacı yanın iddiaları kapsamında sahtelik iddiası ile senetlerin zorunlu unsurları taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesi bakımında HMK’nun 220. maddesi kapsamında verilen ihtaratlı kesin süreye nazaran senet asılları davalı yanca dosyaya ibraz edilmemiştir. Belge asılları ibraz edilemediğinden sahtelik iddiası bakımından inceleme yapılması mümkün olmamıştır. Öte yandan davacı yanca sunulan senet suretlerine ilişkin yapılan incelemede ise senetlerde düzenleme tarihlerinin bulunmadığı gibi, senetlerin keşidecisi ve lehtarlarının aynı şirket olan … Ltd. Şti olduğu, bonoda bulunması gereken zorunlu unsurları içermeyen senetlerin bu haliyle kambiyo vasfında olmadığı kabul edilmiştir. Mahkememizce de benimsenen ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilen bilirkişi raporunda davacı şirketin lehine delil vasfına haiz ticari defterlerinde davalıya borçlu olduğuna yönelik herhangi bir kayıt bulunmadığının, aksine davalı şirketten alacaklı göründüğünün tespit edilmiş olması, davalı şirketin ise alacak istemini ispat noktasında tanınan imkana ve verilen süreye nazaran defter ibrazında bulunmaması ve başkaca elverişli delil ibrazında bulunmaması karşısında davacıların menfi tespit taleplerinin yerinde olduğu, öte yandan davalı yanın kambiyo vasfına haiz olmayan senetlere istinaden takip başlatmış olması, davacı yanın sahtelik iddiasının değerlendirilmesi bakımından verilen ihtaratlı kesin süreye rağmen senet asıllarının ibraz edilememesi ve alacak hakkını ispat noktasında verilen kesin süreye rağmen defter ibrazında da bulunulmaması karşısında takibin haksız ve kötüniyetli olduğu, kötüniyet tazminatı istem koşullarının oluştuğu sonuç ve vicdani kanaatine varılmış, davanın kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Davacının, müvekkilinin alt kiracısı olup aralarında kira sözleşmesi bulunduğunu, ödemediği kira bedellerine karşılık müvekkiline 05/01/2019 tarihli 100.000,00 TL ve 05/02/2019 tarihli 100.000,00 TL tutarlı senetler verdiğini, 2- Davacı, sahte senet tanzim ettiğinden müvekkilinin İstanbul İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Sahtecilik ve Dolandırıcılık Bürosu’nun 2019/53537 numaralı dosyada kayıtlı suç duyurusunda bulunduğunu, 3- Davacı, müvekkilinin iş yerinde muhafaza altına alınan taşınır mallarının tamamını başka bir kiracıya kiraladığını, ticari defterler ve şirkete ait bütün taşınır malların davacı tarafından alıkonulduğunu, müvekkilinin iş yerine dahi sokulmadığını, bu nedenle müvekkilinin defalarca ilgili şahıs aleyhinde suç duyurusunda bulunduğunu, senetlerin asıllarının savcılık dosyasında bulunduğundan müvekkili tarafından ibraz edilemediğini, mahkemenin, Savcılık dosyasını incelediğini, ancak senetlerin asıllarını göremediğini, dolayısıyla eksik inceleme ile karar verildiğini, bu nedenlerle İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/183E.2020/644 sayılı kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 72.madde kapsamında açılan, icra takibine konu bonolar sebebiyle borçlu olunmadığına dair menfi tespit davasıdır. Davalı alacaklı tarafından senet ve borcun sebebi “05.01.2019 tarihli, 100.000,00 TL tutarlı, 05.02.2019 tarihli 100.000,00 TL tutarlı” gösterilmek suretiyle ve dayanak ibraz edilmeksizin davacı borçlular aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, işyerinde haciz yapıldığı, davacıya aslında böyle bir borçlarının bulunmadığı iddia edimiş, davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen dosyaya cevap ve delil sunmamış,mahkemece, davacı şirketin lehine delil vasfına haiz ticari defterlerinde davalıya borçlu olduğuna yönelik herhangi bir kayıt bulunmadığının, aksine davalı şirketten alacaklı göründüğünün tespit edilmiş olması, davalı şirketin ise alacak istemini ispat noktasında tanınan imkana ve verilen süreye nazaran defter ibrazında bulunmaması ve başkaca elverişli delil ibrazında bulunmaması karşısında davacıların menfi tespit taleplerinin yerinde olduğu, öte yandan davalı yanın kambiyo vasfına haiz olmayan senetlere istinaden takip başlatmış olması, davacı yanın sahtelik iddiasının değerlendirilmesi bakımından verilen ihtaratlı kesin süreye rağmen senet asıllarının ibraz edilememesi ve alacak hakkını ispat noktasında verilen kesin süreye rağmen defter ibrazında da bulunulmaması karşısında takibin haksız ve kötüniyetli olduğu, kötüniyet tazminatı istem koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince bu karar istinaf edilmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352. maddesi gereğince istinaf kanun yoluna başvurabilmek için istinafın kabulüne ilişkin şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlardan herhangi birisinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusu reddedilir. İstinaf başvurusunun kabulü şartları kamu düzeninden olup davanın her derecesinde ve aşamasında resen dikkate alınmalıdır. İstinafın kabul şartları ise; İncelemenin iş bölümüne göre görevli dairede yapılması, istinaf kanun yolunun caiz olması, kanun yoluna belirtilen süre içerisinde başvurulması, istinafa kanunda belirtilen şekil şartlarına uygun şekilde başvurulması, başvuru şartlarının yerine getirilmesi, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin gösterilmesi, başvuruda hukuki yarar bulunması, harç ve giderlerin yatırılması ve istinafa başvuru hakkından feragat edilmemiş olmasından ibarettir. 6100 Sayılı HMK’nın 352.maddesi gereğince yapılan ön inceleme göre, ilk derece mahkemesi kararının davacı vekiline 21.08.2021 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, İstinaf başvurusu tarihinin 08.09.2021 olduğu, HMK 345.maddede istinafa başvuru süresinin 2 hafta olarak öngörüldüğü, somut olayda iki haftalık sürenin 06.09.2021 tarihinde dolduğu, buna göre davalı vekilinin süresinde istinaf dilekçesi sunmadığı, yukarıda da açıklandığı gibi, 6100 Sayılı HMK’nın 352. maddeye göre istinaf başvurusunun süresinde yapılmaması halinde inceleme yapılmadan istinaf başvurusunun reddine karar verileceğinin hüküm altına alındığı görülmektedir. Sonuç olarak, davacı vekilince istinaf başvurusu, 6100 Sayılı HMK’nın 352. maddesinde belirtilen tebliğden itibaren 2 haftalık kanuni süre geçtikten sonra yapıldığından, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-c maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-c. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 2- Davalı tarafça yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde kendisine iadesine, 3- Davalı tarafça yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021