Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/133
KARAR NO: 2021/123
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2020
NUMARASI: 2019/371 E. 2020/441 K.
DAVANIN KONUSU: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin davalıdan alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının takibe itirazı sonucu icra takibinin durdurulduğunu, müvekkilinin alacağının 09/12/2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesinden kaynaklanan 28/07/2016 vade tarihinden 28/04/2017 vade tarihine kadar toplam 10 ayı kapsayan 425,00 Euro ve 28/05/2017 vadeli 502,51 Euro alacağına dayandığını, borçlunun itirazının haksız olduğunu belirterek, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; görev, yetki, zamanaşımı ve derdestlik itirazlarında bulunarak, dava konusu alacağın taraflar arasındaki borcun nakli sözleşmesinden doğduğundan, borcu devralan yeni borçlunun, devreden borçlunun alacaklıya karşı haiz olduğu itiraz ve defileri alacaklıya karşı ileri sürebileceğini, devreden borçlu dava dışı Tasfiye Halinde … A.Ş’nin tasfiye sürecinin devam ettiğini, sözleşmeye konu borç veya alacağın tasfiyeye tabi olduğunu, hesap sahiplerine isabet edeceğin varlığının ve miktarının tasfiye sonucunda belli olacağını, bu nedenle alacağın muaccel olmadığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince; Davanın, taraflar arasında düzenlenen alacağın temliki, Sulh, İbra ve Feragat sözleşmesi nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, alacak isteminin temelinde taraflar arasında 09/12/2010 tarihli sözleşme uyarınca davacının, … A.Ş’den alacağını davalı firmaya temlik etmesi nedeniyle sözleşme ile kararlaştırılan devir bedelini ödemediği iddiasının yer aldığını, 6102 sayılı TTK’nın 3. maddesinde sayılan haller nazara alındığında davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, davacının tacir sıfatı bulunmadığı, taraflar arasındaki 09/12/2010 tarihli temlik sözleşmesine konu edilen alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki … A.Ş.’nin ise davada taraf olmadığı gibi, uyuşmazlık konusu alacak davalının ticari işletmesiyle ilgili olmadığından, (emsal için bknz. Yargıtay 11. H.D 2017/1069 E. 2018/5194 K. Sayılı ilamı, İstanbul BAM 16. H.D 2018/2997 E. 2018/2194 K. Sayılı ilamı, İstanbul BAM 16. H.D 16.03.2020 tarih 2017/4320 E. 2020/684 K. Sayılı ilamı), uyuşmazlığı çözmekte genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı ve Davalı vekili; Davanın, taraflar arasında yapılan sözleşmeden kaynaklanan itirazın iptali davası olup, ihtilaf konusu sözleşme ve sözleşmenin ifası tacir olan müvekkilinin ticari işletmesi ile ilgili olduğundan, ticari iş niteliğinde olduğunu, TTK ’nun 19. maddesi uyarınca taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan bir iş/sözleşme diğer taraf için de ticari iş sayılacağından, uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemenin, TTK ’nun 4. ve 5. maddeleri gereğince Ticaret Mahkemesi olmasının yanı sıra; TTK 4/1-f bendinde, “ Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır. ” hükmü bulunduğunu, dava konusu uyuşmazlık dava dışı Tasfiye Halinde … A.Ş. nezdindeki davacı hesabının müvekkil şirkete temlikine ilişkin sözleşmeden doğduğundan, işin niteliği itibarıyla TTK ’nun 4/1-f bendi kapsamında kaldığını ve davaya bakmanın Ticaret Mahkemesinin görevi dâhilinde olduğundan, İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/371 E., 2020/441 K. Sayılı, 10.09.2020 tarihli kararının kaldırılmasına ve İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir. İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava; Davacı ile davalı şirket arasında düzenlenen 09.12.2010 tarihli Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi’ndeki edimlerini yerine getirmemesi üzerine davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır. Sözleşmenin temelinde, dava dışı …’nun kar-zarar katılım akti cari hesabındaki hakların davalı şirkete temliki bulunmaktadır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da “Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır. TTK’nın 4/1-f maddesi uyarınca; “bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları” mutlak ticari dava olarak tespit edilmiştir (Yargıtay 19. H.D’nin 03/04/2018 tarih ve 2016/17275 esas-2018/1741 karar ile aynı dairenin 17/03/2015 tarih ve 2014/14945 esas- 2015/3693 sayılı kararları, Yargıtay 20. H.D’nin 25/06/2018 tarih ve 2018/3018 esas-2018/4835 sayılı kararı ). Davaya konu temlik sözleşmesinde temlike konu edilen alacağın …ndan olan alacak olması, …nun finans şirketi olması sebebiyle takibe konu alacak 6102 Sayılı TTK’nın 4/1-f maddesi kapsamında kalması nedeniyle mutlak ticari dava niteliğinde olduğundan uyuşmazlığın TTK 4/1-f ve 5/1 maddesine göre, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/09/2020 tarih ve 2019/371 esas ve 2020/441 karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı ve Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/09/2020 tarih ve 2019/371 esas ve 2020/441 karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı ve davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendilerine İADESİNE, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı ve davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate ALINMASINA, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 11/02/2021