Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1327 E. 2021/1299 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1327 Esas
KARAR NO: 2021/1299
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 27/05/2021
NUMARASI: 2021/34 E. – 2021/122 K.
DAVANIN KONUSU: Faydalı Model Belgesi (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin 2014/02016 başvuru numaralı faydalı model belgesini TPMK nezdinde tescil ettirdiğini, buluş sahibi olduğunu, buluşun adı “Çoklu Priz Düzeneğinde Yenilik” olup, buluşun elektrik akımını çoğaltmak ve farklı noktalara taşıma amacıyla kullanıldığını, müvekkilinin tescilli faydalı model belgesinin davalılar tarafından birebir taklit edildiğini, Mahkememiz nezdinde değişik iş dosyasından bilirkişi incelemesi yapıldığını, inceleme neticesinde bilirkişi raporunda seri üretim ve satışının yapıldığını, ürünlerin taklit olduğunu alınan raporla da sabit olduğunu, davalıların taklit ürünleri büyük şirketlere, market zincirlerine ve yurt dışına gönderilerek müvekkilinin ticari hayatına darbeler indirdiğini ve haksız rekabete uğratıldığını iddia ederek, müvekkilinin tescilli faydalı model haklarına tecavüzün tespitini, men’ini, ref’ini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin 1985 yılında metal ve plastik kalıplar üretmek üzere kurulduğunu, yurtiçi ve yurtdışına pek çok kalıp üretmekte iken 1987 yılında kendi anahtar ve priz ürünlerini üretme kararı alarak “…” markası ile piyasa çıktığını, 2007 yılında “…” markası ile lüks anahtar-priz üretimine başladığını, dünyanın birçok ülkesine ihracatını yaptığını, müvekkili … Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin … tescil numaralı tasarımını ürettiğini ve kullandığını, davacının davaya konu ettiği ürünü yıllardır piyasada var olduğu ve muhtelif firmalarca halen üretime devam edilen bir ürün olduğunu, müvekkilinin üretim ve faaliyetinin kendi tescili kapsamında olduğunu, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak müvekkili aleyhine açılan davanın reddini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ”Dava dilekçesinde lisans sözleşmesinden hiç bahsedilmediği, Lisansa dayalı dava açılmadığı, Uyap üzerinden gönderilen lisans sözleşmesinin de adi yazılı olup, taraf şirketlerin kaşesini dahi taşımadığı, davadan sonra her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğu, SMK 106/2 maddesi anlamında TPMK nezdinde tescil de edilmediği gerekçeleriyle davacının aktif husumeti bulunmadığından davanın usulden reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dosyaya lisans sözleşmesi sunduklarını, hak sahibi olduklarını ortaya koyduklarını, HMK’nun 114/3.maddesine göre, dava şartının sonradan tamamlandığını, bunun iddianın değiştirilmesi olarak değerlendirilemeyeceğini, öyle kabul edilse dahi, davayı ıslah olarak değerlendirilmesi gerektiğini, Lisans sözleşmelerinin geçerliliği için belirli bir şekil şartı aranmadığını, sunulan sözleşmenin adi yazılı olduğunu, ayrıca şirket kaşesinin de bir geçerlilik koşulu olmadığını, kendilerinin söz konusu faydalı modeli yıllardır kullandıklarını, arada lisans sözleşmesi olmasaydı bu kullanımın mümkün olamayacağını, Sözleşmenin sicile tescilinin zorunlu olmadığını, üçüncü kişilere karşı sadece bildirici bir etkiye sahip olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, faydalı modelden doğan hakka tecavüzün tespit ve men’i ile ref’i istemlerine ilişkindir. Uyuşmazlık, davacının, dosyaya sunulu lisans sözleşmesi kapsamında davacı sıfatına sahip olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece; dava dilekçesinde lisans sözleşmesinden bahsedilmediği, sözleşmenin sonradan sunulduğu ve taraf şirketlerin kaşesini taşımadığı, sicile de tescil edilmediği gerekçeleriyle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.6100 sayılı HMK’nin 114. maddesi uyarınca, aktif husumet ehliyeti dava şartı olup, aynı Kanunun 115. maddesi uyarınca, dava şartı noksanlığını taraflar her zaman ileri sürebilecekleri gibi, mahkemelerin de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının mevcut olup olmadığını araştırması gerekir. Somut dava dosyasına sunulan lisans sözleşmesi incelendiğinde, lisans verenin dava dışı … Ticaret Ltd. Şti., lisans alanın ise davacı firma olarak yer aldığı, sözleşmenin inhisari lisans sözleşmesi olduğu, dolayısıyla lisans alanın, faydalı model sahibinin faydalı modelden doğan haklarına tecavüz edilmesi durumunda hak sahibince açabileceği davaları kendi adına açabileceğinde tereddüt bulunmadığı anlaşılmıştır.Diğer yandan, patent başvurusunun veya patentin sağladığı hakların sicile kaydedilmesi zorunlu olmamakla birlikte SMK’nun 106/3.maddesi uyarınca usulüne uygun bir şekilde sicile kaydedilmedikçe, sadece iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyecektir. Ancak somut olayda davacı davalının ürünleri taklit ettiğini ileri sürerek iyiniyetli olmadığını iddia ettiğine göre, Mahkemece ”sözleşmenin sicile tescil edilmediği” yönündeki değerlendirme hatalı görülmüştür.Lisans sözleşmesinin geçerliliği belirli bir şekle bağlı olmayıp adi yazılı şekilde yapılması yeterlidir. Dosyaya sunulan sözleşmenin de adi yazılı şekilde yapıldığı ve tarafların imzalarını içerdiği, sözleşmenin 21.03.2015 tarihli olduğu, dava tarihinin ise 26.01.2021 olduğu, dava tarihi itibariyle bir lisans sözleşmesinin bulunduğu, bu nedenle ayrıca tamamlanabilir dava şartı olup olmadığı tartışmasının da bu aşamada yersiz olduğu, sözleşmenin sonradan dosyaya sunulmuş olmasının iddianın değiştirilmesi olarak kabul edilemeyeceği gibi, karşı taraf yararına bir usûlü müktesep hak oluşturmayacağı, sözleşmede taraf şirketlerin kaşesinin bulunmayışının ise, sözleşmenin geçerliliğine bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla Mahkemece, var ise, sözleşmedeki imzaların geçerliliğine yönelik iddialar araştırıldıktan sonra davacının sözleşme uyarınca hak sahibi olduğu kanaatine varılması halinde işin esasına girilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiş olması hatalı görülmüştür.Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 27/05/2021 tarih, 2021/34 Esas 2021/122 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 118,60 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,4- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/(1)/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021