Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1325 E. 2021/1275 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2021/1325
KARAR NO : 2021/1275
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2021
NUMARASI : 2021/68. – 2021/470
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Hizmet sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketi ile davalı taraf arasında 08/01/2019 tarihli Franchise sözleşmesi imzalandığını, davalı taraf ile devam eden hizmet sürecinde sözleşme devam etmekte iken davalı tarafın herhangi bir haklı gerekçe göstermeden mutabakat olmadan sözleşmeye devam etmekten vazgeçtiğini, ilgili sözleşme uyarınca keyfi olarak sözleşmesel yükümlülüklerin yerine getirilmemesi ve Franchise alanın kendisinden kaynaklı sözleşmeye devam etmemesi nedeni ile cezai şart ödeme yükümlülüğü doğduğunu beyan ederek öncelikle adli yardım taleplerinin kabulünü, davalarının kabulü ile sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart olan 20.000 USD’nin ihtarnamenin gönderildiği tarihten itibaren işleyecek mevzuata uygulanacak en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsilini yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davacı vekilinin dilekçesinde … adına değil … adına mahkemeye başvurunun bulunduğunu, ancak … bir Limited şirket olup hukuken ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğunu, davacı vekilinin ileri sürmüş olduğu müvekkilinin döner etini Franchise verenden almadığından bahisle sözleşmeyi ihlal etmiş olduğunu, davacı müvekkili ile Franchise veren arasında ki sözleşmenin ihlal edildiğini öne sürmüşse de bu iddiasına ilişkin her hangi bir somut belge sunmadığını, davacı tarafın kendi izni ile yapılan bu işlemlerden bahisle sözleşmenin ihlalini ileri sürmesinin açıkça hakkın kötüye kullanılması olduğunu beyan ederek davacı şahıs ile müvekkili arasında Franchise sözleşmesi bulunmaması nedeni ve yine taraflar arasında arabuluculuk şartının da tamamlanmamış olması nedeni ile davanın usulden reddini, davacının sözleşmenin ihlal edildiği iddiasına yönelik tek bir delil sunmamış olması nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Somut olayda, uyuşmazlığın davacının davalıdan franchise sözleşmesinin feshi nedeni ile cezai şartın ödenmesi istemene ilişkin olduğu ve bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesi tarafından çözülebilmesi için, uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. Mahkememiz dosyasının incelenmesinde; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nün kayıtları gereğince davalının gerçek kişi ticari işletme kaydına rastlanılmadığı, Tuna Vergi Dairesi’ nden gelen cevabi yazıda davalının işletme hesabı esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği görülmekle davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda davacı taraf tacir olsa da davalının tacir olmadığı açıktır. Bu haliyle dava nispi ticari dava sayılamaz. Bu haliyle davanın TTK’nun 4. Maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden de kaynaklanmadığı anlaşılmıştır. Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının dilekçesinde … adına değil, … adına mahkemeye başvuruda bulunduğunu ancak, … bir Limited Şirket olup, hukuken ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğunu, davalı ile … şahsı arasında herhangi bir Franchise sözleşmesi de bulunmamakta olduğunu ve davaya husumet yönünden itiraz ettiklerini,-Arabulucuk sürecinde başvuran tarafın …. San. Tic. Ltd. Şti. olup, davacı şahıs ile müvekkili arasında arabuluculuk süreci yapılmadan dava açılmış olduğundan dava şartları sağlanmaması nedeni ile bu yönden de davaya itiraz ettiklerini,-Müvekkilinin döner etini franchise verenden almadığından bahisle sözleşmeyi ihlal etmiş olduğu hususunun doğru olmadığını,-… firmasının ekonomik olarak zor duruma düştüğünü ve 7-8 tane olan şube sayısı 1’e indirdiğini, kendisi ile beraber şubelerini de batıran bu firmanın, kendisini kurtaracağını düşündüğü her türlü yolla hiç düşünemeden ve çekinmeden başvurduğunu, -Davanın usulden reddi gerekirken, görevsizlik kararı verilmesine karşı itiraz ettiklerini kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı ile davalı arasında akdedilen Franchise Sözleşmesi’nin davacı tarafından haklı nedenle feshi dolayısıyla sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedelinin ödenmesi ile olumlu zarar tazminine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davalının tacir olmadığı, mahkemenin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunda husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.Uyuşmazlık göreve ilişkindir. Davalının husumet itirazlarının değerlendirilmesi için öncelikle görev konusundaki uyuşmazlığın çözümü gerekmektedir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas no: 2017/11-2630 Karar no: 2019/328 sayılı kararında, “Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra ve İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.” şeklinde hüküm verilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, davalının tacir olmadığının sabit olduğu, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu, sonuç olarak dava dilekçesindeki açıklama, dilekçe ekindeki franchise sözleşmesi hükümleri ve dava dosyası içerisindeki tarafların iddia ve savunmaları itibariyle, uyuşmazlığın Asliye hukuk mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerektiği, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/06/2021 tarih ve 2021/68 E., 2021/470 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1, maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı ve davalı taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-ç, maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2021