Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1324 E. 2021/1219 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1324 Esas
KARAR NO: 2021/1219
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2021
NUMARASI: 2021/270 E. – 2021/791 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 22/03/2021 tarihinde müvekkilleri, …, …, …’e karşı yapılan İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/183 Esas sayılı dosyasının İhtiyati Haciz Kararı doğrultusunda gerçekleştirilen haciz neticesinde, müvekkilinin sağlık kurumu olmaları sebebiyle haciz baskısı ve tehdidi altında borçlu olmadıkları ödeme emrinin tebellüğ edilmesiyle borca itiraz edecekleri ihtiyati haczi kapak hesabıyla birlikte 493,463.00 TL olarak ödemek zorunda kalmış bulunduklarını, yapmış oldukları ödemenin borcun kabulü manası taşımadığını, zira ihtirazi kayıt ile ödenmiş olduğunu, davacı iki ticari işletme arasında ticari ilişkin bulunmadığını, müvekkili … A.Ş.’nin … marka adıyla sağlık hizmeti vermekte olup, müvekkili … A.Ş.’nin …’da temizlik hizmetlerini yürütmekte olduğunu, … A.Ş.’nin, yalnızca …’da temizlik hizmeti vermek üzere kurulmuş bir şirket olup, bu anlamıyla 2 müvekkili arasındaki organik bağın varlığının tartışmasız olduğunu, iki şirket arasında devam eden birbirine özgülenmiş hizmet ilişki doğrultusunda; … A.Ş.’nin, … A.Ş. emrine 16/03/2021 ve 16/04/2021 tarihli ve toplam 750.000 TL bedelli 2 adet çek düzenleyip, teslim etmiş olduğunu, müvekkili … A.Ş. ile müvekkili … A.Ş. arasında temizlik hizmetleri verilmesine ilişkin bir hizmet sözleşmesi bulunmakta olup, … A.Ş.’nin vermiş olduğu hizmet karşılığında; … tarafından … emrine … Gebze/Kocaeli şubesinden, keşide yeri İstanbul olan, 16.03.2021 vade tarihli … çek nolu, 375.000,00 TL bedelli ve … Gebze/Kocaeli şubesinden, keşide yeri İstanbul olan, 16.04.2021 vade tarihli … çek nolu, 375.000,00 TL bedelli iki adet çek düzenlenmiş olduğunu, söz konusu bu çeklerin … yetkilisi tarafından cirolandıktan sonra … tarafından çalınmak suretiyle piyasaya arz edilmiş olduğunu, çeklerin …’nın elinden rıza dışı çıkması üzerine ; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/959 E. Sayılı dosya ile çeklerin iptaline ilişkin hukuki yola başvurulmuş, yatırılan teminatla birlikte mahkemenin “çeklerin başkalarına ödenmemesi hususunda ödemeden men kararı” vermiş olduğunu, davalının, müvekkili şirketlerin bahsi geçen çek borcunu ödeyebilecek gücü olduğunu bilmekte ve hukuk dışı yolla iktisap ettiği çekleri tahsil ederek haksız kazanç elde etmeye çalışmakta olduğunu, müvekkillerinin, davalının bir an evvel ihtiyati haciz yolu ile karşılaştığı için mağdur olduklarını, bu nedenle ivedi şekilde bahsi geçen çek ile ilgili olarak yapılacak olan ihtiyati haciz ve icra takiplerinin durdurulması ve depo edilen paranın ivedilikle alacaklının hesabına geçmesinin engellenmesi maksadı ile İhtiyati Tedbir talep etme zorunluluğu bulunduğunu, böyle bir kararın verilmemesi halinde müvekkilinin borçlu olmadığı bir bedeli davalıya ödemek zorunda kalacağını beyanla; öncelikle İhtiyadi Tedbir taleplerinin kabulü ile Teminatsız Mahkeme Aksi karar alır ise teminat ile takibin durdurulmasına, ve paranın alacaklının hesabına geçirilmesinin engellenmesine, … Gebze/Kocaeli şubesine ait, keşide yeri İstanbul olan, 16.03.2021 vade tarihli … çek nolu 375.000 TL bedelli çek ile ilgili olarak müvekkillerinin açmış olduğu davanın kabulüne, borçlu olmadığının tespitine, dava konusu çekin müvekkiline iadesine, davalı aleyhine %20’den az olmayacak kötü niyet ve %20’den az olmayacak haksız icra tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin takip alacaklısı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çekin keşidecisinin …, lehdarının …, ikinci cirantanın …, üçüncü cirantanın …, dördüncü cirantanın ise müvekkili olduğunu, davacıların iddiasının ise çekin … şirketi yetkilisi …’in çantasından bir anda kaybolduğu veya çalındığı yönünde olduğunu, çekin kaybolduğu iddia edildiğine göre ilk şüphelinin de … olması gerektiğini, çünkü … şirketinden sonraki cirantanın … olduğunu, …’ün ise dava konusu çekin keşidecisi … şirketinin yetkilisi olduğunu, bu durumda iki ihtimal ortaya çıktığını, gerçekten bir suç işlendiyse ya baş şüpheli … olduğunu ya da davacıların çalıntı beyanlarının tamamen uydurmaca olduğunu, …’ün keşideci şirket yetkilisi olduğu ve davacıların birlikte hareket ettiği düşünüldüğünde kendi keşide ettiği çeki çalmadığının düşünülebileceğini, zaten … hakkında yapılan bir şikayette olmadığını, dava konusu çekin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasıyla icra takibine konulmuş olduğundan yetkili ticaret mahkemelerinin de İstanbul (Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacı …nin dava konusu çekin keşidecisi olup davacının çekteki imzasına bir itirazı bulunmadığını, imzaların istiklali prensibi gereği lehtar imzasının sahte olması dahi keşideciyi sorumluluktan kurtarmazken davacılardan hiçbirinin çekteki imzasına itiraz etmemiş olduğunu, çekteki imzasına itiraz etmeyen ve şahsi bir defii ileri sürmeyen davacı …nin çek nedeniyle müvekkiline karşı sorumluluğunun devam etmekte olduğunu, dava dilekçesinde, dava konusu çekin keşide edildikten sonra … şirketine verildiğinin belirtilmiş olduğunu, davacı … çekin, … şirketine verdiğini belirttiğine göre davacı …nin, dava konusu çeke hamil olmadığını, zaten çek iptal davasını açanın bu davacı olmadığını, dava konusu çekte hak sahibi olmadığından davacı …nin aktif husumet ehliyeti de olmadığını, dava dilekçesinde çekin … yetkilisinin elindeyken çalındığının iddia edilmiş olduğunu, davacı …’nin dava konusu çekin lehtarı olup davacının çekteki imzasına bir itirazı olmadığını, davacıların iddiasında samimi olmaması bir yana TTK’nun 792.maddesinin; çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin, çeki iktisapta kötüniyetli veya ağır kusurlu olması halinde çeki geri vermekle yükümlü olduğunu hükme bağlamış olduğunu, müvekkilinin, çeki iktisap anında çekin çalıntı olduğu konusunda bir bilgisi bulunmadığı gibi davacı …’nin buna ilişkin yazılı bir delil ibraz etmemiş olduğunu, zaten dava dilekçesinde müvekkiline atfedilen hiçbir kötüniyet iddiası da bulunmadığını, müvekkilinin soruşturma dosyasında şüpheli de olmadığını, davacı …’ün hem keşideci şirket yetkilisi hem de … şirketinden sonraki ciranta olduğunu, yani bu davacının çekte hem keşideci şirket yetkilisi olarak hem de şahsi olarak cirosu bulunduğunu, diğer davacılar gibi bu davacının da çekteki imzalarına bir itirazı olmadığını, çekteki imzasına itiraz etmeyen ve şahsi bir defii ileri sürmeyen davacının çekten ötürü sorumluluğunun devam ettiğini, çekin davacı …’ün elinden çıktığına dair bir beyan olmadığını, o halde bu davacının çekte hak sahibi olmadığını, zaten çek iptal davasını açanın da bu davacı olmadığını beyanla; açılan davanın reddine, davacıların %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 11/06/2021 tarihli ara kararıyla; “Mahkememizin 24/03/2021 tarihli ara kararı ile davacılar vekilinin İhtiyati Tedbir talebinin %15 teminat (56.250,00 TL) karşılığı kabulü ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında takip konusu alacağın tamamının davacı tarafından icra veznesine yatırılması halinde İİK 72/3 maddesi uyarınca dava değeri üzerinden %15 teminat yatırıldığında (56.250,00 TL) alacaklıya ödenmemesi için davanın taraflarıyla sınırlı kalmak kaydıyla İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA, teminat yatırıldığı takdirde karardan bir suretin icra müdürlüğü’ne gönderilmesine karar verilmiş olup, davacı vekilince dava değeri üzerinden belirlenen 56.250,00 TL teminat miktarı dosyamıza depo edilmiş ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davacı-borçlular tarafından takip konusu alacağın tamamının icra veznesine yatırılması halinde İ.İ.K. 72/3 maddesi uyarınca alacaklıya ödenmemesi için davanın taraflarıyla sınırlı kalmak kaydıyla ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin müzekkere yazılmış olup, ihtiyati tedbir kararında kararın kaldırılması ya da değiştirilmesini gerektirir bir husus bulunmadığı ve ihtiyati tedbire itirazın HMK m. 394/3 gereği yasal bir haftalık sürede yapılmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine” karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Davacılardan … şirketi, çekin keşidecisi olup çekteki imzasına bir itirazı bulunmadığı, aksine çeki keşide ettikten sonra diğer davacı olan … şirketine verdiğini beyan ettiği davacılardan … şirketinin, çekin lehtarı olup, hem savcılık ifade tutanağında hem de dava dilekçesinde çekin … şirketi yetkilisi … elindeyken çalındığının belirtildiği,, bu davacının da çekteki imzasına bir itirazı olmadığı,Davacılardan …’ün … şirketinden sonraki ciranta olup, aynı zamanda da keşideci … şirketinin yetkilisi olduğu, bu davacının da çekteki imzasına bir itirazı olmadığı, 2- Bilindiği gibi kambiyo senetlerinde mücerretlik ilkesi ve imzaların istiklali prensibinin geçerli olduğu, bu nedenle de çekteki imzasına itiraz etmeyen ve şahsi bir defi ileri sürmeyen davacıların çekten ötürü sorumluluklarının devam ettiği, tedbir kararı verilebilmesi için, mahkemede davacıların haklılığı konusunda bir izlenim uyanması gerektiği, davacıların çekten ötürü sorumlu oldukları son derece açık iken tedbire itirazlarının reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı 3- Davacıların, çekin … şirketi yetkilisi …’in elindeyken kaybolduğunu/çalındığını ileri sürdükleri, davacıların iddiasının doğru olduğu varsayımında, baş şüphelinin …’ün olması gerektiği, çünkü … şirketinden sonraki cirantanın … olduğu, Oysa … şirketinin, … hakkında yaptığı hiçbir şikayet bulunmadığı gibi aksine ortak hareket ettikleri ve davayı bile birlikte açtıkları, bu durumun, çalıntı iddiasının samimi olmadığını gösteren en önemli emare olduğu, 4- Ayrıca, … şirketi yetkilisi …’in karakol ifade tutanağında ‘…çekin çantamda olmadığını farkettim. Tam olarak nerde nasıl kaybettiğimi bilmiyorum. Bulunması taktirde tarafıma teslim edilmesini istiyorum….’ beyanında bulunduğu, Bu beyandan …’in çekin nasıl çalındığı ya da kaybolduğu yönünde bir bilgisinin bulunmadığının anlaşıldığı, oysa, soruşturmanın yürütüldüğü Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nın 2020/107482 nolu dosyasından 18/01/2021 tarihinde ‘…kayıp çekler üzerinde tasarrufta bulunulduğuna dair dosyada herhangi bir delilin bulunmadığı….’ gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi üzerine, çeki nasıl kaybettiğini dahi bilmeyen …’in her nasılsa çeki kimlerin çaldığını birden öğrendiği ve çekte cirosu dahi bulunmayan …, … ve … isimli şüphelilerin 20/01/2021 tarihinde karakola giderek ifade verdikleri, çeki nasıl kaybettiğini bilmeyen davacının, kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karardan tam iki gün sonra bu şüphelilerin çekte cirosu dahi yokken çeki çalan kişileri nasıl öğrendiği, bu nedenlerle tedbire itirazlarının reddine ilişkin ara kararın kaldırılarak itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti davasıdır. İstanbul 18. ATM’nin 2021/183 Esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz kararı doğrultusunda yapılan icra takibi sonucunda davalıların haciz baskısı altında kapak hesabıyla birlikte toplam 493.463,00 TL ödeme yapıldığı, davacılarca dava konusu çekin ellerinden rızaları ihlafına hırsızlık sonucu çıktığını, bu nedenle davalıya karşı borçlu olmadıklarını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takip ve işlemlerin durdurulması, haciz baskısı altında ödenen paranın alacaklının hesabına geçirilmesinin engellenmesine ilişkin mahkemeden tedbir talebinde bulunulduğu, mahkemece, 24.03.2021 tarihli verdiği kararla, İİK’nın 72/3-1 maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden buna yönelik talebin reddine, takip konusu alacağın tamamının davacı tarafından icra veznesine yatırılması halinde İİK’nın 72/3 maddesi uyarınca dava değeri üzerinden %15 teminat yatırıldığında dosyadaki paranın alacaklıya ödenmemesi için davanın taraflarıyla sınırlı kalmak kaydıyla ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş, bunun üzerine davalı tarafça tedbir kararına itiraz edilmiş, davalının bu itirazına karşı mahkemece, 11.06.2021 tarihli karar ile, ihtiyati tedbirin kaldırılması yada değiştirilmesini gerektirir bir husus bulunmadığı ve ihtiyati tedbire itirazın HMK’nın 394/3 maddesinde belirtilen yasal 1 haftalık sürede yapılmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine karar verilmiş, işbu karar davalı tarafça istinaf edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 394/2 maddesine göre İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa tedbire uygulanmasına itirazın, hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren 1 hafta içerisinde ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, karar veren mahkemeye itiraz edebilir. Esas hakkında dava açıldıktan sonra itiraz hakkında bu davaya bakan mahkemece karar verilir. Dosya kapsamına göre, ihtiyati tedbir kararının davalının yokluğunda verildiği, ihtiyati tedbir kararının davalıya 30.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının tedbir kararına cevap dilek.esiyle birlikte 12.04.2021 tarihinde itiraz ettiği, bu durumda itirazın 6100 Sayılı HMK’nın 394/3 maddesinde belirtilen yasal 1 haftalık sürede yapılmadığı, buradaki 1 haftalık sürenin hak düşürücü süre olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2021 tarih ve 2021/270 E., 2021/791 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/10/2021