Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1303 E. 2021/1323 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1303
KARAR NO: 2021/1323
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/05/2021
NUMARASI: 2020/866 E. – 2021/519 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dava dışı … A.Ş.’nden alacağı sebebiyle dava konusu 28/04/2020 keşide tarihli, 7.340,00 TL bedelli çeki aldığını, müvekkili lehine düzenlenen çekin kargoda çalındığını, kötüniyetle davalı … Limited Şirketi’nin uhdesine geçirilen ve adı geçen davalı tarafından çek keşidecisi yanında müvekkili şirket aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında haksız takip yapıldığını ve takipte keşideciden bedelin tahsil edildiğini, bu nedenle çek tutarı olan 7.340,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Dava, istirdat talebine ilişkin olup, son hamile karşı açılabileceğinden ciranta konumunda olan davalılar … Limited Şirketi ve … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … Limited Şirketi yönünden ise davacı tarafça bildirilen tüm deliller celbedilmiş olup, dosya kapsamı itibariyle davalının kötüniyetli ve iktisabında ağır kusurlu olduğu davacı tarafça ispatlanamadığından davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Dava dilekçesinde dahi her 3 davalının birlikte hareket ettiğini, kargo şubesinden çalınan çek üzerinde sırf iyi niyetli hamil yaratma gayesiyle işlemler tesis edildiğini, davalıların birlikte kötüniyetli ve birlikte ağır kusurlu olduğunu beyan etmemize ve bu hususa açıkça işaret etmemize rağmen, deliller toplanmaksızın, çekteki ciro silsilesi ile davalılar arasındaki bağ araştırılmaksızın hırsızlık suretiyle çeki ele geçiren şahısların ve kurdukları organizasyonun ödüllendirilmesi sonucunu doğuran Mahkeme kararına ve karar gerekçesine katılmanın hiçbir şekilde mümkün olmadığını, 2- Lehtarı ve yetkili hamili müvekkil şirket olan çekin kargodan çalındığına dair kayıtlar yanında, müvekkili şirketten sonraki ilk ciranta gösterilen davalı … isimli şahıs ile müvekkil şirket arasında hiçbir ticari ilişki olmadığından, icra takibinde adı geçene ödeme emri dahi gönderilmediğinden, …’ın kaşesi üzerindeki adresinin, … Kargo Şirketinin Florya Şubesinin adresi olmasının çekin çalındığı yer ve çalınma yöntemi hakkında kuşku doğurduğu hususları birlikte ve bir arada düşünüldüğünde, sırf iyiniyetli üçüncü şahıs oluşturma gayesi ile hareket edilerek 20 günde 3 ayrı ciro işlemi gerçekleştirilmiş olmasının kötüniyetli son hamile alacak hakkı bahşetmeyeceği, 3- Müvekkili şirketin hamili olduğu çeki cirolayarak … Kargo isimli firmaya teslim ettiği, çekin … Kargo Firmasından çalındığı, (ya da çalındığının iddia edildiği) çekteki müvekkil şirket ciro kaşesinden sonraki şekli ilk cironun sahibi olan … isimli şahsın adresinin, … Kargo Florya Şubesinin adresi olan “… Mahallesi … Sokak No:… Küçükçekmece/İstanbul” olarak göründüğü, davalı takip alacaklısının bu şahsa ödeme emri dahi tebliğ ettirmediği, …’dan sonraki cironun davalı … Ltd. Şti.’ne ait olduğu, 03/07/2018 tarihinde … Ltd. Şti. ünvanı ile kurulan şirketin bilahare 25/02/2020 tarihinde unvan değiştirdiği, takip alacaklısı … Ltd. Şti.’nin ise 20/08/2019 tarihinde “… Mahallesi … Caddesi No:… Kartal/İstanbul” adresinde kurulduğu, kuruluştan sadece 21 gün sonra adresin “… Mahallesi … Sokak No:… Kartal/İstanbul” olarak değiştiren şirketin, icra takibinden sonra dahi adresini bir kez daha değiştirerek “… Mahallesi … Sokak No:… Bağcılar/İstanbul” adresine taşındığı dikkate alındığında, çalınan çekteki ciro işlemlerinin tamamının sahte olduğu, tek amacın açılacak bir davaya karşı iyiniyet savunması geliştirmek olduğu, her halükarda davalılardan … Ltd. Şti.’nin iyiniyetli hamil olmadığı, mahkemece ticari defter kayıtlarının incelenmesi ve şirket ortaklarına ilişkin bilgilerin celbi ile tüm bu hususların kesin olarak tespit edilebileceği gözden uzak tutularak, Ankara’dan gönderdiği çeki İstanbul’da çalınan müvekkil şirketten ayrıca ispat vasıtası istenmesinde ve gösterilen deliller dahi toplanmaksızın davanın ispatlanamadığından bahisle ret kararı verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığını, 4- Müvekkil şirketin son ve yetkili hamil sıfatıyla alacaklı olduğu çekin çalınmasını takiben benzer olaylarda olduğu gibi sırf iyiniyetli üçüncü şahıs yaratma saiki ile hareket edilerek ciro imzası ve/veya kaşesi alınan diğer davalı … ile … Ltd. Şti.’ne arabuluculuk sürecinde tebligat yapılamamış olması yanında adı geçen davalıların adreslerinde tanınmamakta dahi olması hususları birlikte ve bir arada düşünüldüğünde, son hamil sıfatıyla çeki muhataba ibraz eden ve ibraz anında mahkemece verilmiş ihtiyati tedbir kararını görmesini rağmen ihtiyati haciz kararı alarak çek bedelini apar topar tahsil eden davalı … Ltd. Şti.’nin iyiniyetli olduğunun iddia ve ispat edilemeyeceğini, 5- Son ve yetkili hamili müvekkili şirket olan ve kargoda çalındığı iddia edilerek bir şekilde ele geçirilen çekteki müvekkil şirket cirosundan sonra gelen … ile diğer davalı … Ltd. Şti. arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmasına olanak olmadığı gibi, adresi dahi tespit edilemeyen … Ltd. Şti. ile davalı … Ltd. Şti. arasında da herhangi bir gerçek ticari ilişki bulunmasına da olanak olmadığı, varsa dahi tüm işlemlerin şeklen tesis edilmiş olabileceği, davaya konu çekin son hamilce kötüniyetle ve ağır kusurlu olarak ele geçirildiği, başta çekin çalınmasına ilişkin soruşturma dosyası ve nüfus kayıtları ile taraf ticari defter kayıtları ve İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu kayıtları olmak üzere gösterdiğimiz tüm delillerimizin toplanması yanında davalı şirketlerin ticari defter kayıtlarının incelenmesi ile de bu sonuca ulaşılabileceği dikkate alınmaksızın yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme neticesinde davanın reddine karar verilmiş olmasında isabet bulunmadığını, 6- Yerel Mahkemenin, davanın reddi nedeniyle arabuluculuk ücretinin müvekkil şirketten tahsiline karar vermiş ise de, karar bu yönden de hukuka aykırı olduğunu,çünkü, davadan önce başlatılan zorunlu arabuluculuk görüşmesine davalılardan … ve … Ltd. Şti. katılmamış olup, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 11. fıkrasında yer alan “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez…..” hükmüne göre yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin, her halükarda arabuluculuk görüşmelerine katılmayan davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi yerine anılan tutarların müvekkili şirket üzerinde bırakılmış olmasına da itiraz ettiklerini belirterek Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/866 Esas sayılı dosyasından tesis edilen 2021/519 Karar sayılı ve 18/05/2021 tarihli davanın usul ve esastan reddine dair kararın kaldırılmasına, çek tutarı olan 7.340.TL’nin, keşide tarihi olan 28/04/2020 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin, her halükarda Arabuluculuk görüşmelerine katılmayan davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, çek bedelinin istirdadı istemine ilişkindir. Davacı şirketin dava dışı … A.Ş.’den olan alacağı nedeniyle anılan şirketçe davacı şirket lehine düzenlenen 28/04/2020 keşide tarihli ve 7.340.TL bedelli çekin dava dışı bir firmaya gönderilmek üzere verildiği kargo şirketinin istanbul’daki şubesinden çalınarak davalılarca temin edildiği, davalı … Ltd. Şti.’nin son ciranta, diğer davalılarında ciranta olduğu, adı geçen davalı tarafından çek keşidecisi yanında davacı şirket ve diğer davalı cirantalar aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi sonucunda davalı … Ltd. Şti. tarafından 10/08/2020 tarihinde keşideciden çek bedelinin tahsil edildiği, bu bedelin davalılarda istirdadının talep edildiği, davalıların tebligata rağmen davaya cevap vermedikleri, mahkemece davanın reddine karar verildiği, davacı vekilince bu kararın istinaf edildiği görülmektedir. Davacı vekilince, davalılar tarafında iyi niyetli üçüncü şahıs yaratılma saiki ile hareket edilmek suretiyle ve kötüniyetle çekin davalı … Ltd. Şti. uhdesine geçirildiği, davacı şirket ile sonraki ciranta davalı … arasında ve ayrıca, diğer davalıların kendi arasında da ticari ilişkinin bulunmadığı iddia edilmiş, davalı şirketlerin sürekli adres değiştirdiği ve gerçekte ticari faaliyetlerinin bulunmadığı ileri sürülerek buna ilişkin şirketlerin ticari defterleri, ticari sicil kayıtları, hırsızlık dosyası vs delil olarak dava dilekçesinde gösterilmiştir. Çeklerin davacının elinden rızası hilafına çıktığı benimsense bile, TTK’nın 792. maddesi gereğince davalının çekleri kötüniyetli olarak ele geçirdiğini veya ağır kusurunun bulunduğunu, davacının ispat etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında, davalının çekleri kötüniyetli olarak ele geçirdiği veya ağır kusurunun bulunduğuna dair delil sunulamadığından davalının iyiniyetli olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay içtihatları da aynı doğrultudadır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin Esas No:2014/10768- Karar No:2014/20288 Karar Tarihi. 23.12.2014) Çek üzerindeki ciro silsilesi şeklen tam olup, davalı … Şti.’nin yetkili hamil olduğu anlaşılmaktadır. Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. Bu madde hükmüne göre, davalının çeki edinme nedenini kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Davalının çekin rıza dışında elden çıktığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Çekin rızası dışı elden çıkması halinde ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Dava, istirdat talebine ilişkin olup, son hamile karşı açılabileceğinden ciranta konumunda olan davalılar … Limited Şirketi ve …’ın davada taraf sıfatları bulunmamaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere, çekteki davacı cirosu sahte olsa bile, davalı, kendisinden önceki ciroların sıhhatini araştırma yükümlülüğü altında olmayıp, davalının bu sahteliği bilerek ya da ağır kusuruyla çeki iktisap ettiğinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin sahte ciro iddiası konusunda bilirkişi incelemesi yapmamış olması sonuca etkili olmayacaktır. Davacı, ticari defterlerin incelenmediği gerekçesiyle de istinaf talebinde bulunmuştur. Davacının ve keşidecinin defterlerinin incelenmesi sadece davacının bu çekleri almış olduğunu kanıtlar. Zaten bu konuda ihtilaf bulunmamaktadır. Ticari defterlerin incelenmesi, davalının kötü niyetini kanıtlamaya yeterli olmayacaktır. Son olarak arabuluculuk tutanağına göre, davalılardan … Şti. vekilinin arabuluculuk görüşmelerine katıldığı, diğer iki davalıya ise arabuluculukla ilgili tebligat yapılamadığının tutanak altına alındığı, bu durumda, davalı … Şti. toplantıya katıldığından, diğer davalılara ise tebligat yapılamadığı için görüşmeye katılmamalarından dolayı yargılama masraflarından sorumlu tutulamayacakları anlaşıldığından bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2021 tarih ve 2020/866 E., 2021/519 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı ve davalı taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021