Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1236 E. 2021/1246 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2021/1236
KARAR NO : 2021/1246
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2021
NUMARASI : 2021/76 E. – 2021/371 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … Tic. Ltd. Şti. ‘ ne ….San.ve Tic.A.Ş. tarafından İzmit/Alikahya Akarca mevkiinde yaptırılan “…” inşaatının yüklenicisi olduğunu, müvekkili şirket tarafından “Yangın duman tahliye fanları, merdiven basınçlandırma fanları, sığınak havalandırma cihazları, menfez damper cihazları”nın davalının istemi üzerine tedarikçi firmalardan temin edilerek “…” şantiyesine teslimi sağlandığının iddia edildiğini, söz konusu malzemelerin, tedarikçi firmalardan teminine ilişkin fatura örnekleri ile malzemelerin “…” şantiyesi teslimine ilişkin irsaliye örneklerinin sunulduğunu, ayrıca teslim edilen bütün malzemelerin seri numarası olan markalı ürünler olduğunu, inşaat alanında montajı yapılmış şekilde bulunduğunu, müvekkili tarafından tedarik ve teslim edilen malzemelere ilişkin olarak, 160389 nolu ve 76.043,57 TL. bedelli fatura ve 16.01.2014 tarihli ihtarname ile davalı şirkete gönderildiğini ancak, davalı şirket tarafından faturanın Gölcük … Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 30.01.2014 tarihli ihtarnamesi ile iade edildiğini, bu nedenle müvekkilinin davalı şirket aleyhine …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yaptığını, davalı tarafından takibe itiraz edilerek takibin durduğunu belirterek; itirazın iptalini ,takibin devamını ve davalı hakkında % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı alacaklı firma tarafından tamamen haksız ve mesnetsiz bir şekilde müvekkil firma hakkında Kocaeli … İcra Müdürlüğü nezdinde … E. sayılı takip dosyası ile ilamsız takibe geçildiğini, ödeme emrinin 04.03.2014 tarihinde tebliğ edildiğini ve yasal süresinde itiraz ettiklerini, davacı firma ile müvekkil firma arasında sadece bir adet ticari ilişki içine girilmiş olup davacı firma tarafından müvekkil firmaya 22.11.2013 tarih ve … no.lu fatura ile alım yapıldığını, bir adet çek ile de ödemesinin yapıldığını, icraya konan dosyadaki faturalandırılan mallarla bir ticari ilişkinin bulunmadığını, oysa ki Ankara ….Noterliğinden çekilen ihtarnamede cihazların montajının yapıldığının ifade edildiğini, davalı müvekkil firmanın söz konusu şantiyedeki tüm mekanik işlerinin …San.ve Tic,Ltd.Şti. adlı firma ile yapılan sözleşme çerçevesinde yapıldığını ve bu firmaya da gerekli tüm ödemelerin yapıldığını, davacı firmanın takibe mesnet tutulan malzemeleri … adlı şahıs şirketine fatura ettiğini, … adlı şahıs firmasının da … firmasına fatura ettiğini, … firmasınca … şantiyesinde kullanılan malzemenin parasının tamamen ödendiğini, nitekim davacı şirket tarafından müvekkil şirkete gönderilen Ankara … Noterliğinin 04.12.2013 tarih ve … yevmiyeli ihtarında söz konusu malzemelerin bakiye bedeli olan 75.000,00 TL kaldığının beyan edildiğini, davacı tarafından çekilen ihtarnamede, takibe mesnet tutulan 16.01.2014 tarih ve … nolu fatura toplam bedelinin 151.043,54 TL olduğunu, bunun 76.043,54 TL lik ödemesinin yapıldığını ve 75.000,00 TL bakiye kaldığı belirtilmesine rağmen icra dosyasında tamamen farklı beyanda bulunulduğunu, davacı firmaya davalı firmanın herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu bağlamda hakkında yapılmış olan icra takibine itirazın haklı olduğunu belirterek; davanın reddi ile haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle davacı hakkında % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. İstanbul BAM 44. Hukuk Dairesi’nin 14/01/2021 tarihli 2020/176 Esas ve 2021/27 Karar sayılı kaldırma kararından önce İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararda; Toplanan deliller ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; incelenen davacı defterlerinde taraflar arasında ticari ilişkiyi tevsik eder bir kayıt bulunmadığı, davacının defterlerinde takip konusu alacağa dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, bu sebeple davacının kendi defterleri ile alacak iddiasını ispat edemediği, iddia olunduğu gibi ticari ilişki kapsamında düzenlenen fatura konusu malların davalıya teslim edildiğinin ispat edilemediği görülerek sübut bulmayan davanın reddine” karar verilmiştir. İstanbul BAM 44. Hukuk Dairesi’nin 14/01/2021 tarihli 2020/176 Esas ve 2021/27 Karar sayılı ilamı ile; ”Dava konusu somut olayda yapılacak iş, akdi ilişkinin varlığını, sözleşme konusu işin sözleşme ve yasa koşullarına uygun şekilde ve tamamlanmış olarak iş sahibine teslim ettiğini ve hakettiği iş bedelinin istenebilir olduğunu davacının yasal delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Yemin delili 6100 Sayılı HMK’nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması sebebiyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez. İddia veya savunmasını ispat edemeyen tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılabilmesi için yemin deliline dayanılmış olması da gerekir. Düzenlenen fatura,sevk irsaliyesi ve tarafların ticari defterleri dikkate alındığında dava konusu malların davacı ile davalı arasındaki bir sözleşmesel ilişkiye dayalı olarak teslim edilip edilmediği, davacının, dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olması da dikkate alınarak davacıya yemin teklifi hatırlatılıp davacı yemin teklif etmek istediği taktirde, yemin delili hatırlatılarak sonuca ulaşılması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın esasını çözecek nitelikte deliller toplanmadan karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından davacı tarafın istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile mahkememiz kararının kaldırılmasına” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı İstanbul BAM 44. Hukuk Dairesi’nin 14/01/2021 tarihli 2020/176 Esas ve 2021/27 Karar sayılı ilamı ile birlikte değerlendirilmiş, davacı vekilinin delil listesinde yemin deliline dayandığı anlaşılmakla yemin delili hatırlatıldı. Davacının alacak iddiasını ticari defterleri ve başkaca delille ispat edemediği, davacı tarafından teklif edilen yeminin davalı şirket yetkilisi tarafından eda edilmesi üzerine ispat olunamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davacının kötü niyeti ispat olunmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece yemin metninin hatalı eda ettirildiğini, yemin metninin duruşma zaptına geçirilmediğini, yeminin, usul hükümlerine uygun şekilde yapılmadığını, bu nedenle, usul eksikliği bulunmakta olup, kararın bozulması gerektiğini, davalı şirket yetkilisinin yalan yere yemin etmesi nedeniyle, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/ 16653 Soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın sonucunun beklenilmesi gerektiğini, Mahkemece bu taleplerinin reddedildiğini,-Yetkilinin, … A.Ş. ile şirketlerinin imzalamış olduğu sözleşme ile yüklenicisi oldukları “… İnşaatı” işinde taşeron çalıştırma yasağı bulunmadığı üzerine yemin ettiğini, dosyada bulunan … A.Ş.’nin 120-3100-3083-13 sayılı ve 12.12.2013 tarihli yazısında çok açık bir şekilde, “yüklenici … tic. Ltd.şti. ile anahtar teslimi götürü bedel sözleşme imzalanmıştır. bu sözleşmenin alt yüklenicilere ilişkin bilgiler ve sorumluluklar başlıklı 15. maddesi, bu işte alt yüklenici çalıştırılmayacak ve işlerin tamamı yüklenicinin kendisi tarafından yapılacaktır” hükmünün bulunmakta olup, açık yazılı beyana göre yalan yere yemin ettiğini, Yetkilinin, “… San. Taah. Ticaret Ltd. Şti.’nin ürünleri tedarik ettiğini belirtiği … San. ve Tic. A.Ş., … san. ve Tic. Ltd. Şti., …San. Dış. Tic. Ltd. Şti.’nin birinin yukarıda sayılan malzemeleri … inşaatın hiçbir şekilde teslim etmediği, bu firmalardan hiçbirinden herhangi bir ürün teslim alınmadığı” üzerine de yemin ettiğini, dosyada, adı geçen şirketlerin dava konusu ürünlere ilişkin olarak kestiği fatura ve irsaliyeler bulunduğunu, ürünlerin dava konusu şantiyeye teslim edildiğinin çok açık olduğunu, sevk adreslerinde “…” yazdığını, dosyada alınan bilirkişi raporlarının tamamında faturada ve yemin metninde geçen ürünlerin dava konusu şantiyeye teslim edildiğinin açık bir şekilde tespit edildiğini, yetkilinin yalan yere yemin ettiğini, … Konut A.Ş.’den gönderilen klasör halindeki evrak ve hak edişlere göre, söz konusu malzeme bedellerinin … Tic. Ltd. Şti. tarafından … A.Ş.’den alındığını, yetkilinin müvekkili şirketten hiçbir ürün almadığı, … San. ve Tic. A.Ş., … san. ve Tic. Ltd. Şti., …. Tic. Ltd.’den hiçbir ürün teslim almadığı, 16.01.2014 tarihli … sıra nolu faturada yer alan malzemeleri teslim almadığı, inşaatta kullanmadığına ilişkin yeminin de yalan yere yemin olduğunu, Yetkilinin, “… San. Taah. Ticaret Ltd. Şti’ den tedarik ettiğimiz herhangi bir ürün olmadığına”da yeminin de yalan yere yemin olduğunu, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,-Yargılama sırasında eksik ve yetersiz bilirkişi raporları ile karar verildiğini, raporda hukukçu bilirkişi değerlendirmesi olmadığını, -Müvekkilinin ticari kayıtlarına göre, davalı şirketten alacaklı olduğunu, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alacaklı olduğunu, 12.05.2016 tarihli raporda, bizim sebepsiz zenginleşme yönünde iddialarının olmadığı belirtilerek, eğer bu yönde iddia olsaydı bu yönden de inceleme yapılacağı ifade edildiğini oysa kendilerinin 12.05.2016 tarihli bilirkişi raporunu düzenleyen heyete gidinceye kadar, bu iddialarını adete haykırdıklarını, dilekçelerinde bir çok kez vurguladıklarını, davalı şirketin, müvekkili tarafından tedarik edilen ürünleri şantiyesinde kullandığını, bedelini kendisinin aldığını, ancak müvekkiline ödemediğini, davalı şirketin açık bir şekilde sebepsiz zenginleştiğini, ancak, bilirkişi tarafından sebepsiz zenginleşme olup olmadığının araştırılmadığını, -Davalının, taşeron firma ile çalıştığı bu nedenle, davalıya borçlu olmadığı savunmasının yerinde olmadığını, Dosyada bulunan …A.Ş’nin 12.12.2013 tarihli ve 120-3100-3083-13 sayılı yansında, ihale makamı idarenin açık beyanına göre, davalı şirketin “… ” inşaatında alt yüklenici çalıştırmasının mümkün olmadığını, bu nedenle, dava konusu malzemelerini de doğrudan davacıdan tedarik ettiğini, davacının alt yüklenici olmadığını, sadece, malzeme tedarik ettiğini, bu nedenle, davalının malzeme bedelini davacıya ödemesi gerektiğini,-Davacı tarafından kesilen faturanın dosyada olduğunu, ticari kayıtlarında da yer aldığını, bütün bilirkişiler tarafından da davacının ticari defterlerinde yapılan incelemelerde, davacının kesmiş olduğu faturaların, kayıtlarında tespit edildiğini, bilirkişi raporlarındaki bu açık tespite rağmen verilen kararın, Yerel mahkemece, dosyanın hiç incelenmediğinin açık göstergesi olduğunu, Davalının, defterlerini ibraz dahi etmediğini, dosyadaki fatura ve irsaliyeler gereğince, dava konusu malzemeler, davalıya ait şantiyeye teslim edildiğini, bilirkişilerin de raporlarında, tedarikçi firmalara ait sevk irsaliyelerinin ve kargo teslim belgelerinin incelemesi sonucunda, faturaya konu edilen malların müşteri davalı haldız inşaatın iş yaptığı şantiyeye teslim edildiği anlaşılmakla dendiğini, teslime ilişkin davalının itirazının olmadığını, davalı şirket dava konusu ürünleri, … aldığını iddia ettiğini, ancak, … bu işlem nedeniyle fatura kesilebilmesi için, bu ürünlerin … ticari kayıtlarına girişi sonrasında çıkışı olması gerektiğini ancak bunun mümkün olmadığını, davalı şirketin, itirazları mesnetsiz olduğunu kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Yazılı sözleşme bulunmamakla birlikte davacının iddiası ve davalının savunması ile taraflar arasında malzeme teslimi ve tesisat işlerinin yapımı konusunda eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ise sadece ödenmediği iddia edilen malzeme bedeline ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda taraflar arasındaki şifahi sözleşme kapsamında malzeme teslim edildiğine ilişkin ispat külfeti davacıya ait olmaktadır. Yazılı sözleşme mevcut değil ise de; sözleşme kapsamının tanık beyanları ve her türlü delil ile ispatlanabileceği Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihat ve uygulamalarında kabul edilmektedir (örneğin Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 19.12.2018 tarih ve 2018/5055 esas, 2018/5149 K. Sayılı kararı).Dosya kapsamı itibariyle akdi ilişkinin varlığı kanıtlanmamıştır. Davalıya bu konuda yemin teklif edilmiş ve davalı akdi ilişkiyi inkar etmiştir. Sözleşme konusu işin sözleşme ve yasa koşullarına uygun şekilde ve tamamlanmış olarak iş sahibine teslim ettiğini ve hak ettiği iş bedelinin istenebilir olduğunu davacının yasal delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Yemin delili ise aksi ispat edilene kadar kesin delil olduğundan Mahkemece hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Davacının ticari defter ve kayıtlar yönünden yapmış olduğu istinaf istemi incelendiğinde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 Sayılı HMK’nın 219. (1086 sayılı HUMK’nın 326.) maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. (6762 sayılı TTK’nın 83/2.) maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220 (HUMK’nın 330.) maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde (HUMK’nın 330 ve sonraki maddeleri) anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 82.) maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64. (6762 sayılı TTK’nın 69. vd.) maddeleri uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4, 6762 sayılı TTK’nın 84,8). Bu madde hükümleri dikkate alınarak yapılan açıklamada, davacı her ne kadar davalının ihtara rağmen ticari defter ve kayıtları sunmadığına yönelik istinaf isteminde bulunmuş ise de, davacının salt davalı tarafın ticari ve defterlerine dayanmaması nedeniyle ispat yükünün kendi üzerinde olduğu dikkate alınarak verilen hükümde usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Düzenlenen fatura,sevk irsaliyesi ve tarafların ticari defterleri dikkate alındığında Dava konusu malların davacı ile davalı arasındaki bir sözleşmesel ilişkiye dayalı olarak teslim edildiğinin ispat edilemediği, dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2021 tarih ve 2021/76 E., 2021/371 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı ve davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2021