Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1232 E. 2021/1252 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1232
KARAR NO: 2021/1252
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 17/08/2021
NUMARASI: 2021/131
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati haciz talep dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … tescil numarası ile 43. sınıfta tescilli ”…” şekil markasının ve 43. sınıfta tescilli … sayılı ”…” markasının sahibi olduğunu, davalının ise ”… Mah. … Cad. … Sok. No:… Ula/Muğla” adresinde 08.01.2019 tarihinden itibaren geçici konaklama ve yiyecek, içecek alanında müvekkiline ait … markasını, markasal olarak kullanarak hizmet verdiğini, internet siteleri başta olmak üzere çeşitli internet siteleri aracılığıyla iletişim bilgilerini paylaşarak, müvekkiline ait … markasını markasal olarak kullandığını, davalının … markasını müvekkilinin markası ile iltibas ve iktibas oluşturacak şekilde kullanmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etttiğinden müvekkili şirketin haklarının sağlanabilmesi için, yargılama sırasında davalının malvarlıklarını üçüncü şahıslara devir işlemlerinin önlenmesi amacıyla davalı adına kayıtlı gayrımenkullerin, devremülklerin, araçların, menkul kıymetlerin ve banka hesaplarının, emanet kasalarının üzerine, teminatsız yada uygun bir teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasını istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İhtarnamenin amacının çekişmeli yargı işlerinin çok uzun sürmesi sebebiyle zaman kaybına uğramamak olduğunu, karşı tarafın iddialarını doğrulayacak açık bir beyanda bulunmadıklarını, HMK 188/3 maddesinde sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrarın tarafları bağlamayacağının açıkça belirtildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2013/13-637 K. 2014/397 T. 26.03.2014 kararında belirtildiği üzere, mahkeme dışındaki beyanların mahkemede delil olarak kabul edilemeyeceğini, – Yargıtay11. Hukuk Dairesi Esas: 2020/ 411 Karar: 2020 / 4211 ve 19.10.2020 tarihli kararında, ”Kötü niyetin tespitinde önceki markadan haberdar olma veya bilebilecek durumda olmanın tek başına belirleyici nitelikte olmadığı, başvuru sırasındaki tüm faktörlerin dikkate alınması gerektiği” nin belirtildiğini, müvekkilinin … ibaresini tek başına kullanmadığını, … ibaresini başlıca unsur olarak kullanmaya çalışıp ankaakyaka ibaresini tamamlayıcı yan unsur olarak kullanmaya çalıştığını, aynı Yargıtay kararında “Davalının markasının asıl unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalının aynı ibareyi taşıyan alan adlı web sitesinden “bilgisayar ve yazılım” hizmeti verdiği, … ibaresinin ingilizce “bilgi” anlamında olduğu, markanın sonundaki “…” ibaresinin ise “Bilgi İşlem Merkezi” ibaresinin baş harflerinden oluşturulduğunu beyan ettiği, davalının alan adının 29.05.2008 tarihinde tescil edildiği göz önüne alınarak ilk derece mahkemesinin davalının kötü niyetinin ispatlanamadığına yönelik tespiti ile, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verildiğini, – … isminin dünyadaki birçok kültürde var olan ve birçok insan tarafından farklı anlamlar yüklenen felsefik inanışa ait olan bir kuş olduğunu, dünyanın her yerinde belirli anlamlar yüklenen bir kuşun sadece bir firma tarafından çok genel şekilde kullanılmasının hukuken korunamayacağını, – Davacı tarafın tescil ettirdiği markanın üzerindeki kuşa ait çizim ve renkler ile müvekkiline ait markadaki kuşa ait çizim ve renklerin iltibasa yol açmayacağını, ortalama tüketicinin çok rahat şekilde ayırt edebileceğini ve farklı firmalar olduğunu düşünebileceğini, internette arama motorlarına … yazıldığında bir çok farklı çizim ile karşılaşılacağını, davacınında buradaki çizimlerin birinden faydalanarak kendi marka logosunu belirlediğini, bir tüketici internette arama motoruna … ismini yazdığında karşısına otelden farklı olarak evrensel hale gelmiş yüzlerce farklı ..nun çıkacağını, – Davacı tarafın otelinin İstanbul’da müvekkilinin apartının Muğlaya bağlı Akyaka beldesinde olduğunu, aralarında takribi 650-700 km olan iki işletmenin ortalama düzeyde tüketiciler tarafından karıştırılma ihtimali bulunmadığını, – Davacı tarafın otelinin tek bir işletmeden oluştuğunu, tüketicinin, onlarca otele sahip, meşhur bir otel zincirinin isminin kullanılması halinde kafa karışıklığına düşebilecekken, bir tane oteli bulunan ve bilinirliği çok düşük olan davacı otelin bundan zarar görme ihtimalinin olmadığını, -Davacının otelinin bulunduğu İstanbul genel olarak aynı fiyatlardan, yaz kış sürekli iş yapan bir yer olmasına rağmen, müvekkilinin otelinin bulunduğu Akyaka beldesinin sadece yaz aylarında üç aylık süre boyunca iş yapabildiğini, kış aylarında kapatıldığını yada normal sezonun çok altında iş yaptığını, …’da iş yapılan yaz ayları döneminde müşterilerin çoğunun rezervasyonla işlem yapma alışkanlıkları olmadığının herkes tarafından bilindiğini, bu sebeple müşterilerin çoğunluğunun aparta gelmeden internetten veya herhangi bir husustan dolayı sırf adı … diye bu apartı tercih etmediğini, izah edilen ve mahkemece resen göz önüne alınacak sebeplerle davacının iddia ve taleplerinin reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince;” İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız, borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar yada bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceğinin belirtildiğini, somut olayda davalının davacıya ait marka haklarına tecavüz ettiği iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açılmışsa da, markaya tecavüzün mevcut olup olmadığı ve tecavüz mevcutsa ne kadar tazminata hükmedilebileceği bu aşamada belli olmadığı, yargılama sonucunda tespit edilebileceğinden, somut bir alacak söz konusu olmadığından, ihtiyati haciz talebinin İİK’nun 257. maddesindeki şartları karşılamadığı anlaşıldığından, ihtiyati haciz talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … tescil numarası ile 43. sınıfta tescilli ”…” şekil markasının ve 43. Sınıfta tescilli … sayılı ”…” markasının sahibi olduğunu, davalının da, ”… Mah. … Cad. … Sok. No:… Ula/Muğla” adresinde 08.01.2019 tarihinden itibaren geçici konaklama ve yiyecek, içecek alanında müvekkiline ait … markasını, markasal olarak kullanarak hizmet verdiğini, liste halinde bildirdiği internet siteleri başta olmak üzere çeşitli internet siteleri aracılığıyla iletişim bilgilerini paylaşıp reklamını yaptığını, rezervasyon ve satış işlemleri yapmak suretiyle müvekkiline ait … markasını markasal olarak kullandığını, davalının … markasını müvekkilinin markası ile iltibas ve iktibas oluşturacak şekilde kullanması marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının … başvuru numarası ile 43. sınıftan “…” olarak yaptığı marka tescil başvurusunun, yaptıkları itiraz sonucu TPMK tarafından reddedildiğini, İstanbul Anadolu 2. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/113 D. İş sayılı dosyası üzerinden alınan 05.11.2020 tarihli marka uzmanı bilirkişi raporunda; “… Mah. … Cad. … Sok. No: … Ula/Muğla adresinde yapılan incelemede dosya içerisinde görüleceği üzere aktif ve görünür bir şekilde hem dış cephede oldukça görünür ve fark edilir derecede, bunun dışında sokak girişinde hacıyatmaz flama şeklinde … olarak, ayrıca iç cephede oda anahtarlıklarında … ibaresi fazla sayı ve farklı kullanım alanlarında “…” ve … ibareli tabela, kartvizit, oda anahtarı, hacıyatmaz flama vb. ürüne rastlanılmıştır. Ayrıca dosyaya konu alan adresinde yapılan inceleme kapsamında https//…com adresinde de ayrıca … kullanımına rastlanılmıştır.” şeklinde tespit edildiğini, 06.10.2020 tarihli bilişim uzmanı raporunda da iltibaslı ve iktibaslı kullanımlar tespit edilerek, bunlara ilişkin bilgi ve belgelere raporda ayrıntılı olarak yer verildiğini ve raporun 7. Sayfasında davalıya ait sitenin 22.11.2018 tarihinde oluşturulduğu tespit edildiğinden, davalının müvekkiline ait markayı iltibas oluşturacak şeklinde kullanarak marka hakkına tecavüz ettiğinin, bilirkişi raporları ile sabit hale geldiğini, – İstanbul Anadolu 2. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/113 D. İş sayılı dosyasından alınan marka uzmanı bilirkişi raporunda yer alan vergi levhasına göre davalının işe başlama tarihinin 08.01.2019 oduğunu, davalı tarafın, 31.03.2021 tarihli Muğla … Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ederek müvekkilinin markasını kullanmayı bıraktığını bildirerek, iltibas ve/veya iktibaslı kullanımını ikrar ederek, davadaki haklılıkların kabul ettiğini, – İİK madde 257 hükmünde; ”Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” düzenlemesine yer verildiğini, yerel mahkeme kararının aksine muaccel(vadesi gelmiş) ve rehinle temin edilmemiş bir borç için ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, İstanbul Anadolu 2. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/113 D. İş sayılı dosyası üzerinden alınan marka uzmanı ve bilişim uzmanı bilirkişi raporlarından, vergi levhasına göre 08.01.2019 tarihinde işe başlayan davalının 31.03.2021 tarihli Muğla … Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ederek müvekkilinin markasını kullanmayı bıraktığını ikrar etmesinden, davalının çeşitli internet sitelerindeki tecavüzlü kullanımlarından ve bu yolla marka hakkına tecavüz ederek haksız kazanç sağlandığı anlaşıldığından, ihtiyati haciz şartları oluştuğundan, teminatsız veya uygun bir teminat karşılığı ihtiyati haciz talep edildiğini, mahkemece, somut bir alacak olmadığından bahisle davalının tecavüzlü kullanımları göz ardı edilerek taleplerinin usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, davalının tecavüzlü kullanımlarının haksız fiil mahiyetinde olup, maddi alacaklarının haksız fiillerin gerçekleştiği tarihlerde doğduğunu ve yaklaşık 3 senedir de devam ettiğini, alacakları rehinle temin edilmediğinden, ihtiyati haciz taleplerinin İİK madde 257de yazılı şartları tamamen karşılamadığını, bu sebeple mahkemenin usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasını, müvekkili şirketin haklarının sağlanabilmesi için, yargılama sırasında davalının malvarlıklarını üçüncü şahıslara devir işlemlerinin önlenmesi amacıyla davalı adına kayıtlı gayrımenkullerin, devremülklerin, araçların, menkul kıymetlerin ve banka hesaplarının, emanet kasalarının üzerine, teminatsız yada uygun bir teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasına, karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekilinin talebi; müvekkilinin sahibi olduğu TPMK nezdinde … tescil numarası ile 43. sınıfta tescilli ”…” şekil markasını ve 43. sınıfta tescilli … sayılı ”…” markasını, davalının ”… Mah. … Cad. … Sok. No:… Ula/Muğla” adresinde bulunan apart otelinde 08/01/2019 tarihinden itibaren geçici konaklama ve yiyecek, içecek alanında markasal olarak kullanarak hizmet verdiğini, çeşitli internet siteleri aracılığıyla iletişim bilgilerini paylaşarak, … markasını müvekkilinin markası ile iltibas ve iktibas oluşturacak şekilde kullanarak marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğundan, müvekkili şirketin haklarının sağlanabilmesi için, yargılama süresince davalının malvarlıklarını üçüncü şahıslara devirinin önlenmesi amacıyla davalı adına kayıtlı gayrımenkuller, devremülkler, araçlar, menkul kıymetler ve banka hesapları, emanet kasaları üzerine, teminatsız yada uygun bir teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasına ilişkindir. Mahkemece; Davalının, davacıya ait marka haklarına tecavüz ettiği iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açılmışsa da, markaya tecavüzün mevcut olup olmadığı ve tecavüz mevcutsa ne kadar tazminata hükmedilebileceği bu aşamada belli olmadığından, yargılama sonucunda tespit edilebileceğinden, somut bir alacak söz konusu olmadığından, talebin İİK’nun 257. maddesindeki şartları karşılamadığı anlaşıldığından, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili; İstanbul Anadolu 2. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/113 D. İş sayılı dosyası üzerinden alınan marka uzmanı ve bilişim uzmanı bilirkişi raporlarında, iltibaslı ve iktibaslı kullanımların tespit edildiğini, eylemin haksız fiil olması nedeniyle zararın eylem anında gerçekleştiğini, alacaklarının rehinle temin edilmediğinden İİK 257. maddedeki tüm koşulların gerçekleştiği halde, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini ileri sürmüştür. İİK’nun 257. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz isteyebilir; 1- Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar yada bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa” düzenlemesi mevcuttur. Muayyen ( miktarı belirli) bir alacağı olanların ihtiyati haciz talep edebilmesi için, İİK 257. maddesi gereğince istenebilir hale gelmiş bir para borcu olması, rehinle teminat altına alınmamış olması gerekir. Davacı tarafın ihtiyati haciz tesisini istediği talebi, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet sebebiyle tazminat olup, her iki eylem kanıtlanması koşulu ile haksız fiil hükümleri kapsamında olduğundan, zarar haksız fiilin gerçekleştiği tarih itibariyle gerçekleşeceğinden istenebilir halde ise de; tazminatın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirmekte olduğundan, muayyenlik (miktarı belirli alacak) unsuru bulunmadığından, İİK 257. maddedeki diğer koşullar mevcut olsa dahi ihtiyati haciz kararı verilmez. Açıklanan hususlar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 17/08/2021 tarih ve 2021/131 E sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın talep halinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2021