Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1225 E. 2021/1141 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1225 Esas
KARAR NO: 2021/1141
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/07/2019
NUMARASI: 2019/410 E. – 2019/1072 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından yazılan talimatla Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Talimat sayılı dosyasından 21/06/2017 tarihinde, dosya borçlusu olmayan müvekkillere ait iş yerinde menkul haczi uygulandığını, bu hacze karşılık müvekkillerce istihkak iddiasında bulunulduğunu, davalının istihkak iddialarına itirazı İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi 2017/1196 Esas ve 2017/758 Karar sayılı kararı ile kabul edildiğini, bu karara karşı İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi 2017/1306 Esas sayılı dosyası ile taraflarınca istihkak davası açıldığını, İstihkak davası icra işlemlerini durdurmadığından dolayı 18/07/2017 tarihinde davalı tarafından aynı adrese tekrar hacze gelindiğini ve hacizli malların muhafaza altına alınacağının söylendiğini, müvekkiller dosya borcunu aylık 4.500,00 TL’lik taksitlerle ödemek üzere protokol imzalama zorunda kaldıklarını, bu protokol, müvekkilerden İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosya borcuna mahsuben bir adet 108.000,00 TL bedelli bono alındığını ve bu bononun aylık 4.500,00 TL’lik taksitler halinde ödeneceği, herhangi bir taksidin ödenmeemsi durumunda diğer taksitlerin muaccel olacağı ve senedin tamamının icra takibine konu edileceği şartına yer verilerek müvekkilere haciz ve muhafaza baskısı altında imzalatıldığını, taksitlerin her ayın 25’inde ödeneğinin bildirildiğini, 25.07.2017 tarihinde 4.500,00 TL, 25.08.2017 tarihinde 4.500,00 TL, 25.09.2017 tarihinde 4.500,00 TL, 25.10.2017 tarihinden 4.500,00 TL ödeme yapan müvekkiller, Kasım 2017 taksidini gecikmeli olarak 30.11.2017 tarihinde (4.500,00 TL) ödediği için, … A.Ş. Tarafından 108.000,00 TL’lik bono için İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası üzerinden İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile icra takibine başlandığını, bu icra dosyasından yazılan talimatla Bakırköy … İcra Müdürlüğü … talimat sayılı dosyasından 05.12.2017 tarihinde tekrar hacze gelinerek muhafaza işlemi uygulanmak istendiğini, bunun üzerine müvekkileri tarafından haciz mahallinde haciz baskısı ile 62.500,00 TL ödeme yapıldığını, bu ödemeye ilişkin alacakıl vekili tarafından müvekkilerine elden ödeme makbuzu verildiğini, alacaklı vekili Av. …’ın ofisine gidilerek 30.000,00 TL daha ödeme yapıldığını ve karşılığında … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına ilişkin ibraname alındığını, 15.12.2017 tarihinde taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü dosyasına 2.843,75 TL tahsil harcı yatırıldığını, bu şekilde müvekkilleri tarafından icra tehdidi altına toplam 117.843,75 TL ödeme yapıldığını, yukarıza arz ve izah edilen nedenlerle, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, davalarının kabulünü, 4.500 TL’sinin fiili ödeme tarihi olan 25.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek bankalar tarafından mevduata uygulanan en yüksek faizi ile, 4.500 TL’sinin fiili ödeme tarihi olan 25.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek bankalar tarafından mevduata uygulanan en yüksek faizi ile, 4.500 TL’sinin fiili ödeme tarihi olan 25.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek bankalar tarafından mevduata uygulanan en yüksek faizi ile, 4.500 TL’sinin fiili ödeme tarihi olan 25.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek bankalar tarafından mevduata uygulanan en yüksek faizi ile, 4.500 TL’sinin fiili ödeme tarihi olan 30.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek bankalar tarafından mevduata uygulanan en yüksek faizi ile, 62.500 TL’sinin fiili ödeme tarihi olan 05.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek bankalar tarafından mevduata uygulanan en yüksek faizi ile, 2.843,75 TL’sinin fiili ödeme tarihi olan 15.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek bankalar tarafından mevduata uygulanan en yüksek faizi ile, 30.000 TL’sinin fiili ödeme tarihi olan 18.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek bankalar tarafından mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte toplam 117.843,75 TL’nin davalıdan alınarak müvekkillere verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ile dava ettikleri görüldü. İlk Derece Mahkemesince; “Dava dilekçesi ve ekinde, dosyada karar numarasının alındığı döneme kadar dava dilekçesine arabuluculuk anlaşamama tutanağının eklenmediği, buna göre arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açıldığının anlaşıldığı, davanın TTK’nın 5/A-1 maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu davalardan olduğu, bu nedenle dava şartının bulunmadığı anlaşıldığından HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine” karar verilmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;- dava açmadan önce müvekkilleri adına davalıya karşı Bakırköy Arabuluculuk Bürosu … başvuru numaralı dosyası ile dava şartı arabulucuk başvurusu yapıldığını, … dosya numarası ile arabuluculuk görüşmesi yapıldığını ancak arabuluculuk süreci anlaşamama ile sonuçlandığını ve ardından işbu davanın ikame edildiğini, davayı uyap üzerinden açtığımız için ıslak imzalı arabuluculuk son tutanak aslını uyap sisteminden sunamayacakları için mahkemenin süre vermesinin ardından fiziken sunmak düşüncesi ile arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile sonuçlandığını dava dilekçelerinde belirterek işbu davayı ikame ettiklerini, sonuç olarak ticari dava şartı arabuluculuk sürecini tamamlayıp dava açtıklarını ve dava dilekçelerinde belirttiklerini, mahkemece kanun gereği son tutanak aslını sunmak için kesin süre verilmesi gerekirken, arabuluculuk başvurusu yapılmadan dava açıldığının anlaşılması gerekçesi ile usulden red kararı vermesinin hatalı olduğundan kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 06/12/2018 tarihli ve 01.01.2019 tarihinde yürürlük tarihli 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi ” İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Son tutanağın eklenmediğinin anlaşılması halinde davacıya gerekli ihtarı içeren bir haftalık kesin süre verilir. Somut olayda, hakim dava şartlarının var olup olmadığı yargılamanın her aşamasında resen incelenmek zorundadır (HMK m.115/1). Davacının istinaf başvurusunda, arabuluculuk son tutanağını bulunduğunu ifade etmesi karşısında, mahkemece davacıya son tutanağın aslını veya onaylanmış örneğini sunmak üzere bir haftalık kesin süre verilmesi ve süresinde sunulmaması halinde davanın usulden reddedileceğinin ihtar edilmesi gerekirken bu usule riayet edilmeksizin davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Dava dosyası incelendiğinde, ara buluculuk son tutanağı mevcut olup, son görüşmenin 03.07.2021 tarihinde yapıldığı, davanın 23.07.2021 tarihinde açıldığı ve dava açıldığında ara buluculuk son tutanağının bulunduğu anlaşılmakla, Mahkemece, dava dosyasındaki uyapta görünen taraflar arasında görülen arabuluculuk başvuru tutanakları getirtilerek, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından, bu nedenle davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvuru isteminin kabulüne, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a/6. maddesi gereği mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden esastan görülmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/07/2019 gün ve 2019/410 Esas, 2019/1072 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1-g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.14/10/2021