Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1199 E. 2022/38 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1199
KARAR NO: 2022/38
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2020
NUMARASI: 2019/400 E. 2020/890 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı … A.Ş.’nin davacı şirketin MDF ihtiyacını karşıladığını, davacı şirketin … A.Ş.’ne avans/ön ödeme çekleri verdiğini, bu çeklerin karşılığı olan malların teslim edilmediğini ve bedelsiz kalan çeklerin iade edilmediğini, davaya konu … Bankası Güneşli/İstanbul Girişimci Şubesine ait 28/06/2019 ödeme tarihli 160.000- USD bedelli … çek numaralı, … Bankası/ Sefaköy Şb.’ne ait 05/07/2019 ödeme tarihli 160.000-USD bedelli … çek numaralı, 19/07/2019 ödeme tarihli 160.000-USD bedelli … çek numaralı olan 3 adet çekten dolayı davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkili ile diğer davalı … A.Ş. arasındaki 05.10.2018 tarihli Faktoring Sözleşmesi uyarınca davaya konu, keşidecisi … olan, 28.06.2019 keşide tarihli … seri numaralı, 160.000,00 USD bedelli, 05.07.2019 keşide tarihli … seri numaralı, 160.000,00 USD bedelli ve 19.07.2019 keşide tarihli … seri numaralı, 160.000,00 USD bedelli çeklerin müvekkili firmaya ciro sureti ile devir edildiğini, faktoring işlemleri neticesinde de müvekkili tarafından diğer davalı Faktoring Müşterisine anılan işlem tarihleri (26.11.2018 ve 29.11.2018) itibariyle toplam ‭2.686.750‬ TL tutarında finansman sağlandığını bu nedenle davacının, dava konusu çeklerin … A.Ş.’ne avans ödemesi olarak verildiğine, faktoring işlemlerine konu faturalarda yer alan malların teslim edilmediğine ilişkin iddialarının kabul edilemeyeceğini, usulüne uygun faktoring işlemleri uyarınca … A.Ş.’ne ödeme yapan müvekkilinin iyi niyetli yasal hamil olduğundan, 6361 Sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/3. maddesi uyarınca şahsi defilerin kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini belirterek, davanın reddi ile davaya konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatının tahsilini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. cevap vermemiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Davanın menfi tespit davası olduğu, toplanan tüm deliller ile davacı şirketin davalı … A.Ş.’den 2019 yılı itibari ile 11.674.476,50 TL alacaklı olduğu, davalı … A.Ş. ile diğer Davalı … A.Ş. arasında Faktoring Sözleşmesi akdedildiği, davaya konu çeklerin davalı … A.Ş. tarafından davalı …’e verildiği, çekler karşılığında faktoring şirketine ibraz edilen faturaların, davacı şirketin ve davalı … A.Ş. nin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, şirketlerin cari hesap ilişkisi çerçevesinde ön avans ödemeli çalıştığı, ilgili fatura ödemelerinin cari hesap ilişkisi çerçevesinde öncesinde verilen çeklerle ödendiği, davaya konu çeklere karşılık mal teslimi yapılmadığı ve çeklerin karşılıksız kaldığı anlaşıldığından davacının dava konusu çeklerden dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine Davalı … A.Ş. vekili müvekkilinin iyi niyetli 3. kişi konumunda olduğu, 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunun 9/3 maddesi ve TTK nın 687/1 maddeleri gereğince kötü niyetli olma durumu dışında müvekkiline karşı şahsi defilerin ileri sürülemeyeceğini iddia etmiş ise de; Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre faktoring işleminin tarafları olan müşteri, faktoring şirketi ve borçlu arasındaki ilişkiler açısından 6361 sayılı kanunun 9/2 maddesi ve buna bağlı olarak TBK. nın 188/1 maddelerinin uygulanması gerektiği, 6361 Sayılı Kanunun 9/2. maddesi hükmünden hareketle faktoring sözleşmelerinde de alacağın temliki hükümleri uygulanacağından, gerek 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 687/2. maddesi, gerekse 6361 sayılı Kanunun 9/2. maddesi karşısında faktoring işleminin taraflarından olan kambiyo borçluları hakkında alacağın temliki hükümlerinin uygulanacağı, aynı Kanunun 9/3 maddesi hükmünün ise faktoring işleminin tarafı olmayan ve ciro silsilesinde yer alan diğer kambiyo borçluları bakımından uygulanabileceği, davada taraflar faktoring ilişkisi içinde bulunmakla, 9/3. maddesinin olayda uygulanma yerinin bulunmadığı ve TBK’nun 188/1. maddesine göre; “Borçlu devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları devralana karşı ileri sürebilir” hükmü karşısında davalı … A.Ş.’nin savunmasına itibar edilemeyeceğinden, her iki davalı açısından davanın kabulüne” karar verilmiştir. Davalı … A.Ş vekili istinaf dilekçesi ile; Davacı tarafın birbiri ile ilişkilendirilmemiş ve hangi ödemenin karşılığının hangi çek ile yapıldığı belirlemesi dahi yapılmaksızın, davacı iddialarının tümü dayanak kabul edilerek raporlama yoluna gidildiğini, davalıların iddiaları değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile verilen, müvekkili şirket tarafından teslim edilen mallara ilişkin yapılan ödemeleri, salt iddialar yönünden farklı teslimatlara ilişkin kabul edilerek dava konusu çekler hakkında bedelsizlik iddialarının kabulü konusunda verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin ekonomik yapısının bozulması nedeniyle Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/233 Esas sayılı dosyasından açılan konkordato davası nedeni ile hali hazırda faaliyetine konkordato komiserleri nezaretinde devam ettiğini, izah olunan ve resen dikkate alınacak hususlar çerçevesinde, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Anonim Şirketi Vekili İstinaf Dilekçesi İle; 1-Davacı tarafın davaya konu çeklerin avans çeki olduğunu iddia ettiğini, cari hesap kayıtları incelendiğinde; davacı şirketin diğer davalı şirkete çek vermeye ve hatta havale/EFT ile nakit ödeme yapmaya devam ettiğini, 2.000.000,00 USD avans çeki vermesi ertesinde cari hesabı kapatmadan, davalıya yeniden 2.400.000,00 USD tutarında avans çeki teslim ettiğini, 2019 senesi içerisinde de diğer davalı şirketin cari hesap bakiyesini sıfırlamadan, döviz cinsinden yeni çekler teslim ettiğini, ilgili çeklerden ödenen ve ödenmeyen çeklerin, yahut bu çeklerin açık bilgilerinin dosyadaki bilirkişi raporunda dahi yer almadığını, 2-Dava dosyasına konu çeklerin de aralarında bulunduğu 8 adet toplam miktarı 6.754.688,00 TL olan çeklerin kayıtlarının girildiği 26.11.2018 tarihi ertesinde, davacı şirket adına toplamda 6.388.387,37 TL tutarlı fatura düzenlendiğini, bu faturalar ertesinde ise yine 14.03.2019 tarihinde kayıtlara girilen 4 adet 709.297,00 TL’lik çeklerin teslim alındığını, bu haliyle anılan çeklerin avans için mi, yoksa ödeme için mi verilmiş olduğunun anlaşılmasının mümkün olmadığını, davacının avans çeki verdikten sonra cari hesabı sıfırlamadan yeni çekler teslim etmiş olmasının bu tespitin yapılmasına engel olduğunu, Davacı tarafın, defter kayıtları itibariyle diğer davalı şirketten alacaklı olarak görünmekte ise de verdiği çeklerin avansmı, ödeme içinmi teslim edildiğinin anlaşılamaz olmasından faydalanarak, istediği çeki ödeyip, ödemek istemediği çekler için ise şahsi defilerini ileri sürebileceği için, “Davacı tarafından diğer davalı şirkete teslim edilen ve kayıtlarına işlenmiş olan çek bilgilerinin celp edilmesini, bu çeklerin ödenip ödenmediğinin muhatap bankalardan sorulması”nın talep edildiğini, mahkemece 03.12.2020 tarihli celsede 1 nolu ara kararıyla “reddine” karar verildiğini, ret kararının usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarına karşı usule ve esasa ilişkin itirazlarının karşılanmadığını, 3-…’nın defter ve kayıtlarının incelenmesi için mali müşavir bilirkişiye tevdine yönelik olarak Kocaeli Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazıldığını, bilirkişinin davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı alacaklı ise miktarı konusunda inceleme ve değerlendirme yapması gerekirken, Bilirkişi Yönetmeliği 55/4. maddesindeki: “Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.” hükmüne ve dosyanın bilirkişiye tevdi kararına aykırı şekilde verilen görevin dışına çıktığını, uzmanlık alanı olmayan konularda tespitlerde bulunduğunu ve hukuki görüş bildirdiğini, rapordaki eksik ve hatalı hukuki görüş ve tespit içeren kısımların HMK’nun 266. maddesi uyarınca mahkemece hükme esas alınamayacağını, 4-Davalı …’ nın defterlerinin incelenme gün ve saati tebliğ edilmediğinden inceleme gününde hazır olamadıklarından, usul ve yasaya aykırı olduğunu, raporda defterlerin elektronik ortamda tutulduğu ve beratlarının zamanında yapıldığı belirtilmişse de, teyidine olanak sağlayacak yeterli bilgiye raporda yer verilmediğinden usule aykırı olduğunu, 5-Davacının, faktoring işlemine konu faturaların, davaya konu edilen çeklere ait olmadığını ve çeklerin avans ödemesi olarak …’ya verildiğine ilişkin iddiasını ispat edemediğini, sunulan bir kısım banka dekontları incelendiğinde, ödeme açıklamalarında faktoring işlemine konu fatura yahut dava konusu çeklere ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığını, bilirkişi raporunda da bu yönde hiçbir tespit yapılmadığından, raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını Raporda davacı ile diğer davalı arasındaki cari hesap muavin kaydına yer verildiğini, 08.08.2018 tarihli kayıtlara kadar, davacıya önce fatura kesilip, ertesinde çek kaydı girilerek, bakiye alacak miktarının olağan seyrinde ilerlediğini ve davalı …’nın 08.08.2018 tarihine kadar az da olsa alacaklı göründüğünü, daha sonrasında 08.08.2018 tarihinde girilen 657.925,00-TL (Tarih itibariyle 125.000,00 USD) tutarlı 16 adet çek kaydı ile cari hesabın -10.466.662,07 TL borç bakiyesi vermeye başladığını, dava dosyasına konu çeklerin, bilgileri yer alan çekler arasında bulunmadığını, ancak avans çeklerinin teslimi ertesinde de diğer davalının, davacı şirket adına yeni faturalar düzenlediğini ve yeni yeni çekler almaya devam ettiğinin, bilirkişi raporunda da belirtildiğini, 19.11.2018 ve 26.11.2018 tarihli kayıtlarda yer alan çeklerin Türk Lirası tutarının 854.592,00 TL ~ 844.336,00 TL olarak belirtilmiş ise de; esasında çeklerin tamamının 160.000,00 USD’ye karşılık geldiğini, söz konusu çekler avans çeki ise, 2.000.000,00 USD tutarlı çeklerin de izah edilmesi gerektiğini, olağan hayat koşullarında 2.000.000,00 USD avans çeki verilmesi ertesinde cari hesabı kapatmadan, davalıya yeniden 2.400.000,00 USD tutarında avans çeki teslim edilmesinin açıkça kendi kusurundan ileri geldiğini, davacı tarafın kendi kusurundan ileri gelen bu durumdan faydalanarak istediği çeki ödeyip, ödemek istemediği diğer çekler bakımından ise şahsi defilerini ileri sürmesinin, hiç kimsenin kendi kusurlu davranışıyla sebep olduğu bir sonuçtan kendi lehine sonuç çıkaramayacağına yönelik temel hukuk ilkesi çerçevesinde kabul edilemeyeceğini, 6- Kabul anlamına gelmemek üzere, şahsi defilerin müvekkili şirkete karşı ileri sürülemeyeceğinin savunulduğunu, TBK’nın 188/’inci maddesinden hareketle savunmaya itibar edilmediğini, bu değerlendirmenin hukuka aykırı olduğunu, 6361 Sayılı Kanunu’nun 9. maddesinin 3. fıkrasında şahsi defilerin faktoring şirketlerine karşı ileri sürülemeyeceğinin açıkça ifade edildiğini, kanun maddeleri gereği müvekkilinin kötü niyetli olması dışında şahsi defilerin müvekkiline karşı ileri sürülmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin davaya konu çekin de yer aldığı faktoring işlemine istinaden Faktoring Müşterisi’ne toplamda 2.686.750‬,00 TL tutarında finansman sağlamış olması dikkate alındığında müvekkilinin iyi niyetli yasal hamil olduğunu ve şahsi defilerin kendisine karşı ileri sürülemeyeceğinden, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, 7-Davacı tarafından dava ikame edilmeden evvel davaya konu çeklere ilişkin ihtiyati tedbir ve ödeme yasağı talebi üzerine İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/882 D. İş sayılı dosyası üzerinden kabulüne karar verildiğini, karara itiraz edildiğini, 26.12.2019 tarihli ön inceleme duruşma tutanağının 2 nolu ara kararı ile İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/882 D. İş sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu belirtilerek itirazlarının reddine karar verildiğini, karara karşı istinaf başvurusunda bulunulabilmesi için, hazırlanacak müteferrik kararın tebliği gerektiğini, mahkemenin red kararına dair herhangi bir müteferrik karar tanzim etmediğini, 8- İİK 72. maddesinde, icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkemenin icra takibinin başlatılmaması yönünde değil, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebileceğinin belirtildiğini, çek hakkında ödeme yasağı/tedbir kararı verilmesinin o çek hakkında icra takibi başlatılmasına engel olmayacağını, ihtiyati tedbir kararı ile çekin icraya konulmaması yönünde karar verilmesinin hak arama özgürlüğünü kısıtladığından, tedbirin kaldırılmasını, bu talebin kabul görmemesi halinde tedbirin, tedbir sonrası takiplerin durdurulması şeklinde düzeltilmesini, izah olunan ve resen dikkate alınacak hususlar çerçevesinde, kararın kaldırılmasına, davanın reddi ile davacının alacağın %20′ sinden aşağı olmamak kötüniyet tazminatı ödemesine, karar verilmesini talep etmiştir. Davacı tarafın talebi; MDF ihtiyacını karşıladığı, … A.Ş.’ne avans/ön ödeme olarak verdiği çeklerin karşılığı olan ürünler teslim edilmediği ve çekler bedelsiz kaldığı halde iade edilmediğinden, davaya konu … Bankası Güneşli/İstanbul Girişimci Şubesi’ne ait 28/06/2019 ödeme tarihli 160.000,00 USD bedelli … çek numaralı, … Bankası/ Sefaköy Şb.’ne ait 05/07/2019 ödeme tarihli 160.000,00 USD bedelli … çek numaralı, 19/07/2019 ödeme tarihli 160.000,00 USD bedelli … çek numaralı olan 3 adet çekten dolayı davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre faktoring işleminin tarafları olan müşteri, faktoring şirketi ve borçlu arasındaki ilişkiler açısından 6361 sayılı kanunun 9/2 maddesi ve buna bağlı olarak TBK’nun 188/1 maddelerinin uygulanması gerektiği, 9/3 maddesi hükmünün ise faktoring işleminin tarafı olmayan ve ciro silsilesinde yer alan diğer kambiyo borçluları bakımından uygulanabileceği, davada taraflar faktoring ilişkisi içinde bulunmakla, 9/3. maddesinin olayda uygulanma yerinin bulunmadığı ve TBK’nun 188/1. maddesine göre; “Borçlu devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları devralana karşı ileri sürebilir” hükmü karşısında davalı … A.Ş.’nin savunmasına itibar edilemeyeceğinden, her iki davalı açısından davanın kabulüne karar verilmiş olup karar yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davalı … A.Ş karara karşı adli yardım istekli istinaf talebinde bulunmuş ise de; adli yardım talebinin reddine dair verilen kararın kesinleşmesi üzerine, mahkemesince gönderilen 13/07/2021 tarihli muhtıra tebliğine rağmen istinaf harç ve masraflarını depo etmediğinden, 09/09/2021 tarihinde HMK 344. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın 15/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, karar aleyhine istinaf yoluna başvurulmadığı anlaşıldığından, davalı … A.Ş yönünden inceleme yapılmamıştır. Davalı … Anonim Şirketi Vekili’nin İstinaf Talebi Yönünden; 1-Talimat yazılmak suretiyle Kocaeli 2. ATM’ne sunulan … Şirketi’nin defterleri üzerinde yapılan inceleme sonunda verilen raporda, davacı şirket tarafından verilen çeklerin tarih ve çek numarası ile kaydının belirtildiği, alınan ve ödemesi yapılan çeklerin liste halinde belirtilmediği, dava konusu 3 adet çekin ödeme tevdi bordo görüntülerinin raporda gösterildiği, raporun mali değerlendirme bölümünün 11. numarasında; Faktöringe konu çekler karşılığında faktöring şirketine jbraz edilen faturaların davacı … Ltd, Şti.’nin ve Davalı … A.Ş.’nin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ancak ilgili faturaların ödemelerinin cari hesap ilişkisi çerçevesinde öncesinde verilen çeklerle ödendiği, davaya konu çeklerle ödemediği görülmüştür tespiti yapıldığından, dava konusu çekler verilmeden önce defterde kayıtlı faturaların bedelinin önceki tarihli çeklerle ödendiğine ilişkin tespit karşısında, verilen tüm çeklerin ve ödeme yapılan çeklerin liste halinde belirtilmemesi sonuca etkili olmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacı ile davalı … Şirketi’nin cari hesap usulü ile çalıştığı, fatura ödemelerini kısmen çek ile yaptığı, dava konusu çeklerin tesliminden sonra 14/03/2019 tarihinde kayıtlara işlenen 709.297,00 TL tutarlı çeklerin teslim alındığı ve davacıya faturalar düzenlendiği, talimat yolu ile alınan 20/08/2020 ve 23/10/2020 tarihli raporlarda tespit edilmiş ise de; davacı şirketçe alınan tüm ürünlerin bedelinin dava konusu çeklerin tesliminden önce verilen çeklerle ödendiği belirtildiğinden, cari hesap usulü çalışılması karşısında, düzenlen faturaların ödendiği çek numaralarının belirtilmemesi, ödenen çeklerin bankadan sorulmaması sonuca etkili olmadığından davalı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 3-Bilirkişi raporunun 10. Sayfasında; Davalının, dava tarihi itibariyle davalı şirkete avans/ön ödemeleri dolayısıyla tespit edilen davacının alacak bakiyesinin, davalı defterlerinde görüldüğü, yukarıdaki yasa maddeleri kapsamında davalı defterlerinin davacı iddialarını desteklediği sonucuna ulaşılmaktadır tespitinde bulunduğu görülmüştür. Davalı defterlerinin tarafların iddialarını destekleyip desteklemediğini tespit etmek mahkeme hakiminin görev ve yetkisi içindedir. Bilirkişi; yönetmeliğin 55/4. maddesi uyarınca raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz. Bilirkişinin, davalı defterlerinin davacı iddialarını desteklediği sonucuna ulaşılmaktadır tespiti yönetmeliğin 55/4. maddesine aykırı olup, bilirkişinin kendisine tevdi edilen görevin dışına çıktığı tespit edildiğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmekte ise de; mahkemece sadece rapordaki bu niteleme ve tespite dayanılarak karar verilmediği için sonuca etkili olmadığından reddi gerekmiştir. HMK 282. maddesi uyarınca hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceğinden, mahkemece de tüm dosya kapsamındaki deliller değerlendirilerek; ”Davanın menfi tespit davası olduğu, toplanan tüm deliller ile davacı şirketin davalı … A.Ş.’den 2019 yılı itibari ile 11.674.476,50 TL alacaklı olduğu, davalı … A.Ş. ile diğer Davalı … A.Ş. arasında Faktoring Sözleşmesi akdedildiği, davaya konu çeklerin davalı … A.Ş. tarafından davalı …’e verildiği, çekler karşılığında faktoring şirketine ibraz edilen faturaların, davacı şirketin ve davalı … A.Ş. nin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ilgili fatura ödemelerinin cari hesap ilişkisi çerçevesinde öncesinde verilen çeklerle ödendiği, cari hesap ilişkisi çerçevesinde şirketlerin ön avans ödemeli çalıştığı, davaya konu çeklere karşılık mal teslimi yapılmadığı ve çeklerin karşılıksız kaldığı anlaşıldığından davacının dava konusu çeklerden dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine” gerekçesi nazara alındığında, hukuki nitelendirmenin mahkemece yapıldığı, bilirkişinin nitelendirmesi ile bağlı kalınmadığı tespit edildiğinden, davalı vekilinin hukuki görüş içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınmayacağına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 4-Mahkemece 05/03/2020 tarihli oturumun 9. maddesinde davalı …’nın defterlerinin incelenmesi için talimat yazılmasına karar verildiği ve ara kararı uyarınca yazılan talimat üzerine Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/47 Talimat dosyasının 25/06/2020 tarihli tensip zaptında davalı …’ nın defterlerinin 17/07/2020 tarihinde incelenmesine karar verildiği, inceleme gün ve saatinin taraflara tebliğine karar verilmediği, taraflara tebliğ edilmediği, tayin edilen inceleme gününde davalı şirketin yerinde inceleme talebinde bulunduğu, mahkemece kabul edilerek bilirkişiye yetki verildiği, dosyaya sunulan 20/08/2020 tarihli bilirkişi raporunun 2. sayfasında; “Davalının 2018 – 2019 yıllarına ait ticari defterleri incelenmiştir. Defterlerin elektronik ortamda tutulduğu, defter beratlarının zamanında alındığı tespit edilmiştir. Davalı defterlerinde ticari belgelerin cari hesap bazında ve detaylı olarak takip edildiği, kayıtların belge bazında yapıldığı tespit edilmiştir. Satış faturalarının ve alınan ödemelerin defterlere detaylı olarak ve her ticari belgenin ayrıca ticari defterlere kaydedildiği görülmüştür. Davacıya ayrı bir cari hesap açıldığı ve muhasebe kayıtlarının taraflar arasındaki ticari ilişkiyi açıklayıcı mahiyette yapıldığı tespit edilmiştir. Davalı defterlerinin genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine ve yasaya uygun olarak tutulduğu tespit edilmiştir” saptamasının yapıldığı tespit edilmiştir. Davalı …’nın ticari defterleri mahkemenin yargı sınırları dışında olduğundan, talimat yazılmak suretiyle, davalı şirket defterlerin yerinde incelenmesi talep edilmiştir. HMK 278/4. maddesindeki ” Bilirkişinin oy ve görüşünü açıklayabilmesi için bir şey üzerinde inceleme yapması zorunlu ise mahkeme kararı ile gerekli incelemeyi yapabilir. Bu işlemin icrası sırasında taraflarda hazır bulunabilir” hükmü ve hukuki dinlenilme hakkını düzenleyen HMK 27/2-a maddesi uyarınca taraflar yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olma hakkına sahip olduğundan, defterlerin mahkemedeki inceleme günü ile bilirkişiye mahallinde inceleme yetkisi verildiği taktirde mahallinde inceleme sırasında hazır bulunma hakkı olduğundan, inceleme gününün taraflara tebliğ edilmesi zorunlu olduğu halde tebligat yapılmaksızın inceleme yapılması usule aykırı olmakla, bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. Rapor ekinde, defterlerin elektronik ortamda tutulduğuna ilişkin ekran görüntüsü veya belge çıktısı bulunmadığından, davacı vekilinin defterlerin elektronik ortamda tutulduğu ve beratlarının zamanında yapıldığının teyit edilmesine olanak sağlayacak yeterli bilgiye raporda yer verilmediğine ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmiştir. 5-Talimat yolu ile alınan rapor ile mahkemece alınan raporda davacı şirketin defter ve kayıtlarının açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı ve davalı … Şirketi’nin defterlerinin elektronik ortamda tutulduğu, beratlarının zamanında alındığı defter ve kayıtlarının birbirini doğruladığı, her iki tarafın defter ve kayıtlarının muhasebe usul ve tekniğine uygun tutulduğu, bu hali HMK 222. maddesinde belirtilen sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda tarafların avans ödemeli fiili cari hesap usulüne göre çalıştıkları, davaya konu çekler verilmeden önce davalı şirketten alınan ürünlerin bedelinin önceki tarihte avans olarak verilen çeklerle ödendiği tespit edilerek defter kayıtları liste halinde gösterilerek dayanak belgelerinin görüntüleri eklendiğinden, raporların mahkeme denetimine açık ve hüküm kurmaya elvenişli olduğu, HMK’da delil ve ispat vasıtalarını düzenleyen 187 ve devamı maddeleri uyarınca tacirler yönünden ticari defter ve kayıtların birbirini doğrulaması halinde, iddiayı kanıtlayıcı delil niteliğinden olup, davacı ve davalı … defter ve kayıtlarının birbirini doğruladığı tespit edilmekle iddia kanıtlandığından, davacı vekilinin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Taraflar arasındaki ticari ilişkinin eskiye dayalı olması, davacı şirketin mobilya üreticisi, davalı şirketin mobilya ham maddesi MDF ihtiyacını karşılaması, 2018 ve 2019 yıllarında iade verilen avans çekleri ile birlikte 22.400.114,37 TL olan ticari ilişki boyutu nazara alındığında, 2.000.000,00 USD tutarlı çek verilmesinden sonra, 2.400.000,00 USD tutarında avans çeki teslim edilmesinin davacının kusuru olarak nitelendirilemeyeceğinden, avans olarak verilen çeklerden dolayı mal teslim alınmadığında bedelsizlik def’inde bulunmak kendi kusurundan yararlanmak kapsamında olmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 6- Faktoring Sözleşmesi 05/10/2018 tarihinde, … A.Ş ile … A.Ş arasında düzenlenmiştir. Menfi tespit davasına konu olan çeklerin keşidecisi davacı … Ltd, Şti. ve lehtarı Davalı … A.Ş.’dir. 6361 Sayılı Kanunu’nun 9. maddesinin 2. fıkrasındaki “Faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez” düzenlemesi karşısında yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca, faktoring sözleşmeleri alacağın devri hükmünde olup, Borçlar Kanunu’nda sayılmış sözleşmeler arasında yer almayan ve birden fazla sözleşme unsurunu kapsamına alan karma sözleşmelerdendir. Bu niteliği itibariyle faktoring sözleşmelerinde üçlü ilişki mevcut olup, işlemlerin taraflarını alacağı temlik alan faktoring şirketi, temlik eden önceki alacaklı (faktoring şirketinin müşterisi) ve önceki alacaklıyla arasında temel hukuki ilişki bulunan borçlu oluşturmaktadır. Faktoring sözleşmesinin alacağın devri hükmünü ihtiva etme niteliği gereği TBK md. 188/1 maddesi uyarınca kural olarak borçlu, önceki alacaklısına karşı ileri sürebileceği şahsi defileri temlik alan durumundaki faktoring şirketine karşı da ileri sürebilir. 6361 Sayılı Kanunu’nun 9. maddesinin 3. fıkrasında”Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” Türk Ticaret Kanunu’nun “Defiler” başlıklı 687/1. maddesindeki “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” şeklindeki düzenleme 6361 sayılı Kanunun 9/3. maddesi ile paralel bir hüküm taşımaktadır. 6361 Sayılı yasanın 9/3 maddesi hükmü faktoring işleminin tarafları olan borçlu önceki alacaklı ve temlik alan faktoring şirketi dışındaki, kambiyo senedinde ciro silsilesinde yer alan diğer kambiyo borçluları bakımından getirilmiş bir hüküm olup, madde gerekçesinden de kanunun 9/3 maddesi hükmünün faktoring işleminin tarafları arasında yer almayan kambiyo borçlularını ilgilendirdiği gerekçenin son cümlesinde yer alan “Bu bağlamda 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun defiler başlıklı 687. maddesi ile paralellik sağlanması hedeflenmiştir” sözlerinden anlaşılmaktadır. 6102 Sayılı TTK’nun 687/2 maddesinde “Alacağın temliki hükümleri saklıdır” hükmü yer aldığından, 6361 Sayılı kanunun 9/2. maddesi hükmünden hareketle faktoring sözleşmelerinde alacağın temliki hükümleri uygulanacağından, 6102 Sayılı TTKnun 687/2. maddesi ve 6361 Sayılı Kanun’un 9/2 maddesi karşısında faktoring işleminin taraflarından olan kambiyo borçluları hakkında alacağın temliki hükümlerinin uygulanacağı aynı kanunun 9/3 maddesi hükmünün ise faktoring işleminin tarafı olmayan ve ciro silsilesinde yer alan diğer kambiyo borçluları bakımından uygulanabileceği tespit edilmektedir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/1159 Esas – 2015/12752 Karar sayılı ve 201/3805 Esas -2020/215 Karar sayılı ilamı) Bu açıklamalar karşısında davalı faktoring şirketi yönünden yapılan değerlendirmede; faktoring şirketine ciro yoluyla devredilen çekte keşideci davacı … Ltd, Şti. (borçlu), lehtar Davalı … A.Ş. (önceki alacaklı), faktoring şirketi ise lehtardan çeki ciro yoluyla temlik alan son hamil durumunda olup, faktoring işleminin taraflarından olduğundan, 6361 sayılı yasanın 9/3 maddesi hükmünün uygulama yeri bulunmamaktadır. davada 6361 Sayılı Kanun’un 9/2 maddesi hükmü ve 6098 Sayılı TBK nın 188/1 maddesi hükmünün uygulanarak, borçlu önceki alacaklısına karşı aralarındaki temel hukuki ilişkiden kaynaklanan şahsi defileri alacağı önceki alacaklıdan faktoring sözleşmesi çerçevesinde temlik alan faktoring şirketine karşı da ileri sürebilecektir. Bu durumda, dava konusu çekler karşılığı, fatura düzenlendiği ve malın tesliminin yapıldığının kanıtlanması gerekip, mevcut haliyle davalı tarafından ispatlanamadığından, davalı faktoring şirketi vekilinin müvekkilinin dava konusu çeki faturasıyla beraber temlik alan iyi niyetli ciranta konumunda bulunduğundan, davalı vekilinin şahsi def’ilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğinin mahkemece dikkate alınmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 7- İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/882 D. İş sayılı dosyası ile davacı tarafın davadan önce davaya konu çeklere ilişkin ihtiyati tedbir ve ödeme yasağı talebinin 12/06/2019 tarihinde kabulüne karar verildiği, … A.Ş’nin 05/08/2019 tarihli itirazı üzerine; 07/08/2019 tarihinde esas hakkında dava açıldığından, davanın açıldığı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/400 esas sayılı dosyasından talep edilmesi gerektiği gerekçesi ile HMK 397/4. maddesi uyarınca reddine karar verildiği, 26/12/2019 tarihli ön inceleme oturumunda, … A.Ş’nin tedbire itirazının; tarafların iddia ve savunmaları, mevcut delil durumu, İstanbul 15 ATM tarafından verilen ihtiyati tedbir kararı ve tüm dosya kapsamı göz önüne alınarak ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine, (bu ara kararla ilgili istinaf yolu açık olmak üzere) karar verildiği, gerekçeli karar yazılarak taraflara tebliğ edilmediği tespit edilmiştir. HMK 394/5.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebine karşı yapılan itiraz üzerine verilen karara karşı kanun yolu açık olduğundan, mahkemece tedbire itirazın reddine dair gerekçeli karar tesis edilerek, taraflara tebliğ edilmesi gerektiği halde, gerekçeli karar yazılmadan, sadece ara karar ile redde karar verilmesi usule aykırı olduğundan istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. 8-Davalı … Anonim Şirketi Vekili İİK 72. maddesinde, icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkemenin icra takibinin başlatılmaması yönünde değil, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebileceğinin belirtildiğini, çek hakkında ödeme yasağı/tedbir kararı verilmesinin o çek hakkında icra takibi başlatılmasına engel olmayacağını, ihtiyati tedbir kararı ile çekin icraya konulmaması yönünde karar verilmesinin hak arama özgürlüğünü kısıtladığından, tedbirin kaldırılmasını, bu talebin kabul görmemesi halinde tedbirin, tedbir sonrası takiplerin durdurulması şeklinde düzeltilmesini talep etmiştir. (Mahkemece yargılama sona erene kadar ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine dair gerekçeli karar oluşturularak taraflara tebliğ edilmediğinden hak kaybına sebep verilmemesi için incelenmiştir) … Ltd. Şti. vekilinin “müvekkilinin davaya konu çeklerden ötürü borcu olmadığını, bedelsiz kalan çeklerden ötürü borcun bulunmadığının tespiti ve çeklerin iptali için dava açılacak olup, arabuluculuğa başvuru dava şartı olması sebebi ile arabuluculuğa başvuru ve devamında geçecek sürede müvekkilinin telafisi güç zararlara uğrayacağının muhakkak olduğunu, müvekkilinin çekinin yazılması, borcu olmamasına rağmen hacze maruz kalması her açıdan ciddi bir risk teşkil ettiğini, müvekkilinin derhal haklarının korunmasında zorunluluk bulunduğunu belirterek, 3 adet çek hakkında ödeme yasağı kararı verilerek iş bu hususun ilgili bankalara bildirilmesi ve icra takibine konu edilmesinin önlenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İİK 72/2. maddesinde “İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyatı tedbir kararı verebilir” düzenlemesi mevcuttur. İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/882 D. İş sayılı dosyasında; “talep dilekçesi, ihtarname, geçici makbuz, cari hesap mutabakatı ve diğer belgeler ile yasal mevzuat hükümleri gözönüne alınarak talebin kabulü gerektiği anlaşılmıştır. İhtiyati tedbir talebinin icra takibinden önce menfi tespit talepli açılacak davaya ilişkin olması nedeniyle İİK.nun 72/2. maddesi uyarınca… 3 adet çekin. 3. kişilerin haklarının etkilenmemesi açısından sadece taraflar arasında hüküm teşkil etmek üzere, karşı taraflar tarafından talep konusu çeklerin bankaya ibraz edilmesi halinde ödenmemesi ve icra takibine konu edilmesinin takdiren % 15 teminat karşılığında tedbiren önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı vermek gerekmiştir” gerekçesine dayandığı tespit edilmiştir. HMK 389. maddesinde; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. HMK 389.maddesi kapsamında çekin bankaya ibrazında ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilebilir ise de, İİK 72/2 maddesindeki; “gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyatı tedbir kararı verebilir” düzenlemesi karşısında mahkemece icra takibinin durdurulması yönünde tedbir verilmesi gerekirken, icra takibine konu edilmesinin önlenmesine karar verilmesi yasal düzenlemeye aykırı olduğundan, istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Davalı … Tic. A.Ş yönünden inceleme yapılmasına yer olmadığına, davalı faktoring şirketi vekilinin 1, 2, 3, 5 ve 6. maddelerdeki istinaf sebebinin reddine, 4, 7 ve 8. maddelerdeki istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … A.Ş. yönünden istinaf incelemesi yapılmasına YER OLMADIĞINA, 2- Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf isteminin kısmen KABULÜ ile, 3- İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/12/2020 tarih ve 2019/400 E. 2020/890 K. Sayılı Kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 4- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … A.Ş tarafından harç depo edilmediğinden karar verilmesine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL+46.746,72 TL nisbi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 7- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 06/01/2022