Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1182 E. 2021/1346 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1182
KARAR NO: 2021/1346
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/105 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 6769 sayılı SMK’nın “Markanın kullanılması” başlıklı 9. maddesinin ”Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiyede ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.” şeklinde düzenlendiğini, davalı …’nın aşağıda yer verilen ve listesi dilekçe ekinde ekli markalarını tescil ettirdiğini, ancak 6769 sayılı SMK’da belirtildiği şekilde kullanmadığını, bu sebeple 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu nun 9., 26. ve Geçici 4. Maddeleri ve ilgili mevzuat gereğince iptalini, Türk Patent ve Marka Kurumu sicilinden terkinini, işbu iptal kararının TPMK Resmi Marka Gazetesinde şerh ve ilanına karar verilmesini ve davalı adına kayıtlı …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …,…, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, .., …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …,…, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, , …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …,…, …, .., …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … nolu markaların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından, müvekkili şirketin çok uzun yıllardan beri tescilli olan ve maddi-manevi emek ve yatırım sonucunda tanınmış hale getirilmiş markaları hedef alınarak davada, tescil süresi üzerinden 5 yıl geçmemiş müvekkili markaları ile dava dışı firmalara ait markalar da dahil toplamda 184 markaya karşı dava açıldığını, müvekkili şirketin neredeyse tüm marka portföyünün iptalinin talep edildiğini, davacı yanın, müvekkilinin tüm marka portföyüne ilişkin açmış olduğu davadaki hukuki menfaatinin taraflarınca anlaşılamadığını, kötü niyetle açılan davaya ilişkin bilgilere davaya cevap dilekçesinde yer verileceğini, mahkemece dosya üzerinden verilen ihtiyati tedbir kararı ile müvekkiline ait markaların tümüne ihtiyati tedbir kararı koyulduğunun TÜRKPATENT kayıtlarından görünür hale geldiğini ve bu durumun müvekkilinin ticari itibarını 3. kişilere karşı zedelediğini ve dolayısıyla ekonomik kayba uğramasına sebebiyet verdiğini,.13.04.2021 ve 22.06.2021 tarihli dilekçedeki itirazları tekrar ederek, davacının üçüncü kişilere devrin engellenmesi amacıyla sunduğu ihtiyati tedbir talebinin reddine ve 13.04.2021 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, bu talebin kabul edilmemesi durumunda, müvekkil şirketin sermayesi ve fikri mülkiyet haklarının bu sermaye içindeki hacmi gözetilerek, tedbir kararının en az 2.000.000 TL (ikimilyon Türk Lirası) tutarında teminat karşılığında verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince “13/04/2021 tarihli kararla davacının ihtiyati tedbir talebinin 100.000,00 TL karşılığı kabulüne, “davaya konu …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, .., …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … nolu markaların tescil belgesi davalı adına kayıtlı ise, 3. kişilere devrinin önlenmesi açısından TPMK sicil kaydına tedbir konulmasına, ” karar verilmiştir. Aleyhe tedbir istenen davalı vekilinin 22/06/2021 tarihli tedbire itirazı üzerine duruşmalı yapılan inceleme sonunda; Markanın davanın konusu olduğu, markanın devrinin telafisi imkansız zararlara sebebiyet verebileceği, yaklaşık ispat koşulunun oluştuğu, teminatın mahkemenin takdirinde olduğu ve her zaman teminat miktarının yeniden değerlendirilebileceği değerlendirilmekle, itirazlar yerinde görülmeyerek “reddini karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Çok tanınmış … markalarının sahibi müvekkili şirketin tüm marka portföyü hedef alınarak davacı tarafından tek bir dava dilekçesi ile 184 adet markanın kullanılmamadan iptalinin talep edildiğini, HMK 389.maddesinde belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir talebinde bulunan davacının, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağını, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale geleceğini, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğma tehlikesinin varlığına ilişkin üç sebepten birinin varlığını ispat etmesi gerektiğini, davacı dava dilekçesinde bu sebeplerden herhangi birinin varlığına ilişkin olarak bir delil sunamadığını, amacının kötü niyetli biçimde müvekkilinin tüm marka portföyüne saldırmak ve 184 farklı markaya ihtiyati tedbir ile devir engeli koydurmak suretiyle müvekkilinin ticari hayatını duraksatmak olduğunu, ihtiyati tedbir
kararının davacının talebi üzerine 13.04.2021 tarihli karar ile verildiğini ve müvekkiline savunma hakkı verilmediğini, aralarında müvekkiline ait markaların da bulunduğu 184 markaya verilen ihtiyati tedbire karşılık davacı tarafından yatırılan 100.000 TL teminatın ölçülülük ilkesi ile bağdaşmadığını, 03.08.2021 tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddine dair kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin reddine, bu talebin kabul edilmemesi durumunda, müvekkili şirketin sermayesi ve fikri mülkiyet haklarının bu sermaye içindeki hacmi gözetilerek, tedbir kararının en az 2.000.000 TL (İKİMİLYONTÜRKLİRASI) tutarında teminat karşılığında tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi dava dilekçesinde belirttiği davalı taraf adına kayıtlı markaların 6769 sayılı SMK’da belirtildiği şekilde kullanmadığından bahisle, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu nun 9., 26. ve Geçici 4. maddeleri ve ilgili mevzuat gereğince iptali, Türk Patent ve Marka Kurumu sicilinden terkini, kararın TPMK Resmi Marka Gazetesinde şerh ve ilanına karar verilmesi, yargılama süresince markaların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ilişkindir. Mahkemece 13/04/2021 tarihinde; dava dilekçesindeki açıklamalar ve mevcut delil durumu ile davanın niteliğine göre taraf teşkilinde güçlük yaşanmaması bakımından davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, takdiren 100.000,00 TL teminat karşılığı, dava konusu markaların 3. kişilere devrinin önlenmesi bakımından kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş, davalı vekilinin itirazı üzerine duruşmalı inceleme sonunda 03/08/2021 tarihinde; markanın davanın konusu olduğu, markanın devrinin telafisi imkansız zararlara sebebiyet verebileceği, yaklaşık ispat koşulunun oluştuğu, teminatın mahkemenin takdirinde olduğu ve her zaman teminat miktarının yeniden değerlendirilebileceği gerekçesi ile itirazlar yerinde görülmeyerek reddine karar verilmiştir. 10/01/2017 tarihinde 29944 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159/1.maddesinde; ” Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.” düzenlemesi uyarınca tedbir talep edilebilir, 159/3. Maddesinde; ” ihtiyati tedbirler ile ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun uygulanacağı” düzenlemesi mevcuttur. 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesi; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/2, maddesinde “ Talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde, hakim karşı tarafı, dinlemeden de tedbire karar verebilir, HMK 309/3.maddesinde tedbir talep eden taraf dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” HMK 394/4 maddesi; tedbire itiraz dilekçe ile yapılır, itiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazın dayanağı olan tüm delillerini dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme ilgilileri dinlemek üzere davet eder, gelmedikleri taktirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme kararını değiştirebilir veya kaldırabilir hükümlerini taşımaktadır. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı) 159. maddesinde, bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilere hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbir talep etme hakkı tanınmış, ihtiyati tedbirlerle ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesinde, delillerin değerlendirilmesi sonucu ulaşılacak ön ispat, tedbir kararı verilmesi için yeterlidir. Tedbir kararının dava dilekçesi üzerine verilmesi sebebiyle aleyhine tedbir istenene savunma hakkı tanınmadığı ileri sürülmüş olup, tedbir talepleri nitelikleri gereği, karşı tarafın haberdar olması halinde, tedbir talebinin etkisini ortadan kaldıracak yönde işlem yapmasını önlemeye yönelik ve gecikmesinde sakınca bulunan durumlara ilişkindir. Bu nedenle mahkeme hakimine HMK 390/2 maddesi ile talep eden tarafın derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden tedbir kararı verme yetkisi verilmiştir. Karşı tarafa tebligat yapıldığında davalı taraf tedbir ve dava konusu markaları 3. kişilere devrederek verilecek tedbir kararını etkisiz hale getirebileceğinden, yasada belirtilen talep eden tarafın derhal korunmasında zorunluluk bulunan hal koşulu gerçekleşmiş olmakla, savunma hakkı tanınmaksızın tedbir kararı verilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığından, hakim HMK 30. maddesi uyarınca yargılamayı makul sürede ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz masraf yapılmasını önlemekle yükümlü olduğundan, dava konusu markalar yönünden tedbir kararı verilmediği ve davalı tarafça tedbir konusu markalar 3. kişilere devredildiği taktirde taraf teşkilinde sorun yaşanarak yargılamanın uzayacağı, hükmün etkinliği azalacağı gibi, davacı tarafın zararının artacağı sabittir. Dava dilekçesi ekinde; tedbir istenen markaların Türk Patent ve Marka Kurumu sicil kayıtlarının sunulduğu, mahkemece sicil kayıtları üzerinden inceleme yapılarak karar verildiği tespit edilmiştir. Davacı tarafın iddiası markaların tescil tarihinden itibaren kullanılmadığına ilişkin olumsuz bir durum olup, olmayan bir şey için belge sunulması mümkün olmadığından, sicil kayıtlarından markaların tescil tarihi ve dava tarihine kadar 5 yıllık süre denetimi yapıldığından, mevcut dosya kapsamı ile yaklaşık ispat olgusunun gerçekleştiği anlaşıldığından, davacı vekilinin yaklaşık ispat için delil sunulmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Davalı vekili müvekkili adına kayıtlı olmayan markalar için talepte bulunulduğu iddia edilmiş ise de, mahkemece tedbir talebine konu markaların davalı adına kayıtlı olması koşulu ile tedbir kararı verildiğinden, davalı taraf adına kayıtlı olmayan markalar yönünden uygulanması mümkün olmadığından, istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Tedbir talebinin kötü niyetli olduğu iddia edilmiş ise de; tescil edilen markanın 5 yıl kullanılmaması sebebiyle sicilden terkin ve ihtiyati talebi yasalar tarafından tanınan bir hak olup, yasanın tanıdığı bir hakkın kullanılması kötü niyet olarak kabul edilmeyeceğinden, bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Mahkemece 100.000,00 TL teminat alınmış olup, kullanılmadığı iddia edilen marklardan dolayı oluşmuş zarardan söz edilemeyeceğinden, yargılama aşamasında mahkemece talep üzerine veya re’sen her zaman arttırılabileceğinden dosya kapsamına göre teminat miktarının yeterli olduğu anlaşılmakla, teminat miktarına yapılan istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Mevcut delil durumu nazara alındığında; Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı) 159. maddesinde “verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilecekleri,” ve 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halleri” koşulları gerçekleştiğinden, mahkemece tedbir kararı verilmesinde ve tedbire itirazın reddinde yasalara ve usule aykırılık olmadığından, tüm istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK ‘nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve 2021/105 E. Sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021