Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1123 E. 2021/1100 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1123 Esas
KARAR NO: 2021/1100
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 06/07/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/109 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davalı … vekilinin 2021/84 D.iş dosyasından yapılan ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; Dosya üzerinden 27/05/2021 tarihinde HMK m.389/1 kapsamında ihtiyati tedbir karar verildiğini, itirazının üzerinde yapılacak inceleme ile kaldırılmasını, yazı karakterleri, kullanılan renkler, figürler, poşet ve kartların benzerlik göstermediğini, müvekkilinin kullandığı “…” ibaresi ile davacı tarafın kullandığı ise “…” ibaresinin benzer olmadığını, kavram olarak karşılaştırılmasının mümkün olmadığını ve iltibas kurmaya elverişli olmadığını beyanla, ihtiyati tedbir kararına itirazının kabulünü ve kararın icrasının durdurulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 2021/84 D.iş Sayılı dosyasında, 27/05/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararı uyarınca; ”Davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, …’ın et ürünlerinin satışının yapıldığı iş yeri tabelasında ve camekanında kullanılan “…” markasının ihtiyati tedbir talep eden adına 30 ve 35. sınıfta tescilli … tescil numaralı “…” markası ile görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik olduğuna dair görüş bildirildiği, …’nın da bu markanın tescili için TPMK’na başvuruda bulunulduğu, aleyhine tedbir talep edilenlerin bu markayı kullanmalarının tedbir talep eden marka sahibinin zararına neden olabileceği, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği anlaşılmakla, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin 06/07/2021 tarihli ara kararıyla; “Alınan bilirkişi raporu, Mahkememizin 2021/84 Esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı ile, davalılar tarafından kullanılan “…” ibaresinin davacı adına tescilli “…” markasıyla benzer olduğunun bilirkişi raporunda belirtildiği, davalının markasının et satışı yapılan iş yerinde kullanıldığı, her iki taraf markasında “…” ibarelerinin aynen mevcut olduğu, diğer ibarelerin tanımlayıcı nitelikte olması nedeniyle markaları farklılaştırmak için yeterli olmadıkları, bu aşamada markalar arasında görsel ve işitsel benzerliğin mevcut olduğuna dair bilirkişi görüşünün aksini gösteren bir delilin mevcut olmadığı, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği anlaşılmakla, davalı … vekilinin ihtiyati tedbir kararına yaptığı itirazın reddine” karar verilmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/109 E. Sayılı dosyası ile ihtiyati tedbir talebine itirazının reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, 2- 26.05. 2021 tarihli bilirkişi raporunun müvekkiline tebliğ edilmediği ve bu nedenle müvekkilinin ihtiyati tedbir kararına dayanak bilirkişi raporuna ilişkin beyan ve itirazlarda bulunamadığı, ayrıca bilirkişi incelemesinin, yargılamanın adil bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olabilmek adına yeterli ve objektif verilerle desteklenen ve tümüyle hukuki uyuşmazlığın esası hakkında karar vermeye yardımcı bir inceleme olmadığı, ihtiyati tedbir kararına dayanak bilirkişi raporunun eksik inceleme ve yetersiz bir rapor olup hatalar içerdiği,3- Hazırlanan bilirkişi raporunda davacının iltibas iddiasına karşı korunan hakkın görsel açıdan benzerlik barındırmadığı belirtilmesine rağmen mahkemenin karar gerekçesinde açıkça “görsel,…” benzerlik olduğunun belirtildiği, bu yönüyle kararın maddi durum ile uyumsuz olduğu, gerçekten de yazı karakteri, kullanılan renkler, figürler, poşet ve kartlar hiçbir şekilde benzerlik göstermediği, karar gerekçesinde de, bilirkişi raporundaki değerlendirmeden neden farklı bir değerlendirme yapıldığına iliş- kin bir açıklama bulunmadığı, 4- Markadaki bazı unsurların, markadaki konumları, boyutları veya renkleri gibi görsel özellikleri nedeniyle tüketicilerce markaya ilk bakışta öncelikli olarak algılanan ve zihinde yer eden unsurlar olabilecekleri, bu nedenle görsel açıdan öncelikli olarak algılanan kelime unsurlarının (yazı karakteri, konum, boyut, renk, diğer kelime unsurunun önünde veya üzerinde bulunması gibi nedenlerle) markanın baskın unsuru olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle tüketiciler veya halk için görselliğin, her iki marka açısından açıkça ve kuşkudan uzak bir biçimde farklılık gösterdiği, müvekkilinin markasının herhangi bir karışıklığa, benzetmeye, ilgi kurmaya ve iltibasa mahal vermediğinin açıkça ortada olduğu, 5- Türk Patent Enstitüsü’nün yayınlamış olduğu marka inceleme kılavuzuna (2015) göre markaların aynı kabul edilmesi için, markaları oluşturan unsurların tamamen aynı olması gerektiği, Türkçede yer alan kelimelerde, “-oğlu”, “-oğulları”, “- kızı”, “kızları”, “-zade”, “-ler”, “-lar” gibi ekleri ihtiva eden ibareler bu ekleri ihtiva etmeyen kök ibarelerle aynı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığının belirtildiği, öncelikle markalar arasında ortak kelimelerin aynı sıralama ile marka kompozisyonlarında yer almadığının açıkça görüldüğü, İkinci olarak, dava konusu markaların farklı sayıda kelime, hece ve harflerden oluştuğu, bu nedenle markaların işitsel açıdan farklı ritim ve tonlama yarattığı, sonuç olarak markalar arsında işitsel benzerlikte bulunmadığı, 6- Markaların bütünsel etkisine geçildiğinde ise, her ne kadar markalar arasında ortak kelimeler olsa da, bu kelimelerin marka kompozisyonu içindeki yerleri dikkate alındığında, markaların birbirinden belirgin düzeyde farklı olduğu, dolayısıyla markaların bütünsel benzerliklerinin de bulunmadığı, bu açıdan özellikle ticari hayatın devamı açısından dar yorumlardan kaçınmanın hakkaniyet gereği olduğu, 7-Sadece ortalama tüketicinin davacı ve davalı ürünlerini satın alırken çok fazla dikkat sarfetmeyeceği ve vakit harcamayacağı gibi gerçeği yansıtmayan bir varsayımla, “tanınmışlıktan yararlanma, itibara zarar verme ve ayırt edici özelliğine zarar verme” sonucuna varılmasını kabul etmenin mümkün olmadığı, markaların ticari hayattaki gelişimi, tüketici haklarının gelişimi, ortalama bir tüketicinin dahi bilinçlenmesi karşısında, alışverişlerde markalara yeterli dikkatin gösterilmediği iddiasının günümüz koşullarında son derece soyut kaldığı belirtilerek, İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/109 E. Sayılı dosyası ile ihtiyati tedbir talebine itirazlarının reddine dair verilen kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak yeniden yapılacak yargılama neticesinde talepleri doğrultusunda ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Uyuşmazlık , davalılar tarafından kullanılan “…” ibaresinin davacı adına tescilli “…” markasıyla benzerliği buna bağlı olarak marka tecavüzünün bulunup bulunmadığı,marka tecavüzüne neden olan davalılarca kullanılan … ibaresini içeren tabela ve baskılarının toplatılması kullanımının yasaklanmasına yönelik ihtiyati tedbir kararının yerinde olup olmadığına ilişkindir. İhtiyati tedbir talep eden vekili, müvekkilinin İstanbul Anadolu yakasında 3 şubesi bulunan, kurumsal bir yapıya sahip firma olduğunu … ve … markalarını 1990 yılından beri kullandıklarını ve markalarını tescil ettirdiklerini, davalıların ise … ibareli marka ile Pendik’te kasap dükkanı işlettiklerini, işletme isimlerinin ise … yazsa da … ile birlikte işlettiklerini, …’nın müvekkilinin eski çalışanı olduğunu karşı tarafın açtıkları işletmenin müvekkili işletmesiyle yakın olduğunu, işbu vesileyle markalarının karıştırıldığını, karşı tarafın haksız kazanç elde ettiğini, müvekkili markasına tecavüz ettiğini bu nedenlerle karşı tarafın adresinde bilirkişi marifetiyle müvekkili markasını karşı tarafça haksız rekabet yükümleriyle yasaklara aykırı olarak alenen tecavüz edildiğinin tespitini, … markasını birebir benzer olan ve tüketici nezdinde karışıklığa neden olacak şekilde … markasının tabelasında ve işletmesinde kullanıldığının tespitine, müvekkilinin markasının birebir benzer olan ve tüketici nezdinde karışıklığa yol açacak şeklinde … ibaresini içeren tabela ve baskılı tüm ürünlerin tedbiren toplatılmasını talep ettiği, mahkemece 27/05/2021 tarihi ve 2021/84 D.İş Sayılı karar ile davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, aleyhine tedbir istenenler vekilinin bu tedbir kararına karşı 09/06/2021 tarihli dilekçeyle itiraz ettiği, Mahkemece 2021/109 Esas Sayılı 06/07/2021 tarihli kararın ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine karar verdiği ve süresinde işbu red kararına karşı aleyhlerine ihtiyati tedbir red kararı verilenler vekili tarafından istinaf başvurusununda bulunulmuştur. 10/01/2017 tarihinde 29944 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159/1.maddesinde ” Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.” düzenlemesi uyarınca tedbir talep edilebileceği, 159/2 maddesi uyarınca mahkemece ” davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması”, ” sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretim veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara yada patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanması “, “herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi “ne yönelik tedbir kararı verilebileceği, tamamlayıcı mahiyette 159/3. maddesinde; “ihtiyati tedbirler ile ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun uygulanacağı” düzenlemesi yapıldığı görülmektedir.6100 Sayılı HMK’nun 389/1. maddesi ise; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/3 mad. “ Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü taşımaktadır. Mahkemece 2021/84 D.İş Sayılı dosyada 26/05/2021 tarihli bilirkişi raporu alınmış, bilirkişi raporunda özetle; aleyhine tespit istenen tarafın iddia konusu markasal kullanımlarının tespit edene ait … tescil nolu marka ile ortalama tüketiciler nezdinde karışıklığa yol açarak iltibas yarattığı tespiti yapılmış, bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun ve teknik yeterliliğe sahip olduğu görülmüş olmakla, bilirkişi raporu ve dosyadaki mevcut deliller ile taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararıyla, tedbir kararına karşı yapılan itirazın reddi kararlarının esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı … vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 06/07/2021 tarih ve 2021/109 E. sayılı ara kararına karşı davalı … vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/10/2021