Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1121 E. 2022/655 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1121
KARAR NO: 2022/655
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 29/04/2021
NUMARASI: 2017/238 E. 2021/91 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin, yazarı … olan (1885, Paris) (… isimli eseri) Türkçe ismi ile “…” isimli eseri tercüme ederek Türkçe’ye çevirdiğinden, işleme eserin mali ve manevi haklarının müvekkiline ait olduğunu, davalıların, hiçbir hak ve yetkileri olmaksızın ve müvekkilinden izin almaksızın, basıp, çoğaltıp satışa arz ettiklerini, dava konusu kitabın üzerinde davalı … Ltd. Şirketi’ne ait “…” markası ve logosu ile müvekkilinin çevirmen olarak isminin bulunduğunu, ticaret sicilinde yapılan araştırmada …nin yetkililerinin … ve …, … Ltd. Şti’nin yetkililerinin ise … ve … olduğu görüldüğünden FSEK madde 66 çerçevesinde kurucuların davalı olarak gösterildiğini, davalıların, müvekkilinin çeviri eserini an itibariyle de internet üzerinden satışa arz ettiklerini, davalıların çeviri eseri hiçbir izin almaksızın, çoğaltıp, yayımlayarak umuma arz etmesinin ve herhangi bir şekilde ticaret veya mali menfaat konusu yaparak 5846 sayılı yasa çerçevesinde işleme eser sahibi müvekkilinin mali ve manevi haklarına tecavüz ve müvekkilinin FSEK, Borçlar Kanunu ve Haksız Rekabet hükümleri çerçevesinde korunan mali ve manevi haklarının da ihlal edildiğini, davalıların hukuka aykırı fiilleri sebebiyle müvekkilinin uğradığı net zararın, FSEK 68.ve 70.maddeleri çerçevesinde ayrı ayrı tespitini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla FSEK 68. gereğince müvekkilinin uğradığı zararın üç katı tutarında ve FSEK 70. madde gereğince hesaplanarak, 1.000,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile birlikte, 10.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, devam eden tecavüzün ref’i ve muhtemel tecavüzün men’ine, ihtiyati tedbir kararı ile davalıların eseri çoğaltmasının, yaymasının, satmasının önlenmesine, yasaya aykırı çoğaltılmış nüshaların yayımının ve satışının ülke genelinde durdurulmasına, mevcutların toplatılmasına, hükmün FSEK ve MK’nun 24. maddesi uyarınca Türkiye’de yayınlanan 3 büyük gazetede yayınlanmasına, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yerleşim yerinin Antalya, diğer davalıların ise Ankara olup, davanın; davalılardan birisinin yerleşim yerinde açılması gerektiğinden mahkemenin yetkisiz olduğunu, müvekkilinin eski eşi olan …’na evliliği sırasında verdiği vekaletname ile kendisini şirkete ortak yaptığını ve vekalet yetkisini kötüye kullandığını, … ile ilişkisinin kağıt üzerinde olduğunu, aynı konuda Ankara C. Başsavcılığı’nca … Basın soruşturma numaralı ceza soruşturmasında müvekkili hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, … hakkında müvekkilinin suç duyurusunda bulunacağını, dava konusu olay doğru kabul edilse bile, müvekkilinin bu konulardan haberdar olmadığını, hiç bir kusuru bulunmadığını belirterek, müvekkili hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalılar usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamışlardır. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, davacının çevirisini yaptığı eserin davalılar tarafından izinsiz olarak basılıp satıldığı iddiasıyla açılan tecavüzün önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davası olduğu, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarından; … Tescil numaralı “…” markasının 16. sınıf için davalı … Ltd. Şti. adına tescilli olduğu, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 03/06/2014 tarihli yazıları ve Türkiye Ticaret Sicili gazetesinden; davalı …nin 01/08/2002 tarihinde tescil edildiği, 02/07/2007 tarihinde tasfiye kapanışı yapılarak kaydı silinen şirketin kurucu ve son ortaklarının davalılar … (…) ile … olduğu, kuruluş tarihinden itibaren şirketi beş yıl süre ile davalılardan …’nın (…) temsil ve ilzama yetkili kılındığı, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü cevabi yazısında; … ticaret sicil numaralı, 02/10/2006 tescil tarihli, … Ltd Şti’nin (Eski unvan: … Tic. Ltd Şti ) kurucu ve son ortaklarının …, … olduğu, kuruluş tarihinden itibaren 15 yıl süre ile …’nun temsil ve imzaya yetkili olduğunun bildirildiği, Davanın, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası olup, davacının yerleşim yeri, mahkemenin yargı sınırları içinde olduğundan ve HMK’nun 16/1. maddesi uyarınca zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi yetkili olduğundan, yetki itirazının reddine karar verildiği, Davalı …’in davalı …nin ortaklarından biri ve kitap basıldığı tarihte yetkilisi olup, şirketin haksız fiil niteliğindeki eylemlerinden sorumlu olduğundan husumet itirazının reddine karar verildiği, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gönderilen dava konusu kitabın bandrol talebine ilişkin belgelerden bandrol talep eden ve alan şirketin … olduğu ve 1050 adet bandrol alındığının bildirildiği, dosyaya sunulan kitaptaki … numaralı ISB numarasının bu şirket tarafından alındığının tespit edildiği, Davalı …nin ticaret sicil kaydı silindiğinden, 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/436 Esas, 2018/1081 Karar sayılı kararı ile şirketin ihyasına ve tasfiye memuru olarak …’nın atanmasına karar verilip, 23/01/2020 tarihinde kesinleşmekle, …’ya tebligat yapılarak yargılamaya devam olunduğu, Dosyaya sunulan “…” isimli kitabın yazarının …, çevirmenin …, basım yılının Nisan 2005 olduğu, kitabın üzerinde “…” markasının yer aldığı, ikinci sayfasında “Bu kitabın yayın hakları …’ne aittir” ibaresine yer verildiği, alınan bilirkişi raporları ile, davacının …’a ait roman türü eseri Türkçe’ye tercüme ederek FSEK’nun 6/1-1. bendinde tanımlanan işlenme bir eser meydana getirdiği, bu eserin mali ve manevi haklarının davacıya ait olduğu, FSEK’nun 52. maddesi uyarınca mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve hakların ayrı ayrı gösterilmesinin şekil şartı olduğu, davalıların davacı ile mali hakların devrine dair sözleşme imzaladıklarını kanıtlayamadıkları, davacının hak sahibi olduğu işlenme eserin davalı şirketler tarafından basıldığı ve satışa sunulduğunun tespit edildiği, Davalı şirketler ve davalı şirketlerin ortakları olan ve şirketin haksız eylemlerinden sorumlu bulunan diğer davalıların, bu şekilde davacının FSEK’nun 14. maddesindeki umuma arz etme manevi hakkını, 22. maddede tanımlanan çoğaltma ve 23. maddesinde tanımlanan yayma mali haklarını ihlal ettikleri, davacının FSEK’nun 68. maddesi uyarınca mali haklarına yapılan tecavüz nedeniyle telif bedelinin üç katı kadar tazminat talep edebileceği, bilirkişi raporu ile telif bedelinin 1.000,00 TL olduğu tespit ediliğinden, 3.000,00 TL’nın telif bedelinin kabulüne, davacı FSEK’nun 70. maddesi uyarınca manevi tazminat da talep edebileceğinden, basılan kitap sayısı, davalıların kusur derecesi ve mali durumlarına göre 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline, telif tazminatına hükmedilmekle, taraflar arasında farazi bir sözleşme ilişkisi kurulmuş sayılacağından, hükmün ilanına karar verilemeyeceğinden, ilan talebinin reddine” karar verilmiştir. Davalılar … Ltd. Şti. ve …, …, … vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-… Ltd. Şti’nin ticari tescilinin 2006 yılında … Ltd. Şti. tarafından tescil edilerek, müvekkili tarafından 2007 yılında devralındığından, davaya konu kitabın basım tarihinde, … Ltd. Şti’nin ticari tescilinin henüz yapılmadığının delillerle sabit olduğunu, Dava konusu 28.01.2005 tarihli telif sözleşmesinin tarafları incelendiğinde, davalılardan yalnızca …’nin sözleşmenin tarafı olduğunun görüldüğünü, müvekkilleri, … Ltd. Şti. ve ortakları …, …’nun telif sözleşmesinin tarafı olmadığından, olayda haksız fiil niteliğinde bir eylemleri bulunmadığını, davaya konu kitapta … markası görülmekte olsa da, kitabın ikinci sayfasında”Bu kitabın yayın hakları …’ne aittir.” ibaresi nedeniyle müvekkilinin davacının telif haklarına tecavüz içeren bir fiili bulunmadığı, kitap basımının … ve davacı arasındaki 28.01.2005 tarihli sözleşme uyarınca yapıldığının anlaşıldığını, davacı tarafından tercüme edildiğinin kitapta belirtildiğini, bu nedenle … Ltd. Şti. ve ortakları …, … hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, 2-Müvekkillerinden …, her ne kadar davalı …nin ortağı olsa da, TTK madde 632’de belirtilen “Şirketin yönetimi ve temsili ile yetkilendirilen kişinin, şirkete ilişkin görevlerini yerine getirmesi sırasında işlediği haksız fiilden şirket sorumludur” ifadesi ve müvekkilinin şirketin yetkilisi olmaması nedeniyle, bir sermaye şirketi olan davalı şirketin haksız fiil niteliğindeki işlemlerinden pay sahibi olarak sorumlu olamayacağından, … hakkında davanın husumet yokluğundan reddi gerektiği halde tazminata hükmedilmesi yasalara aykırı olduğundan kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … istinaf dilekçesi ile; 1-Eski eşi olan …’nun evli oldukları zaman iş bilmezliğini kullanarak kötü niyetle genel vekaletname alarak … Şirketine kağıt üzerinde ortak yaptığını, hakkında “Güveni Kötüye Kullanma” suçundan 2014 yılında şikayette bulunduğunu, şirket ile organik olarak hiçbir bağı bulunmadığını, haberi olmadan yönetilen şirket sebebiyle açılan Bakırköy 25. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/317 E. ve Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2005/800 E. Dosyalarında “Karşılıksız Çek Keşide Etme” suçundan beraatine karar verildiğini, huzurdaki dava kapsamında alınan ilk bilirkişi raporunda da dava konusu kitabın bandrol talebinin eski eşi … tarafından alındığının ispatlandığını, gerekçeli kararda bu duruma değinilmediğini, raporda, “14.09.2002 tarihli karara göre ise …’nun şirkete genel müdür olarak atandığı ve 1. derecede imza yetkisi verildiği anlaşılmaktadır” tespitinde bulunulduğunu, hukuken de şirketin tek yetkilisinin … iken bu davanın şahsına karşı açılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olup, mahkeme kararın da hukuka aykırı olduğunu, Bilirkişilerin “Öte yandan, davalılardan …’nın (…) huzurdaki davadan haberdar olduktan sonra Ankara … Noteri aracılığıyla 06/11/2014 tarih ve … yevmiye no ile …’na vekaletten azil bildirimi gönderdiği anlaşılmaktadır.” tespitinin hatalı olduğunu, sunduğu cevap dilekçesi ekinde eski eşi …’nu Antalya … Noterliği’nin 31.07.2012 tarihli, … yevmiye no’lu azilnamesi ile azlettiğini, dava şartı olan taraf sıfatının yokluğu sebebiyle, davanın, öncelikle usulden reddi gerektiğini, 2-Davanın “haksız fiil” temeline dayanarak tazminat davası olarak ikame edildiğini, haksız fiil unsurlarının davada aranması gerektiğini, anılan olaylarda tarafına kusur atfedilemeyeceğini, TBK kapsamında aranan kusur şartı ispat edilmediği gibi, FSEK madde 70/2 gereği; “Mali hakları haleldar edilen kimse, tecavüz edenin kusuru varsa haksız fiillere mütaallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilir” şeklindeki açık kanun hükmü gereği kast veya ihmali bulunmadığından şahsı aleyhine maddi tazminata ilişkin hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, 3-Davacının uğradığını iddia ettiği manevi zararı ispat etmediğini, 4-…’nin TTK kapsamında sermaye şirketi olduğunu, “Haksız Fiil Sorumluluğu” başlıklı TTK madde 632’deki “Şirketin yönetimi ve temsili ile yetkilendirilen kişinin, şirkete ilişkin görevlerini yerine getirmesi sırasında işlediği haksız fiilden şirket sorumludur” hükmünce şirkette ortak olarak görünmesinden dolayı davada şahsının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, izah ettiği ve resen gözetilecek hususlar ile kararın kaldırılmasını ve hakkındaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Bilirkişi raporunda; dava konusu “…” isimli eserin ön kapağında Üst kısımda özgün eserin yazarı olan …’nun üç santim kadar altında, … şeklinde, çeviri kitabın isminin yer aldığı, kapağın aşağısında ortalanmış bir biçimde de … sözcüklerine ve logosuna yer verildiği, kapak açıldığında karşı sayfanın üst kısımında tek başına … sözcükleri ve logonun ver aldığı, sonraki sayfada …’ın adı, yazışma adresi, telefon numaraları, kitabın 1. baskısının Nisan 2005’te yapıldığı ve kitabın yayın haklarının …ne ait olduğu ifadelerine yer verildiği, devamındaki sayfada ise çevirmen olarak davacının ismine … şeklinde yer verildiği, Dava konusu kitapla ilgili olarak 21/04/2005 tarihinde Ankara Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü nezdinde, Süreli Olmayan Yayınlar İçin Bandrol Talep Formu ve Taahhütname ile …adına yetkili … imzasıyla taleple bulunulduğu ve 1050 (binelli) adet bandrol pulu alındığı, Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … tarihli yazıları ve ekte sunulan Türkiye Ticarel Sicili Gazetelerinden davalı …nin 01/08/2002 tarihinde tescil edildiği, 02/07/2007 tarihinde tasfiye kapanışı yapılan ve kaydı silinen şirketin kurucu ve son ortaklarının davalılar … ile … olduğu. kuruluş tarihinden itibaren şirketi beş yıl süre ile davalılardan …’nın (…) temsil ve ilzama yetkili kılındığı, 14/09/2002 tarihli karara göre ise …’nun şirkete genel müdür olarak atandığı ve 1. derecede imza yetkisi verildiği, Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … tarihli yazısı ve ekte sunulan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi nüshalarından davalı …nin 02/10/2006 tarihinde tescilinin yapıldığı. kurucu ve son ortaklarınının davalılardan … ile … olduğu, …’nun kuruluş tarihinden ilibaren onbeş yıl süre ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 02:07 2014 tarihli yazısı ve eklerinden dava konusu kitap üzerinde yer alan … yazısı ile logonun 30/05/2005 tarihinden itibaren on yıl müddetle davalı …adına tescilinin yapıldığı, Davalılardan …’nın (…) davadan haberdar olduktan sonra …’na Ankara …Noterliği’nin 06/11/2014 tarih ve … yevmiyeli vekaletten azil bildirimi gönderdiği, FSEK madde 6. b 1′ göre bir bilim veya edebiyat eserinin yazıldığı dilden başka bir dile aktarılmasına çeviri (tercüme) denir ve çeviri eser bir işlenme eser alarak telakki edilip, bir eser sahibi hangi mali ve manevi haklara sahipse işlenme eserin sahibi de o haklara sahip olduğu, işlenme eserin de aynı şekilde, aynı hukuki ve cezai davalarla korunduğu, İşlenme ile işleyenin telif hukukuna ilişkin bağımsız ve mutlak hak elde edeceği, davalıların çevirmen olarak davacının ismine yer vermekle birlikte, çeviri eseri çevirmenin izni olmaksızın yayınlamakla mali haklarından olan çoğaltma ve yayma hakkını ihlal ettikleri, FSEK m 68. f/1 anlamında ref davası ikame edilerek rayiç telif ücretinin üç katının istenilmesi halinde FSEK m.70. f/2’ye dayanılarak, ayrıca maddi tazminat talebinde bulunulamayacağı (Prof. Dr.Ünal Tekinalp. Fikri Mülkiyet Hukuku, 4.Bası, İstanbul MS, sh.303). FSEK m.70. f/2 ancak maddi zararın rayiç telif ücretinin üç katından fazla olması halinde uygulanacağı, FSEK m, 68’de “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan. işleren, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan. temsil eden veya her türlü işaret. Ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni almamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir…” hükmüne yer verildiği, Davacının, dosyaya, -varsa- benzer eserler için Yaptığı sözleşmelerden örnekler sunmadığı, bu konuda piyasadaki rayiçler bakımından da bir ispat ameliyesine girişmediği, hesap bilirkişisinin uygulama ile ilgili yaptığı araştırmalarda çevirmenin kitap yayınından aldığı bedelin genellikle kitabın etiket fiyatının ortalama %10’u kadar olduğunun anlaşıldığı, işlenme eser için …tarafından Kültür Bakanlığı’ndan 21.04.2015 tarihinde 1.050 adet bandrol alındığı, eserin satış fiyatının, 5.00 TL olup, eserden davalı şirketin 1 .050 adet x 5.00TL = 5.250.00 TL gelir elde ettiği, %10 oranında yazara-çevirmene ödeme yapılması esas alındığında. 5.250,00 TL x %10 = 525,00 TL x 3 katı = 1.575,00 TL bedel ödenmesi gerektiği, ancak, dava konusu … isimli kitabın yapılan araştırmalarda satış dışı tutulduğu, piyasada satışının olmadığı. buna göre fiyatlandırmasının da davalılarca 2005 yılında yapıldığı gerçeğinden hareketle, davacının dava dilekçesinde talep ettiği 1.000.- TL maddi tazminat isteminden hareketle hesaplama yapılmasının da takdiri tamamıyla sayın Mahkemeye ait olmak üzere isabetli olacağı, buna göre, dava dilekçesinde talep edilen maddi tazminat miktarı olan 1000,00 TL’nin üç katı, yani 3.000. TL bedel ödenmesi gerektiğinin bildirildiği tespit edilmiştir. Davalılar … Ltd. Şti. ve …, …, … vekili istinaf talepleri yönünüden; 1-Bilirkişi raporunda; dava konusu “…” isimli eserin ön kapağında Üst kısımda özgün eserin yazarı olan …’nun üç santim kadar altında, … şeklinde, çeviri kitabın isminin yer aldığı, kapağın aşağısında ortalanmış bir biçimde de … sözcüklerine ve logosuna yer verildiği, kapak açıldığında karşı sayfanın üst kısımında tek başına … sözcükleri ve logonun ver aldığı, sonraki sayfada …’ın adı, yazışma adresi, telefon numaraları, kitabın 1. baskısının Nisan 2005’te yapıldığı ve kitabın yayın haklarının …ne ait olduğu ifadelerine yer verildiği, devamındaki sayfada ise çevirmen olarak davacının ismine … şeklinde yer verildiği tespit edilmiştir. FSEK 52. maddesinde; “Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır” düzenlemesi mevcuttur. … yetkilisi … tarafından 21/04/2005 tarihinde bandrol başvurusunda bulunmuş ise de; davacı ile arasında eserin mali hakları kullanma yetkisini devir aldığına ilişkin belge sunulmamıştır. Davacı tarafça dosyaya sunulan www…com ve www…com.tr. isimli internet sitelerine ait 12/04/2014 tarihli internet sayfaları ile kitabın … Ltd. Şti. tarafından satışının yapıldığı sübuta ermiştir. Kitabın ilk baskı tarihi Nisan 2005 olup, … Ltd. Şti.’nin tescil tarihi 02/10/2006 olduğundan, ilk basım tarihi itibariye … Ltd. Şti henüz hükmi şahsiyet kazanmamış ise de; kitapta …’ın adı, yazışma adresi, telefon numaraları, kitabın 1. baskısının Nisan 2005’te yapıldığı ve kitabın yayın haklarının …ne ait olduğu ifadelerine yer verilmesine ilişkin bilirkişi tespiti ve …tarafından mali hakları devir aldığına ilişkin yazılı belge sunulamamış olması nazara alındığında, davalı tarafın kitabın izinsiz olarak basımını yaparak fiilen umuma arz ettiği ve umuma arz tarihinin 2014 yılı olduğu tespit edildiğinden, 2014 tarihi itibariyle … Ltd. Şti. hükmi şahsiyet kazanmış olduğundan, kitabın ilk basım tarihi itibariyle şirketin henüz tescil edilmemiş olması davalıların sorumluluklarını etkilemeyeceğinden, istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.01.2020 tarihli 2017/11-126 esas ve 2020/60 karar sayılı kararında belirtildiği gibi, dava konusu eserin bandrol alım tarihi olan 21/04/2005 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 138. maddesi “Her şirket nev’ine mahsus hükümler mahfuz kalmak şartıyla Medeni Kanun’un 45, 47, 48, 49. maddeleri… her şirket nev’inin mahiyetine uygun olduğu nisbette, ticaret şirketleri hakkında da tatbik olunur” hükmünü haizdir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 125. maddesinde de aynı yönde düzenleme mevcuttur. 6762 sayılı TTK hükümlerine göre limited şirketin kanuni zorunlu organları ortaklar genel kurulu ve müdürlerdir. 6762 sayılı TTK’nın 540. maddesi gereğince limited şirketi “idare ve temsil” eden kişiler ister şirkete ortak olsunlar ister olmasınlar “müdür” diye adlandırılmaktadır. Ortak veya üçüncü kişi olan müdür veya birden fazla ise müdürler şirketin yönetim ve yürütme organıdır. Ayrıca 6762 sayılı TTK’nın 540. maddesi ile limited şirketlerde özden organ ilkesi benimsenmiş ve bu husus anılan maddede “aksi esas sözleşme ve genel kurul tarafından kararlaştırılmamışsa, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla yönetim ve temsile yetkili ve aynı zamanda da mecburdular” şeklinde belirtilmiştir. Başka bir deyişle özden organ ilkesi, aksi kararlaştırılmadığı müddetçe bütün ortakların hep birlikte limited şirketi idare ve temsil etmeleri demektir. 6102 sayılı TTK’de limited şirkete ilişkin olmak üzere iki zorunlu organ öngörülmüştür. Şirketin karar ve irade organı olarak genel kurul (TTK m. 616), yönetim ve temsil organı olarak da müdürler (TTK m. 623) hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle limited şirket müdürleri, anonim şirketteki yönetim kurulu gibi organ niteliğine sahip bulunmaktadır. Müdürler, genel kuruldan farklı olarak daimi bir organdır. Şirketin kurulduğu andan (TTK m. 586), feshedilip tasfiyeye girdiği, hatta bazı durumlarda tasfiye sürecinde dahi (TTK m. 643, TTK m.535-536) şirketi yönetir, temsil eder. Böylece kullandığı yetki ve yapmış olduğu işlemlerle şirketin, ortakların, şirket alacaklılarının hak ve çıkarları üzerinde etkili olur. 6102 sayılı TTK’nın müdürler konusunda getirdiği en önemli yeniliklerden bir tanesi, 6762 sayılı TTK’da yer alan özden organ ilkesini terk ederek, seçilmiş organ ilkesini benimsemesidir. 6102 sayılı TTK’nın 623. maddesi gereğince şirket müdürlerinin esas sözleşmede gösterilmesi zorunlu sayılmış ve anonim şirketlerde olduğu gibi, seçilmiş yönetim ilkesi getirilmiştir. TMK’nın 50/2. maddesi gereğince tüzel kişinin kanun ya da esas sözleşmeye göre yetkili organları tarafından yapılan hukuki işlemler ve diğer bütün fiiller tüzel kişiyi bağlar. Organın yaptığı işlemin veya fiilin tüzel kişiyi bağlaması organ sıfatına bağlı olarak yetkinin kullanılması ve organın fiilinin tüzel kişinin fiili sayılmasının sonucudur. TMK’nın 50/3. maddesi gereğince tüzel kişinin sorumlu olduğu hâllerde haksız fiili gerçekleştiren organın kusurunun bulunması, organ sıfatına sahip kişi yada kişilerin de zarar görene karşı sorumlu olmalarına yol açar. Bu hâlde zarar görene karşı hem tüzel kişi hem de kusurlu organ sorumludur ve aralarında müteselsil sorumluluk bulunur. Tüzel kişinin organının birden çok kişiden oluştuğu hâllerde haksız fiil, organı teşkil eden kişilerin tamamı tarafından işlenmemişse, sorumluluk sadece haksız fiili gerçekleştiren kişi ya da kişiler için ortaya çıkar. Ticaret sicilden gelen yazı cevabından, … 01/08/2002 tarihinde tescil edilmiş olup, her ne kadar 14/09/2002 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile şirketi temsile yetkili … ise de, şirketin tasfiye tarihi itibariyle ortaklarının davalı … ile … olduğu sabit olduğundan, bandrol başvurusu 21/04/2005 tarihinde … Ltd. Şti. adına … tarafından yapıldığından ve davacının zararı bu başvuru sonucu alınan bandrol sayısı kadar kitabın çoğaltılıp umuma arz edilmesi ile oluştuğundan, FSEK’nin 66/2. maddesindeki “Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir.” hükmü ve TMK 50/2 maddesi uyarınca tüzel kişinin kanun yada esas sözleşmeye göre yetkili organları tarafından yapılan hukuki işlemler ve diğer bütün fiiller tüzel kişiyi bağlar kuralı uyarınca sorumlu olduğundan, şirketi temsile yetkili olmadığından, sorumlu olmayacağına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı … istinaf sebebi yönünden; 1-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … tarihli yazıları ve ekindeki Türkiye Ticaret Sicili Gazeteleri’nden davalı …nin 01/08/2002 tarihinde tescil edildiği, 02/07/2007 tarihinde tasfiye kapanışı yapılan ve kaydı silinen şirketin kurucu ve son ortaklarının davalılar … ile … olduğu. kuruluş tarihinden itibaren şirketi beş yıl süre ile davalılardan …’nın (…) temsil ve ilzama yetkili kılındığı, 14/09/2002 tarihli karara göre ise …’nun şirkete genel müdür olarak atandığı ve 1. derecede imza yetkisi verildiği tespit edilmiştir. Davalının sunduğu takipsizlik kararı “…” isimli esere ilişkin olup, görülmekte olan davadaki eserle ilgisi bulunmadığı gibi, ceza yargılaması sırasında verilen takipsizlik kararı idari işlem olması sebebiyle hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk yargılamasında sorumluluk 5846 Sayılı Kanun, HMK, TTK ve TMK hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Kitabın basımı için bandrol başvurusunda bulunan … Ltd. Şti. olması sebebiyle davacı ile arasında mali hakları devir aldığını FSEK 52. maddesi uyarınca yazılı sözleşme ile kanıtlaması gerekir. Davalı taraf yazılı sözleşme sunamadığından, eserin izin alınmaksızın basımının yapıldığı ve satışa çıkarıldığı sübuta erdiğinden, davacının eser sahipliğinden doğan FSEK 22 ve 23. maddede yer alan çoğaltma ve yayma hakkının ihlal edildiği sabit olmuştur. Bilirkişilerin 29/06/2015 tarihli raporlarında; “davalı …’in Ankara … Noteri aracılığıyla 06/11/2014 tarih ve … yevmiye no ile …’na vekaletten azil bildirimi gönderdiği anlaşılmaktadır” tespiti yapılmış ise de; davalının bu azilden önce Antalya … Noterliği’nin 31.07.2012 tarihli, … yevmiye no’lu azilnamesi ile …’nu vekillikten azil ettiği sübuta ermiştir. Vekillikten azil, şirket ortaklığından ayrılma sonucunu doğurmadığından, bilirkişiler tarafından azil tarihinin hatalı tespit edilmesi sonuca etkili olmadığından, davalı, HMK 50/2. maddesi uyarınca şirket ortağı olduğu sürece şirket organlarının yaptığı bütün hukuki işlem ve fiillerinden sorumlu olacağından, istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davalı, … Ltd Şti’nin 01/08/2002 tarihinde tescil tarihinde boşandığı eşi …’na vekalet verdiğini ikrar etmektedir. FSEK’nin 66/2. maddesi “Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir” hükmünü taşımaktadır. Bandrol başvurusunda bulunulan 21/04/2005 tarihi itibariyle … Ltd. Şti.’nin yetkilisi 14/09/2002 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile şirketi temsile yetkili kılınan …’dur. Şirket yetkilisi olarak hizmet verdiği sırada, FSEK 48/1 ve 52. maddeleri uyarınca eser sahibinden gerekli izni almadığından kusurlu davrandığı sabittir. TMK’nın 50/2. maddesi gereğince tüzel kişinin kanun yada esas sözleşmeye göre yetkili organları tarafından yapılan hukuki işlemler ve diğer bütün fiiller tüzel kişiyi bağlar. Organın yaptığı işlemin veya fiilin tüzel kişiyi bağlaması organ sıfatına bağlı olarak yetkinin kullanılması ve organın fiilinin tüzel kişinin fiili sayılmasının sonucudur. TMK’nın 50/3. maddesi gereğince tüzel kişinin sorumlu olduğu hâllerde haksız fiili gerçekleştiren organın kusurunun bulunması, organ sıfatına sahip kişi ya da kişilerin de zarar görene karşı sorumlu olmalarına yol açar. Bu hâlde zarar görene karşı hem tüzel kişi hem de kusurlu organ sorumludur ve aralarında müteselsil sorumluluk bulunur. FSEK 66/2 ve TMK 50/2 ve 50/3. maddeleri uyarınca kendisi kusurlu olmasa da şirket yetkilisinin kusurlu hareketi sonucu oluşan zarardan sorumludur. Davalı … (…) şirket ortağı konumundadır. Davalı şirket ortağı sıfatı ile şirket yetkilisi …’nun kusuru ile verdiği zarardan kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca sorumlu olduğundan, kusuru bulunmadığından bahisle sorumlu olmayacağına ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 3-Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca, manevi tazminata hükmedilmesi için, eser sahibinin herhangi bir manevi hakkının ihlal edilmiş olması zararın gerçekleşmesi için yeterli olup, davacı tarafın ayrıca uğradığı zararı kanıtlaması gerekmediğinden, davacının uğradığı zararı kanıtlamadığı için tazminata hükmedilemeyeceğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 4-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.01.2020 tarihli 2017/11-126 esas ve 2020/60 karar sayılı kararında belirtildiği gibi dava konusu eserin bandrol alım tarihi olan 21/04/2005 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 138. maddesi “Her şirket nev’ine mahsus hükümler mahfuz kalmak şartıyla Medeni Kanunun 45, 47, 48, 49. maddeleri… her şirket nev’inin mahiyetine uygun olduğu nisbette, ticaret şirketleri hakkında da tatbik olunur” hükmünü haizdir. 6102 sayılı TTK’de 125. maddesinde aynı nitelikte düzenleme mevcuttur. 6762 sayılı TTK hükümlerine göre limited şirketin kanuni zorunlu organları ortaklar genel kurulu ve müdürlerdir. 6762 sayılı TTK’nın 540. maddesi gereğince limited şirketi “idare ve temsil” eden kişiler ister şirkete ortak olsunlar ister olmasınlar “müdür” diye adlandırılmaktadır. Ortak veya üçüncü kişi olan müdür veya birden fazla ise müdürler şirketin yönetim ve yürütme organıdır. Ayrıca 6762 sayılı TTK’nın 540. maddesi ile limited şirketlerde özden organ ilkesi benimsenmiş ve bu husus anılan maddede “aksi esas sözleşme ve genel kurul tarafından kararlaştırılmamışsa, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla yönetim ve temsile yetkili ve aynı zamanda da mecburdular” şeklinde belirtilmiştir. Başka bir deyişle özden organ ilkesi, aksi kararlaştırılmadığı müddetçe bütün ortakların hep birlikte limited şirketi idare ve temsil etmeleri demektir. 6102 sayılı TTK’de limited şirkete ilişkin olmak üzere iki zorunlu organ öngörülmüştür. Şirketin karar ve irade organı olarak genel kurul (TTK m. 616), yönetim ve temsil organı olarak da müdürler (TTK m. 623) hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle limited şirket müdürleri, anonim şirketteki yönetim kurulu gibi organ niteliğine sahip bulunmaktadır. Müdürler, genel kuruldan farklı olarak daimi bir organdır. Şirketin kurulduğu andan (TTK m. 586), feshedilip tasfiyeye girdiği, hatta bazı durumlarda tasfiye sürecinde dahi (TTK m. 643, TTK m.535-536) şirketi yönetir, temsil eder. Böylece kullandığı yetki ve yapmış olduğu işlemlerle şirketin, ortakların, şirket alacaklılarının hak ve çıkarları üzerinde etkili olur. 6102 sayılı TTK’nın müdürler konusunda getirdiği en önemli yeniliklerden bir tanesi, 6762 sayılı TTK’da yer alan özden organ ilkesini terk ederek, seçilmiş organ ilkesini benimsemesidir. Gerçekten 6102 sayılı TTK’nın 623. maddesi gereğince şirket müdürlerinin esas sözleşmede gösterilmesi zorunlu sayılmış ve anonim şirketlerde olduğu gibi, seçilmiş yönetim ilkesi getirilmiştir. TMK’nın 50/2. maddesi gereğince tüzel kişinin kanun ya da esas sözleşmeye göre yetkili organları tarafından yapılan hukuki işlemler ve diğer bütün fiiller tüzel kişiyi bağlar. Organın yaptığı işlemin veya fiilin tüzel kişiyi bağlaması organ sıfatına bağlı olarak yetkinin kullanılması ve organın fiilinin tüzel kişinin fiili sayılmasının sonucudur. TMK’nın 50/3. maddesi gereğince tüzel kişinin sorumlu olduğu hâllerde haksız fiili gerçekleştiren organın kusurunun bulunması, organ sıfatına sahip kişi ya da kişilerin de zarar görene karşı sorumlu olmalarına yol açar. Bu hâlde zarar görene karşı hem tüzel kişi hem de kusurlu organ sorumludur ve aralarında müteselsil sorumluluk bulunur. Tüzel kişinin organının birden çok kişiden oluştuğu hâllerde haksız fiil, organı teşkil eden kişilerin tamamı tarafından işlenmemişse, sorumluluk sadece haksız fiili gerçekleştiren kişi ya da kişiler için ortaya çıkar. Ticaret sicilden gelen yazı cevabından, … Ltd. Şti. 01/08/2002 tarihinde tescil edilmiş olup, 14/09/2002 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile şirketi temsile yetkili … ise de şirketin tasfiye tarihi itibariyle ortaklarının davalı … ile … olduğu sabit olduğundan, bandrol başvurusu 21/04/2005 tarihinde … Ltd. Şti. adına … tarafından yapıldığından ve davacının zararı bu başvuru sonucu alınan bandrol sayısı kadar kitabın çoğaltılıp umuma arz edilmesi ile oluştuğundan, TMK 50/2 maddesi uyarınca tüzel kişinin kanun ya da esas sözleşmeye göre yetkili organları tarafından yapılan hukuki işlemler ve diğer bütün fiiller tüzel kişiyi bağlar kuralı uyarınca sorumlu olduğundan, şirketi temsile yetkili olmadığından, sorumlu olmayacağına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar vekili ile davalı …’in istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 29/04/2021 tarih ve 2017/238 E. 2021/91 K. Sayılı kararına karşı davalılar vekili ile davalı … tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Davalılardan alınması gerekli 888,03 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 222,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 666,03 TL harcın davalılar …, …, … ve … Ltd. Şti.’den müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı …den alınması gerekli 888,03 TL istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 221,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 666,73 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Davalılarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/04/2022