Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1109 E. 2021/1047 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1109
KARAR NO: 2021/1047
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2021
NUMARASI: 2021/443 E. 2021/625 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan ( Dairemizin kaldırma kararı öncesi 03/05/2017 tarih 2017/28 E- 2017/437 Karar ) davanın dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile davalı arasında 20/04/2007 tarihli, gayrimenkul satış sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık hakkında 22/12/2016 tarihli hakem heyeti kararı tesis edildiğini, sözleşmeye göre uyuşmazlığın hak ve nesafet kurallarına göre çözümlenmesi gerekir iken hakem heyetinin salt maddi hukuk kurallarını baz alarak karar verdiğini, bu yönü ile iptali gerektiğini, Yargıtay içtihatlarına göre de hakemlerin hak ve nesafet kurallarını dikkate almaları gerektiğini, hakem heyeti kararında sözleşmenin 6.5.maddesinde taşınmazın teslim alma yükümlülüğü alıcıya ait ve alıcı tarafından başvuru yapılmamasına rağmen davalının tesliminden kaynaklanan taleplerinin kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hakem heyeti kararında 20/04/2009 ile 28/02/2014 tarihleri arasında kira bedeli hesaplandığını, ancak söz konusu taşınmazların 28/02/2014 tarihinden önce fiilen davalıya teslim edildiğini, fiili teslim tarihinin dikkate alınmadığından kararın hukuka uygun olmadığını, yine hakem heyetinde temerrüt tarihinin yanlış değerlendirildiğini, hakem heyeti kararının gerekçeli olması gerekmesine karşın kararda gerekçe bulunmadığını, kamu düzenine aykırı bir durum söz konusu olduğunu belirterek iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının yerinde olmadığını, HMK nun 439.maddesinde hakem heyeti kararlarının iptal hallerinin sayıldığını, bu madde de sınırlı olarak sayılan hallere dayalı olarak iptali istenebileceğini, hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığının iptal sebepleri arasında sayılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Davanın, hakem kararının iptaline ilişkin olduğu, 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 60. maddesi ile HMK’nın 439. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “tahkim yerindeki mahkeme” ibaresi, “tahkim yeri bölge adliye mahkemesinde” şeklinde değiştirilmiş olup, 7101 sayılı yasa 28.02.2018 tarihinde kabul edilerek, 15.03.2018 tarihinde yürürlüğe girdiği, görev kurallarının resen yargılamanın her aşamasında göz önüne alınması gekeren kamu düzenini ilgilendiren kurallar olduğu, HGK’nun 2018/11-87 E, 2018/1365 K sayılı, 27/09/2018 tarihli ilamında görev hususunun tartışılarak; 7101 sayılı Kanun’un 60. maddesi ile iptal davasını düzenleyen HMK’nın 439/1. maddesinde de değişikliğe gidilerek bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “tahkim yerindeki mahkemede” ibaresi “tahkim yeri bölge adliye mahkemesinde” şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan “mahkeme” ibaresi “bölge adliye mahkemesi” şeklinde değiştirildiği, 7101 sayılı Kanun’da görev kuralına ilişkin yapılan değişikliklerin eldeki davalara uygulanıp uygulanmayacağı konusunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, geçiş hükmü düzenlenmediği, 6100 sayılı HMK’nın geçici 1/1. maddesinde “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış davalarda uygulanmaz.” düzenlemesi ile aynı Kanunun geçici 3/3. maddesinde yer alan, “Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hâllerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmü yer almakta ise de, bu maddeler 6100 Sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelere ilişkin olup, 6100 sayılı Kanun’da değişiklik yapan 7101 sayılı Kanun hükümlerini de kapsadığının kabul edilemeyeceği, görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilieceği, görev konusunda taraflar için kazanılmış hak söz konusu olmayacağı, bu nedenle yeni bir kanunla kabul edilen görev kurallarının geçmişe de etkili olduğu, yani davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir kanun ile görevsiz hâle gelmiş ise (davanın açıldığı anda görevli olan fakat yeni kanuna göre görevsiz hâle gelen) mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiği ( Kuru B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt 1, İstanbul 2001, s.310) yönünde karara bağlandığından, yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde, Hakem heyeti kararının iptali talepli işbu davada Bölge Adliye Mahkemesi görevli olduğundan davanın HMK m. 410 , 439, 114/1-b ve 115/2 uyarınca reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 1)- T.C. Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/28 Esas sayılı dosyasına (kaldırma kararı öncesindeki esas numarası) verilmiş olan dilekçe ile “..müvekkil şirket ile davalı arasında 20/04/2007 tarihli, gayrimenkul satış sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık hakkında 22/12/2016 tarihli hakem heyeti kararı tesis edildiğini, sebepleri detaylı olarak izah edilerek dava konusu hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesinin talep edildiğini, Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2017/28 Esas ve 2017/437 Karar sayısı ile 20/12/2016 tarihli hakem heyeti kararının İPTALİNE..” karar verildiğini, mahkeme kararına karşı istinaf başvuruları üzerine T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi’nin 2020/232 Esas ve 2021/433 Karar sayılı dosyasında “… uyuşmazlığın çözümünde Bölge Adliye Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden, HMK 353/1-a/3. maddesi gereğince Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/28 esas ve 2017/437 karar sayılı kararının kaldırılmasına ve dosyanın, mahkemesine gönderilmesine..” karar verildiğini, dosyanın yerel mahkemeye geri gelerek 2021/443 Esas numarasını aldığını, mahkeme tarafından yapılan inceleme neticesinde T.C. Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/443 Esas sayılı dosyasının 2021/625 Karar sayısı ile karara çıkarılarak mahkeme ilamında hakem heyeti kararının iptali talepli davada Bölge Adliye Mahkemesi görevli olduğundan, davanın HMK m. 410 , 439, 114/1 -b ve 115/2 uyarınca reddine.” karar verildiğini, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi dolayısıyla dosyanın görevli T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesini talep ettiklerini, mahkeme tarafından bu talebin “..mahkememizce verilen karar ve ilgili kanun hükümleri dikkate alındığında yerinde bulunmayan talebin reddine..” gerekçesiyle reddedildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi’nin 2020/232 Esas ve 2021/433 Karar sayılı mahkeme ilamı ve Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/443 Esas ve 2021/625 Karar sayılı mahkeme ilamı incelendiğinde, verilen kararlar “GÖREVSİZLİK” kararı olduğundan, yerel mahkeme ilamında talep edilmesi halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine ilişkin bir hüküm tesis edilmesi, mahkeme ilamında böyle bir hüküm yer almasa dahi talep halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi gerektiğinden, mahkemece gerekçeli karar yazılırken bahsedilen yönde karar kurulmadığını ve sonrasındaki taleplerini haksız ve hukuka aykırı şekilde reddedildiğini, Konuya ilişkin olarak doktrinde mevcut olan görüş, yerleşik Yargıtay uygulamasının talepleri doğrultusunda olduğunu, Prof. Dr. … tarafından kaleme alınan bir hukuki eserin “Hukuk Usulünde Görevsizlik Ve Yetkisizlik Kararları Üzerine Yapılacak Muameleler” başlıklı bölümünde, “..gerek görev itirazı üzerine gerekse re’sen görevli olmadığı sonucuna varan mahkeme, görevsizlik kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunu da bildirmeli ve dâva dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine de karar vermelidir (HUMK M.27). Görevsizlik kararında görevli mahkemenin yanlış gösterilmiş olması bozmayı gerektirir. bundan başka, «dâva dilekçesinin görevsizlik bakımından reddine ve dosyanın görevli… mahkemesine yollanmasına» şeklinde karar verilmemiş olması da bozma (temyiz) sebebidir..” saptamasındaki ifadelerden de açıkça görüleceği üzere yerel mahkeme ilamının eksik olduğunu, mahkeme tarafından verilen kararın ortadan kaldırılması ve eksikliklerin giderilmesi gerektiğini, eksik inceleme yapılarak tesis edilen Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/443 Esas ve 2021/625 Karar sayılı ilamının kaldırılmasını talepleri doğrultusunda hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Davacı tarafın istinaf itirazının süre kazanmaya matuf ve art niyetli olduğunu, yerel mahkemece verilen kararın, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karar ilamına uygun olarak, ilgili kanun maddeleri hüküm fıkrasına derc edilmek suretiyle oluşturulduğunu, karar ilamı ve yerel mahkemenin istinafa konu edilen nihai kararı bir bütün olarak ele alındığında, görevsizlik kararının gerekçeleri, nazara alındığında, yerel mahkemece verilen kararın kesinleşmesini takiben ve tarafların talebi halinde dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderileceği dosya kapsamı ve kararlardan rahatlıkla anlaşıldığını, taraflar kendilerini vekil ile temsil etmekte olduklarından görevsizlik kararı sonrası izlenecek yolun hüküm fıkrasına açıkça yazılmamış olması, davacı tarafın usule veya esasa dair herhangi bir hakkını kısıtlamadığını, görevsizlik kararları üzerine uygulanması gereken usuli prosedürü de değiştirmediği gibi, ortadan da kaldırmadığını, davacı tarafın istinaf itirazlarının bu nedenle hukuka aykırı ve hakkın kötüye kullanımı olduğunu, açıklanan ve re’sen nazara alınacak nedenlerle hukuki dayanağı olmayan, haksız, mesnetsiz ve zaman kazanmaya matuf davacı istinaf itirazlarının reddine, karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; 22/12/2016 tarihli hakem heyeti kararının iptaline ilişkin olup, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/05/2017 tarih 2017/28 E- 2017/437 Karar sayılı kararı ile 22/12/2016 tarihli hakem kararının iptaline karar verilmiş, karar aleyhine taraflarca istinaf yoluna başvurulması üzerine, Daire’mizin 15/04/2/021 tarih ve 2020/232 Esas ve 2021/433 Karar sayılı kararı ile; mahkemece karar verildikten sonra yürürlüğe giren 7101 S. K’nun 60.maddesi ile yapılan değişiklik sonrasında uyuşmazlığın çözümünde Bölge Adliye Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gerekçisi ile kararın HMK 353/1a/3 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece kaldırma kararı doğrultusunda yeniden yargılama yapılarak 23/06/2021 tarih ve 2021/443-625 Esas ve Karar sayılı kararı ile HMK 410, 439, 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Davacı vekili; görevsizlik kararı verilmesine rağmen, hüküm kesinleştikten sonra HMK 20. maddesi uyarınca işlem yapılabilmesi için görevli mahkemeye gönderme konusunda hüküm kurulmadığından bahisle kararın yasaya aykırı olduğunu iddia etmektedir. Dava şartlarını düzenleyen HMK 114/1-b maddesinde; ” Yargı yolunun caiz olması ” HMK 114/1-c maddesinde; ” Mahkemenin görevli olması ” HMK 410.maddesi;” Tahkim Yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme tahkim yeri bölge adliye mahkemesidir” HMK 439.maddesi; “Hakem kararlarına karşı yalnızca iptal davası açılabilir. İptal davası tahkim yerindeki mahkemede açılır; öncelikle ve ivedilikle görülür. ” HMK 20.maddesi ;”Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, (…) (1) süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir.” hükümleni içermektedir. Mevcut düzenlemeler ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/11-87 Esas ve 2018/1365 Karar sayılı, 27/09/2018 tarihli ilamı uyarınca davaya bakma görevinin Bölge Adliye Mahkemelerine ait olduğu konusu kesinleşmiştir. Yargı sistemimizde mahkemeler ilk derece mahkemesi ve yüksek yargı olmak üzere derecelendirmeye tabi tutulmuş olup, 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c bendi uyarınca görevsizlik kararı verilerek HMK 20. maddesi uygulanmak suretiyle görevli mahkemeye gönderme kararı verilebilmesi için, görevsiz mahkemede açılan davanın aynı derecede bulunan bir başka mahkemede görülebilmesi gerekir. HMK 114/1- b bendindeki görevsiz olma durumunda ise mevcut davanın aynı derecedeki mahkeme dışında bir başka yargı merciinde görülecek olması veya yargı yolunun hiç açık olmaması gerekir. 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c bendi uyarınca görevsizlik kararı verildiğinde 6100 Sayılı HMK’nın 331.maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece nazara alınmasına karar verilir iken, 6100 Sayılı HMK’nın 114/1- b bendindeki görevsiz olma durumunda ise mahkeme yargılama giderleri dahil hüküm kurulmak zorundadır. Her iki kararda teknik anlamda görevsizlik sebebiyle dava şartı eksikliği olmakla birlikte HMK 114/1- b bendindeki yargı yolu yönünden görevsiz olma durumunda görevli mahkeme aynı derecedeki mahkeme olmadığından, HMK 20. maddesi uygulanmak suretiyle görevli mahkemeye gönderme kararı verilemeyeceğinden, mahkemece 6100 Sayılı HMK’nın 114/1- b bendindeki yargı yolu yönünden görevsiz olma sebebiyle dava reddedildiğinden, karar usule uygun olmakla, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2021 tarih ve 2021/443 E. 2021/625 K. Sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi 30/09/2021