Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1078 E. 2022/1525 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1078
KARAR NO: 2022/1525
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2020
NUMARASI: 2017/892 E. – 2020/746 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … San.ve Tic. Aş. ile …San.ve Tic. Ltd. Şti. kendi adlarıyla anılan İŞ ORTAKLIĞI 2 adlı bir adi ortaklık kurarak TOKİ tarafından ihale edilen… toplu konut yapım işini üstlendiklerini, ortaklık devam ederken, konut inşaatını ortaklık adına yürüten dava dışı … İnşaat Şirketinin sahibi ve yetkilisi …’ın ortaklık dışındaki ticari işleri sebebiyle mali yönden sıkıntıya girdiği, bu amaçla davalı şirket ve ortağı …’in kefaleti, gayrimenkul ipoteği vs. ile bankalardan kendi şirketi adına kredi kullandığını, davacı ortaklığı da buna alet ettiğini, bu amaçla …’ın kendi adına kefaleten, iş ortaklığı ve kendi şirketi … adına 05.10.2014 vade tarihli 1.250.000 TL bir senet düzenleyerek “ bedeli nakden alınmıştır “ yazmak suretiyle alacaklı … Firmasına verdiğini, Firma sahibi diğer davalı …’in ipoteklerde ve kefalette şirketi adına imza koyarak durumu bildiğini, …’in şirketi adına tanzim edilen senedi ciro ile alarak Bakırköy … İcra Müd. nün … esas sayılı dosyasında takibe koyduğunu, Takibin Davacı İş Ortaklığı 2, … İnş.San. ve Tic. Ltd. Şti ve … aleyhine başlatıldığını, Alacaklı …’in senet lehdarı ( kendinden önceki ciranta ) … şirketine karşı takip başlatmadığını, … İnş.Ltd.’nin davalı … Şirketi ve … ile ortaklık dışında ticari işleri bulunduğu , birbirlerine bankalardan kredi çekerken kefil oldukları, teminat ve ipotek verdiklerini, ve esasen düzenlenen senedin de bu amaçla teminat olarak düzenlendiğini, …’ ın ortaklık adına temsil yetkisini kötüye kullandığının anlaşılması üzerine 30.12.2014 tarihli ve … sayılı Noter Belgesi ile İş Ortaklığın Sözleşmesi tadil edilerek …’ın ortaklığı temsil yetkisi geri alındığını ve dava açılabileceği karar altına alındığını, İcra takibinden sonra davacı İş ortaklığına verilen alacaklı, borçlu … Şirketi ve … arasında düzenlenmiş 03.08.2015 tarihli Sulh Protokolünde Davaya konu senedin düzenlenme sebebinin açıklandığını, Sulh Protokolüne göre : Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına takibe konulan davaya konu senet ve alacak konusunda tarafların “ sulh oldukları “ yazılarak ; Protokol uyarınca “ … Şirketi ve …’ ın iş ortaklığı adına TOKİ ye verdiği 485.000 TL tutarlı teminat mektubunun iadesinin sağlanacağı, … Esenyurt Şubesi ve … Bankası Avcılar Şubesinden … Şirketi ve … tarafından çekilen kredilerin … Şirketi ve … tarafından ( 2 ve 3 nolu borçlular) ödenmesi , bu suretle alacaklı bankalara davalı alacaklılar tarafından teminaten veya kefaleten verilen ipoteklerin feklinin sağlanacağı; Kredi borçlarının ödenmesini takiben alacaklı tarafından bankalara verilen ipoteklerin fekkinin sağlanması durumunda alacaklının takibe ve davaya konu senet hakkında başlattığı takipten feragat edeceği , alacaklı vekilinin masraf ve vekalet ücretinden feragat edeceği imza altına alındığını, Bu protokole göre takibe konu senedin Alacaklı davalılar tarafından … İnş. Şirketi ve … ‘a sağlanan kredi, teminat ve ipotek desteği karşılığı düzenlendiği, ” nakden verilen bedel “ karşılığı düzenlenmediğinin sabit olduğunu, bu durumun alacaklı tarafça kabul edildiğini, Protokol gereğince davacı iş ortaklığının protokolün 1.maddesinde yazılı 485.000 TL tutarlı … tarafından davacı iş ortaklığı adına TOKİ ye verilen teminat Mektubunu geri çekerek , iş ortaklığı şirketlerinden … İnş. AŞ. tarafından … Bankasına ait … sayılı 02.09.2016 tarihli 485.000 TL tutarlı ve 17.04.2017 tarihine kadar geçerli teminat mektubunu verildiğini, Davacı İş ortaklığının edimini yerine getirdiğini, Takibe konulan senet metninde “nakden verilen borç “ karşılığı düzenlendiği yazılı ise de senedin , Alacaklı şirket ve temsilcisi ile borçlulardan … Şirketi ve temsilcisi … arasındaki ortaklık dışı ticari işler ve Bankalardan çekilen krediler sebebiyle , alacaklı şirketin gayrimenkullerini ipotek ederek teminat göstermesi karşılığı senedin düzenlendiğinin sundukları banka yazılarından anlaşıldığını, Alacaklı taraf vekilinin Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/980 Esas sayılı dosyasına sunduğu Cevap Dilekçesinde “Senedin, Adi Ortaklığı TOKİ ile yapmış oldukları işler için TOKİ ye verilen teminat mektupları ,ve yine alacaklıların gayrimenkullerini ipotek ettirmek sureti ile Bankalardan kullanmış olduğu krediler sebebiyle alacaklıya borçlandıkları ve bu borç karşılığında alacaklıya icra takibine konu senedin verildiğini’’ beyan ve kabul ederek , senedin düzenlenme sebebinin “ nakit olarak verilen bedel karşılığı’’ değil de kredilerin ipotek ve teminatı olarak düzenlendiğini ta’lil ve ikrar ettiğini, Alacaklı ve borçlu tarafların ticaret şirketleri ve tacir olduklarını, Ticari defterlerinde davaya konu tutarın defterlerinde nakit giriş ve çıkışlarının kayıtlı olmasının gerektiğini, Ortaklık ticari defterlerinde böyle bir kayıt bulunmadığını, davalı tarafın ticari defterlerinde de kayıt olup olmadığı bilinmediğini, bu sebeple taraflara ait ticari defter kayıtlarının incelenmesini talep ettiklerini, 6098 sayılı Borçlar Kanunu Madde 637 ye göre : “ Kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kişi ile işlemde bulunan ortak, bu kişiye karşı bizzat kendisi alacaklı ve borçlu olur.” Yukarda arz edildiği üzere alacaklı taraf , … Şirketi ve … ile ticari ilişkiye girerek ve kefil olarak … adına bankalara ipotek verdiğini, Senedin ortaklığın borcu karşılığı düzenlenmediğinin alacaklı tarafça da bilindiğini beyan ederek davalılar tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konulan kambiyo senedi sebebiyle davacı İş Ortaklığının Borçlu olmadığının tespiti ve İİK 72/2. maddesi çerçevesinde uygun görülecek teminat karşılığı icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilleri aleyhine açılan davayı kabul etmediklerini, Davanın öncelikle Usulü açıdan taraf sıfatı yokluğundan red edilmesi gerektiğini, Davacının adi ortaklık olup Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti de olmadığını, Bu sebeple ortaklık adına açılacak davaların adi ortaklığı oluşturan ortakların birlikte dava açması HMK gereğince zorunlu dava arkadaşlığı olarak açması gerektiğini, Bu hususun mahkemece re’sen nazara alınması gerektiğini, dava konusu senedin bir teminat senedi olmadığını, Senedin teminat senedi olabilmesi için senedin üzerinde “Teminat Senedidir.” ibaresinin açıkça olması gerektiğini, ayrıca senedin hangi işin teminatı olduğunun açıkça yazılması gerektiğini, Davacının kötü niyetli olup sulh protokolü ile takip konusu senedin teminat senedi olduğunu ispat etme çabası içinde olduğunu, senedin teminat senedi olmayıp adi ortaklığın müvekkiline olan borcu karşılığında verilen bir borç senedi olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada, davalı … şirketi aleyhine taraf teşkilinin sağlanması amacıyla konusu ve sebebi aynı olan dava açılmıştır. İlk Derece Mahkemesince; ”…Kural olarak adi ortaklığı ilgilendiren ihtilaflarda tüm ortakların birlikte hareket etmesi gerekmektedir. Ortakların birlikte dava açmaması halinde, ortaklardan biri tarafından açılan davaya diğer ortağın muvafakat etmesi gerektiği, ortağın muvafakat etmemesi halinde ise ortağa da davanın yöneltilerek yargılamaya devam olunması gerekir. Somut olayda, dava konusu bononun adi ortaklık tarafından tanzim edildiği halde, adi ortaklığın tarafı olan … İnş.San.ve Tic. Ltd. Şti, davaya muvafakat etmediğinden, davacı tarafa süre verilmiş ve davacı şirket … San.ve Tic. Ltd. Şti’ye birleşen dosya ile davayı yönelterek taraf teşkilini sağlamıştır. Bu sebeple asıl dosyanın davalıları tarafın aktif husumet ehliyetine yönelik itirazı yerinde görülmemiştir (Yargıtay 23. H.D 2015/2198 Esas ve 2017/2250 Karar sayılı ilamı). Somut olayda 03.08.2015 tarihli Sulh Protokolünün tarafların kabulünde olduğu, protokol hükümleri uyarınca ipotekler fek edilmiş ancak bankadan çekilen krediler ödenmemiştir. Söz konusu protokolde, birleşen dosyanın davalısı … ve dava dışı … tarafından çekilen ve bunlar tarafından ödenmesi gereken 503.245 TL’lik ödeme hariç tutularak, davalı alacaklı tarafından bankaya ödenen 129.150 TL’nin iş ortaklığınca ödenmesi kararlaştırılmış, ancak takip ve dava tarihi itibariyle bu miktar ödenmemiştir. Bu miktarın ödenmesi adi ortaklığa yüklendiği için davacı … firması da bundan sorumludur. Dava açıldıktan sonra davacı tarafından bu miktar ödenmiştir. Dolayısıyla davacı taraf protokolden kaynaklı tüm yükümlülüklerini dava açıldıktan sonra da olsa yerine getirmiş olup, teminat amaçlı olarak verilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine dair karar vermek gerekmiştir. İş bu asıl davanın açılmasına davalı taraf sebebiyet vermediğinden, asıl davada yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” şeklinde gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde yapmış olduğu açıklamalara benzer açıklamalarda bulunarak; dava ve takip konusu senedin alacaklı kişi ile diğer davalı … Şirketi ve ortağı … arasındaki ticari işlerin (Teminat mektubu veya çekilen krediler karşılığı kefalet ve ipotek verilmesi gibi ) teminatı olarak düzenlendiğini, ortaklığın bu ilişkiye alet edildiğini ve iş ortaklığının senet sebebiyle borçlu olmadığını, zira senedin teminat senedi olduğunu, Davalı alacaklı ve diğer davalı tarafın açık beyanları ile senedin nakit verilen borç karşılığı düzenlenmediğini, esasen davalı iki şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklandığını bildiklerini halde, alacaklı şirketin davacı iş ortaklığına karşı icra takibi başlatmasının başlı başına kötü niyet olduğunu, kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair Mahkeme kararının yerinde olmadığını, Diğer yandan davanın açılmasına sebebiyet verenin davalı alacaklı taraf olduğunu, davanın çok emek gerektiren bir dava olduğunu, tarifedeki asgari ücretin de üstünde bir ücret takdir edilmesi gerekirken davacı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesinin isabetli olmadığını, aynı sebeple yargılama giderlerinden davalıların müteselsilen sorumlu tutulması gerektiğini, Davalı … Şirketinin maktu vekalet ücreti olarak 3.400,00 TL ödemesine dair kararın da avukatlık asgari ücret tarifelerine aykırı olduğunu, davanın para ile ölçülebilen bir dava olduğunu, harçların nispi olarak tahsil edildiğini, tarife dışına çıkılarak maktu vekalet ücreti takdirinin yerine olmadığını beyan ederek, kararın belirtilen sebeplerle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … Ürünleri vekili istinaf dilekçesinde özetle; Adi ortaklığın tüzelkişiliği olmadığını, ortaklık adına açılan davaların ortaklar tarafından birlikte açılması gerektiğini, bu sebeple eldeki davanın husumet sebebiyle reddedilmesi gerektiğini, Dava konusu senedin bir teminat senedi olmadığını, adi ortaklığın müvekkiline olan borcuna karşılık verilen bir borç senedi olduğunu, adi ortaklığın ortaklarının 503.245,00 TL’den kendi malvarlıkları ile sorumlu olduğunu, ortakların ortaklığın borçlarından müteselsil sorumlu olduğunu, alacaklının ortaklardan herhangi birinden alacağın tamamını tahsil etme hakkına sahip olduğunu, Müvekkilinin, adi ortaklığın kullandığı krediler sebebiyle gayrimenkulleri üzerindeki ipoteklerin kaldırılması amacıyla 503.245.00 TL ana para, 203.164,20 TL 17.12.2016 ile 30.07.2018 arası işlemiş faiz ve 110.000,00 TL 03.08.2015 ile 17.12.2016 arasında işlemiş faiz olmak üzere toplam 816.409,20 TL’nin … tarafından ödendiğini, Geç ödeme yapılması sebebi ile ödemek zorunda kalınan faiz ve elde edilemeyen munzam zararların hesaplanması gerektiğini, bu sebeplerle dosyanın bilirkişiye sevk edilmesi gerektiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davası olup, asıl ve birleşen davada, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ve takibe konu 1.250.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunulduğu görülmüştür. Uyuşmazlık; Taraflar arasında imzalanan 03.08.2015 tarihli Sulh Protokolü uyarınca davacının yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, davacının bonodan dolayı borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı … San.ve Tic. Aş. ile birleşen dosyanın davalısı …San.ve Tic. Ltd. Şti.’nin kendi adlarıyla anılan İŞ ORTAKLIĞI 2 adlı bir adi ortaklık kurarak TOKİ tarafından ihale edilen Erzincan-Tercan toplu konut yapım işini üstlendikleri, bu iş karşılığında teminat olarak davalı … şirketine ait taşınmazlar üzerinde TOKİ lehine ipotek tesis edildiği ve yine bu taşınmazların teminat gösterilerek adi ortaklığın tarafı olan … şirketi tarafından bankadan kredi çekildiği, verilen bu krediler ve ipotekler dolayısıyla taraflar arasında 03.08.2015 tarihli Sulh Protokolünün imzalandığı, protokol uyarınca yüklenilen edimler yerine getirildiğinde alacaklının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibinden vazgeçeceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Davalı alacaklı tarafın, dava konusu bononun ipotek ve çekilen kredinin teminatı olarak verildiğini kabul ettiği, ancak davacı tarafın ve iş ortaklığının protokolden kaynaklı yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek davanın reddini talep ettiği görülmektedir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar yukarıda belirtilen sebeplerle davacı ve davalı … ve … İnşaat Orman Ürünleri tarafından istinaf edilmiştir. Davalının istinaf sebepleri incelendiğinde; Adi ortaklığı meydana getiren tarafların birlikte dava açması gerektiği ileri sürülerek, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur. Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Bu sebeple adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Bu açıdan ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Adi ortaklık, adına üçüncü kişiler aleyhine açılacak davaların bütün ortaklar tarafından açılması gerekir. Keza, bir ortağın diğer ortak veya ortaklar aleyhine açtığı davada da, tüm ortaklar davaya dâhil edilmelidir. Eldeki davada ise, bir ortağın diğer ortağa karşı dava açtıktan sonra ayrıca birleşen dava ile diğer ortağın da davaya dahil olması suretiyle taraf teşkilinin sağlandığı, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. İstinafa gelen davalı; dava ve takip konusu senedin teminat senedi olduğunu, ortalık ilişkisi içerisinde birleşen davalı adına çekilen kredilerin ve verilen teminatların bir teminatı olarak söz konusu senedin düzenlendiğini ileri sürmüş ise de; davalı alacaklı tarafın, dava konusu bononun ipotek ve çekilen kredinin teminatı olarak verildiğini kabul etmiş olması, ancak davacı tarafın ve iş ortaklığının protokolden kaynaklı yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürmesi ve protokolün düzenleniş amacı dikkate alındığında, teminat senedi iddiasına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Somut olayda 03.08.2015 tarihli Sulh Protokolünün tarafların kabulünde olduğu, gelen cevabi yazılara göre, protokol hükümleri uyarınca ipoteklerin fekkedildiği, ancak bankadan çekilen kredilerin ödenmediği hususlarında bir çekişme bulunmamaktadır. Söz konusu protokolde, birleşen dosya davalısı … şirketi ve dava dışı … tarafından çekilen kendileri tarafından ödenmesi gereken 503.245,00 TL’lik ödeme hariç tutularak, davalı alacaklı tarafından bankaya ödenen 129.150,00 TL’nin iş ortaklığınca ödenmesinin kararlaştırıldığı, ancak takip ve dava tarihi itibariyle bu miktarın ödenmediği, söz konusu miktardan adi ortaklıkla birlikte davacı … firmasının da sorumluluğunun bulunduğu, dava açıldıktan sonra davacı tarafından bu miktarın ödendiği, dolayısıyla davacı tarafın protokolden kaynaklı tüm yükümlülüklerini dava açıldıktan sonra yerine getirdiği anlaşılmakla, teminat amaçlı olarak verilen bonodan dolayı davacının davalılara borçlu olmadığı, aksi yöndeki istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacının istinaf sebepleri incelendiğinde; Protokolden kaynaklanan yükümlülüğün dava açıldıktan sonra yerine getirilmiş olması dikkate alındığında, asıl davanın açılmasına davalı taraf sebebiyet vermediğinden, asıl davada yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasında ve davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, aynı sebeple davacının icra takibi başlatmakta kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmakla tazminat talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu görülmüş, aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Diğer yandan birleşen dosya açısından davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden takdiren A.A.Ü.T göre 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin birleşen dosyanın davalısı …San.ve Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile davacı tarafa verilmesinde bir hukuka aykırılık görülmediği, kararın mahiyetine göre birleşen davalı aleyhine maktu vekalet ücreti hükmedilmesinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekili ve davalılar … ile … vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/12/2020 tarih ve 2017/892 E., 2020/746 K. sayılı kararına karşı davacı vekili ve davalılar … ile … vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Asıl dosya kapsamında; 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Birleşen dosya kapsamında; 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 21.347,00 TL’den mahsubu ile fazla alınan 21.266,30 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, 4- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 85.387,50 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 21.346,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 64,38,75 TL harcın davalılar … ve …’nden müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/11/2022