Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1059 E. 2021/1135 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1059 Esas
KARAR NO: 2021/1135
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2020/89 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, müvekkiline ait marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan davaya konu fiil ve işlemlerinin somut olarak tespit edilmesi mümkün olduğundan, dava konusu fiillerin bir ilaca ilişkin olması ve bu kapsamda davalı fiillerinin devam etmesinin kamu sağlığı açısından da risk teşkil etmesi ile müvekkili şirkete çok ciddi zararlar vereceği somut olmakla, HMK 389/1 maddesi uyarınca, davalı şirkete tebligat yapılmadan ve teminatsız olarak; Müvekkili şirketin … sayı ile tescilli “…” markası ile … sayı ile tescilli “…” markasına iltibas yaratan, davalıya ait … isimli ilaca ilişkin her türlü üretim, dağıtım, tanıtım, ithalat, ihracat ve satışının durdurulmasını ayrıca “…” isimli ilacın üretimine yarayan makine, araç, kalıp ile … ibaresini içerir ilaç kutusu, etiket, paket, iş evrakı, katalog ve her türlü materyal ve evraka el konulmasını, yine davalının internet sitesi olan https://www…com/ sitesindeki “…” isimli ilacın yer aldığı sayfalara ( https://www…com/ , https://www…com/…/ , https://www…com/…/) erişimin engellenmesine dair davanın kesinleşmesine kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ilgili internet sayfalarına ilişkin erişimin engellenmesine dair Mahkeme tarafından ilgili mercilere yazı yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 21/04/2021 tarihinde; “..HMK 389 ve devamı maddeleri ile 6769 sayılı SMK’nun 159. maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin takdiren teminatsız olarak kabulüne Davacı şirketin, … tescil numaralı “…” markası ile … tescil numaralı “…” markasına iltibas yaratan, davalıya ait … isimli ilacın üretiminin, dağıtımının, tanıtımının, ithalatının, ihracatının ve satışının durdurulmasına,” şeklinde karar verilmiştir. Davalı vekilinin 18/05/2021 havale tarihli dilekçesi ile ihtiyati tedbir kararına itiraz ettiği, itirazın mürafaalı olarak değerlendirildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesinin 23/06/2021 tarihli ara kararıyla; “TPMK kayıtları, Mahkememizin 2019/263 D. İş dosyası, Ankara 4 FSHHM’ nin 2019/276 E. sayılı dava dosyasındaki bilirkişi kurulu raporu, mürafaa duruşmasındaki taraf vekillerinin beyanları ve bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine” şeklinde karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; – Yerel Mahkemenin daha önce tedbir talebi hakkında gerek 03.03.2020 tarihli tensip tutanağı ile gerekse de 03.03.2020 Karar tarihli İhtiyati Tedbirin Reddi Karar başlıklı kararı ile Tedbir talebi reddettiğini ve söz konusu karara karşı davacı yanın itiraz etmediğini, tedbir ret kararının kesinleştiğini, ortada kesinleşmiş bir Mahkeme kararı varken Mahkemece kendi kararına karşı, üstelik herhangi bir yeni delil dosyaya sunulmamışken verilen kararın hatalı ve çelişkili olduğunu, – Mahkemenin 01.03.2021 tarihli duruşmasında Ankara 4 FSHHM’nin 2019/276 E sayılı davasında verilecek olan kararın işbu davayı etkileyeceğinden söz konusu dosyadan karar verilmesinin beklenilmesine şeklinde ara karar kurulmasına rağmen Mahkemece işin esasına girilip söz konusu Mahkeme kararı beklenilmeden tedbir kararı verilmesinin de çelişkili olduğunu, Ankara 4 FSHHM nin 2019/276 E. Sayılı dosyası ile derdest olan dosyadan alınmış rapor olduğunu ancak ortada henüz kesinleşmiş bir karar olmadığını, rapora itiraz edildiğini, – Dava konusu markalar her ne kadar 5. Sınıfta çakışıyor olsa da, hitap ettikleri tüketici grubunun son derece bilinçli olması, iki markayı kolayca ayırt edilebilir hale getirmekte olduğunu, markalardaki iki işaretin anlamsal, görsel ve okunuş olarak bir birinden farklı işaretler olduğunu, markaların görsel olarak benzer olmadığını, harf sayılarının da farklı olduğunu, farklı olarak kolayca ayırt edilebilecek nitelikte olduğunu, her iki markada ortak olan tek unsurun “…” işareti olduğunu, bu kelimenin de her iki markada da yapılan işi niteleyen herkesin sektörde kullanmış olduğu bir ibare olup ayırt ediciliği ve markasal koruması bulunmadığını, – Dava konusu ürünlerin genellikle tıp doktorları ve eczacılar tarafından önerilip kullanıldığını, yüksek riskli ilaç kategorisine girdiğini ve hitap ettikleri tüketici kitlesinin dikkatli ve bilinçli bir kitler olduğundan ve markalara ait ürünleri kullanan kişilerin genellikle doktorlar olduğu da düşünüldüğünde markaların karıştırılma ihtimali bulunmadığını, Tüm nedenlerle Sayın Mahkemece verilen davacının İhtiyati tedbir ret kararına itiraz edilmeyerek kesinleştiğinin 01.03.2021 tarihli Duruşmada yine Mahkemece tespit edildiğinden kesinleşmiş İhtiyati Tedbir ret kararına rağmen yeninden tedbire hükmedilmesinin, İhtiyati tedbir kararının reddine yönelik, müvekkil şirket lehine kazanılmış hak olmasının, Ret kararından sonra dosyaya sunulan yeni bir delil olmamasının, Davanın esasına ilişkin bir karar verilmiş olmasının, Yerli-milli bir firma olan müvekkili şirketin mahvına sebebiyet verecek şekilde karar verilmiş olmasının, her iki markanın da benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmamasının dikkate alınarak tedbire yönelik kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 10/01/2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi Gazete yayınlanıp aynı gün yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlıklı 159. maddesinde;”(1) Bu Kanun uyarınca; dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. (2) İhtiyati tedbirler özellikle aşağıda belirtilen tedbirleri kapsamalıdır: a) Davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması. c) Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi. (3)İhtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/1/2011 tarihli ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır. 6100 Sayılı HMK.’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389-(2). maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır. 6100 Sayılı HMK.’nun 390-(3) maddesinde; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek” zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır. Dosyaya ibraz edilen Ankara 4 FSHHM’ nin 2019/276 E. sayılı dosyasına ibraz edilen raporda davalının ürün ambalajı ile davacının tescilli ürün ambalajı şekil markasının benzer olduğu ve karışıklığa yol açacağı beyan edildiği, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesinde belirtilen yasal unsurların, davanın konusunu oluşturan talepler yönünden gerçekleştiği, yaklaşık ispatın bulunduğu, Mahkemenin değişen koşullar dikkate alınarak her zaman tedbir hususunda değerlendirme yapabileceği anlaşılmakla, ihtiyati tedbir kararına itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23/06/2021 tarih ve 2020/89 E., sayılı ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/10/2021