Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1036 E. 2021/1132 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1036 Esas
KARAR NO: 2021/1132
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/01/2021
NUMARASI: 2020/366 E. – 2021/56 K.
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil aleyhinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı doyası ile müvekkil aleyhine arabuluculuk belgesine dayanılarak icra takibinin açıldığını, arabuluculuk anlaşma belgesinin ucunun açık bırakıldığını, arabuluculuk anlaşmasında bir şekilde bir çerçevede lisans sözleşmesinin hazırlanıp 5 iş günü içerisinde imzalanacağı şeklinde ucu açık bir cümle bulunduğunu, davacının arabuluculuk anlaşması hakkında icra edilebilirlik şerhi alarak İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine icra takibine giriştiğini, iş bu kötü niyetli takip sonrası müvekkilin borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davası açma zaruretlerinin hasıl olduğunu, bu nedenlerle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, haklı davalarının kabulüne ve müvekkilin davalıya borçlu olmadığına karar verilmesine, ilgili arabuluculuk belgesinin iptaline, icra takibi başlatan kötü niyetli davalıdan alınmak üzere %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müzakerelerin tamamına taraf vekillerinin ve pek çoğuna da ilave olarak her iki şirket yetkililerinin iştirak ettiği ve nihayetinde arabuluculuk faaliyeti sonunda 20.09.2019 tarihinde imzalanan sözleşmeye müvekkil şirketin tüm iyi niyetli çabalarına rağmen davacı yanın riayet etmemesi üzerine icra edilebirlik şerhi alınması için başvurulduğunu, İstanbul Anadolu 20.Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.08.2020 tarihli 2020/407 Esas 2020/663 Karar sayılı kararı ile arabuluculuk antlaşma içeriğinin arabulucuğa ve cebir icraya elverişli olduğuna karar verilerek icra edilebilirlik şerhinin verildiğini, davacının edimlerini yaklaşık 1 yıl boyunca yerine getirmemesi üzerine icra edilebilirlik şerhinin verilmesi için İstanbul Anadolu 20.Sulh Hukuk Mahkemesine başvurduğunu, karşı yana yapılan tebligata rağmen herhangi bir beyanda bulunulmadığını, akabinde de İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takip neticesinde dosya borcunun tamamının ödenmek suretiyle infaz edilerek kapatıldığını, bu nedenlerle haksız ve kötü niyetli davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; ”Dava konusu arabuluculuk tutanağı ile kayıt altına alınan sözleşmenin özel hukuk hükümlerine tabi, sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde düzenlendiği ve tarafları bağlayacağı, anlaşma tutanağında açıkça oluşturulacak lisans sözleşmesinin imzalanmasından taraflarca imtina edilmesi halinde arabuluculuk anlaşma tutanağının geçerliliğini koruyacağı ve sözleşmeyi imzalamaktan imtina eden taraf hakkında diğer tarafın arabuluculuk anlaşma tutanağı hakkında icra edilebilirlik şerhi alarak tutanağı işleme koyabileceğinin kararlaştırıldığı, sözleşme serbestisi içerisinde düzenlenen bu hükmün tarafları bağlayacağının kuşkusuz olduğu, sözleşmeyi akdeden tarafların ticari şirket olduğu, basiretli tacir gibi davranarak altına imza attıkları sözleşme hükümlerinin kendi leh ve aleyhlerine ne gibi etkiler doğurabileceğinin bilincinde olmak zorunda oldukları, bu haliyle sözleşmenin açık hükmü gereği davalı tarafa ödenen bedelin istirdadı talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; – Taraflar arasında 20.09.2019 tarihli arabuluculuk anlaşma tutanağı düzenlendiğini, tutanakta davalı şirkete ait olan “…” isimli markanın kullanımı sebebiyle ödenmemiş olan bakiye alacağının ödenmesi ve ayrıca 2 yıl daha … isimli markanın kullanımına ilişkin sözleşme akdedildiğini, arabuluculukta yapılan anlaşmadan sonra davalı şirketle sözleşme hazırlanması noktasında belirlenen 5 günlük süre içinde görüşmeler yapıldığını, yapılan bu görüşmelerde davalı yan tarafından lisanslı ürünün kullanılacağı ürünler noktasında net olarak olumsuz tavır sergilendiğini, sözleşmenin oluşturulması için tutanakta 5 günlük süre belirlendiğini ancak mail yazışmalarından da görüleceği üzere lisanslı ürünün kullanılacağı ürünler açısından uyuşma sağlanamadığını, davalı şirketin hem yapılan anlaşmanın geçerli olduğunu ve anlaşmaya göre belirlenen ücretini talep edip hem de sözleşme görüşmelerinde ürünlere sınırlama getirip lisanslı ürünü kullandırmayıp lisans sözleşmesinin de oluşmadığını belirttiğini, müvekkili şirketin bu şartlar altında … lisanslı ürünleri kullanamadığını ve cebri icra tehdidi altında icra takibindeki borcu ödemek zorunda kaldığını, mail yazışmaları hiçbir şekilde dikkate alınmadan sözleşme yorumlanarak yarım sayfalık gerekçe ile hüküm verildiğini, arabuluculuk anlaşma tutağında ayrıca … lisanslı ürünlerden elde edilecek cironun yüzde 5’inin davalı şirkete verileceğinin kararlaştırıldığını ancak davalı şirketin lisans vermediği içi müvekkili şirketin hiçbir şekilde … ibareli ürünleri piyasaya süremediğini, … ibareli ürünlerin kullanılıp kullanılmadığı noktasında mahkemece ticari defter ve kayıtların incelenmesi gerekirken eksik inceleme ile dosyanın karara bağlandığını, – Her iki şirket yetkilileri arasındaki mail yazışmalarından görüleceği üzere arabuluculuk tutanağı imzalandıktan sonra davalı yanın olumsuz tavır göstermeye başladığını, davalı şirket çalışanlarından …’nın “palm yağı, şeker, emülgatör gidi maddeler bizim için uygun değildir” denmesine karşın … çalışanlarından …’in “palm yağı yerine ayçiçek yağı kullanabiliriz. Şeker noktasında ise ürünleri şekersiz ya da pekmezli yapabiliriz. Emülgatörsüz ürün üretebiliriz.” şeklinde cevap verdiğini, ancak davalı tarafından çekincesi olduğunu öne sürse de bu çekincelerine karşı çözüm yollarına sebep göstermeden olumsuz davrandığını ve kötüniyetli olduğunu, 5 günlük süre içerisinde asıl sözleşmenin yapılmadığı ve sözleşme ilişkisinin kurulmadığını kabul etmekle birlikte mahkemece aksinin kabulü halinde eğer yorumlama yoluna gidilecekse dosyada yer alan mail yazışmalarının sözleşme feshi olarak da kabulü gerektiğini, aksinin kabulü halinde müvekkil şirketin hem tutanakta yer alan ücreti ödemek zorunda kalacağı hem de … markasını ürünlerinde kullanamayacağı sonucu ortaya çıkacağını tem nedenlerle istirdat davasının kabulüne karar verilerek kararın kaldırılmasını talep etmişlerdir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Öncelikli uyuşmazlık; davaya bakmaya görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu hususunda toplanmaktadır. Davaya konu istem arabuluculuk tutanağının ön sözleşme niteliğinde ucu olarak imzalandığı gerekçesiyle, sözleşme yapılmaması ve sözleşme şartlarına uyulmaması nedeniyle geçersiz sayılmasına ve yapılan ödemenin istirdatı istemine ilişkindir. Dava, taraflar arasında arabuluculuk görüşmeleri sonucunda oluşturulan tutanak ile tarafların bağlı olup olmadığı, bağlı ise hangi kapsamda sorumlu oldukları, tutanak ile karar altına alınan koşullarda sözleşme gerçekleşmiş ise hangi taraf yönünden sözleşmenin ihlal edildiği, sözleşme ile lisans verilen “…” markasının davalılarca sözleşmeye aykırı olarak kullandırılıp kullandırılmaması kaynaklı ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir. Tescilli markanın lisans sözleşmesi ile kullandırılması 6769 Sayılı kanunda düzenlenmiş bulunmaktadır. Sözleşme şartlarının lisans alan veya veren tarafından ihlali halinde, tescilli bir markadan doğan haklar, lisans alana veya verene karşı dava yoluyla ileri sürülebilir. Somut uyuşmazlıkta davacı taraf, davalılarca arabuluculuk tutanağında yer alan şartlar ile marka lisans sözleşmesi ile kararlaştırılan yükümlülüklerin yerine getirilmediği ve ihlal edildiğinden bahisle istirdat istemli işbu davayı açmış olduğuna göre, davaya bakma görevi 6769 Sayılı kanunun 156. maddesi gereğince uyarınca Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne ait olup, tarafların iddia ve savunmaları itibariyle, uyuşmazlığın Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiğinden, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, mahkemece bu husus göz önüne alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle Mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince kararın kaldırılarak mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/01/2021 gün ve 2020/366 Esas, 2021/56 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3 ve 362/1-g maddelerii gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/10/2021