Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1005 E. 2021/1441 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1005 Esas
KARAR NO: 2021/1441
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/04/2021
NUMARASI: 2020/605 E. – 2021/343 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarih, 09-09/187-56 ve 09-09/187-56 sayılı kararlarına istinaden Rekabet Kurumu’nun internet sitesinde 12/03/2009′ da yayınlanan duyuru ile akaryakıt sektöründe bayilik sözleşmeleriyle bağlantılı olarak yapılan intifa ve benzer etkiye sahip ekipman, kredi, kira gibi ayni ve şahsi hakları içeren sözleşmelerin, rekabet yasağının süresini fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağını, bu tür anlaşmaların varlığı halinde beş yılı aşan süreler bakımından, 2002/2 Sayılı Tebliğ’de tanınan muafiyet koşullarının ortadan kalkacağının kamuoyuna bildirildiğini, sebepsiz zenginleşenin devamlı temerrüt halinde bulunduğundan alacaklının ayrıca bir ihtarda bulunmasının gerekmediğini, haksız fiilin faili gibi, sebepsiz zenginleşenin de devamlı temerrüt halinde olduğunu, davalılardan … Şirketi … ve …’nün Erzurum ili, Ilıca ilçesi, … mahallesi, … pafta, … parselde kayıtlı gayrimenkulde işletilen bayinin, diğer davalılar …, …, … ve …’ün ise bahse konu gayrimenkulün sahibi olduğunu, davalı … Şirketi … ve … ile müvekkilinin arasında bayilik sözleşmesi ve bununla ilintili sözleşmelerin Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarihli kararları ve Rekabet Kurumu’nun 12/03/2009 tarihli duyurusu nazara alındığında geçersiz hale geldiğini, müvekkili şirketin akdedilmiş sözleşmeler kapsamında üstlenmiş olduğu edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, dava konusu akaryakıt istasyonunun gelişimine ve işletilmesine katkı anlamında inkişaf bedeli ödemesi ile sabit yatırım harcamaları yapmış bulunduğunu, Rekabet Kurumu’nun öngördüğü şekilde Dikey ilişkinin sonlandırılması suretiyle bayilik ilişkisi ile ilintili tüm sözleşmelerin birlikte ve öngörülen zamandan önce neticelendirilmesi sonucunda, davacı şirketin peşinen ve sözleşme süresi öngörülerek yapmış olduğu inkişaf bedeli ödemesinin ve sabit yatırım harcamalarının geçersiz ve davacı şirketin yararlanamayacağı süreye karşılık gelen kısmının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre faiz ve semereleri ile birlikte davacı şirkete iadesinin gerektiğini, bu nedenlerle inkişaf bedelinin, geçersiz ve müvekkili şirketi tarafından kullanılamayacak sözleşme süresine karşılık gelen ve kıstelyevm usulüne göre hesap edilen 355.036,36 TL tutarındaki kısmının, müvekkili şirketçe inkişaf bedeli ödemesi yapıldığı tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesini, ayrıca akaryakıt istasyonunun yaptığı sabit yatırım harcamalarının, geçersiz ve müvekkili şirket tarafından kullanılamayacak sözleşme süresin e karşılık gelen ve kıstelyevm usulüne göre hesap edilen 2.950,00TL tutarındaki kısmının, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesini, yargılama giderlerinin davalı yana yüklenilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir. Davalılar …, …, … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkilleri arasında 24/04/2008 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalanmış olduğunu, davacı tarafından dilekçesinde belirtildiği gibi en fazla 5 yıl süre ile intifa hakkı tanınabileceğini, müvekkillerine ait olan taşınmazın üzerine 18 yıllığına davacıya intifa hakkı tanındığını, bu intifa hakkı karşılığında davacı tarafından bir kısım ödemeler yapıldığını, müvekkilinin bu paraya akaryakıt istasyonu için harcadığım, davacı tarafça daha sonradan söz konusu ekipmanları, kaplamalan ve ışıklı panoları tesise yapılan tüm eklentileri geri aldığını, müvekkilinin bu bedellerden ötürü zenginleşmediğini, müvekkilinin tapuda dava lehine intifa hakkı tanımış oldukları taşınması intifa hakkı ile beraber … isimli kişiye 23/06/2009 tarihinde … yevmiye nosu ile satmış olduklarım, taşınmazı satın alan kişinin intifa hakkım bilerek taşınmazı satın aldığım ve tesisi işletmeye devam ettiğini, taşınmazın yeni sahibi ile davacı arasındaki ilişkinin müvekkilleri tarafından bilinmediğini, davacı ile taşınmazın yeni sahibinin bayilik sözleşmelerini feshetmesini müvekkillerini bağlamadığını, intifa hakkının devam ettiğini, davacı tarafından müvekkillerinden istenen bedel 18 yıllık intifa için ödenen bedelin Rekabet Kurulu’nun kararma istinaden geri verilmesi olduğunu, ancak hem rekabet kurulu kararında belirtilen 5 yıllık sürenin dolmamış olduğunu ve taşınmazın üzerinde davaamn intifa hakkının devam etmesi nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, müvekkillerinin taşınmazı 3. bir kişiye devir ettiğinden 3. kişiye dava açılması gerektiğini, davacı tarafından taşınmazın …’na devir edildiğini bildiğini, davanın bu nedenle zaman aşımına uğradığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin kararının davalılar vekilince istinaf edildiği, Dairemizin 2020/55 E., 2020/221 K. ve 22/10/2020 tarihli kararı ile; “Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, sözleşme tarihinin 25.04.2008 tarihi olduğu, rekabet kurulu kararının 05.03.2009 tarihli olup, 18.09.2010 tarihinden itibaren muafiyetin son bulduğu düzenlemesinin bulunduğu, sebepsiz zenginleşmenin 18.09.2010 tarihi itibariyle başladığı ve dava tarihinin 19.09.2011 olduğu, Borçlar Kanununun 66’ncı maddesine göre; nedensiz mal ediniminden dolayı açılacak dava, zarar gören tarafın verdiğini geri almaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu günden itibaren on yıl geçmekle zamanaşımına uğradığı dikkate alınarak davacı tarafın talep edeceği bedelin 1 yıllık zamanaşımı içerisinde olup olmadığına ilişkin Mahkemece değerlendirme yapılmadığı, davalılardan …’e ilişkin vekaletnamenin bulunmadığı ve Mahkeme tarafından tamamlatılmadığı, şirket adına sunulmuş vekaletnamenin bulunduğu, … adına verilen cevap dilekçesinin vekaletname tamamlattırıldıktan sonra …’den beyan alınarak cevap dilekçesindeki hususlara ve özellikle zaman aşımı itirazına yönelik icazetinin bulunup bulunmadığının sorulmasına, şirket ve diğer davalılar yönünden cevap dilekçeleri tebliğ ve cevap süreleri dikkate alınarak ayrı ayrı zaman aşımı defi yönünden değerlendirilmesi ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek Mahkemece 6100 Sayılı HMK’nın 77.maddesi gereğince işlem yapılmak suretiyle varılacak sonuca göre uygun bir karar verilmelidir. çıklanan yönler gözetilmeyerek, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçe ile kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda 2020/605 esas, 2021/343 karar sayılı, 15/04/2021 günlü karar ile; “Rekabet Kurulunun bayilik sözleşmesi süresinin 5 yıl ile sınırlandırması nedeniyle inkişaf bedelinden davacının kullanamayacağı sözleşme süresine denk gelen bedelin istemi talebi BK 66. Madde gereğince 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, sebepsiz zenginleşmenin 18.09.2010 tarihi itibariyle başladığı, bu tarih itibariyle de sebepsiz zenginleşmenin başladığının davacı tarafından bilindiği buna göre 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra dava açıldığı anlaşıldığından … ve …, … açısından zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, Davalılar … Şirketi, … açısından inkişaf bedeline ilişkin davanın kabulüne” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya konu alacaklarının sözleşmesel ilişkiye dayandığını, müvekkili şirket ile davalı arasında dava konusu alacaklarına ilişkin Bayilik Sözleşmesi mevcut olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan davalarda zamanaşımı müddetinin 10 yıl olduğunu, -Kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için Yerel Mahkeme’nin gerekçesinin doğru olduğu ve dava konusu borcun sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı düşünülse dahi, müvekkili ile davalı arasındaki bayilik sözleşmesi ve bağlantılı olarak yapılan intifa, kira, ekipman, kredi ve benzeri etkiye sahip tüm sözleşmelerin 18.09.2010 itibariyle muafiyet dışında kaldığını, 18.09.2010 tarihinden 1 yıl sonrasına isabet eden 18.09.2011 tarihi tatil günü olan Pazar gününe denk geldiğini, bu nedenle de taraflarınca işbu davanın 19.09.2011 Pazartesi günü açıldığını Yerel Mahkeme kararının kaldırılması ile haklı ve usulüne uygun davalarının tüm davalılar bakımından kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir. İstinafa konu uyuşmazlık; Taraflar arasında akdedilen bayilik ve intifa sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararı uyarınca normal süresinden önce sona ermesi nedeni ile sözleşmenin normal süresi içinde biteceği inancıyla verilen inkişaf bedelinin ve semeresinin sözleşmenin geçersiz kalan süresine tekabül eden kısmından dolayı davalının sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği noktasında toplanmaktadır. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Borçlar Kanunu’nun konuya ilişkin 61. ve devamı maddelerindeki (TBK’nın 77 ve devamı maddelerindeki) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Rekabet Kurulu Kararı üzerine oluşan varlığı sona ermiş bir nedene dayalı olarak, sebepsiz zenginleşen taraf, davacının iyi niyetli olması nedeniyle, aldıklarını iade ile yükümlüdür. Dava konusu alacak sözleşmeye bağlı edimlerin yerine getirilmemesi nedenine dayalı ve sözleşmeye bağlı bir alacak olmayıp, Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarihli kararı ile geçersiz hale gelmiş bir sözleşmenin sonucundan kaynaklı iade talebine ilişkindir. Kurul kararı nedeniyle geçersiz bir sözleşme oluştuğundan, sözleşmeye değil, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre taraflar aldıklarını iade ile yükümlüdür. 6100 Sayılı HMK’nın “Sürelerin bitimi” başlıklı 92/2. maddesinde süre; hafta, ay ve yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay ve yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter hükmü yer almaktadır. Dava konusu olayda yıl olarak belirlenen süre sebebiyle son günün 18.09.2011 tarihinin hafta tatiline denk geliyor olması sebebiyle sürenin 19.09.2011 Pazartesi günü dolacağı, dava tarihinin 19.09.2011 olması sebebiyle zamanaşımının dolmadığı tüm davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davalılar … ve …, … (…) … açısından açılan davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi doğru olmamış olup, bu sebeple kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek, tüm davalılar aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmesi yönünde yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/04/2021 tarih, 2020/605 E., 2021/343 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Sabit yatırıma ilişkin açılan davanın feragat sebebiyle reddine dair karar kesinleşmiş olmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 3/a- İnkişaf bedeline ilişkin davanın KABULÜNE, 473.364,81 TL’nin dava tarihi olan 19.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 32.335,55 TL nispi harçtan, peşin yatırılan 7.337,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 24.998,45 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından yatırılan 18,40 TL başvuru harcı, 7.337,10 TL peşin harç, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 197,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 9.052,50 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/c- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Tf’ne göre hesaplanan 40.718,24 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Tf’ne göre hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 4/e- Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 143,90 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 306,00 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5/d- Davalılar tarafından istinaf yargılamasına ilişkin yapmış oldukları yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021