Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/999 E. 2022/699 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/999
KARAR NO: 2022/699
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI: 2017/323 E. 2018/259 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1978 yılında kurulan Amerikan firması olan … firmasından ülkemize ithal ettiği birçok ürünün distribütörü olup, www…com, www…com, www…com internet sitesi üzerinden satış yapılmakta olup, TPE’de … tescil nolu … ile … ibareli … tescil nolu markaların … Şti adına tescilli olup, müvekkilim ile aralarında inhisarı lisans sözleşmesi mevcut olduğundan davalılar adına www…com isimli internet sitesinden … ibaresinin kullanıldığını ayrıca müvekkilinin tescilli marka ürünlerinin satışının yapıldığı tespit edildiğinden, markanın kullanıldığı internet sitesindeki ürünlerin satışının durdurulmasına, men’ine, haksız rekabet ve tecavüz sebebiyle 10.000,00 TL maddi tazminatın yoksun kalınan kazanç 10.000,00 TL 68.maddde gereğince itibar tazminatına 10.000,00 TL toplam 30.000,00 TL tazminatın ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini ,yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava açma hakkı ve yetkisi olmadığından öncelikle husumet yönünden davanın reddine, davacının dayanağı olan markanın 35.sınıfa giren faaliyetler yönünden hak ihlali oluşturmadığı ve müvekkilinin web sitesindeki alan adının davacı markası ile iltibas yaratmayacağından internet sitesinde satışı yapılan ürünlerin fatura karşılığı alınmış orjinal ürünler olması sebebiyle İstanbul anadolu C.başsavcılığının 2016/12096 soruşturma dosyasından bu husus tespit edilmiş olduğunu davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesini talep ve beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporu, satış belgeleri , C. Savcılığı takipsizlik kararı dikkate alındığında; somut olayda davalılar tarafından satışa sunulan ürünlerin orjinal ürün olup dava tarihinden önce yetkili distrübürütör olan kişilerden davalılardan ürünleri alıp internet üzerinden satışa sundukları marka tükenme ilkesi ve KHK. nın 12. Maddesi dikkate alındığında ticari dürüstlüğe uygun bir kullanım olup yerinde olmayan davacı tarafın tüm talepler yönünden davasının reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkili şirket … Ltd. Şti., 1978 yılında kurulan Amerikan firması olan … firmasından ülkemize ithal ettiği bir çok ürünün Türkiye’de bağımsız distribütörlerle satışını ve dağıtımını gerçekleştiren, gerek Türkiye’de gerekse de dünyada en büyük pazara sahip olan bir şirket olup tüm ürünleri şirket ilkeleri çerçevesinde satıldığını, üretimi ve pazarlaması yapılan … ürünlerinin; kozmetik, parfüm ve takviye edici gıda ürün grupları olup Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın başta Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği ve Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Yönetmeliği’ne, Takviye Edici Gıdaların İthalatı, Üretimi, İşlenmesi ve Piyasaya Arzına İlişkin Yönetmelik ile bu Yönetmeliğe ait Uygulama Talimatı’na ve ilgili tüm yasal düzenlemelere uygun ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın izinli ürünleri olup bu ürünlerin satış ve halka arzları müvekkili şirketçe distribütörleri vasıtasıyla yapıldığını, 2-Online satışların ise müvekkili şirketin Şirket İlkeleri ile düzenlenmiş olup, E-ticaret satış- larının sadece resmi … websitesi bağlantıları olan www…com, www…com, ve bunlara bağlı … (www…com) tarafından yapılabileceğini, internet üzerinden satış yapan belli başlı sitelerin isimleriyle sınırlı kalmaksızın, online alışveriş merkezleri, mezat siteleri ya da online pazarlama araçları üzerinden ürün satışlarının yasak olduğunun açıkça belirlendiğini, bu bağlamda, müvekkili şirket ile bağlantısı olan www…com, www…com, www….com isimli üç internet sitesi dışında herhangi bir internet sitesinde müvekkili şirkete ait ürünlerin reklam veyahut satışlarının yapılmasının mümkün olmadığını, 3-TPE nezdinde ise, …’den ibaret 05.10.2009 başvuru tarihli ve … tescil numaralı marka ile …’den ibaret 15.11.1999 başvuru tarihli, ve … tescil numaralı markaların Amerika’da mukim … Şti. adına tescilli olduğunu, 4-Yurt dışında yerleşik gerçek ya da tüzel kişilerin, ekonomik siyasi ya da ticari sebeplerle, markasını Türkiye’de kendi adına değil de Türkiye’deki vekili ya da temsilcisi adına tescil edilmesini isteyebileceğini, Türkiye’de kendi adlarına tescil edilmiş olması durumunda da temsilcilerini yetkilendirebileceklerini, müvekkili şirketinde, 01.02.2009 tarihli ”…” ”Münhasır Pazarlama ve Lisans Anlaşması” ile Amerika merkezli … tarafından … markalı ürünlerin satışı ile yetkilendirilmiş olup, inhisari lisans hakkına sahip olduğunu, aksi lisans sözleşmesinde kararlaştırılmadıkça, inhisari lisans sahibi olan kişinin, 3. bir kişi tarafından marka sahibinin marka hakkına tecavüz edilmesi durumunda, marka sahibinin KHK uyarınca açabileceği davaları kendi adına açabileceği hukukumuzda kabul edildiğini, bu kapsamda müvekkili şirketin, TPE nezdinde tescilli marka sahibi olan Amerika’da mukim … Şti.’nin ülkemizdeki tek temsilcisi ve idare merkezi olarak inhisari lisans hakkı sahibi sıfatıyla marka sahipliğinden doğan hakların korunmasına yetkili ve mezun olduğunu, 5-Müvekkilinin inhisari lisans hakkı sahibi olduğu … tescilli markasının davalı tarafça ”www…com” isimli internet sitesinde alan adı olarak kullanıldığının tartışmasız olduğunu, 6-TPE nezdinde tescilli olan markanın müvekkilin izni, onayı, muvafakatı olmaksızın her ne amaçla olursa olsun kullanımı marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunu, davalı yanın, salt ”www…com” isimli internet sitesini kullanmakla kalmadığını, aynı zamanda www…com, www…com, www…com gibi internet sitelerine de link vererek, bu siteler vasıtasıyla son tüketici nezdinde karışıklığa sebep olduğunu, böylelikle, davalıların müvekkilinin tüm dünya çapında sahibi olduğu marka itibarından yararlanmaya çalıştıklarını, Bu noktada, müvekkiline ait olan www…com, www…com, www…com gibi siteler haricinde müvekkil ile hiçbir ticari bağı bulunmayan kişiler aracılığıyla kurulan internet sitelerinde ürünlerle ilgili öncesi/ sonrası, en iyi performans, en iyi fiyat vs. gibi gerçek olmayan, tüketiciyi yanıltıcı vaatlerde bulunulma- sı sebebiyle Tarım Bakanlığı tarafından müvekkile ithalat izni verilmemesi tehlikesininde bulunduğunu, 7-Yerel Mahkemeye sundukları 18.08.2016 tarihli dilekçede de detaylıca belirttikleri üzere davalılara ait ”www…com” isimli facebook sayfasında müvekkile ait tescilli markalı ürünlerin satışının yanı sıra … markalı başka ürünlerin de ”en iyi performans, en iyi fiyat, dünyanın en iyi protein tozu …” ibareleriyle satışının yapıldığını, bu durumun müvekkilin ithalat işlemlerine engel çıkardığının belirtildiğini, 8-Esasen müvekkilinin bu hususlara ilişkin şikayeti üzerine huzurdaki davalı … ile ihbar olunan …’nun yargılanmalarına İstanbul 1. FSHCM 2016/248E. sayılı dosyası ile halen devam edildiğini, 9-556 sayılı KHK 9.2. e. maddesi ile tescilli markanın aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılmasının ihlal olduğuna hükmedildiğini, iş bu madde gereğince, marka sahibinin, işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına dair hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılmasının önlenmesinin talep edebileceği düzenlenmiş olup, marka sahibi- ne tanınan bu hakkın, işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına dair hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluna bağlandığını, bu doğrultuda, davalının internet alan adında … ürünleri şeklin- deki kullanımının herhangi bir hakka veya meşru bir bağlantıya dayanmadığı tartışmasız olduğunu, 10-Müvekkilinin inhisari lisans hakkı sahibi olduğu tescilli … markasının davalılar tarafından internet alan adı olarak kullanımına dair herhangi bir rızasının bulunmadığını, davalıların, meşru bir bağlantıları bulunmadığını bizzat kendi savunmalarında dahi ingilizce … kelimesinin anlamının ”sonsuza kadar yaşam ürünleri” olduğu yönünde ikrar ettiklerini, davalıların müvekkilin inhisari lisans hakkı sahibi olduğu tescilli … markasını bu şekilde kullanmasının müvekkilinin markadan doğan haklarına 556 Sayılı KHK m. 9 ve 61 hükümleri gereğince tecavüz oluşturduğunu ve internet alan adının müvekkilinin markası ile karışıklık yarattığını, 11-Yine, Yerel Mahkemeye sundukları tüm dilekçeleriyle izah ettikleri üzere davaya ihbar olunan … ile … (Yerel Mahkemeye ihbar olunan olarak yanıt veren …) isimli şahısların, müvekkili şirket ile hiçbir bağlantılarının bulunmadığını, kendilerinin müvekkilinin eski distribütörleri olup, müvekkili şirketten ürün satın almaları ve kendi ekibini oluşturmalarının mümkün dahi olmadığını, 12-Ancak bu kişilerin müvekkilinin, yılların deneyimi ile tüm dünya çapında geliştirdiği distribütörlük sisteminin halen bir parçası gibi hareket ederek, bu sistemden faydalanmaya çalıştıklarını, haksız kazanç elde ettiklerini, şöyle ki, müvekkilinin, Amerika merkezli dünyaca ünlü bir şirket olduğunu, ürünlerini distribütörler ağı ile tüketicilere sunduğunu, bu distribütörlük ağının yılların tecrübesi ile dünya çapında kurulmuş bir sistem olduğunu, ihbar olunanların ise, distribütörlükleri feshedilmiş olmasına rağmen, adeta hala müvekkili ile bağlantısı varmış gibi, ortak pazardaki son tüketiciyi yanıltma gayesi ile hareket ettiklerini, nitekim, yerel mahkemeye sunulan, 05.01.2018 tarihli bilirkişi raporu ile de, davalı yanın internet sitesindeki ürünleri bu kişilerden satın aldığı ticari defterlerin incelenmesi ile açığa çıktığını, yukarıda arz ettikleri üzere ihbar olunan …’nun halen davalı … ile birlikte İstanbul 1 FSHCM 2016/248E. sayılı dosyası ile yargılanmasının da devam ettiğini, 13-Yerel mahkemeye sunulan bilirkişi raporları ile, davalıların müvekkilin inhisari lisans hakkı sahibi olduğu ürünlerin internet ortamında satışını yaptıklarının sabit olduğunu, yerel mahkemeye sunulan 09.08.2016 tarihli bilirkişi raporunda; ”www…com” isimli internet sitesinde çok sayıda ve çeşitte ”…” markalı ürünlerin tanıtım ve satışının yapıldığı, ürünlerde %45 oranında iskonto uygulandığı, satışların site üzerinden ve … numaralı whatsapp hesabı üzerinden yapıldığı” nın tespit edildiğini, 14-Yine 05.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davalıların davaya konu tescilli markalı ürünleri, ihbar olunan … ve …’den temin ettikleri, bu şahısların müvekkilinin eski distribütörleri olduğunu, böylelikle davalıların ürünleri ”paralel ithalat” yoluyla yurtdışından ithal ettikleri yönündeki savunmalarının da varit olmadığının açığa çıktığını, işbu rapor ile davalıların ürün satışından elde ettikleri faaliyet karlarının da hesaplandığını, her iki bilirkişi raporu ile, davalıların www…com isimli internet sitesinde müvekkilinin, inhisari lisans hakkı sahibi olduğu markayı kullanarak, müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiği açığa çıkmış ise de, yerel mahkemenin davanın reddine dair kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yukarıda açıklanan ve resen nazara alınacak sebeplerle usul ve yasaya aykırı Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10.07.2018 tarihli, 2017/323E.-2018/259K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini ve tehiri icra talebinin kabulü ile icranın geri bırakılmasına, ücreti vekalet ile yargılama giderlerinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, marka tecavüzü, davacı tarafından tescil edilmiş markanın davalıya ait www…com isimli internet sitesinden kaldırılması, internet sitesi üzerinden yapılan yayının ve satışların durdurulması, satışa arzın önlenmesi, www…com isimli internet sitesinin yayınının durdurulması, mahkeme kararının ilgililere tebliği ve kamuya yayın yoluyla duyurulması, davalı tarafın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden davranışları sebebiyle mevcut durumun ortadan kaldırılarak, tecavüz ve haksız rekabet öncesi durumun sağlanması, maddi tazminat, yoksun kalınan kazanç ve itibar tazminatı davasıdır. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili, Müvekkilinin 1978 yılında kurulan Amerikan firması olan … firmasından ülkemize ithal ettiği birçok ürünün distribütörü olup, www…com, www…com, www…com internet sitesi üzerinden satış yapılmakta olduğunu,, TPE’de … tescil nolu … ile … ibareli … tescil nolu markaların … Şti adına tescilli olduğunu, müvekkili ile aralarında inhisarı lisans sözleşmesi mevcut olduğundan, davalılar adına www…com isimli internet sitesinde … ibaresinin kullanıldığını, ayrıca müvekkilinin tescilli marka ürünlerinin satışının yapıldığı tespit edildiğinden, markanın kullanıldığı internet sitesindeki ürünlerin satışının durdurulmasına, men’ine, haksız rekabet ve tecavüz sebebiyle 10.000,00 TL maddi tazminatın yoksun kalınan kazanç 10.000,00 TL 68.maddde gereğince itibar tazminatına 10.000,00 TL toplam 30.000,00 TL tazminatın ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini ,yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiş, davalı … vekili, davacının dava açma hakkı ve yetkisi olmadığından öncelikle husumet yönünden davanın reddine, davacının dayanağı olan markanın 35.sınıfa giren faaliyetler yönünden hak ihlali oluşturmadığı ve müvekkilinin web sitesindeki alan adının davacı markası ile iltibas yaratmayacağından internet sitesinde satışı yapılan ürünlerin fatura karşılığı alınmış orjinal ürünler olması sebebiyle İstanbul anadolu C.başsavcılığının 2016/12096 soruşturma dosyasından bu husus tespit edilmiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı vekili tarafından yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. TPE kayıtlarına göre, …’den ibaret 05.10.2009 başvuru tarihli, … tescil numaralı marka ile …’den ibaret 15.11.1999 başvuru tarihli … tescil numaralı markaların Amerika’da mukim … Şti. adına tescilli olduğu, davacı şirketin Türkiye’deki tek temsilcisi ve idare merkezi olduğunu, münhasır pazarlama ve Lisans anlaşmalarına göre inhisari lisans hakkına sahip olduğunu, davalıların www…com internet sitesinde davacının tescilli markası olan … ibaresini kullandıkları, bu site aracılığıyla davacının tescilli ürünlerini satışa arz ettikleri, aynı zamanda www…com, — www…com., www…com gibi internet sitelerine de link vererek satışı gerçekleştirdikleri anlaşılmaktadır. Davalılarca satışı yapılan ürünlerin, faturalı olarak davacının eski distribütöründen alındığı, faturalı ve orijinal olduğu, davalılarca bu ürünlerin teminin yasal olmadığının davacı tarafça kanıtlanamadığı, distribütörlük anlaşması gereğinde davacının eski distribütörüne karşı ileri sürebileceği defileri sözleşmenin tarafı olmayan davalılara karşı ileri süremeyeceği, davacının orjinal markasını taşıyan ürünlerini pazarlamasının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği bu yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece 11.08.2016 ve 09.10.2018 tarihli bilirkişi raporları alınmış, 09.08.2016 tarihli bilirkişi raporunda; ”www…com” isimli internet sitesinde çok sayıda ve çeşitte ”…” markalı ürünlerin tanıtım ve satışının yapıldığı, ürünlerde %45 oranında iskonto uygulandığı, satışların site üzerinden ve … numaralı whatsapp hesabı üzerinden yapıldığı” nın tespit edildiğini, yine 05.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davalıların davaya konu tescilli markalı ürünleri, ihbar olunan … ve …’den temin ettikleri, ürünlerin orijinal ve faturalı oldukları, bu sebeple davalılarca bu haliyle satılmalarının marka tecavüzü yada haksız rekabet oluşturmayacağı doğru olmakla beraber davalıların bu satışları kendilerine ait ”www…com” isimli internet sitesini kullanarak, aynı zamanda www…com, www…com, www…com gibi internet sitelerine de link vererek gerçekleştirdikleri, ”www…com” isimli facebook sayfasında da başka ürünlerle birlikte davacıya ait tescilli ürünlerin satışını yaptıkları, kullanılan internet sitesi alan adındaki “…” kelimesinin asli unsuru olduğu, davacıların tescilli markası …’de ve davacıya ait www…com internet sitesi alan adında “… kelimesinin asli unsur oldukları görülmektedir. 556 sayılı KHK 9.2. e. maddesine göre, tescilli markanın aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılmasının ihlal olduğu, iş bu madde gereğince, marka sahibinin, işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına dair hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılmasının önlenmesinin talep edebileceği düzenlenmiş olup, marka sahibi- ne tanınan bu hakkın, işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına dair hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluna bağlanmıştır. 556 Sayılı KHK’nin 9/2-e bendi uyarınca meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla markanın bir başkası tarafından internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı olarak kullanımı aynı KHK’nin 62. maddesine göre marka hakkına tecavüz oluşturur ve marka hakkı sahibi, üçüncü kişinin bu eylemlerinin yasaklanmasını isteyebilir. Somut olayda yukarıda açıklandığı üzere, davalının internet alan adındaki kullanımlarının, davacının marka hakkı kapsamında kaldığı, davalının bu kullanımlarının ortalama tüketiciler nezdinde karışıklık yaratacağı ve davalı tarafa ait internet sitesinin davacıya ait bir site olduğu izlenimi doğuracağı, davalının internet sitesindeki davacıya ait tescilli ürünler ile başka markaların satışına yönelik satış hizmetlerinin, davacıya ait olduğu biçiminde bir algı doğuracağı, böylece ortalama tüketicilerin markasını taşıyan kullanımlar bakımından yanılacakları, davalının internet alan adında … ürünleri şeklindeki kullanımınında, herhangi bir hakka veya meşru bir bağlantıya dayanmadığı görülmektedir. Dolayısıyla davalı tarafın bu eylemlerinin, 556 Sayılı KHK’ nun 9 ve 61. maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, bu yönden davacı vekilinin istinaf başvurusunda haklı olduğu anlaşılmaktadır. Davacının , 556 sy KHK nın 62/b2 maddesi uyarınca, davalının ürünlerin satışından elde ettiği gelir sebebiyle yoksun kaldığı kazancı talep ettiği, bilirkişi tarafından yapılan incelemelerde, ürün satışlarından davalıların elde ettiği kar hesaplanmış olsada, satışı yapılan ürünlerin orijinal ve faturalı oldukları, bu şekilde yapılan satışın yasal olması sebebiyle, elde edilen karın, davacının yoksun kalığı kazanç olarak değerlendirilemeyeceği, satışa sürdüğü ürünlerin orijinal olması sebebiyle davalının markasal kullanımının davacının itibarını zedeleyici bir hususa rastlanmadığı, aksinin ve ayrıca davacının uğradığı maddi zararın davacı tarafça kanıtlanamadığı görülmektedir. Sonuç olarak, davalıların davacı şirketin markasını, iltibas yoluyla alan adı olarak kullandığı, davalı tarafların bu eylemlerinin, 556 Sayılı KHK’ nun 9. ve 61. maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, bu yöndeki davacı vekilinin istinaf başvurusunun haklı olduğu ve başvurunun kısmen kabulü gerektiği, mahkemece, davanın internet sitesi alan adı yönünden davanın kısmen kabulü yerine, tümden reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, fakat bu hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden resen, davacı vekilinin davasının kısmen kabulüyle, davalılara ait www…com internet sitesinin alan adının kullanımının davacının markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, bu sebeple www…com internet sitesinin yayınının durdurulmasına ve terkinine, diğer taleplerin ise kanıtlanamadığından reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 10/07/2018 tarih, 2017/323 E. 2018/259 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davacı vekilinin davasının kısmen KABULÜNE, 4- Davalılara ait www…com internet sitesinin alan adının kullanımının davacının markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, bu sebeple; www…com internet sitesinin yayınının durdurulmasına ve terkinine, 5- Diğer taleplerin ise kanıtlanamadığından reddine, 6- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının peşin alınan 893,33 TL’den mahsubu ile fazla alınan 812,63 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 6/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 80,70 peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 1.850,00 TL bilirkişi ücreti, 483,75 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 2.447,95 TL yargılama giderinden davanın kısmen kabul edilmiş olması sebebiyle, 1.223,98 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 6/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan, 82,40 posta giderinin, davanın kısmen kabul edilmiş olması sebebiyle, 41,20 TL’sinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına, 6/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen tecavüzün tespiti men’i yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4. maddesine red edilen maddi tazminat ve itibar tazminatı yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 7- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 7/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 7/b-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 142,75 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 240,85 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,4/c-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7/d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 21/04/2022