Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/995 E. 2022/632 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/995
KARAR NO: 2022/632
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/03/2018
NUMARASI: 2017/310 E. – 2018/73 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Tasarımın İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; Müvekkili adına TPMK’da … nolu locarno sınıfı 32 nolu 2.1 tekstil desen tasarıma ilişkin davalı tarafından tecavüzde bulunularak Bursa 3 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/79 D.iş dosyasından tespit yapıldığını bu nedenle tasarım hakkından doğan tecavüzün durdurulmasına, önlenmesine, 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte 5.000,00 TL itibar tazminatı, 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, tasarıma tecavüz teşkil eden ürünlere el konularak mülkiyet hakkı tanınmasına, kararın ilanına karar verilmesini yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Dosyaya ibraz edilen değişik iş dosyası yaptırılan bilirişi incelemesi, tüm deliller dikkate alındığında dava tasarım hakkına yönelik tecavüzün tespiti men’i maddi ve manevi tazminata ilişkin olup endüstriyel tasarıma tecavüz tescilli bir tasarımın sahibinin izni olmaksızın tasarımın aynı veya belirgin bir şekilde benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme akdi için icapta bulunmak, kullanmak, ithal etmek bu amaçla depolamak, elinde bulundurmak, lisans haklarını genişletmek, meskur fiillere iştirak etmek yardım ve bunlar teşvik etmek, fiilleri kolaylaştırmak , tecavüzün bilinmesine rağmen o malların nereden sağlandığını bildirilmesinden kaçınmak ve gasptır. Somut olayda yaptırılan delil tespiti sırasında davalı tarafın davaya konu ürünleri 2 konteynır kadar ithal edip satışa sunduğu, söz konusu kullanımın kartela üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerek tespit raporunda , gerek sonradan düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu kumaşın davacıya ait tescilli tasarıma görseldeki izlenime çok yakın bir kompozisyonun kullanıldığı bilgilenmiş kullanıcı nezdinde benzer olarak algılanabileceği söz konusu ürünün davacıya ait tasarım kapsamında kalıp tasarım haklarına yönelik tecavüz olduğunun tespitine, yine başkasına ait ürünün kullanımının haksız rekabet olup haksız rekabetin tespiti ve menine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Kanun Hükmünde Kararnamenin 48 maddesinde sayılan fiilleri işleyen kusurlu kişiler tasarım hakkı sahibinin zararını tanzim etmek ile yükümlüdür. Tasarım hakkı sahibinin uğradığı zarar sadece fiili kaybın değerini değil, ayrıca tasarımdan doğan haklara tecavüzden dolayı yoksun kalınan kazancı da kapsar. Yoksun kalınan kazanç zarar gören tasarım hakkı sahibinin seçimine bağlı olarak aşağıdaki değerlendirme usullerinden birine göre hesap edilir. a-tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin rekabet olmasa idi, tasarım hakkı sahibinin tasarımın kullanması ile elde edeceği muhtemelen gelire göre , b-tasarımdan doğan hakka tecavüz edenin tasarımı kullanmaktan elde ettiği kazanca göre, c-tasarımdan doğan hakka tecavüz edenin , tasarımı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre, Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında özellikle tasarımın ekonomik önemi, tasarımdan doğan haklara tecavüz edildiği andan itibaren geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında tasarıma ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler gözönünde tutulur. Somut olayda davacı taraf 53/2 a maddesine göre talepte bulunuş ise de, davalı tarafın ne kadar ürün sattığı ticari kayıt ve belgelerden tespiti yapılamamış, borçlar kanunu hükümleri dikkate alındığında 2 konteynıra yakın ürün satışı kabul edilerek bu ürün satışından dolayı 5.000 TL maddi tazminatın dava tarihi şartları dikkate alınarak borçlar kanunu ve hakkaniyet gereği maddi tazminat olarak davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Manevi tazminat yönünden tasarım hakkına yapılan tecavüzün niteliği ,tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü ve hakkaniyet gereği davacı tarafın talebi uygun görülerek 8.000 TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine , hükmün ilanına karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Her ne kadar itibar tazminat talebinde bulunulmuş ise de bu hususta itibar tazminatını gerektiren bir husus ispat edilemediğinden yerinde olmayan talebin reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı tarafın KHK nın 53 ve 54. maddeleri uyarınca maddi ve manevi tazminat talep ettiğini ancak Mahkemenin taleple bağlı bulunduğu halde Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddelerine göre hüküm kurduğunu, Mahkemenin taleple bağlılığı ilkesi gereği KHK 53/2 den karar vermesi gerektiğini,-Bilirkişi heyetinin 10.11.2017 tarihli raporunda, Davalı şirket hesaplarında yapılan incelemede, dava konusu kumaş ile ilgili üretim yapılmadığı, yurtdışından davaya konu kumaştan getirilmediği, yurt dışından 2015 ve 2016 yıllarında iki kez ithalat yapıldığı, yapılan ithalatlardaki ürünlerin dava konusu ürün olmadığı, iki ithalattan davalının toplam 306,40 metre kumaş getirdiği, davacı tarafın bu kumaşlar dava konusu kumaş olsa dahi isteyebileceği muhtemel kazancın 610,97 TL olduğunu tespit ettiklerini, bilirkişi raporunda davalı müvekkilinin uhdesinde belirtilen yıllarda üretim, alım- satım, ithalat ve ihracat yapılmadığının tespiti ile davacı tarafın davasını ispatlayamamış olduğunu, Mahkemece hiçbir delil ve belge ile ispatlanamayan davada takdiren 5.000,00 TL tazminata karar verilmesinin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığını, -Müvekkili şirketin dava konusu kumaş ile ilgili üretim ve ithalat ve satış yapmadığını, hal böyle iken müvekkili firma nezdinde sadece kartelada tespit edilen ürün ile ilgili olarak müvekkiline bir yaptırım uygulanmasının hukuken korunan bir menfaat olmadığını, showroom da bulunan yüzlerce kartelanın içinde davacıya ait tescilli ürüne benzer ürün kartelası bulunmasının ve üretimi yapılmamış, alım satımı, ithalat ve ihracatı dahi yapılmamış sadece kartelanın içinde yer alan bir parça ile müvekkilinin marka tecavüzünde bulunduğu kanaatine varmanın hukuksal bir açıklaması bulunmadığını, -Dosyada bulunan belge, delil, defter incelemesi ve sair tüm yazlı evraklara göre müvekkilinin tescilli ürünleri satın almadığı, bulundurmadığı, satışa sunmadığı sabitken gerekçeli kararda ürünlere el konulmasına, satışa sunmasının engellenmesine ve imhasına karar verildiğini, -Davacı manevi tazminat taleplerinin de reddi gerektiğini, müvekkilinin hiçbir şekilde bu ürünü kullanmadığını, kullanılmayan ve hiçbir şekilde müvekkil tarafından ithalatı ve satışı yapılmayan bir üründen sebeple müvekkilinin tasarıma zarar vermesi ve sonuç olarak itibarını da zedelemesinin hukuken imkansız olduğunu, davacının manevi tazminat taleplerinin de reddi gerektiğini, -Mahkemenin gerekçeli kararında yer alan hükmün kesinleşmesinden sonra masrafının davalıdan alınarak hükmün 5 büyük gazeteden birinde yayınlanmasına ilişkin kararının gerekçesinin bulunmadığını, Yerel Mahkemenin, tazminata hükmederken BK ya atıf yaptığını, takdiren verdiği kararının 5 büyük gazeteden birinde ilan ettirmeye hükmetmesi kararı ile orantılı olmadığını, davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, maddi ve manevi tazminat ile, verilecek kararın masrafları davalıya ait olmak üzere kamuya duyurulması için ülke çapındaki televizyon kanallarından ve gazetelerden bir tanesinde yayınlanması talebine ilişkindir. 554 Sayılı KHK’nın 7. maddesindeki”Bir tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olması, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile ikinci fıkrada belirtilen herhangi bir tasarımın böyle bir kullanıcıda yaratığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık olması anlamındadır. Herhangi bir tasarımın ayırt edici nitelik açısından kıyaslandığı diğer bir tasarımın; başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de veya dünyada herhangi bir yerde piyasaya sunulmuş olması veya Enstitü tarafından tescilli bir tasarım olarak yayınlanmış ve ayırt edici nitelik açısından değerlendirilen tasarımın başvuru veya rüçhan tarihinde henüz koruma süresini doldurmamış olması gerekir. Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınır.” düzenlemesine göre bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamından davaya konu kumaş tasarımlar ile davalı tarafından kullanılan karteladaki kumaşların, davacının … tescil numaralı tasarımına ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunun tespit edildiği, 554 Sayılı KHK’nın 17. maddesi uyarınca tescilli tasarımın kullanılmasının münhasıran tasarım hakkı sahibine ait olduğu, tespit edilen ürünler ile yapılan inceleme sonucunda usulüne uygun şekilde düzenlenen bilirkişi raporunda, ürünlerin davacı adına tescilli tasarım ile birebir aynı olduğunun belirlendiği, bu nedenle davacının tasarımdan doğan haklarının ihlal edildiği yönündeki belirlemede bir isabetsizlik olmadığı görülmüştür. Davanın, tescilli tasarımına tecavüzün tespiti ile bu tecavüz ve eylemlerin durdurulması, tasarımlara tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, davacı vekilince maddi tazminat istemi yönünden 554 Sayılı KHK’nın 52 ve 53. madde hükümlerine dayanıldığı, 554 Sayılı KHK’nın 50. maddesi; “48. maddede sayılan fiilleri işleyen kusurlu kişiler tasarım hakkı sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür.” hükmünü haiz olup, aynı KHK’nın 52. maddesinde ise, tasarım hakkı sahibinin uğradığı zararın, sadece fiili kaybın değeri değil, bu nedenle yoksun kalınan kazancı da kapsayacağı açıklanmış, bunun tespit usulleri belirtilerek bu noktada da hak sahibine seçim hakkı tanınmıştır. Bu bağlamda davada davacı vekili maddi tazminat yöntemi açısından anılan KHK’nın 52/a. maddesi hükmüne göre tasarımdan doğan hakka tecavüz edenin tecavüzü olmasaydı elde ettiği kazanca göre belirlenmesi talep edilmiş olup, Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tasarımın somut zararın belirlenmesine olan katkısı denetime elverişli bir biçimde belirlenmediği gibi emsal dosyaların tümünde bu katkının farklı oranlarda belirlenmiş olması gözönünde tutulduğunda bu hususun tam olarak belirlenmesinin de mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu durum karşısında, Mahkemece, belirlenen kazancının, salt davacı tasarımları kullanılarak elde edilmiş kazanç olup olmadığının kuşkuya yer bırakmaksızın tespitinin mümkün olmadığı kabul edilerek, somut olayın özellikleri de nazara alınarak 6098 Sayılı TBK’nın 50. maddesi uyarınca hüküm kurulmasında bir isabetsizlik olmadığı, yasanın düzenlemesi gereği Hakime bu konuda takdir hakkı tanındığı ve davalının bu yöndeki istinaf isteminin yerinde olmadığı ayrıca bilirkişi raporunda her ne kadar davalının ithal ettiği ürünlerin satışının belirlenemediği belirtilmiş ise de, kumaş kartelalarının davalının iş yerinde bulunduğu, esasen somut uyuşmazlığın niteliği de dikkate alındığında, davalının, davacının tescilli tasarımına tecavüz teşkil eden üründen ne kadar üretip satışa sunduğunun, buna bağlı olarak ne miktarda gelir ve kar elde ettiğinin, ürünün satışına etki eden tüm faktörlerin, dava konusu tasarımın ürününün satışına etki oranının dosya kapsamındaki delillerle tam olarak belirlenmesi de mümkün bulunmadığı, bununla birlikte, davacının tescilli endüstriyel tasarımına tecavüzde bulunulmuş olması nedeniyle bir maddi zarara uğradığı da şüphesiz olduğundan, TBK’nın 50. maddesi uyarınca mahkemece, zararın miktarının hakkaniyete uygun olarak belirlenmesinin uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Manevi tazminatın her olayın özel koşullarına göre hakim tarafından takdir edileceği, bu takdir hakkı kullanırken tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının, paranın satın alma gücünün, tarafların kusur durumlarının ve manevi tazminata yol açan eylemin niteliğinin göz önünde tutulacağı, buna göre somut olayda, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, 554 Sayılı KHK’nın 59. maddesi uyarınca davada haklı çıkan tarafın ilan talep hakkına sahip olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/03/2018 tarih ve 2017/310 E., 2018/73 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 888,03 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 223,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 665,03 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/04/2022