Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/99 E. 2020/312 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/99 Esas
KARAR NO: 2020/312 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2017
NUMARASI: 2014/73 E. – 2017/97 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Manevi Tazminat İstemli)
Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 13/11/2020
İSTANBUL(KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ tarafından verilen 16/05/2017 tarihli kararına karşı, davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacılar vekili dava dilekçesinde, davalı şirketin, Bakırköy Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/135 değişik iş, 2013/89 değişik iş sayılı kararları ile müvekkili şirketin merkezi ve … alışveriş merkezinde tescilli tasarımına tecavüz edildiği iddiası ile tespit işlemleri yaptırdığını, bu tespitlerin hemen sonrasında müvekkili şirketin söz konusu ayakkabıların satışını derhal durdurduğunu ve ayakkabıları temin ettiği … Ltd. Şti ile müvekkilinin markasına ve itibarına zarar geleceği endişesi ile 12.000 adet ürün siparişini karşılıklı mutabakatla iptal ettiğini, davalı yanın bununla kalmayıp müvekkili hakkında Bakırköy Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde 2013/295 esas no lu dosyasında tescilli olduğu tasarımının korunması iddiasıyla dava açtığını, davalının tescilli bir tasarımının bulunmadığını, yaptıkları tescil başvurusununda YİDK kararı ile iptal edildiğini, davalının tescilli tasarımı bulunmadığı halde tasarıma sahipmiş gibi davranarak kötü niyetle delil tespiti yaptırdığını bu nedenle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ederek, davalıdan 40.000,00 TL manevi, 20.000,00 TL maddi olmak üzere 60.000,00 TL’nin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, tasarım başvurusunun müvekkiline dava açma hakkı verdiğini, tasarım tescil başvurularının YİDK tarafından iptal edildiğini, YİDK kararına karşı iptal davası açacaklarını bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince; Tespit talep edilen tarihte davalının … sayılı tasarım tescil belgesinin sahibi olduğu, ilgili mahkemeden davalının delil tespiti talebinde bulunmasının yasal prosedüre uygun olduğu, davalının tasarıma tecavüz iddiasına dayalı yaptırdığı tespit ve tasarıma tecavüz oluşturduğu bilirkişice mütaala olunan ürünlerin tespit edilmesi sebebiyle davacının devam eden tarihlerde satışında azalma olmadığı, kar kaybının bulunmadığı, bilakis devam eden tarihte satışlarının arttığı, bu surette davacının tespit fiilinden kaynaklanan zararın söz konusu olmadığı, Davacı tarafça, 12.000 adet ürün siparişinin iptal edildiğini belirterek dosyaya bu hususta belge sunulmuş ise de, düzenlenen protokol incelendiğinde, ürün siparişini iptal ettiği belirtilen … Ltd.Şti ve … Ltd.Şti’nin … Şirketler Grubundan olduğu, aynı grupta bulunan şirketlerin yapılan tespitten etkilenerek siparişi iptal etmesi olasılığının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, bilirkişiler bu hususta hesap yapmış ise de, yapılan hesaplamaya itibar edilemediği, davacının sipariş iptaline yönelik iddiasını doğrulayan net ve kanıtlayıcı bir belge sunmadığı, gerek davacı şirketin zarar etmeyişi ve gerek belirtildiği üzere diğer iddiasını kanıtlayamaması sebebiyle davanın reddi gerektiği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; zarar hesaplaması yapılan bilirkişi raporları arasında miktar yönünden çelişkiler bulunduğunu ancak yine de bir zarar tespiti yapıldığını, mahkemece zarar oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davalı tarafından yaptırılan delil tespiti sonrasında 12.000 adet ürünün siparişinin iptal edildiğini, bu nedenle gelir kaybına uğradığını, ayrıca ticari itibarının zedelendiğini beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, endüstriyel tasarım siciline … numarası ile kayıtlı davalı ürünlerine, davacı tarafça taklit suretiyle tecavüzde bulunulduğu gerekçesiyle davalı tarafından Bakırköy Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/135 değişik sayılı dosyasında yaptırılan delil tespiti işlemi nedeniyle uğranıldığı iddia olunan maddi ve manevi zararın tespiti ile tahsiline yönelik tazminat davasıdır. Davacı, davalı tarafın talebiyle Bakırköy Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/135 değişik sayılı dosyasında yaptırılan delil tespiti işlemi nedeniyle zarara uğradığını iddia ederken davalı, tasarımın tescilli olmasından dolayı hukuki koruma altında tespit yaptırdıklarını, yasal haklarını kullandıklarını savunmuştur. İlk derece mahkemesince, 25.01.2016 tarihli heyet bilirkişi raporu, 13.05.2016 tarihli ek rapor, 08.02.2017 tarihli yeni bir heyet bilirkişi raporu aldırılmış, bilirkişiler bir kısım zarar hesaplamaları yapmış, neticede mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Endüstriyel tasarım siciline … numarası ile kayıtlı davalı tesciline yapılan itiraz neticesinde, Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından itirazın kabulüne karar verilerek tescilin iptaline karar verilmiş, iptal kararına karşı Ankara 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/344 Esas, 2017/280 Karar (Yargıtay bozma ilamından önce 2014/140 Esas, 2015/129 Karar) sayılı kararı ile verilen davanın reddine ilişkin karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/4306 Esas, 2019/1203 Karar sayılı kararı onanmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davalının, haksız fiile konu oluşturduğu iddia edilen delil tespiti işleminin yapıldığı 06.06.2013 tarihinde, davalı tarafından tescil başvurusunda bulunulan tasarımın tescil işlemine karşı dava dışı şirket tarafından bulunulan itirazın, değerlendirme aşamasında olduğu, tespit tarihi itibariyle henüz bir iptal kararının bulunmadığı, tespit tarihinde yürürlükte olan 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 34. ve 48/2. maddelerine göre, tasarımın, başvurunun yayınlandığı tarihte sahibine hukuki koruma sağlamaya başladığının hüküm altına alındığı, dolayısıyla, delil tespiti tarihi itibariyle, sicile … numarası ile kayıtlı tasarımın yayınlanmış olması nedeniyle davalının hukuki korumadan faydalanabileceği ortadadır. Ayrıca daha sonra TPE YİDK tarafından verilen tasarım tescilinin iptaline yönelik kararının geçmiş etkili olup olmayacağı tartışması bir yana, davacının istinaf sebebinin, 12.000 adet ürün siparişinin iptali nedeniyle uğranılan gelir kaybının hesabından ibaret olduğu, ancak delil tespitinin bir sonucu olarak siparişlerin iptal edildiğinin kabul edilemeyeceği, zira sipariş iptalinin bu yönde verilmiş bir tedbir kararı veya nihai hüküm neticesinde meydana gelmediği, henüz bir mahkeme hükmü veya ihtiyati tedbir kararının bulunmadığı bir dönemde davacının kendi insiyatifiyle siparişlerin iptaline karar verdiği, kaldı ki davacı vekilinin bu hususu dava dilekçesinde, ”…bu şartlar altında müvekkilin marka değerine ve ticari itibarına ciddi zarar vereceği vereceği endişesi ile müvekkillerden … adına önceden sipariş etmiş olduğu 12.000 adet ürün siparişini de … Ltd. Şti. karşılıklı mutabakat sonucu iptal etmiştir.” şeklinde ifade ettiği, bir kimsenin kendi yarattığı durumdan hukuki fayda sağlayamayacağı sonucuna varılmıştır. Başkaca, davacının maddi ve manevi zarar talebine esas olarak zarar iddialarını ispata yarar delil bulunmadığı kanaatine varılmakla yukarıda açıklanan sebeplerle de göz önüne alınarak davacının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4- İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacılar tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5- Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dair karar, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda işbu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/11/2020