Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/979 E. 2022/466 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/979
KARAR NO: 2022/466
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 15/05/2018
NUMARASI: 2015/125 E. – 2018/175 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin (… Filmcilik) dava dilekçesi’nde dökümü yapılan toplam 9 adet filmin (sinema eserinin) yapımcısı ve telif hakkı sahibi olduğunu, … Filmcilik’in sahibi olduğu söz konusu filmlerin, davalı …ne (… Yayıncılık) ait “… TV” logolu televizyon kanalında ve Dava Dilekçesi’nde dökümü yapılan gün ve saatlerde … Filmcilik’in yazılı izni, bilgisi ve (5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) m.52 kapsamında) sözleşme olmaksızın 10 kez yayınlandığını belirterek mali haklarına tecavüz edildiğini; yayınlanan filmlerin -FSEK m.68 uyarınca-ıslah etmek koşuluyla- emsal rayiç bedelin ( 5000 TL ) 3 katı olan 3 x 5000TL x 10 (izinsiz gösterim sayısı) = 150.000,00 TL’nin yayınlanma tarihinden itibaren işleyecek bankaların uyguladığı en yüksek ticari faiziyle birlikte davalı tarafça ödenmesini, muhtemel tecavüzün men’ini, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalı … Yayıncılık üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ticaret sicil kayıtlarından da anlaşılacağı gibi 2015 yılında el değiştirdiğini, el değiştirmeden sonra şirketin eski sahiplerinin … TV logosunu devir etmediğini ve bu logoyu kullanmaya devam edeceklerini beyan ettiklerini, bunun üzerine yapılan başvurular sonrası şirketin logosunun 13.02.2015 tarihinde … olarak değiştirildiğini ve müvekkil şirketin yayınlarını … olarak yaptığını, bu konuda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından alınan karar örneğini EK’te sunduklarını, sunulan resmi belgeye göre müvekkil şirketin söz konusu yayınları yapmasının imkansız olduğunu, şirketin hisse devrinden sonra … TV logosu altında yayın yapmadığını, davanın esas muhatabının … TV logosunu kim kullandıysa onun olduğunu beyan ederek, müvekkil şirketin el değiştirmeden sonra … TV logosunu kullanmadığı açık ve kesin olduğundan müvekkil şirkete yöneltilen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…Davacı tarafça sunulan USB bellek incelenmek suretiyle düzenlenen 11/04/2017 tarihli bilişim uzmanı bilirkişinin raporunda davaya konu … , …, …, …, isimli filmlerin … TV logosu ile yayınlandığının, yayın kayıtlarındaki alt yazılarda geçen haberlerin güncelliği teyit edilmek suretiyle tespit edildiği, davaya konu …, …, …, isimli filmlerin haberlerle teyit edilemediği anlaşılmışsa da … TV logosu ile yayınlandığının tespit edildiği, yayınların davalı şirketin lisans sahibi olduğu 01/06/2014 – 05/12/2014 tarihleri arasında, … TV logosuyla,yapıldığı, davalının şirketin hisse devri yapıldığı ve logonun eski ortaklar tarafından kullanıldığı iddiasının ispatlanamadığı, tüzel kişinin ortaklarının hisse devri yapılmasının şirketin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, sektör bilirkişisi tarafından düzenlenen 15/01/2018 tarihli raporda, davacının hak sahibi olduğu filmlerin, yapım yılı, oyuncuları gözönüne alındığında dolgu filmler kategorisinde değerlendirilebileceğinin beyan edildiği,, davalı kanalın uydu yayın lisansına sahip olduğu,filmlerin yapım yılı, oyuncuları , filmlerin yapıldığı dönemde ödül aldığı yada ticari başarı sağlandığına dair delil sunulmadığı, filmlerin gösterim saatleri gözönüne alınarak, sektör bilirkişi raporunda filmlerin yayın ve gösterim bedelinin her birinin 500,00-1.000,00 TL arası olduğu beyan edilmekle, ortalaması olan 750,00 TL’nin rayiç bedel olarak hesaplamaya esas alınabileceği, 6 adet izinsiz gösterim bedeli olan 4.500,00 TL’nin 3 katı 13.500,00 TL istenebileceği kanaatine varılmıştır. Davacı vekilinin 09/06/2017 tarihli dilekçesi ile davasını her bir gösterim için 3.000,00 TL’den 10 gösterim bedeli 30.000,00 TL’nin 3 katı olan 90.000,00 TL üzerinden ıslah ettiği anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacının …, … ve … isimli filmlerin hak sahibi olmadığı anlaşılmakla, bu filmler yönünden husumet yokluğundan davanın reddine, davalının, davaya konu …, …, …, …, … ve … isimli , filmleri davalıya ait kanalda izinsiz göstermekten men’ine, filmlerin izinsiz gösterilmesi nedeniyle FSEK 68/1.maddesi gereğince 13.500,00 TL’nin davalıdan 13.04.2015 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Gerekçeli kararda ”…, … ve …” isimli filmlerin hak sahipliğinin müvekkili şirkete ait olmadığı tespitine dayanak olarak filmlerin yapım tarihlerinin 1995 olması ve 1995 öncesi mevzuat uyarınca koruma süresi 20 yıl olması sebebiyle izinsiz yayın tarihlerinde müvekkilinin hak sahipliği süresinin dolduğu gösterildiğini, bu tespitin hak sahipliği süresinin hesaplanmasında devir tarihinden ziyade yapım tarihinin baz alınması sebebiyle hatalı olduğunu, İlk derece mahkemesinin tespitinin ancak devirler 1995 yılı öncesi yapılmış olsa idi, geçerli olacağını, ancak filmlerin üçünün de devir işlemi koruma süresinin 70 yıla çıkarıldıktan sonra yapıldığını, bu sebeple de hak sahipliğinin yapımcılara dönmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, kaldı ki dosyada alınan 08.03.2016 tarihli bilirkişi raporunun 4. sayfasında anılan filmler yönünden müvekkili şirketin hak sahibi olduğu tespit edilmekle birlikte hatalı da olsa hükme esas alınan 15.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda da tazminat hesaplamasının bu filmler de dahil edilerek yapıldığını, bu sebeplerden ötürü ”…, … ve …” isimli filmler yönünden davanın kabulü yerine husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesinin hükme esas aldığı 15.01.2018 tarihli bilirkişi raporundan önce rayiç bedel tespiti ile ilgili olarak davaya konu filmlerin rayiç bedel bilgilerinin …’dan celbedildiğini, bunun akabinde tazminat hesabı için içerisinde bir profesör akademisyen, bir sektör uzmanı hukukçu, bir yönetmen-senaristin bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alındığını ve böylelikle davaya konu filmlerin rayiç bedeli 3.000 TL olarak tespit edildiğini, davalı tarafın bu rapora karşı sunmuş olduğu 26.03.2016 tarihli dilekçesinde de rayiç bedele hiçbir itirazda bulunmadığını, yani rayiç bedeli kabul ettiğini, tüm bu hususlara rağmen dosyada tekrardan hangi gerekçe ile rayiç bedel tespiti amacıyla bilirkişi raporu alındığının anlaşılamadığını, Rayiç bedeller konusunda dosyada herhangi bir uyuşmazlık kalmamışken alınan 15.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişi tarafından rayiç bedelleri ne şekilde belirlendiği izah edilmişse de bu izahatların hiçbirinin hiçbir somut veriye dayandırılmadığını, filmlerin afaki şekilde kategorize edildiğini ve bu kategorilere göre rayiç bedel tespitinde bulunulduğunu, İlk derece mahkemesi tarafından itirazların hiçbir dikkate alınmadan hiçbir somut veriye dayanmayan bu raporun hükme esas alınarak karar verildiğini, 15.01.2018 tarihli bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişinin uzmanlık alanının da belli olmadığını, sonuç itibariyle …’dan rayiç bedel celp edilmesine, bu konuda yetkin bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına, davalı tarafın rayiç bedellere ilişkin hiçbir itirazının olmamasına ve tarafımızca makul gerekçeler ile itiraza uğramasına rağmen hiçbir somut veriye dayanmayan objetiflikten uzak ve uzmanlık alanı dahi belli olmayan bir bilirkişi tarafından tanzim edilen 15.01.2018 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hem usul hem esas açısından haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; RTÜK’ten gelen 02.09.2015 tarihli yazıda, 10.03.2014, 21.09.2014, 23.09.2014, 05.12.2014, 18.12.2014, 27.09.2014, 15.10.2014 tarihli yayınlarda … TV logosunun kullanıldığı, 10.03.2015 tarihli yayında …, 13.04.2015 tarihli yayına ilişkin biri … TV diğeri … olan iki logonun kullanıldığı, sunulan kayıtların hiçbirinde dava konusu eserlerin yayınlanmadığının görüldüğünün belirtildiğini, buna rağmen müvekkili firma aleyhine tazminata hükmedilmesinin yasal olmadığını, Gelen yazıya göre iki ayrı kanal üzerinden yayın yapıldığını, müvekkilinin … olarak yayın yaptığını, izinsiz kullanımların … TV üzerinden yapıldığı sabit iken kaçak yayınlardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, Müvekkilinin yayınlarını … olarak yaptığını, gelen RTÜK kayıtlarında … TV logolu medya hizmet sağlayıcısının üst kurul arşivinde bulunmadığı, ilgili … firmasından talep edilen ve gelen yayınlarda söz konusu yayınların yapılmadığının belirtildiğini, Davacı tarafından sunulan kayıtların RTÜK’ten gelen kayıtlarla örtüşmemesi, RTÜK’te ilgili kayıtların bulunmamasının yayınların kaçak olduğunun açık göstergesi olduğunu, davanın başından beri iddia ettikleri üzere … TV logosunun kaçak yayın şeklinde birileri tarafından kullanıldığını, Kaçak yayın yapan, ihlal fiilini gerçekleştiren yani izinsiz yayınları yapan firma ya da firmaların, kişilerin tespit edilmesi gerektiğini, davacının davasını ispat aracı olarak USB bellek kullandığını, sunulan delillerin yasal delil vasfı taşımadığını, izinsiz yayınların müvekkil firmaca yapıldığının RTÜK’ten gelen kayıtlarla ispat edilmesi, ileri sürülen iddialarla örtüşmesi gerektiğini, Yasal yayınları kayıt altına alan RTÜK kayıtlarının en önemli delil olduğunu, yasal bir sinyalden yayın yapılmış olsaydı RTÜK tarafından yasal olarak kayıt altına alınması zarureti bulunduğunu, davacının davasını ispat edemediğini, toplanan delillerden de bu yönde bir kanıt dosyaya sunulamadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusu incelendiğinde; Dava konusu uyuşmazlık; davaya konu dokuz adet filmin izinsiz olarak, davalıya ait … TV logolu kanalda on defa yayınlanıp yayınlanmadığı, eğer davacı hak sahibi ise, davacının mali haklarına tecavüz teşkil edip etmediği ve talep edilebilecek rayiç gösterim bedelinin ne olduğu noktalarında toplanmaktadır. Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun 28/03/2013 tarihli 2013/20 sayılı kararı ile, davalı … Radyo Televizyon Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin başvurusu üzerine 10 yıl süre ile “Genel türde” Uydu televizyon yayın lisansı verilmesine karar verildiği, Mahkemece Türksat’a yazılan müzekkereye verilen cevapta; davalı şirketin 11/06/2013-16/02/2015 tarihleri arasında … TV logosu ile T3Â uydusundan,11593,5 MHz frekansı ile yayın yaptığı, 16/02/2015 tarihinden sonra da isim değişikliği yaparak … logosuyla aynı frekanstan yayına devam ettiği, yazı cevaplarından davalı şirketin … TV logosunun 04/02/2015 tarihinde RTÜK Üst Kurulu kararı ile … olarak değiştirildiği, davaya konu filmlerden sadece … (yayın tarihi 13/04/2015) ve … (Yayın tarihi 10/03/2015) isimli filmlerin bu tarihten sonra yayınlandığı anlaşılmıştır. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) 02.09.2015 tarihli yazısında her ne kadar “… TV” logolu medya hizmet sağlayıcısının kayıtlarının Üst Kurul arşivinde bulunmadığı bildirilmiş ve davalı vekili tarafından filmlerin davalıya ait kanalda gösterilmediği iddia edilmiş ise de; Mahkemece, dijital kayıtların incelenerek, filmlerin gösterilip gösterilmediği, hangi tarihte ve hangi logo ile gösterildiğinin tespiti amacıyla teknik bilirkişiden 11.04.2017 tarihli raporun aldırıldığı, bilirkişi raporunda, davalı tarafından izin alınmadan kanalında yayınlandığı bildirilen ve USB bellek içinde dosyaya sunulan kayıtların incelendiği, incelemede; film görüntüleri TS, tarih, saat ve film ismi sıralaması ile verildiği ve bunun gerçek olup olmadığına yönelik tespitlerde bulunulduğu, her ne kadar bu kayıtlarda, davacının dilekçesinde yayın yapıldığı bildirilen tarih ve saat ile USB bellek içindeki TS kayıt zamanları tutsa da, bu verilerin sonradan değiştirilebileceği dikkate alınarak, içeriklerdeki haber ve olaylardan tarih sorgulaması yapmanın daha net sonuca götüreceğinin belirtildiği, bu kapsamda yapılan incelemede, USB yayın kayıtlarındaki görüntülerin hepsinde … TV logosunun var olduğu, film kayıtlarının tarih incelemesinin içeriğinde geçen alt yazı ve haber eşleştirmesinde en az 5 tanesinde tarihin ve saatin eşleştiği, diğer 5 tanesinde ise alt yazı ve haber geçişi olmadığından tespitin mümkün olmadığı, ancak farklı bir tarihte gösterime girdiğine dair bir emare de olmadığının anlaşıldığı, bu hali ile USB bellekteki kayıtlardan anlaşıldığı üzere, davalının kanalında sunduğu logo ile yayına giren bu kayıtların, muhtemelen belirtilen tarihlerde davalının kanalında yayınlanmış olduğu sonucuna ulaşıldığı, anılan raporun bilimsel ve teknik yönden denetime elverişli olduğu, ihlale konu filmlerin yayınlandığı tarihte davalının kanalın lisans sahibi olduğu, hisse devri yapılmış olmasının sorumluluğu ortadan kaldırmadığı, böylelikle adı geçen filmlerin yayınlanmadığına ait davalı iddiasının yerinde olmadığı, davacı vekilinin üzerine düşen ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği kanaatine varılmış olup, bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu incelendiğinde; Davaya konu ‘…” isimli filmin yapım yılının 1974 yılı, yapımcısının … – İstanbul Ticaret olduğu, filmin haklarının 1987 tarihinde davacı şirkete devredildiği, filmin alenileştiği tarihi takip eden 1975 yılı Ocak ayından itibaren 20 yıllık koruma süresinin 1995 yılı Ocak ayında dolduğu, davacının filmin gösterildiği 15/10/2014 ve 29/10/2014 tarihlerinde hak sahibi olmadığı, Davaya konu ”…” isimli filmin yapım yılının 2000, yapımcısının … şirketi olduğu, davacı şirkete FSEK 52. Madde gereğince mali haklarının devredildiğine dair sözleşme sunulmadığı, dolayısıyla davacının hak sahipliğini ispatlayamadığı, Davaya konu ”…” isimli filmin yapım yılının 1994, yapımcısının … – … Film olduğu, filmin mali haklarının …’e, … Filmcilik’in de 24/10/1998 tarihinde sözleşme ile davacı şirkete telif haklarını devrettiği, ancak 1995 tarihinden önceki filmlerde eser sahibinin yapımcı olduğu, koruma süresinin 20 yıl olduğu, filmin ilk alenileşme tarihini takip eden yılın Ocak ayından itibaren 20 yıllık sürenin başladığı, 20 yıllık koruma süresinin 01/01/2015 tarihinde dolduğu, filmin gösterim tarihi 13/04/2015 tarihinde davacının hak sahibi olmadığı, FSEK 51.madde gereğince uzayan koruma süresinden davacının faydalanamayacağı gerekçeleriyle bu filmler yönünden davanın aktif husumet ehliyeti yoklu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Diğer yandan sektör bilirkişisi tarafından düzenlenen 15/01/2018 tarihli raporda, filmlerin yayın ve gösterim bedeli olarak belirlenen 500,00-1.000,00 TL bedelin filmlerin, yapım yılı, oyuncuları, gösterim saatleri dikkate alındığında sektör teamüllerine ve piyasa koşullarına uygun olduğu, Mahkemece hükme esas alınan rayiç bedelin ve neticede belirlenen tazminat miktarının dosya kapsamına uygun düştüğü kanaatine varılmış olup, davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/05/2018 tarih ve 2015/125 E., 2018/175 K. sayılı kararına karşı taraflar vekilince yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 922,19 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 266,44 TL harcın mahsubu ile bakiye 655,75 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 24/03/2022