Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/968 E. 2022/373 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/968
KARAR NO: 2022/373
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2018
NUMARASI: 2016/292 E. – 2018/653 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dilekçesinde özetle; Davalı alacaklının davacılar aleyhine icra takibine giriştiğinin öğrenildiğini, takibin usulsüz olarak kesinleştirilmesi sonucu itiraz edemediklerini, davacı …’nın diğer davacı şirketin tek yetkilisi olduğunu, icra takibine konu kambiyo senedindeki imzanın davacıya ait olmadığını, sahte olarak düzenlendiğini ileri sürerek Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların kötü niyetli olduğunu, davacı şirketin içinin boşaltılarak hileli iflasa sebep olduklarını, senet üzerindeki imzanın davacıya ait olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı şirket hakkında Mahkemece 12/11/2015 tarihinde iflas kararı verildiği, bu kararın 23/06/2017 tarihinde kesinleştiği, iflasın açıldığı tarih olan 12/11/2015 tarihinden sonra açılan iş bu davada davacı şirketin taraf sıfatının kalmadığı, bu hususun dava şartlarından olduğu gerekçesiyle davalı şirket hakkında açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine, Davacı …’nın açtığı davada ise, yaptırılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporuna göre senet altındaki imzanın bu davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine, şartları oluşmayan kötü niyet tazminatının reddine,” karar verilmiştir. Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının haksız yere yaptığı takip ile olmayan borç için müvekkilleri aleyhine kambiyo takibinde bulunduğunu, senet üzerindeki imza ve yazıların müvekkili şirket sahibi ve tek yetkilisi olan … tarafından atılmadığını, onun eli ürünü olmadığını, davalı alacaklı ile hiçbir ticaretlerinin bulunmadığını, alacağın müvekkili şirketin defterlerinde görünmediğini, Bilirkişi raporunda, senet üstündeki imzaların müvekkili …’nın eli ürünü olduğu kanaatine varıldığını, ancak raporu kabul etmediklerini, uzman bilirkişilerden oluşan bir heyete inceleme yaptırılması ve oluşturulacak bu kuruldan rapor alınmak üzere dosyanın Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini, hükme esas alınan raporun eksik incelemeye dayalı olup, denetime elverişli olmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mevcut bilirkişi raporuna göre senet üzerindeki imzanın davacı …’ya ait olduğunu, davacının kötü niyetli olarak huzurdaki davayı açtığının böylelikle sabit olduğunu, Mahkemece %20’den az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekmesine rağmen talebin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kambiyo senetlerinden olan bonoya dayalı icra takibi kapsamında borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. Uyuşmazlık; Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu 15/08/2013 tanzim tarihli 35.000,00 TL bedelli senet üzerinde kefil sıfatıyla davacı …’ya atfen atılı bulunan imzanın kendisinin eli ürünü olup olmadığı, raporun hükme esas alınabilecek nitelikte olup olmadığı, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Davacılar vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde; İmza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda imza incelemesine Mahkemece davacının imza örneklerinin getirtildiği, Yargıtay uygulamalarına uygun bilirkişi incelemesinin yapıldığı, raporun bu haliyle bilimsel ve teknik yönden denetime elverişli olduğu, dava konusu senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, Mahkemece davanın reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde; Davalı vekili her ne kadar bilirkişi raporuna göre, senet üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olduğunun sabit olması nedeniyle davacının haksız olarak eldeki davayı açtığından bahisle kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiş ise de; davacı vekili tarafından talep edilmiş olmasına rağmen Mahkemece verilmiş bir ihtiyati tedbir kararının bulunmadığı, kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için İİK’nun 72/4. maddesinde belirtilen koşulların somut olayda gerçekleşmediği, bu itibarla davalı vekilinin istinaf sebeplerinin de yerinde olmadığı anlaşılmışıtr. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/06/2018 tarih ve 2016/292 E., 2018/653 K. sayılı kararına karşı taraf vekillerince yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/03/2022