Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/965 E. 2022/513 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/965
KARAR NO: 2022/513
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/04/2018
NUMARASI: 2015/215 E. – 2018/172 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 12/05/2012 tarihli 3 yıl süre ile Menerjerlik Sözleşmesinin imzalandığını, davalı sanatçı …’in yurt içinde ve yurt dışında her türlü sahne program ve showlarını, sponsorlar vasıtası ile düzenlenecek her türlü konser, sahne çalışmaları program ve shovlarını, televizyon kanallarına yapacağı talk show, müzik eğlence ve radyo programlarını, kendisinin görüntülü olarak yer alacağı reklamları kısa ve uzun metrajlı TV kanalları veya sinemalarda gösterim için hazırlanmış film, dizi ve dokümanter çalışmaları davacı müvekkil şirketin organize edeceğini, davacının davalı …’e sözleşme tarihi olan 15.02.2012 tarihinden itibaren bir yıl içinde albüm yapmayı taahhüt edip “…” adlı albümün davacı şirket tarafından 2012 ekiminde çıkartıldığını, müvekkili şirketin tüm taahhütlerini yerine getirdiğini, sözleşmenin 4. Maddesine göre davalının yapacağı tüm etkinlikleri davacı şirketin muvafakati olmadan yapamayacağı ve hatta sözleşmenin imzalanma tarihinden sonra davacı şirketin tayin edeceği özel-tüzel kişiler dışında kimse ile sözleşmede belirlenen etkinlikler için davalının sözleşme yapamayacağını, davalının ise sözleşmeye aykırı olarak davacı şirketin bilgisi dışında radyo ve TV programlarına katılmaya, kulüp ve barlarda program yapmaya ve konserler vermeye başladığını ve hatta …’da program yapmaya başlaması üzerine bu işletmenin davacı şirket tarafından noter ihtarnamesi ile uyarıldığını, davacı şirketin muvafakati dışında 2014 yılı ortalarında ikinci albümü olan “…” isimli albümü … Firması kanalıyla piyasaya sürdüğünü ve davacı şirketin 03.12.2014 tarihinde menajerlik sözleşmesini tek taraflı olarak fesih ettiğini, davacı şirketin üzerine düşen yükümlülükleri tamamı ile yerine getirdiğini, davalı sanatçının ise sözleşmenin hiçbir şartına uymayarak net bir şekilde sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalının, cezai şart olarak belirlenmiş olan 100.000 Amerikan dolarının ödemekle yükümlü olduğunu, bu sebeple müvekkilinin uğradığı zararın fazla ilişkin hakları saklı kalmak şartı ile şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tazminine karar verilmesine talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ticaret mahkemelerinin görevsiz olduğunu, davacının sözleşme ile üstlendiği hiçbir borç ve yükümlülüğü yerine getirmediğini,Davacının davalı müvekkiline karşı sözleşme kapsamındaki borç ve yükümlülüklerini ifa etmediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi ihlal ettiğini,Davacıya sözleşme kapsamındaki borç ve yükümlülüklerini ifa etmesi için ihtarname keşide edildiğini,Davacının sözleşme ile üstlendiği borç ve yükümlülüklerini ifa etmeyerek sözleşmeye aykırı davrandığı gibi ayrıca sözleşmenin davalı müvekkili tarafından da ifasına engel olduğunu, bu hususta davacıya ihtarname dahi gönderildiğini, davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince; ” Bu kapsamda davalı yanca ileri sürülen savunmalar ve hususa işaret eden son bilirkişi raporu nazara alındığında davacı yanca açılmış olan davanın haksız olduğu mahkemkemizce sabit görülmüştür. Davacı maddi tazminat isteminde bulunmuş ise de ticari defter ve kayıtlarını dosyaya ibraz etmediği zarar iddiasının kanıtlanamadığı, ilk iki bilirkişi raporunun farazi ihtimallere göre hazırlandığı, son raporun ise ayrıntılı sektör incelemesini içerdiği, sözleşme yorumunun ve hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu hususları dikkate alındığında; taraflar arasında akdedilen 12.05.2012 tarihli sözleşme kapamı bir bütün olarak incelendiğinde davalının yükümlülüklerini ihlal etmediği, davacı menajerin (Yapımcı’nın) sürekli olarak yurtdışında yaşaması ve yapımcı ve menajer olarak yapması gerekenleri eksik ve sektörel teamüle göre tam olarak yerine getirmediğinden , bu tür sözleşmeler kapsamında asıl ifa ile yani davalıya sahne,konser,tv programları vb iş sağlanması hususlarının davacının asli yükümlülüğü kapsamında olduğu, davacının kendi kusurun kaynaklanan uygulamalar kapsamında maddi tazminat ve cezai şart talep etmesinin MK 2. madde kapsamında hakkaniyete uygun bulunmadığı anlaşılmıştır. Bilindiği üzere karşılıklı taahhütler içeren sözleşmelerde ifayi güvence altına almak için cezai şart öngörülmesi mümkündür ve geçerlidir. Ancak böyle bir düzenlemenin geçerliliği sözleşmede taraf dengesi gözetilerek her iki tarafa adil yükümlülükler getirilmesi ve yine her iki taraf lehine cezai şart düzenlenmesi ile mümkündür. Aksine sözleşmeler yok hükmündedir. Sözleşmede; davacının çalışma özgürlüğünü, sözleşme serbestisi hakkını, hayatını idame ettirme gibi temel kişilik haklarını ihlal edici hükümlere yer verilmiştir. Sözleşmenin bütünü dikkate alındığında sıralanan tüm yükümlülükler sanatçının aleyhinedir. Tüm sanatsal çalışmalar ile ilgili olarak para alınıp ödeme yapılması münhasıren menajere ait olduğu menajer tarafından yapılmamış işlerde çalışamayacağı, menajerin gösterdiği işlerde ve koşullarda çalışma yükümlülüğü bulunduğu, sanatçının hem iş hem özel yaşamını ağır şekilde kısıtlayıcı hükümlere rağmen menajer aleyhine hiç bir yükümlülük getirilmediği anlaşılmıştır. Davalının hayatını sürdürmek için düzenli bir gelire ihtiyaç duyacağı , davalının kendisini bağlayan adeta kelepçe bir sözleşme ile kendisini yoksulluğa terk etmesinin sanatçıdan beklenemeyeceği, dolayısıyla da aksi içerikteki sözleşme hükümlerinin anayasa ile korunan kişilik haklarının ihlali nedeniyle kamu düzenine aykırı bulunduğu, sanatçıya iş sağlama yükümlülüğünü yerine getirmeyen menajerin sanatçının kendi imkanlarıyla bulduğu düşük bütçeli işleri dahi engellemeye çalışması,dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı gibi kendi yükümlülüğünü yerine getirmeyen borçlunun karşı tarafın borcunu icrasını talep edemeyeceğine ilişkin borçlar kanununun amir hükmü de gözetildiğinde davacının tazminat ve cezai şart isteminin hakkaniyete uygun bulunmadığı anlaşılmıştır. Toplanan deliller, özellikle sektör uygulamalarının denetlendiği son rapor , sözleşme hükümleri ile birlikte incelendiğinde; davacının yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmemesi davanın dayanağını oluşturan sözleşme hükümlerinin davalının çalışma özgürlüğünü, yasal dinlenme hakkını ve sözleşme serbestisini kısıtladığı için kişilik haklarını ihlal edici mahiyette olduğu bu nedenle de kamu düzenine de aykırı olduğundan sözleşmede dayanılan maddelerin davalı aleyhine düzenlenmiş olması bu kapsamda Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi de gözetilmek suretiyle davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -09.02.2016 tarihli ara karar uyarınca hazırlanmış olan rapor sonucunda müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülüklerin tamamı ile yerine getirdiği, davalı sanatçının sözleşmeye aykırı hareket ettiği, dürüstlük kuralına aykırı hareket ederek bahsi geçen gece kulüplerinde sahne aldığı, sözleşmesi bitmeden başka müzik şirketi ile yeni sözleşme imzaladığı ve davacının uğradığı zararla cezai şart olarak belirlenen 100.000 USD’nin davalıdan tahsil edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, davaya konu sözleşmenin 3.maddesinin g bendi ” şirket ve sanatçının kararlaştırılmış olduğu klip çekimi, yayını ve albümün yapımı 15.05.2012 tarihinden itibaren 12 ay içerisinde yapılacağını karşılıklı olarak beyanla taahhüt eder. Bu süre uzadığı taktirde sanatçının karşılıklı fesih hakkı doğar ” şeklinde düzenleme bulunduğunu, Davacı müvekkilinin vaat ettiği süre içerisinde söz ve müzikleri davalı … tarafından yazılmış 6 şarkı 2 remixten müteşekkil … Albümünü çıkardığını ve albümün ilk şarkısı olan … isimli şarkının da video klibinin yönetmen …eşliğinde çekildiğini, davacının sözleşmede davalı tarafa vaad ettiği albüm, klip ve yayını için üzerine düşen her türlü sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirdiğini, 24.07.2017 tarihinde sunulan 2. bilirkişi raporunda davacının 2012 Ekim ayı içinde … ile işbirliği yaparak, … isimli albüm yaptığı, … isimli şarkıya klip çektiği, bu klibin tanınmış, başarılı bir yönetmen olan … eşliğinde gerçekleştirildiği, … albümünün tanıtımının davacı tarafından yapıldığı, yapılan incelemede davalının …’de yayınlanan …’ün programında ve …’de yayınlanan …’ın programında konuk olarak yer almasının sağlandığı, yine bu süreçte davalının … , … , … ‘de yer alan magazin programlarında bulunduğu, … ve … isimli mekanlarda sahne aldığının da tespit edildiğini, 3.kez dosyaya sunulan bilirkişi raporunda da davacı müvekkillinin akdi yükümlülüklerini yerine getirdiğinin tespit edildiğini, -Davaya konu sözleşmenin 4.maddesi; ”…çalışma koşullarının belirlenmesi, onaylanması, organizasyonu, yapımı, pazarlanması, bedellerin belirlenmesi ve tahsil etme şart ve şekillerinin tespiti münhasıran şirkete aittir. Sanatçı, şirketin yazılı izni ve muvafakati olmadıkça bu çalışmaları yapamaz. Sanatçı , şirketin izni olmadıkça 3.kişilerce yukarıda belirtilen anlaşmaları yapamaz. ” şeklinde olduğunu, Davalının, müvekkili ile imzaladığı sözleşmenin henüz 11.ayında izinsiz olarak … adlı mekanda sahne almaya başladığını ve konuyla ilgili …’e 19.04.2013 tarihinde … yevmiye numarası ile ihtar çekildiğini, Davalının, … yetkilileri ile harici anlaşma yaparak sözleşmeye aykırı davrandığını, davalı hakkında afişler basılarak, programlar bilboardlarda deklere de edildiğini,-Davalının, sözleşmenin henüz 11.ayında, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesi ile geçimini sağlayamayacak bir duruma düşmüş olduğu iddiasında bulunduğunu ancak bu konu ile ilgili taraflarına bir ihtarname dahi gönderilmediğini, …’a gönderilen ihtarnameden sonra taraflarına ihtarname gönderildiğini, ihtarda özellikle talep ettiği bazı tv ve radyo kanallarında program organize edilmesi gerektiği, 1 ay içinde haftada en az 1 tv ve 1 radyo programı olmak üzere toplamda 8 adet radyo ve tv programı organize ve ayda en az 6000 TL kazanması gereken davalı için ayda 4 kez sahne konser programı yapılmasının talep ve ihtar edildiğini, söz konusu ihtarname keşide edilmeden önce zaten davalının sözleşmeye aykırı davrandığını, çekilmiş ihtarın kötü niyetli olduğunu ayrıca taraflarından talep edilen hususların hiç birisinin dava konu sözleşmede bulunmadığını, -Davalı vekili cevap dilekçesinde cezai şart talep edebilmek için sözleşmenin ayakta tutulması gerektiğini, cezai şart talep eden tarafın sözleşmeyi feshetmemesi gerektiğini beyan etmiş ise de, cezai şart hükmünün geçerli olduğunu,-Davalı tarafın daha sözleşmenin başında sadakat yükümlülüklerine ve ahde vefa ilkesine aykırı davrandığını ve kötü niyetli bir şekilde hareket ettiğini, mahkemenin ilk kez sözleşme imzalayan davalının korumasız olduğu konusunda direkt kanaat getirmişken izah ettikleri hususlar konusunda hiç bir açıklama yapmadığını, davacı müvekkilinin Londra’da ikamet etmesinin de sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı davranacağı anlamına gelmeyeceğini, -Sözleşmenin 4. maddesine bakıldığında 3. maddedeki çalışmaların tespiti, koşulların belirlenmesi, onaylanması, organizasyonu, yapımı, pazarlanması, bedel belirlenmesi , tahsil etme şart ve şekilleri tespitinin şirkete ait olduğunu, Davalı tarafın maddi zorluk içinde olması halinde taraflarına ihtar göndermesi ve taraflarından onay alması gerektiğini, Davalı tarafın izinsiz sahne almaya başladığını, bu konuda ihtarnameden haberdar olduktan sonra taraflarına kötüniyetli şekilde ihtar keşide ettiğini, sözleşmenin 13. Maddesinde de cezai şartın fahiş olmadığının da davalı tarafından kabul edildiğini, tüm sebeplerle kararın kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı Yapımcının, sözleşmede ve yukarıda anılan borç ve yükümlülüklerini hiçbir şekilde ifa etmediğini, sözleşmeyi ihlal ettiğini, Davalı sanatçı için herhangi bir sahne&konser, dizi, reklam, sinema oyunculuk işi yapmadığını, Sahne&konser organizasyon ve yapımcılığı yapmadığını, davalı sanatçıya herhangi bir ücret ödeme de yapmadığını, Davacı yapımcının sözleşmeyi ihlal etmesi üzerine; davalı müvekkil sanatçı tarafından davacı yapımcı’ya beşiktaş …Noterliği’nin 07.05.2013 tarih ve … No’lu ihtarname keşide edildiğini, ihtarname ve tanınan 1 aylık süreye rağmen davacı Yapımcının, Davalı Müvekkili Sanatçı için herhangi bir sahne, konser, dizi, reklam, sinema işi organize etmeyerek sözleşmeyi ihlal ettiğini, bunun üzerine; Davalı Müvekkili tarafından Davacıya Beşiktaş …Noterliği’nin 19.06.2013 tarih ve … Nolu fesih ihbarı keşide edildiğini ve iş bu davaya konu edilen 12.05.2012 tarihli 3 yıl süreli “Sözleşme”nin haklı ve hukuki gerekçelerle fesih edildiğini, Davacı yapımcı tarafından davalı sanatçıya imzalattırılan sözleşmenin davalı sanatçı aleyhine çok ağır hükümler içeren, hukuka ve hakkaniyete aykırı, tek taraflı nitelikte bir sözleşme olduğunu, cezai şart tutarının haksız ve fahiş olduğunu, davacı yapımcının sözleşmeyi fesih etmiş olduğunu, cezai sart alacağının sözleşmeden doğan bir alacak olduğunu, davacının fesih ettiği ortadan kaldırdığı sözleşmeye dayanarak cezai şart talep edemeyeceğini, İş bu davaya konu sözleşmenin davalı sanatçı tarafından 20.06.2013 tarihinde fesih edildiğini, davacının 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra, iş bu davayı 08.12.2014 tarihinde açtığını, davaya konu sözleşmenin 2.sayfasında davalı sanatçının imzasının olmadığını, İstinaf başvurusunun ve talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Uyuşmazlık, taraflara arasında menajerlik sözleşmesine konu cezai şart alacağının talep edilip edilemeyeceğinden kaynaklanmıştır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar vermiştir. “Genel İşlem Koşulları” başlıklı TBK 20.maddesinde ; “Düzenleyenin ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla önceden tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, nitelendirmede önem taşımaz.” “Yazılmamış Sayılma” başlıklı TBK 21.maddede “Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi sözleşmenin yapılması esnasında düzenleyenin karşı tarafa bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.” “Yazılmamış Sayılmanın Sözleşmeye Etkisi” başlıklı TBK 22.maddede; “Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini korur ve düzenleyen yazılmamış sayılan koşullar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez.” “Geçersizliği” başlıklı TBK 25.maddede; ” Genel işlem koşullarında yer alan hükümlerden, karşı tarafa dürüstlük kurallarına aykırı olarak zarar verici veya karşı tarafın durumunu ağırlaştırıcı nitelikte olanlar geçersizdir.” hükümleri düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 3 yıllık yapıldığı, sözleşme maddelerinde sanatçının başka bir menajer yahut ajans ile çalışmayacağı, Cezai şart başlıklı madde de; davalı sanatçının mücbir sebep olmaksızın süresinden önce sözleşmeyi feshetmesi, sözleşme hükümlerinden herhangi birine aykırılık, başka bir menajer yada ajans ile anlaşması, menajerden izinsiz gelen iş teklifini kabul etmesi halinde 100.000 USD’den az olmamak üzere menajerin bulduğu işlerden kazandığı brüt ücretin %35’ını cezai şart olarak ödemekle yükümlü olduğu düzenlenmiş ancak, davacı menajerin sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmemesi yahut sözleşmeyi süresinden önce tek taraflı feshi halinde davalı sanatçının cezai şart talep edebileceğine dair düzenlemeye yer verilmemiştir. Sözleşme hükümleri tümüyle değerlendirildiğinde, sanatçının iş ilişkisinde iradesine bırakılan herhangi bir husus bulunmadığı gibi neredeyse tüm hükümlerde sanatçının bağlı olacağı kuralların düzenlendiği, davalının çalışma özgürlüğünü kısıtladığı, komisyon oranının çok yüksek olduğu, cezai şart maddesinin tek taraflı ve davalının durumunu ağırlaştırıcı mahiyette olduğu tespit edilmekle, sözleşme maddelerinin davalı tarafça tartışılıp içeriğini öğrenme imkanı verilmediği sonucuna varılmıştır. Mahkemece sözleşme cezai şart maddesinin, TBK 20-25. maddeleri gereğince genel işlem şartı olduğu ve geçersiz olduğunun tespit edilerek davanın reddine karar verilmiş olması hukuka uygun görüldüğünden davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/04/2018 tarih ve 2015/215 E., 2018/172 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022