Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/944 E. 2022/487 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/944
KARAR NO: 2022/487
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2018
NUMARASI: 2014/625 E. – 2018/583 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dilekçe ile müvekkilinin işyerinde 13/12/2013 tarihinde hırsızlık yaşandığını, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/536 esas sayılı dosyasından ödeme yasağı kararı verildiğini, müvekkilinin dava konusu çekin meşru hamili olduğunu, dava konusu çek üzerindeki müvekkil adına atılan cirolarda yer alan müvekkilin unvanı eksik olup söz konusu cirodaki imzanın da müvekkile ait olmadığını, dava konusu çeklerle ilgili müvekkilin kendinden sonra gelen ciranta ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını, davalı … Ltd.Şti’nin kötü niyetli olduğunu, davalı …’in dava konusu çeklerden dolayı talepte bulunmasının mümkün olmadığını belirterek dava konusu çekteki keşideci ve cirantaların daha fazla mağdur edilmemesi için … Bankası Nilüfer Bursa Şubesi tarafından verilen … numaralı 22/03/2014 keşide tarihli, 10.000,00 TL meblağlı çekin, bankadan ödemesinin durdurulması için ödemeden men kararı verilmesini icra takibine konu edilmemesini, başlatılacak takibin durdurulması için tedbir kararı verilmesini, çek iadesi davasının açıldığının Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/536 esas sayılı dosyasına bildirilmesini, çeki elinde bulunduran Faktoring şirketinin çeki elde etmede ağır kusurlu olmasından dolayı dava konusu çekin müvekkile iadesine, borçlu olmadığının tespitine, çekten doğan alacağını tahsil edebilmesi için müvekkile iadesine, maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı saklı kalmak kaydı ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin kötü niyetli olduğunun ispatı gerektiğini, çekin meşru hamilinin müvekkil şirket olduğunu, taraflar arasındaki hukuki ilişki ve bu ilişkiden kaynaklanan defiler müvekkil şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkil şirketin faktoring işlemini 6361 Sayılı Kanuna uygun şekilde yaptığını belirterek esasa girilmeksizin husumet yokluğundan reddine, tedbir talebinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dava çekteki ciro imzasının inkarı ile menfi tespit ve çek istirdadı istemine dair olduğu, davacının çek istirdadı istemi yönünden yapılan incelemede dava konusu çekin 6361 sayılı Yasanın 9/2 ve yukarıda sözü edilen yönetmeliğin 8. maddesi hükmüne uygun şekilde faktoring şirketine devredilmiş olduğu bilirkişi eli ile yapılan inceleme sonucu tespit edilmiştir. Somut olayda dava konusu çekte lehtardan hamile ciro silsilesinin tam olduğu, herhangi bir kopukluk bulunmadığı anlaşıldığından davalı …’nin yetkili hamil olduğunun kabulü gerektiği, her ne kadar bilirkişi raporunda ciro silsilesinin bozulduğu yönünde görüş bildirilmiş ise de davacıya yapılan cirodaki bilgiler ile davacı adına yapılan cirodaki bilgilerin aynı olduğu, görünüşte de esasen de bu kişilerin aynı kişiler olduğu, dolayısı ile ciro silsilesinde bozulma veya kopma olmadığı, 6102 sayılı TTK’nın 792.maddesi ve 6361 sayılı Yasanın 9/3.maddesi gereğince davalı … şirketinin dava konusu çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu hususunda davacı tarafça yeterli ve inandırıcı delil sunulamadığından, çek istirdadı talebinin reddine, davacının bir diğer istemi menfi tespit olup, bilindiği üzere imza inkarı mutlak def’ilerden olup senet üzerinde yer alan herkese karşı ileri sürülebileceği, bu noktada hamilin iyi niyetli veya kötü niyetli olmasının öneminin bulunmadığı, kambiyo senedindeki imzanın inkar edilmesi halinde, ispat yükünün, imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklı tarafa ait olduğu, somut durumda, dava konusu çek üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi nezdinde yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen rapor ile, imzanın davanın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin bildirildiğini, imzanın davacıya ait olduğu tespit edilemediğinden, davacının menfi tespit isteminin yerinde olduğu, bu nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddiyle, davacının çekin istirdadı isteminin reddine, borçlu olmadığının tespiti isteminin kabulüne” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Öncelikli olarak faktoring şirketinin uyuşmazlık konusu çekleri 6361 sayılı kanunun 9/2 maddesinde öngörülen koşullara uygun şekilde devir alınıp alınmadığının saptanması daha sonrada TTK’nın 792. Maddesi uyarınca faktoring şirketinin iktisabında kötü niyetli olup olmadığı veya ağır kusurunun bulunup bulunmadığının tespit edilerek faktoring şirketinin iade ile yükümlü tutulup tutulmayacağının belirlenmesi gerektiğini, 2- İlgili kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden faktoring şirketlerinin, faktoring sözleşmesi ile temlik alacakları faturaya dayalı alacakla ilgili (i) yeterli istihbarat yapmadan, (ii) VUK yer alan faturanın şekli, nizamına dikkat etmeden, (iii) Maliye Bakanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığı ve Merkez Bankası tarafından oluşturulan veri bankasından yararlanamadan faturaya konu alacağı temlik alamayacaklarının açıkça düzenlendiğini, 3- Dava konusu çek incelendiğinde çek üzerinde yer alan müvekkilinin cirosundaki unvanını “…” kelime dizisinden ibaret olduğunu, bu kelime dizisinin TTK kapsamında herhangi bir anlamı olmayacağını yine söz konusu çekte, çekleri müvekkiline devreden keşideci veya bir önceki cirantanın, müvekkilinin unvanını doğru bir şekilde “…” olarak yazdıklarını, davalı faktoringin söz konusu çeki devralırken bu kontrolü yapmış olsa idi, söz konusu ciro zincirinin birbirini takip etmediğini, ayrıca müvekkilinin imzasını içermeyen ciroda yer alan kelime dizisinin de bir unvan olmayacağını görebileceğini, bu durumun dosya kapsamında yer alan çek suretinden açıkça anlaşıldığını, 4- Dosya kapsamına rapor sunan bilirkişinin raporuna sunulan itirazda da belirtildiği üzere faktoring işlemine konu fatura üzerinde hem faturanın hem de fatura içeriği malın teslim alan ve teslim eden kısımlarında imza yer almadığının açıkça belli olduğunu, 5- Yerel mahkemenin dava konusu çeklerde ciro zincirinin birbirini takip etmemesi ve müvekkil adına atılan sahte imzalar altında yer alan unvanın “kelime dizisinden” ibaret olduğunu görmemesi ve kabul etmemesi, söz konusu söz de unvanın TTK kapsamında geçerli bir unvan olarak değerlendirmesinin hatalı olduğunu, 6- Dosya kapsamındaki beyanlarımızda da belirtildiği üzere davalı … dava konusu çekleri temlik alırken incelemesi gereken faturayı, müşterisini, faturanın tarafları hakkında istihbarat araştırması yapmadığını ve VUK’da yer alan faturanın nizamı ve şekli ile ilgili söz konusu fatura üzerinde herhangi bir inceleme yapmadığını, 7- Yukarıda kısaca açıklanan ve Başkanlığın, re’sen nazarı itibara alacağı sebepler muvacehesinde, usul ve esas hükümlerine aykırı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/625 E ve 2018/583 K sayılı istirdat talebinin reddine ilişkin kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında yapılacak yargılama neticesinde müvekkilinin istirdat talebinin kabulüne, yargılama gideri ve ücreti vekâletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca çekteki ciro imzasının inkarı ile menfi tespit ve 6102 sayılı TTK 818/s maddesine yollaması TTK’nın 763. maddesi kapsamında çek istirdadı istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin işyerinde 13/12/2013 tarihinde hırsızlık yaşandığını, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/536 esas sayılı dosyasından ödeme yasağı kararı verildiğini, müvekkilinin dava konusu çekin meşru hamili olduğunu, dava konusu çek üzerindeki müvekkil adına atılan cirolarda yer alan müvekkilin unvanı eksik olup söz konusu cirodaki imzanın da müvekkile ait olmadığını, dava konusu çeklerle illgili müvekkilin kendinden sonra gelen ciranta ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını, davalı … Ltd.Şti’nin kötü niyetli olduğunu, davalı …’in dava konusu çeklerden dolayı talepte bulunmasının mümkün olmadığını belirterek, çeki elinde bulunduran Faktoring şirketinin çeki elde etmede ağır kusurlu olmasından dolayı dava konusu çekin müvekkiline iadesine, borçlu olmadığının tespitine, çekten doğan alacağını tahsil edebilmesi için müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiş, Davalı … şirketi vekili, müvekkili şirketin kötü niyetli olduğunun ispatı gerektiğini, çekin meşru hamilinin müvekkili şirket olduğunu, taraflar arasındaki hukuki ilişki ve bu ilişkiden kaynaklanan defilerin müvekkili şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkili şirketin faktoring işlemini 6361 sayılı Kanuna uygun şekilde yaptığını belirterek esasa girilmeksizin husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, menfi tespit talebini kabul, istirdat talebini reddetmiş, davacı tarafça iş bu karar yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı … şirketinin, usulüne uygun bir şekilde çeki devralıp devralmadığı, çeki iktisap ederken kusurlu olup olmadığı, çekin ziro zincirinde kopukluk olup olmadığına ilişkindir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi dosyaya sunduğu rapor ile … San. AŞ’den 22/11/2013 tarih ve … numaralı tahsilat makbuzu ile 3 adet çekin tahsil için teslim alındığı, bu üç adet çekten biri olan dava konusu çekin 30/11/2013 tarihinde 277 numara ile yevmiye defterine kaydedildiği, alacaklı olarak görünen şirketin cari hesap ekstresinde de bu kaydın yer aldığı, 19/12/2013 tarihinde davalı … ile davalı … şirketi arasında sözleşme akdedildiği, dava konusu çekin de dahil olduğu 3 adet çekin … şirketine düzenlenen fatura ibrazı karşılığında faktoringi işlemine tabi tutulduğu, istihbarat raporu hazırlanarak 20/1/2013 tarihinde hesaplanan peşin iskonto raporu tanzimi ile cari hesap kayıtları oluşturulduğu ve … hesabına havalenin gerçekleştirildiği, yevmiye kaydına alındığı, faktoringi işlemlerinin usulüne uygun olarak yapıldığı tespiti yapılmıştır. Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 38. Maddesine göre: “(1) Faktoring sözleşmesi; mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilen alacaklar ile kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilebilen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir almak suretiyle, faktoring şirketinin müşterisine sağladığı tahsilat, borçlu ve müşteri hesaplarının tutulmasının yanı sıra finansman veya faktoring garantisi fonksiyonlarından herhangi birini ya da tümünü içeren sözleşmedir. (2) Faktoring sözleşmesinin yazılı şekilde düzenlenmesi zorunludur.” şekilde tanımlanmış, yine aynı yasanın faktoring şirketlerinin yapamayacağı işleri düzeneyen 9/2. maddesinde, “faktoring şirketi kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.” düzenlemesi, aynı Yasanın 9/3. maddesine göre ise “Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoringşirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” Yine dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı Yasanın 790.maddesi; “cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır”. hükmüne, 6102 Sayılı Yasanın 792. maddesi; “çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddesine göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çek geri vermekle yükümlüdür.” hükmüne amirdir. 6102 Sayılı Yasanın 818/1-c. maddesi delaleti ile uygulanması gereken 677. maddesine göre de, bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez. İmzaların istiklali prensibi bunu gerektirmektedir. Somut olayda dava konusu çekin, … tarafından keşide edildiği, lehtarın … olduğu, lehtar tarafından ilk ciro yapılarak …’ya geçtiği, bu hamil tarafından “… vergi dairesinin sicil mükellefi …” a ciro edildiği, bundan sonra “… Sanayi İkitelli Organize Sanayi Bölgesi … San sit. … BLok Başakşehir İstanbul İkitelli VD …” kaşesi bulunduğu, daha sonra ise davalıların kaşelerinin bulunduğu, dava konusu çekin 6361 sayılı Yasanın 9/2 ve yukarıda sözü edilen yönetmeliğin 8. maddesi hükmüne uygun şekilde faktoring şirketine devredilmiş olduğu, her ne kadar davacı vekilince standart oto cirosunun sahte olması sebebiyle ciro zincirinde kopukluk olduğu ileri sürülmüşse de, mahkemece doğru olarak tespit edildiği üzere, davacıya yapılan cirodaki bilgiler ile davacı adına yapılan cirodaki bilgilerin aynı olduğu, görünüşte de esasen de bu kişilerin aynı kişiler olduğu, dolayısı ile ciro silsilesinde bozulma veya kopma olmadığı, “İmzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre, senedin asıl borçlusu olan keşidecinin imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin (lehtarının veya diğer cirantaların) senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, dosya kapsamına göre davalı … şirketinin çeki devralmasında kusuru yada kötü niyetli olduğu, bile bile davacının zararına hareket ettiğinin kanıtlanamadığı, dayanak irsaliyeli faturanında gerekli unsurları taşıdığı ve geçersiz sayılamayacağı anlaşıldığından istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/05/2018 tarih ve 2014/625 E., 2018/583 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/03/2022