Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/931 E. 2022/736 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/931
KARAR NO: 2022/736
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 13/04/2017
NUMARASI: 2016/30 E. 2017/111 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Söz. Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …, dava dışı …, … ve … ile davalı borçlu … Tic. A.Ş. (… Hotel) arasında 17.05.2010 tarihli müzik eseri lisans sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin mali şartlar 7. maddesinin 2. fıkrasında lisans alan 1.1.2011 tarihi saat 9.00’a kadarki süreç için meslek birliklerine ödemeyi kabul ettiği mali hak bedelini meslek birlikleri ile … arasında imzalanan taahhütnameye uygun olarak 15.07.2010 tarihinde nakden, kalan 1/2 sinin 31.08.2010 tarihinde nakden ödeneceğinin, maddenin 6. fıkrasında; ödemelerin gecikmesi halinde son ödeme günleri esas alınarak Türk Lirası için aylık %2 gecikme faizi ödeneceğinin, vadesi gelmeyen taksitlerin de muacceliyet kesbedeceğinin, 8.maddesinde; 01.01.2011 tarihinden en geç 1 ay öncesinde, sözleşmeyi sonra erdirdiğini açıklayan bildirimi noter vasıtası ile yazılı olarak karşı tarafa bildirmediği takdirde, sözleşmenin aynı şartlarla yenileneceğinin kararlaştırıldığını, davalı borçlu şirket tarafından müvekkili meslek birliğine hiçbir ödeme yapılmaması sebebiyle, aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. numaralı takibin başlatıldığını, borçlunun haksız itirazı ile takibin durduğunu, itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafça cevap verilmemiş, iflas idare memurlarına sözlü yargılama günü tebliğine rağmen duruşmalara katılmadıklarından yargılama yokluklarında yapılmıştır. İlk Derece Mahkemesince; “Bilirkişinin 26.1.2017 tarihli raporunda, incelenen davacı şirkete ait 2010-2011 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, ancak yıl sonu kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığı, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığı, davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 10.02.2012 takip tarihi itibarıyla davalı yandan 19.798,68 TL alacaklı olduğu, davalı müflis şirkete ait 2010-2011 yılı yevmiye ve kebir defterlerinin açılış tasdikleri ile yılsonu kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davalı ticari defter kayıtlarına nazaran 10.02.2012 takip tarihi itibarıyla davacı yana 19.798,68 TL borçlu olduğu, takibe konu faturaların, sözleşme hükümlerine göre ödemeler için tanınan vadeler dolduktan sonra, sözleşmenin 7.6 maddesinde belirtilen muacceliyet ve temerrüt şartlan oluştuktan sonra düzenlendikleri, … numaralı faturanın ise sözleşmenin 8.2 maddesinde belirtilen hüküm gereği sözleşmenin otomatik olarak uzamasına dayalı olarak 31.12.2011 tarihine kadarki dönem bedeline karşılık düzenlendiği, sözleşmenin eki niteliğindeki “meslek birlikleri lisans sözleşmesi” nde ödeme tarihleri 15.07.2010 ve 31.08.2010 olarak belirlenmesine rağmen faturaların 28.10.2010 tarihinden sonra sözleşme ile tanınan ödeme vadelerinden sonra düzenlendiklerinden, sözleşmenin 7.6 maddesine göre davalının 01.09.2010 tarihinden itibaren temerrüde düşeceği, faturaların düzenlenme tarihlerinden itibaren sözleşme gereği aylık %2 üzerinden takip tarihine kadar işlemiş faiz hesaplanması gerektiği, davacı yanın takipte talep edebileceği işlemiş faiz tutarının 4.558.76 TL olduğu, davacının 19.798,68 TL fatura alacağı, 4.558,76 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.357,44 TL takip alacağı için takipteki talebi ile bağlı olarak takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek aylık %2 faiz talep edebileceğinin belirtildiği, düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafça yapılan itirazın iptaline, takibin asıl alacak miktarı olan 19.798.68- TL üzerinden devamına, kabul edilen takip tutarının takdiren % 20′ si üzerinden 3.959.73 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından asıl alacakla birlikte takipte talep edilen ve açılan davanın konusu içinde kalan işlemiş faiz ve faiz KDV’si ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığını, Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin eki niteliğinde olan ‘Sözleşmeye Konu Mahal Bilgileri’ başlıklı ek protokolde, sözleşme ile kararlaştırılan lisans bedellerinin ½’sinin 15.07.2010 tarihinde, ½’sinin ise 31.08.2010 tarihinde ödeneceği belirtilmek suretiyle ödemelerin vadeleri belirlendiğinden, TBK uyarınca davalının belirlenen ödeme tarihleri itibariyle temerrüde düştüğü kabul edileceğinden; talep edilen faiz ve faiz KDV’sinde bir isabetsizlik bulunmadığını, bu nedenlerle, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, izah olunan nedenlerle usul ve yasaya aykırı, eksik incelemeyle verilen kararın kaldırılmasını, davalı tarafça takibe, asıl alacağa, faize, feri’lerine yapılan itirazın iptaline, takibin 27.124,60.-TL üzerinden devamına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekilinin ilk istinaf sebebi, takipte talep edilen ve açılan davanın konusu içinde kalan işlemiş faiz ve faiz KDV’si ile ilgili olarak mahkemece olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığından hükmün usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 297/2 maddesinde; ‘Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.’ düzenlemesi uyarınca mahkemece her talep hakkında karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece hükmün gerekçe kısmında; 19.798.68 TL asıl alacak ve 4.558,76 TL işlemiş faize ilişkin hesaplama yapılmış olan bilirkişi raporunun denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafça yapılan itirazın iptaline, takibin asıl alacak miktarı olan 19.798.68 TL üzerinden devamına, kabul edilen takip tutarının takdiren % 20’si üzerinden 3.959,73 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. İşlemiş faiz yönünden olumlu yada olumsuz bir hüküm kurulmadığından, HMK 297/2 maddesindeki düzenlemeye aykırı olduğundan istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/13-474 E. ve 20118/568 K. sayılı kararı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2016/28520 E. ve 2018/1556 K. sayılı, 19.02.2018 tarihli kararı) Davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca ödeme tarihleri belirlendiğinden, belirlenen tarihler itibariyle temerrüt gerçekleştiğinden, faizin vade tarihinden başlatılması gerektiğini ve takipte talep edilen faizin sözleşme hükümlerine uygun olduğunu ileri sürmüştür. 6098 Sayılı TBK’nın 117. maddesinde; muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile temerrüte düşer, borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesi ile …..borçlu temerrüte düşmüş olur. TBK 120. maddesinde; uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamış ise, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. 6102 sayılı TTK’nun 8. maddesinde; ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir. TTK’nun 10. maddesinde; aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar düzenlemeleri mevcuttur. Taraflar arasındaki sözleşmenin 7.2. maddesindeki; Lisans alan, 01.01.2011 tarihi saat 9.00 ‘a kadarki süreç için MESLEK BİRLİKLERİ ne ödemeyi kabul ettiği mali hak bedelini MESLEK, BİRLİKLERİ ile … arasında imzalanan TAAHHÜTNAME’ye uygun olarak 15.07.2010 tarihinde 1/2 si nakden, geri kalan 1/2 si 31.08.2010 tarihinde nakden ödeyecektir. … hesabına yapılacağını gayri kabili rücu beyan kabul ve taahhüt etmektedir. Sözleşmenin ekindeki; 2008 Takvim yılı izin bedeli: KDV Hariç 11.925,00 TL 2009 Takvim yılı izin bedeli: KDV Hariç 13.305,92 TL 2010 Takvim yılı izin bedeli: KDV Hariç 13.803,56 TL (2011 yılına uzamaya esas bedel) 2008, 2009 ve 2010 Toplam bedel:KDV hariç 39.034,47 TL hükmü ile lisans bedelleri ve ödeme tarihleri tarafların serbest iradesi ile belirlendiğinden, ihbar veya ihtara gerek olmasızın ödeme gününün geçmesi ile temerrüt oluşur. TBK 117 ve TTK 10. maddesi ve sözleşmenin 7.2 maddesindeki düzenleme uyarınca davalı yönünden lisans bedellerinin 1/2 si için ait olduğu yılın 15 Temmuz tarihinde, kalan yarısı için 31 Ağustos tarihinde temerrüt gerçekleştiğinden, bu tarihlerden itibaren faize hak kazanılmıştır. Davacı tarafça 2008 yılı için 4.703,96 TL, 2009 yılı için 4.771,53 TL, 2010 yılı için 4.949,98 TL ve 2011 yılı için 5.373,21 TL tutarlı fatura kesilmiştir. Dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, 4.703,96 TL, için 28/10/2010 tarihinden itibaren 1.473,91 TL, 4.771,53 TL, için 28/10/2010 tarihinden itibaren 1.495,08 TL, 4.949,98 TL için 24/06/2011 tarihinden itibaren 762,30 TL ve 5.373,21 TL için 827,47 TL, toplam; 4.558,76 TL işlemiş faiz hesaplanmış olup, rapor tebliğinden sonra icra edilen 16/02/2017 tarihli oturuma katılan davacı vekilinin bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği tespit edilmiştir. Bilirkişi raporundaki hesaplama, TBK ve TTK ile taraflar arasındaki sözleşmedeki temerrüt hükümlerine uygun değil ise de; davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz etmediği gibi rapor doğrultusunda karar verilmesini isteğinden, raporda tespit edilen faiz miktarı davacı vekilini bağlayacağından, davacı vekilinin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 355.madde kapsamında re’sen yapılan incelemeye göre; İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/1 Esas sayılı dosyasında 22.02.2012 tarihinde dosya davalısı … A.Ş’nin iflasına karar verildiği, iflas kararının dava açılmadan önce 22/11/2012 tarihinde kesinleştiği, görülmekte olan davanın 2004 Sayılı İİK’nın 235. maddesi gereğince kayıt kabul davası olarak Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinin düşünülmemesi usule aykırı olduğundan, kararın 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/04/2017 tarih ve 2016/30 E. 2017/111 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın ve 353/1-a/3-362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2022