Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/929 E. 2022/735 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/929
KARAR NO: 2022/735
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/04/2018
NUMARASI: 2016/163 E. 2018/145 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Tasarımın İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … numaralı endüstriyel tasarımının taklitlerinin Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/47 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuyla 12/05/2016 tarihi itibariyle “…” markası adı altında davalının işyerlerinde satışının yapıldığının tespit edildiğini, davalının bu eyleminin 554 sayılı KHK’nin 48. maddesine göre tasarım hakkına tecavüz ve TTK’daki haksız rekabete ilişkin aykırılık teşkil ettiğini, davalıların tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak üzere 1.000 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın 12/05/2016 tespit tarihinden işleyecek değişken oranlardaki ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, mahkeme kararının televizyon kanallarından ve gazetelerden birinde yayınlanmasına, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davaya karşı herhangi bir yazılı beyanda bulunmamıştır. Birleşen 2017/413 Esas-2017/223 Karar (Kapatılan İstanbul Anadolu 2. FSHHM nin 2016/150 Esas Sayılı ) Sayılı Davası; Davacı … San. Tic. Ltd. Şti. vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin tekstil sektöründe (… Giyim) markası adı altında bayan konfeksiyon üreticisi olarak faaliyet gösterdiğini, endüstriyel tasarım tescil başvurusunda bulunduğu … numaralı başvuru formundaki tasarımın taklitlerinin davalı tarafından “… ” MARKASI adı altında işyerlerinde satış, dağıtım ve pazarlanmakla, müvekkiline ait tasarım hakkını ihlal ettiğinden bahisle davalının endüstriyel tasarım hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi durdurulması ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000 Tl maddi ve 20.000 Tl manevi tazminatın 12/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline, hükmün gazetede ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … ve … Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının tecavüz iddiasını kabul etmediklerini, davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkil tarafından taklit edilen ve satışa sunulan ürünlerin İst.Anadolu FSHH mah. 2016/47 D.iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini bu bakımdan davacının tasarım hakkının ihlal edildiğini beyan ettiğini, söz konusu tespit dosyasının incelenmesinde müvekkili işyerinde … numaralı tescillli tasarım ile benzerlik gösteren sadece l endüstriyel tasarıma tecavüz koşullarını oluşturmadığı tespit edilen ürün ile davacıya ait endüstriyel tasarım arasında iltibasa yer vermeyecek derecede farklılıklar bulunduğunu, müvekkilleri tarafından davacıya ait endüstriyel tasarımın taklit edilmesi veya iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer şeklinin üretilmesi söz konusu olmadığından davacının haksız taleplerinin reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemece; “TPMK dan celp edilen kayıttan ,31/12/2015 başvuru tarihli … sayılı Çoklu Tasarım Belgesi … numaralı pardesü tasarımının davacı adına tescilli olduğu, dosya kapsamında bulunan tespit raporları ile tasarım uzmanı bilirkişiden alınan raporlarda asıl davalı ve birleşen davalının işyerinde tespit edilen pardesü ürünlerinin, gerek yaka, gerek düğme, gerekse bel bölgesindeki kemer ve toka tasarımlarının, son derece benzer olduğu, farklılıkların küçük ayrıntılarda olduğu, davacı tasarımı ile bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı benzer olarak algılandıkları tespit edilmekle, davalı ve birleşen davalının, davacının tasarımdan kaynaklanan haklarına tecavüz ettiği TTK 55/4 maddesinde düzenlenen “başkasının malları iş ürünleri faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak fiilini işleyerek dürüstlük kuralına aykırı davrandıkları, haksız rekabette bulunduklarının tespit edildiğinden, tecavüzünün tespit edildiği, 12/05/2016 tespit tarihinden, 02/09/2016 dava tarihine kadar ki 4 ay 10 günlük süre için hesaplanan zararının 35.364,42 TL olduğu, ancak sorumluluk miktarları tam olarak tespit edilemediğinden B.K. 50. mad. gereğince zarardan yarı oranında sorumlu olduklarının kabülünün hakkaniyete uygun olduğu kanatına varılarak 17.682,20 TL maddi tazminat ve 5.000 TL manevi tazminatın ayrı ayrı davalılardan 12.5.2016 ihlal tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari faizi ile tahsil edilerek, davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Maddi tazminat yönünden: Davalılar tarafından müvekkiline ait tasarım ürünü taklit edilerek korsan satış yapıldığını, davalıların ticari kar elde etmelerinde mağdur olan davacı müvekkili şirket iken, mahkemenin hakkaniyet ilkesi ile bilirkişi raporunda belirtilen maddi zarar değerlerini yarı oranında indirdiğini, yarı oranda indirilmesinin hakkaniyetli ve adil olmadığını, talepleri kabul edilerek, en azından bilirkişi raporunda belirlenen ve ıslah dilekçesi ile arttırrlan bedel üzerinden maddi tazminata karar verilerek yerel mahkeme kararının düzeltilmesini, aksi halde yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini, 2-Manevi tazminat yönünden: mahkemenin, gerekçe kısmında, asıl dava ve birleşen dava da tasarım tecavüzünün yapıldığı konusunda tespiti olmasına rağmen, talep ettikleri 20.000.00 TL manevi tazminattan hiç bir maddi ölçüt olmadan 5.000.00 Tl miktarını kabul ederek davalıları ödüllendirdiğini, tekstil imalat sektöründe, bir model ve tasarımın yapılmasında harcanan ekonomik değerlerin gerçek anlamda çok yüksek olduğunu, üretici firmaların ticari alana çıkarmış olduğu tasarımların hepsinin satışının yapılmasının mümkün olmadığını, bir çok modelin satılmadan kaynaklı olarak üretici firmaların ekonomik batışlara kadar sürüklendiği piyasada, hazırlanan tasarımın ne kadar ekonomik anlamda külfetli ve zor bir süreç olduğunu mahkemenin değerlendirmediğini, yasanın amacında ve uluslararası marka tasarım mevzuatında, tescilli ürünlerin tecavüzünü önlemek amacı ile verilecek mahkeme kararlarının caydırıcı ve korsan imalat yapacak kişi ve firmaları ürkütecek değerde olmasının amaçlandığını, mahkemece 5.000 TL gibi tekstil imalat ve toptan piyasası koşullarında çok düşük bir tazminat bedeli ile tayin etmesindeki hakkaniyet kriterinin yasal mevzuat ve yasal amaca uygun olmadığını, asıl dava ve birleşen dava da, ayrı ayrı 20.000.00-TL manevi tazminat taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararını düzelterek onaylanmasını, aksi halde eksik tazminat kararı sebebi ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2376 E. , 2015/1762 K.sayılı kararında yapılan tanımlama ile somut dosya kıyaslandığında, bilirkişilerin … sayılı tasarım bakımından binlerce benzer ürün piyasada varolmasına ve ürünlerde gözle görülür farklılıklar da olmasına rağmen bu hususları gözardı ederek müvekkilleri aleyhine rapor tanzim etmesinin, yerel mahkemenin de bu raporlara dayalı hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, … sayılı tasarımın imalatçısı olmayan müvekkilinin tamamen farazi olduğu aşikar rakamlar satış yaptığının düşünülemeyeceğini, piyasada binlerce farklı ürün varken müvekkilinin, davacının tescil sahibi olduğu ürünleri belirleyip bunları satarak geçimlerini sağlama niyetlerinin varlığı gibi afaki bir ihtimalden bahsetmenin mevcut delillere, hayatın ve ticaret hayatının olağan akışına ve mantığa aykırı olduğunu, yoksun kalındığı iddia olunan zararın ve farazi tahmine dayalı satış rakamları üzerinden yapılan hesaplamanın hüküm altına alınarak tazminine karar verilemeyeceğini, mahkemenin savlarını teyit edercesine, sorumluluk miktarı tam olarak tespit edilemediğinden yarı oranda hakkaniyet indirimi yaparak hüküm kurduğunu, Ayrıca davacının aynı ürünle ilgili olarak başka firmalara da benzer davalar açtığını, TMK. Md. 2 anlamında hakkın kötüye kullanılması yoluyla birden fazla kişiden aynı zararın tazmini yoluna gidilmesinin söz konusu olduğunu, hukukun böyle bir sistemi kabul etmeyeceğini, mahkemeye davacının aynı ürünler üzerinden başkaca satıcılar aleyhine ve hatta kopya olduğu iddia edilen ürünlerin doğrudan üreticisi olan şirkete açtığı davalara ilişkin bilgi ve belgelerin sunulduğunu, mahkemenin özellikle ürünlerin üreticisi konumundaki … Tic. Ltd. Şti., … ve … aleyhine İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/396 Esas sayılı dava dosyasını incelemeksizin hüküm verdiğini, Dilekçe ekinde sunduğu bilirkişi raporuyla da sabit olacağı üzere üretici firma aleyhine düzenlenen ilk raporda 12.245,77 TL’lik bir maddi tazminat hesabı yapılmışken, ürünlerin sadece satıcısı konumunda bulunan ve delil tespitleri esnasında da sadece 2-3 ürün tespit edilebilen müvekkillerinin ayrı ayrı 17.682,20 TL maddi ve 5.000,00 TL’de manevi tazminata mahkum edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, 2-Bilirkişi heyetlerinin her iki dosya bakımından da yeterli inceleme ve araştırma yapmadan rapor tanzim ettiklerini, davacının ticari defterleri yerinde inceleme yapılmak suretiyle eksiksiz olarak incelendiği halde, müvekkiline ait ticari defterlerin dosya üzerinden incelenmesi nedeniyle eksik olarak inceleme yapılarak tespitlere varıldığını, müvekkiline ait ticari defterlerin yerinde incelenmesi hususunda bilirkişiye yetki verilmesi gerekirken, hüküm kurulmasının yasalara aykırı olduğu gibi, “Hukuki Dinlenilme Hakkı’’nın ihlali olduğunu, Davacının 2015 yılı ticari defter ve belgelerin kapanış tasdiklerinin bilirkişi incelemesi yapılırken süresinde yapılmadığı ve kapanış tasdiklerinin bulunmadığının tespit edildiğini, bu defterlerin kapanış tasdiklerini yaptırma sürelerinin raporda belirtildiği gibi 30.06.2017 tarihi değil 30.06.2016 olduğunu, kapanış tasdikleri olmayan ticari defterler sahibi lehine delil teşkil etmediği halde mahkemece bu raporlara delil olarak itibar edilerek kısmen kabul şeklinde hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğunu, (Yargıtay 19. HD E: 2008/2132 K: 2008/9024 T: 7.10.2008) 3-Birleşen dosyadaki 23.08.2017 tarihli raporda, bilirkişilerin davalı vekili ile müvekkili … Tic. Ltd. Şti.’nin ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapmak için görüşülmüş,…., sonraki aramada da telefona cevap verilmediğinden davalı taraf yasal defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapmak mümkün olmamıştır diyerek 6100 Sayılı HMK MD. 275/2 fıkrasındaki “Bilirkişi, incelemesini gerçekleştirebilmek için, bazı hususların önceden soruşturulması ve tespiti ile bazı kayıt ve belgelerin getirtilmesine ihtiyaç duyuyorsa, bunun sağlanması için, bir hafta içinde kendisini görevlendiren mahkemeye bilgi verir ve talepte bulunur.” hükmüne aykırı davrandıklarını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E:2014/1601 K:2014/6215 ve 31.3.2014 tarihli kararı) Yerinde inceleme kararına rağmen; müvekkilinin defterleri telefonda vekile ulaşılamadığı gerekçesiyle yerinde incelenmeden, davacının kapanış tasdikleri dahi olmayan defterleri sahibi lehine delil teşkil etmemesine rağmen, yerinde incelendiğini, mahkemece bu defter incelemesine dayalı hukuksuz bilirkişi raporlarına dayalı olarak müvekkili aleyhine hüküm verildiğinden, adil yargılanma ve savunma hakkının kısıtlanamaması ilkesinin müvekkili bakımından ihlal edilerek hüküm kurulduğunu, 4-HMK’nın bilirkişi incelemesine ilişkin 279. maddesinde açıkça, bilirkişinin görevlendirildiği hususlarda, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıaların gerekçe ve varılan sonuçlarla birlikte düzenlenmesi gerektiğinin belirtildiğini, bilirkişi raporunda davacı tarafından yapılan satışların, hedeflenen satışların yarısı olduğuna dair hiçbir gerekçe belirtilmediğini, varsayımsal tanzim edilen rapora itibar edilemeyeceğini, mahkemenin bu rapora dayalı hüküm kurduğunu, Bilirkişi Heyeti raporunda, kıyaslanan ürünlerin belli özellikleri yan yana koyulduğunu, bu sektörde, karşılaştırılan özelliklere sahip ve ‘’benzer’’ binlerce tasarım mevcut olduğunu, ürünler arasındaki benzerliğin, tekstil sektörünün bu kategorisinin dar yenilik ve ayırt edicilik skalasından kaynaklandığını, dava konusu ürünler karşılaştırıldığında da benzerliğin, sektörün doğal durumundan kaynaklandığını, ayniyet derecesine ulaşmadığını, dolayısıyla dava konusu tasarım haklarına tecavüzden söz edilemeyeceğini, Raporda, davacının tescilli ürünleri için yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip oldukları ifade edilmekle birlikte, niçin ve hangi gerekçe ile bu sonuca varıldığından söz edilmediğini, bir tasarımın TPMK nezdinde tescil hakkına sahip olması, o tasarımın yenilik ve ayırt edicilik özellikleri olduğunun mutlak göstergesi olmadığını, gerekçeden yoksun rapora itirazlarının mahkemece değelendirilmediğini, Yoksun kalınan kazancın MarkKHK 66 maddenin a bendindeki değerlendirme usulüne göre yapıldığını, ancak sadece stokta kalan ürün adedi ve kar hesaplanarak basit bir hesap yapıldığını, sadece markanın, ciroyu etkileyen faktörlerden biri olmadığını, gelirin belirlenmesinde gider ve karlılık oranı, genel ekonomik durum, sektör şartları, tecavüz edenin tecavüz oluşturmayan rekabet faaliyetleri, davacının satış gücü kalitesi ve ürünün özellikleri gibi etkenlerinde dikkate alınması gerektiği halde, hiçbiri dikkate alınmadığından itiraz edildiğini, mahkemenin itirazları değelendirmeden eksik bilirkişi raporlarına göre hüküm kurduğunu, 5-Davacılar vekili lehine kabul edilen her talep açısından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, aksi düşünüldüğünde ise reddedilen her talep açısından ayrı ayrı müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, mahkemenin bu husustaki değelendirmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, açıklanan sebepler doğrultusunda verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davacı vekili ve davalılar vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekilinin istinaf talebi yönünden; 1-Maddi tazminat yönünden: Mahkemece davalıların davacıya ait … numaralı endüstriyel tasarımın taklitlerinin satılması suretiyle endüstriyel tasarımına tecavüz edildiği ve haksız rekabette bulunulduğu tespit edilmiş olup, davacı taraf dava dilekçesinde maddi tazminatı 554 sayılı KHK’nin 52/a bendine göre istediklerini beyan etmiştir. Dava tarihinde yürürlükte olan ve davaya uygulanması gereken 554 sayılı KHK’nin 52. maddesi; “Tasarım hakkı sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybının değeri değil, ayrıca tasarımdan doğan haklara tecavüz dolayısı ile yoksun kalınan kazancı da kapsar. Yoksun kalınan kazanç, zarar gören tasarım hakkı sahibinin seçimine bağlı olarak aşağıdaki değerlendirme usullerinden birine göre hesap edilir. a) Tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, tasarım hakkı sahibinin tasarımı kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre” hükmünü havidir. Dosyada mevcut bilirkişi raporunda; Davacı … San. Tic. Ltd Şti’nin işyeri merkezinde yasal ticari defter ve dayanak belgeleri üzerinde yapılan incelemede, davaya konu ürünlerden ( … ve … ) koduyla fatura düzenlendiği 01.01.2016-02.09.2016 tarihleri arasında toplam 1015 adet ürün imalatı yapılmış ve inceleme tarihi itibariyle tamamının satılmış olduğu tespit edilmiş, davacı şirketin bu satışlardan 94.212.30 TL toplam kar elde ettiği, davalı yanın defter ve belgelerinden davaya konu ürünlerden kaç adet imalat ve satış yapıldığı 12.01.2017 tarihinde mahkeme kaleminde yapılan incelemede, tespit edilemediğinden ( yasal defterler kayıtlarının incelemeye elverişli olmadığı, fatura ibraz edilmediği, envanter ve kebir defterlerinin noter tasdiki yaptırıldığı halde ticari ilişkilerden doğan kayıtların yapılmayışından (boş oluşundan) kaynaklı) maddi tazminat hesaplaması yapılamadığı belirtilmiştir.554 Sayılı KHK’nin 52/a bendine göre tazminata karar verilebilmesi için davalı tarafın söz konusu ürünü satmasında, ürün tasarımının payının derecesi, diğer etkenlerin ürün satışında rol oynayıp oynamadığı hususlarının tespiti gerekip, bilirkişi raporunda bu hususlarda herhangi bir açıklamaya yer verilmediğinden, yapılan hesaplamanın doğru bulunmadığı, davalıların tescilli endüstriyel tasarıma tecavüzleri olmasaydı tasarım hakkı sahibinin tasarımı kullanması ile elde edebileceği gelirin tam olarak tespiti, dosya kapsamındaki delillerle mümkün olmadığından ve TBK’nın 50. maddesi uyarınca uğranılan zararın miktarının tam olarak tespit edilememesi halinde hakimin, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleme yetkisi bulunduğundan, mahkemece TBK 50. maddesi uyarınca hakkaniyete göre tazminat miktarı belirlenmesinde yasaya aykırılık olmadığı gibi, (Yargıtay 11. HD’nin 16/09/2019 tarihli 2018/3808 esas ve 2019/5433 karar sayılı kararı) her iki davalı yönünden aynı tarihte tespit yaptırılması sebebiyle tasarıma tecavüz süresinin ve tespit edilen ürün sayısının aynılığı nazara alındığında, bilirkişi tarafından tespit edilen maddi tazminatın her iki davalıdan yarı oranında tahsilinde de yasal düzenlemelere ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına aykırılık bulunmadığından, istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Manevi tazminat yönünden: Manevi tazminat yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca; zarar görende tatmin duygusu oluşturup, sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak bir miktar paranın tahsiline ilişkindir. Bu miktar, tarafların eylemlerinin niteliği, kusur oranı, verilen zararın boyutu, paranın satın alma gücü gibi etkenler nazara alınarak mahkeme hakimi tarafından tespit edilir. Dosya kapsamı nazara alındığında; tecavüz olduğu tespit edilen sürede davacının ürettiği ürün miktarı ve üretilen tüm ürünlerin satılmış olması, davalılara ait işyerlerinde tespit edilen ürün sayısına nazaran mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarında isabetsizlik olmadığından istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalılar vekilinin istinaf talebi yönünden; 1-Dosyada mevcut değişik iş dosyalarındaki bilirkişi raporunda; Tasarımların benzerlik ve ayırt edicilik yönünden değerlendirmesinde, karşılaştırılan tasarımlarda bulunan yakaların hakim yaka olduğu, yakaların üzerinde herhangi bir aksesuar ya da biçimlendirici öğe yer almadığı (A). Pardesünün üst göğüs bölünde iki yakayı birleştirmek üzere daire biçiminde düğmeler yer aldığı, düğmelerin diğer tarafta yer alan ilmeklere takılmakta olduğu (B). Davacı tarafa ait … numaralı tasarım tescili görselinde kemerin altında pardesünün iki yakasını birleştirmek için bir detay görülmezken, tespit edilen üründe düğme detayının yer aldığı (C). Tasarımların bel bilgesinde ince bir kemer yer aldığı, kemerlerde kullanılan tokaların benzer oldukları (D). Karşılaştırılan tasarımların son derece benzer olduklarının tespit edildiği ve aralarında bulunan farklar küçük ayrıntılarda olup, bu küçük ayrıntıların tasarımlara ayırt edici nitelik kazandırmadığı yönünde tespit yapıldığı, Mahkemece alınan rapor yönünden bilirkişi heyetince yapılan incelemede; yapılan karşılaştırmada da davalı … Giyim taratından üretİlmiş ve satış alanında tespit edilen bir adet pardesü ürünün davacı adına … numaralı Endüstriyel Tasarım Konusu ürüne; görsel olarak, model olarak, dikim ve aksesuar şekli olarak benzer olduğu sayın bilirkişi ile aynı hususların tespit edildiği; pardesülerin genel görünümü itibariyle bariz benzer olduğu, üretim yöntemlerine kadar aynı/benzer özellikleri taşıdığı görülmektedir. Buradaki küçük ayrıntılarda yapılan farklılık, aynı olmayı ortadan kaldırmaz, mevcut tasarımın görünümünü sürdürmesini, sadece mevcut görünüme bir ek, onda bir değişiklik yapmayı akla getirir, ondan bir sapma niteliğini taşımaz. Farklılık mevcut tasarım esas alınarak yapıldığından, ayırt edici farklılığın küçüklüğünü belirtir ki, farklılığın küçüklüğü her iki tasarımın bütünsel form benzerliğini etkilemediği, bu benzerliğin teknik bir zorunluluk olmadığı gibi ürünlerin birbirleriyle karıştırılması ve hatta bilgili kullanıcıları yanıltması kaçınılmaz olduğu, Davacı … San. Tic. Ltd Şti’nin işyeri merkezinde yasal ticari defter ve dayanak belgeleri üzerinde yapılan incelemede davaya konu ürünlerden (… ve …) koduyla fatura düzenlendiği 01.01.2016-02.09.2016 tarihleri arasında toplam 1015 adet ürün imalatı yapılmış ve inceleme tarihi itibariyle tamamının satılmış olduğu tespit edilmiş, davacı şirketin bu satışlardan 94.212.30 TL toplam kar elde ettiği, davalı yanın defter ve belgelerinden davaya konu ürünlerden kaç adet imalat ve satış yapıldığı 12.01.2017 tarihinde Mahkeme kaleminde yapılan incelemede, tespit edilemediğinden (yasal defterler kayıtlarının incelemeye elverişli olmadığı, fatura ibraz edilmediği, envanter ve kebir defterlerinin noter tasdiki yaptırıldığı halde ticari lişkilerden doğan kayıtların yapılmayışından (boş oluşundan kaynaklı) maddi tazminat hesaplaması yapılamadığı tespit edilmiştir. 554 sayılı KHK m. 3/a da Tasarımı, “bir ürünün tümü veya bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insani duygular ile algılanan çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu bütün” olarak tanımlamış, 554 s. KHK m. 5’te “Yeni” ve “ayırt edici” niteliğe sahip tasarımların tescil edilip belge verilerek korunacağı, 554 Sayılı KHK ‘nun 48. maddesine göre; “Tasarım hakkı sahibinin izni olmaksızın tasarımın aynını veya belirgin bir şeklide benzerini yapmak, üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme akdi için icapta bulunmak, kullanmak ithal etmek ve bu amaçla depolama, elde bulundurmak“ filleri tasarım hakkına tecavüz sayılır şeklinde düzenlenmiştir. Dosya içerisindeki değişik iş dosyaları ve mahkemece alınan raporlar ile davalıların ürünlerinin, davacıya ait … numaralı endüstriyel tasarıma görsel olarak, model olarak, dikim ve aksesuar şekli olarak benzer olduğu, küçük ayrıntılarda yapılan farklılığın, aynı olmayı ortadan kaldırmadığı tespit edildiğinden, 48. maddedeki tasarımın belirgin bir şekilde benzerini piyasaya sunmak, satmak fiilini oluşturduğundan marka hakkına tecavüzün gerçekleştiği sübuta ermiştir. Mahkemece davalıların davacıya ait … numaralı endüstriyel tasarımın taklitlerinin satılması suretiyle endüstriyel tasarımına tecavüz edildiği ve haksız rekabette bulunulduğu tespit edilmiş olup, davacı taraf dava dilekçesinde maddi tazminat taleplerinin 554 sayılı KHK’nin 52/a bendine göre istediklerini beyan etmiştir. Dava tarihinde yürürlükte olan ve davaya uygulanması gereken 554 sayılı KHK’nin 52. maddesi; “Tasarım hakkı sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybının değeri değil, ayrıca tasarımdan doğan haklara tecavüz dolayısı ile yoksun kalınan kazancı da kapsar. Yoksun kalınan kazanç, zarar gören tasarım hakkı sahibinin seçimine bağlı olarak aşağıdaki değerlendirme usullerinden birine göre hesap edilir. a) Tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, tasarım hakkı sahibinin tasarımı kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre” hükmünü havidir. 554 Sayılı KHK’nin 52/a bendine göre tazminata karar verilebilmesi için davalı tarafın söz konusu ürünü satmasında, ürün tasarımının payının ne derecede olduğu, diğer etkenlerin ürün satışında rol oynayıp oynamadığı hususlarının tespiti gerekip, bilirkişi raporunda bu hususlarda herhangi bir açıklamaya yer verilmediğinden yapılan hesaplamanın doğru bulunmadığı, davalıların tescilli endüstriyel tasarıma tecavüzleri olmasaydı tasarım hakkı sahibinin tasarımı kullanması ile elde edebileceği gelirin tam olarak tespiti dosya kapsamındaki delillerle mümkün olmadığından ve TBK’nın 50. maddesi uyarınca uğranılan zarar miktarının tam olarak tespit edilememesi halinde hakimin, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleme yetkisi bulunduğundan, mahkemece TBK 50. maddesi uyarınca hakkaniyete göre tazminat miktarı belirlenmesi yerleşik uygulamaya uygundur. (Yargıtay 11. HD’nin 16/09/2019 tarihli 2018/3808 esas ve 2019/5433 karar sayılı kararı) Davalı vekili davacı tarafın üreticiye karşı açtığı dosya getirtilmeden karar verilmesinin usule aykırı olduğu iddia edilmiş ise de; 554 Sayılı KHK ‘nun 48. göre; tasarım hakkı sahibinin izni olmaksızın tasarımın aynını veya belirgin bir şeklide benzerini yapmak, üretmek, piyasaya sunmak, satmak, fillerinin her biri ayrı ayır tasarım hakkına tecavüz sayıldığından, herkes kendi eyleminden sorumlu olduğundan, satan için üreten hakkında verilecek tazminat miktarından bağımsız olarak tazminat miktarı belirleneceğinden, dosyanın getirtilmemesi sonuca etkili değildir. Her iki davalı yönünden aynı tarihte tespit yaptırılması sebebiyle tasarıma tecavüz süresinin ve tespit edilen ürün sayısının aynılığı nazara alındığında bilirkişi tarafından tespit edilen maddi tazminatın her iki davalıdan yarı oranında tahsilinde de yasal düzenlemelere ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına aykırılık bulunmadığından, istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacının talebi; … numaralı endüstriyel tasarımının taklitlerinin 12/05/2016 tarihi itibariyle “…” markası adı altında davalıların, işyerlerinde satılmak suretiyle 554 sayılı KHK’nin 48. maddesine göre tasarım hakkına tecavüz ve TTK’daki haksız rekabete ilişkin olup, Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/47 D. İş sayılı dosyasında davacı ve davalıya ait tasarımların tüm öğelerinin karşılaştırıldığı ve meydana getiren öğelerin son derece benzer olduğu, tasarımlar arasında bulunan farkların küçük ayrıntılarda olup, karşılaştırılan tasarımlara ayırt edici nitelik kazandırmadığı, dosya üzerinden alınan raporda; davacıya ait ürün ile davalıların işyerinde tespit edilen ürünün benzerlik ve farklılık arz eden özelliklerinin karşılaştırması yapılarak, farklılığın küçüklüğü her iki tasarımın bütünsel form benzerliğini etkilemediği, bu benzerliğin teknik bir zorunluluk olmadığı gibi ürünlerin birbirleriyle karıştırılması ve hatta bilgili kullanıcıları yanıltması kaçınılmaz olduğu tespitinin yapıldığı, her iki raporun birbirini doğruladığı, davacı şirkete ait ticari defter incelemesinde; davaya konu pardesü model ürünlerden 12.05.2016- 02.09.2016 tarihleri arasında 381 adet üretim yaparak tamamını satmış olduğu ve bu satışlardan 35,364,42 TL kar ettiğinin tespit edildiği, davalı yanın, davacıya ait … No ile tescil … nolu çoklu endüstriyel tasarım pardösüsünün yakın benzerini üreterek piyasada satışa sunduğu, davalının defter ve belgelerinden maddi tazminat olarak bir hesaplama yapılamadığından, davacı yanın – satışlarının hedeflenenin yarısı olduğu, yapılamayan bu satış ve üretimden dolayı 35.364,42 TL nın yoksun kalınan kar olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaati bildirilmiş olup, davacı tarafın talebi nazara alındığında incelemede eksiklik bulunmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece 08/12/2016 tarihli oturumda 2 numaralı ara kararında;…. Bilirkişi incelemesi davacı tarafın şirket merkezinde 04/01/2017 Günü saat: 10:00 De yapılmasına, bilirkişiye HMK 278/4 maddesi gereğince yerinde inceleme yetkisi verilmesine, davacı vekiline ve davalı tarafa belirtilen gün ve saatte yukarıda belirtilen yıllara ait yasal ticari defterler ile bunların dayanağı olan kayıt ve belgelerin şirket merkezinde hazır etmelerinin ihtarına, hazır etmedikleri takdirde bunların ibrazdan kaçınmış ve karşı iddiaları kabul etmiş sayılarak haklarında TTK 82,83 ve HMK’nun 219,222 vd.maddelerinin uygulanacağının ihtar edilmesine (ihtar edildi) karar verilmiştir. Davalı vekili 30/05/2017 tarihli oturumda;”biz müvekkilimizin defterlerinin incelenmesi talep etmiyoruz,” şeklinde beyanda bulunduğundan, karşı tarafta münhasıran davalı defterlerine dayanmadığından, talep olmadan defter incelemesi yapılamayacağından, davalı vekilinin müvekkilinin defterlerinin incelenmesi için mahallinde inceleme yetkisi verilmediğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Hukuki dinlenilme hakkı HMK’nun 27. maddesinde- (1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,b) Açıklama ve ispat hakkını,c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir şeklinde düzenlenmiştir. Davalı vekiline dava dilekçesi ve ekleri, duruşma günleri, ara kararları, bilirkişi raporları tebliğ edilmiş, katıldığı oturumlarda beyanları zapta geçmiş olup, mevcut dosya kapsamına göre hukuki dinlenilme hakkının kısıtlandığını gösterir bulgu tespit edilmemiş, bizzat davalı vekili 30/05/2017 tarihli oturumda müvekkilinin defterlerinin incelenmesini istemediğine ilişkin beyanda bulunduğundan, talep olmadan mahkemece mahallinde inceleme yetkisi verilemeyeceğinden, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir.Bilirkişi raporu 10/02/2017 tarihli olup, rapor tarihi itibariyle yıl sonu kapanış tasdik süresinin dolmadığı belirtilmiştir. İncelenen defterler 2016 yılına ait olup, 2016 yılı kapanış tasdikinin 30.06.2016 tarihi olması mümkün olmadığından, bilirkişi tarafından ticari defterlerin yasal süresi içinde kayıtlarının yaptırılmış olduğu ve 213 sayılı V.U.K ve TTK amir hükümlerine ve muhasebe usul ve esaslarına uygun olarak kayıtlarının yapılmış olduğu tespit edildiğinden, henüz süresi gelmeyen tasdik kaydının bulunmaması defterlerin lehe delil kabul edilmesine engel olmayacağından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 3-Birleşen dosyaya davalılar cevap vermemiş, delil bildirmemiş olup, ön inceleme oturumuna katılınmamıştır. HMK uyarınca cevap dilekçesi sunmayan tarafın delil bildirme hakkı olmadığından, davalı taraf defterlerine dayanamaz. Dosyanın ön inceleme oturumunda 5 numaralı ara kararı ile; Davalılara gönderilecek ihtarnameye 12.05.2016 tarihinden 02.09.2016 tarihine kadar olan ticari defter ve belgelerini mahkememize sunmaları, yerinde inceleme talep ediyorlarsa gerekçesiyle birlikte bu konuda dilekçe sunmaları için tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi taktirde bu konuda davacı tarafın beyanlarına itibar edilebileceğinin ihtarına, karar verilerek, ara kararı davalı tarafa tebliğ edilmesine rağmen defterlerin sunulmadığı, yerinde inceleme talebinde bulunulmadığı, bilirkişiler tarafından 14/07/2017 tarihli dilekçe ile; dava dilekçesinde 554 sayılı KHIK’nin 52/a maddesine göre tazminat talep edilmiş olması nedeniyle, tek başına davacı taraf defter ve belgelerinin incelenmesi sureti ile sağlıklı bir sonuca ulaşmak mümkün olmadığından, davalı taraf defter ve belgelerinin de incelenmesinin gerektiği belirtilerek, davalı taraf defter ve belgeleri üzerinde de inceleme yetkisi verilmesini talep edilmesi üzerine mahkemece, HMK 275/2 maddesi uyarınca 17/07/2017 tarihli ara kararı ile defter ve belgeleri üzerinde inceleme yetkisi verilerek ara kararının tebliğ edildiği tespit edildiğinden, HMK 275/2. maddeye aykırı davranıldığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 4-Asıl dava ve birleşen 2017/413 esas sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunda; Davacı tarafın 554 s. KHK. 52/a maddesine göre (Tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, tasarım hakkı sahibinin tasarımı kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre) yoksun kaldığı kazancın dayanak belgeleri rapor ekinde mahkemeye sunularak, davalı taraf defterlerini sunmadığından, davacı tarafın ticari defterlerindeki üretim ve maliyet değerleri, satılan ve stokta kalan ürünler nazara alınarak mahkeme denetimine açık hesaplama yöntemi ile hesaplandığı tespit edildiğinden, raporların varsayımsal olduğu ve mahkemece varsayımsal rapora dayanılarak karar verildiğine ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Davalı vekili davacının tüm ürünleri sattığı tespit edildiğinden, davacının bir zararı olduğu düşünülemeyeceğinden davanın reddi gerektiğini iddia edilmiş ve bilirkişi raporunda “Dava tarihi itibariyle stoklarda görülen ürünlerin inceleme tarihi itibariyle (04.01.2017) satıldığı” tespiti yapılmış ise de; taklit ürün satışı olmasa, davacı taraf, satılan taklit ürün satışı kadar daha ürününü satabileceğinden, zararın gerçeklemiş olması karşısında, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Birleşen 2017/413 esas sayılı dosyada; Yakalar hakim yakadır. Pardesülerin üst göğüs bölümünde iki yakayı birleştirmek üzere daire biçiminde düğmeler yer almaktadır. Düğmeler diğer tarafta yer alan iliklere takılmaktadır. Bel kısmında ince kemer bulunmakta, kemerlerde kullanılan tokalar benzer. Omuz kısmında apolet bulunmaktadır. Davacı taraf adına Türk Patent Enstitüsü nezdinde, 31.12.2015 tarihi 2015/09104 başvuru numarası ile tescil edilmiş olan 55 numaralı pardösünün, tasarım ve modele ilişkin tüm özellikler açısından davalı taraflar “… Tic. Ltd. Şti.” ve “…” tarafından “…” markası etiketiyle üretilmiş olan ürünle, tüketicinin ayırt edemeyeceği oranda benzerlikler taşıdığı, taklidi yapılan pardösünün genel olarak kalıp ve kesim detaylarının, kapanması için ön ortasında bulunan birit yardımıyla iliklenen top düğmelerin ve omuz kısımlarında yer alan apoletlerin son derece benzerlik taşıdığına rastlanılmıştır. Sadece, taklit modelde yer alan çıkarılabilir kemerin, bazı farklılıklar taşıdığı görülmektedir. Fakat … Değişik İş dosyasında yer alan raporda da belirtildiği gibi tasarımlar arasında bulunan farklılıklar küçük ayrıntılarda olup, genele etki etmemekte, tasarımlara ayırt edici nitelikler kazandırmamaktadır tespitinin yapıldığı, Asıl dosyada; Tasarımların benzerlik ve ayırt edicilik yönünden tasarımlarda bulunan yakalar hakim yaka yaka olduğu, yakaların üzerinde herhangi bir aksesuar ya da biçimlendirici öğe yer almadığı (A) .Pardesünün üst göğüs bölümünde iki yakayı birleştirmek üzere daire biçiminde düğmeler yer aldığı, düğmelerin diğer tarafta yer alan ilmeklere takılmakta olduğu (B) .Davacı tarafa ait … numaralı tasarım tescili görselinde kemerin altında pardesünün iki yakasını birleştirmek için bir detay görülmezken , tespit edilen üründe düğme detayının yer aldığı (Cj. Tasarımların bel bilgesinde ince bir kemer yer aldığı, kemerlerde kullanılan tokaların benzer oldukları (D) .Karşılaştırıları tasarımların son derece benzer olduklarının tespit edildiği ve tasarımlar arasında bulunan farklar küçük ayrıntılarda olduğu bu küçük ayrıntıların tasarımlara ayırt edici niteklik kazandırmadığı yönünde tespit yapıldığı, Tarafımızdan yapılan karşılaştırmada da davalı … Giyim taratından üretİlmiş ve satış alanında tespit edilen bir adet pardesü ürünün davacı adına … numaralı Endüstriyel Tasarım Konusu ürüne ; görsel olarak, model olarak, dikim ve aksesuar şekli olarak benzer olduğu sayın bilirkişi ile aynı hususların tespit edildiği; pardesülerin genel görünüm itibariyle bariz benzer olduğu, üretim yöntemlerine kadar aynı/benzer özellikleri taşıdığı görülmektedir. Buradaki küçük ayrıntılarda yapılan farklılık, aynı olmayı ortadan kaldırmaz, mevcut tasarımın görünümünü sürdürmesini, sadece mevcut görünüme bir ek, onda bir değişiklik yapmayı akla getirir, ondan bir sapma niteliğini taşımaz.Farklılık mevcut tasarım esas alınarak yapıldığından, ayırt edici farklılığın küçüklüğünü belirtir ki, farklılığın küçüklüğü her iki tasarımın bütünsel form benzerliğini etkilemediği, bu benzerliğin teknik bir zorunluluk olmadığı gibi ürünlerin birbiriyle karıştırılması ve hatta bilgili kullanıcıları yanıltmasının kaçınılmaz olduğunun tespit edildiği görüldüğünden, somut verileri açıklanarak bariz benzerliğin bulunduğu, tespit edilen farklılıkların küçük ayrıntılarda olduğu ve aynı olmayı ortadan kaldırmadığı gibi, benzerliğin teknik zorunluluktan kaynaklanmadığı belirtildiğinden, davalı vekilinin benzerliğin, sektörün doğal durumundan kaynaklandığı, ayniyet derecesine ulaşmadığı, dolayısıyla dava konusu tasarım haklarına tecavüzden söz edilemeyeceğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Dava, davacı tarafın adına tescilli tasarımına tecavüz ve haksız rekabet sebebiyle tazminat olup, davalı taraf tescilli tasarımı üretip, satmak için üstün hakkı olduğunu yada davacıdan veya yetkili acentesinden fatura karşılığı alarak sattığını kanıtlayarak, davacı tarafın hakkını tükettiğini kanıtlamadığından, davacı adına tescilli tasarımının, davacının izni olmadan üretilmesi, satışa arz edilmesi, tasarıma tecavüz ve haksız rekabet oluşturacağından, davalı tarafın istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 5-Görülmekte olan dava; tasarım hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istekleri ile açılmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı tarafın, her biri ayrı bir davaya konu olabilecek isteklerini tek bir dava içinde talep etmiş olması HMK’nin 110. maddesi gereğince dava yığılması niteliğinde olup, kabul edilen bu istemlerin her biri için davacı yararına ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 11.HD’nin 13/03/2018 tarihli ve 2016/9119 esas ve 2018/1929 karar) mahkemece de davacı tarafın kabul edilen talepleri yönünden lehine ayrı ayrı vekalet ücreti hükmedilerek, reddedilen talepleri yönünden davalı yararına ayrı ayrı vekalet ücreti hükmedilmesinde usule aykırılık bulunmadığından, davacı ve davalı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/04/2018 tarih ve 2016/163 E. 2018/145 K. Sayılı kararına karşı asıl ve birleşen dava yönünden davacı vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan asıl dava yönünden alınması gerekli 80,70 TL ile birleşen dava yönünden alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı ki toplam 161,40 TL’ndan davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Asıl dava yönünden davalı … Giyim’den alınması gerekli 1.621,22 TL istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 405,31 TL harcın mahsubu ile kalan 1.215,91 TL harcın davalı … Giyim’den tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 4- Birleşen dava yönünden davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti. ‘den alınması gerekli 1.621,22 TL istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 405,31 TL harcın mahsubu ile kalan TL 1.215,91 TL harcın davalı … ve … Hazırgiyim Tic. Ltd. Şti. ‘den tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmnesine, 5-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2022