Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/927 E. 2022/299 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/927 Esas
KARAR NO: 2022/299
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 09/01/2018
NUMARASI: 2017/174 E. – 2018/3 K
DAVANIN KONUSU: Fikir ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)|Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’nin prodüktör, … Ltd. Şti nin yapımcı, … Ltd Şti. nin umuma arzeden sıfatı ile yer aldığı … isimli müzik eserinin 10. 04. 2014 tarihinde piyasaya arzedildiğini, müvekkilinin bu albüm içerisinde yer alan 10 adet eserin icracı sanatçısı olduğunu, müvekkili ile davalılar arasında yazılı sözleşme bulunmadığını, … ile … Şti tarafından müvekkilinin 1995 yılında … ile piyasaya arz edilen … albümünde yer alan …, …, …., …, …, isimli eserler ile … albümünde yer alan …, …, …. albümü için okunan albüme konulmayan ve özgün adı … eserler karma yapılarak piyasaya sürüldüğünü, 1995 yılında davalı … şirketine verilen ve daha sonra … firmasına verilen icracı sanatçı muvafakatında karma albüm yapma hakkının tanınmadığını, yine dava konusu albüm kapağına müvekkilinin kendi şirketi olan … firmasından 2005 yılında çıkardığı sizler İçin isimli son albümüne ait kapak fotoğrafının aynen kopyalanarak kullanıldığını, dava konusu albümde … isimli eserin adı verilen muvafakate aykırı olarak eser sahibinin izni olmaksızın … olarak değiştirildiği, albümün 4. parçası olan … isimli eserin söz yazarı … olduğu halde, … olarak yazıldığını, davalıların basında yaptıkları açıklamalarda … isimli eserin sanatçının vurulmadan önceki son şarkısı olduğunu bundan sonra okuyamayacağını belirterek haksız rekabet yaptıklarını belirterek tecavüzün refi, meni haksız rekabetin önlenmesi maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Davalı vekilleri cevap dilekçelerinde özetle; Resimlerin davacının iddiasının aksine … şirketine ait 2004’de piyasaya sürülen … adlı albüm kartonetinde ve CD üzerinde kullanıldığını, albümdeki müzik eserleri için davacının muvaffakının bulunduğunu, “…/…” adlı albüm için eser sahiplerinden izin alındığını, eser sahiplerince iki isim konulduğunu, davacının bu konuda taraf ehliyetinin bulunmadığını, “…” adlı eserin eser işletme belgesinde …’in yazılı olması nedeniyle ondan izin alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”..Toplanan deliller hüküm kurmaya elverişli ve yeterli alınan son bilirkişi heyet kök ve ek raporları kapsamında davalı … ’in …’ün ve davalı …’nin yapımını gerçekleştirdiği 10. 01. 2014 tarihinde piyasaya sürülen“…” isimli albümde izinsiz kullanılan 10 eserin ve yine bu albümün albüm kartonetinde ve albümde kullanılan fotoğrafın izinsiz kullanımının gerçekleşmesi nedeniyle basına verilen haksız rekabet oluşturan beyanlar kapsamında açılan asıl ve ıslah olunan davanın kısmen kabulü ile, FSEK 66. maddesi uyarınca … isimli izinsiz yapımı, gerçekleştirilerek piyasaya sürülen albümün çoğaltılmasının, satışının, dağıtımının durdurulmasına, davacının FSEK 80. maddesi kapsamında icracı sanatçılıktan doğan mali ve manevi haklarının ihlali nedeniyle FSEK 70/3 fıkrası uyarınca talep ettiği elde edilen kazanca ilişkin olarak hesaplanan 77.975,00 TL nin ve izinsiz kullanılan fotoğraflar için FSEK 84 maddesi atfı uyarınca TBK 58. maddesi hükmünce davacının kişilik hakkı ihlaline dayalı belirlenen 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine, albüme ilişkin her türlü reklam vasıtası, izinsiz CD, kartonet vs’nin toplatılmasına, karar verilmesi gerekmiştir. Davacının fotoğrafının dava konusu albümde izinsiz kullanımının TMK 24. maddesi uyarınca kişilik hakkına saldırı oluşturmakla TMK 25. maddesi uyarınca davacının maddi , manevi tazminat veya elde edilen kazancı talep edebileceği ve basına yansıyan açıklamaların haksız rekabet oluşturması gözönüne alınarak talep ettiği fotoğraflar için belirlenen takdiren 10.000 TL maddi tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesi gerektiği, davacının hukuki yararı bulunduğundan hükmün ilanına karar verilmesine” karar verilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İki ayrı bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan raporların birbiriyle çelişkili olduğunu, çelişkili raporlara dayanılarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, bu raporlarda ayrıca hukuki değerlendirmelerde bulunulduğunu, bu durumun da hukuka aykırılık teşkil ettiğini, Dava konusu albümde yer alan eserlerin izinsiz kullanımının söz konusu olmadığını, 1995 tarih ve 12522 yevmiye nolu muvafakatname ile bu eserlerin icrası için izin verildiğini, bu kapsamda 2001 tarihli sözleşme ile 2004 tarihli muvafakatnamelerin de değerlendirilmesi gerektiğini, Haksız rekabetin varlığına ilişkin Mahkeme kararının yerinde olmadığını, haksız rekabet koşullarının somut olayda gerçekleşmediğini, Savunmalarının Mahkemece karşılanmadığını, TMSF’nin açık arttırma ile sattığı albümlere ilişkin rakamların sorulmasına dair taleplerinin dikkate alınmadığını, bunun savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olduğunu, Davalı …’nin albümle ilgili bir sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenle kendisi hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, 5846 sayılı Kanun kapsamında açılmış mali ve manevi hak ihlallerine dayalı tecavüz, ref, men, haksız rekabet maddi ve manevi tazminat talepli davadır.Davacı, davalılar tarafından piyasaya sunulan dava konusu karma albümde yer alan müzik eserlerinde icracı sanatçı olduğunu, bu albümdeki eserlerin izinsiz kullanıldığını, albüm kapağının davacıya ait başka bir albümdeki kapağın aynısı alınmak suretiyle oluşturulduğunu, albümde yer alan ”…” isimli eserin ”…” olarak isminin değiştirildiğini, albümde yer alan 4. Eserin söz yazarının da değiştirildiğini beyan ederek, telif hakkının ihlali ve fotoğraf kullanımı nedeniyle uğranılan zarardan kaynaklı olarak maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.T.C. Anayasası’nın 141/3. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerekir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuki sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun sebeplerini gerekçede açıklar. Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’ye Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Yasa’nın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Az yukarıda vurgulanan hususlar, Hukuk Genel Kurulu’nun 24.02.2010 gün ve E:2010/1-86, K:108; 28.04.2010 gün ve E:2010/11-195, K:238; 22.06.2011 gün ve E:2011/11-344, K:436 sayılı kararlarında olduğu gibi birçok kararında da, benimsenmiştir. Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde yeralan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nin 297. (Mülga HUMK’un 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine HMK’nin 27. maddesinin (HUMK’un 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır. Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür. Yukarıda izah edilen kanuni düzenlemeler, ilke ve esaslar karşısında somut uyuşmazlık incelendiğinde; Mahkemece, “toplanan deliller, aldırılan bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş ise de; ortada denetlenebilecek gerekçeli bir kararın olmadığı, ihlalin sayısı, tazminatın miktarı ve bir kısım iddialar açısından ihlalin varlığı yönünde birbiriyle çelişkili bilirkişi heyet raporlarından hangisinin hangisine hangi nedenle üstün tutulduğunun karar yerinde tartışılmadığı, her bir taleple ilgili sebebini içeren, tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün gerekçeli hüküm tesis edilmediği, hangi iddiaya hangi sebeple itibar edilmediğinin gerekçelendirilmediği görülmüştür.Açıklanan sebeplerle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/01/2018 tarih, 2017/174 E. 2018/3 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından peşin olarak yatırılan 848,16 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022