Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/924 E. 2022/483 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/924 Esas
KARAR NO: 2022/483
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI: 2017/204 E. – 2018/129 K.
BİRLEŞEN DOSYA: İstanbul Anadolu (Kapatılan) 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/21 Esas – 2014/32 Karar sayılı dosyası
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tasarımını, imalatını ve pazarlamasını yaptığı “Polis Bekleme Standı” isimli endüstriyel tasarımın, Türk Patent Enstitüsü nezdinde 01.09.2010 başvuru tarihi, … evrak nosu ve … başvuru ve tescil no ile Endüstriyel Tasarımlar Sicili’ne kayıt edildiğini, başvurunun 01.11.2010 tarih ve 175 Sayılı Resmi Endüstriyel Tasarımlar Bülteni’nde yayınlandığını, merkezi Ankara’da bulunan … Ltd. Şti.’yi temsilen … ile davalı firma görevlisi arasında, endüstriyel tasarım hakkı müvekkiline ait olan Polis Bekleme Standının müvekkilince üretileceği, ilk 200 adet polis standının imalatı ile ilgili fiyat ve teslimat bilgilerinin proforma ile sunulduğunu, 400 adet imalat ile ilgili olarak firmalar arası ayrıca centilmenlik anlaşması yapılacağı taahhüdünde bulunulduğunu, üretim süresi ve sevkiyatı hususunda anlaştıklarını, bu hususta ekinde polis bekleme standı fotoğrafının bulunduğu elektronik posta (email) yazışmalarının mevcut olduğunu, ancak sonrasında davalı firmanın tasarım hakkı müvekkiline ait olan standı bir başka firmaya yaptırarak ticari amaçlı, kötü niyetli olarak kazanç elde ettiğini, davalının, müvekkilinin tasarımının aynısını veya ayırt edemeyecek kadar benzerini müvekkilinin izni olmaksızın ürettiğini, ithal ettiğini, piyasaya sunduğunu, satışını yaptığını ve ticari amaç ile kullanıp müvekkilinin tasarımından doğan haklarına tecavüz fiilini işlediğinin tespit edildiğini, 554 Sayılı KHK’nın 48. maddesine göre; “tasarım hakkı sahibinin izni olmaksızın tasarımın aynını veya belirgin bir şekilde benzerini yapmak, üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme akdi için icapta bulunmak, kullanmak, ithal etmek ve bu amaçlarla depolama, elde bulundurmak…” eylemlerinin tasarım hakkına tecavüz sayılan fiiller olduğunu, davalının müvekkiline ait endüstriyel tasarım hakkına açıkça tecavüz fiilini işlediğini, bu durumun aynı zamanda Türk Ticaret Kanunu’na göre haksız rekabet teşkil etmekte olduğunu, müvekkilinin bu eylemler sebebiyle kâr kaybına uğradığını, davalının eylemlerinin 554 Sayılı KHK madde 49/A’ya göre, tespiti ile mevcut tecavüzün önlenmesine, tecavüzün giderilmesine ve maddi ve manevi zararın tazminine, üretilen veya ithal edilen ürünlere gümrüklerde el konulmasına, bunların üretiminde kullanılan araçlara el konulmasına, el konulan ürün ve araçlar üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınmasına, yoksun kaldığı kazancın tazminine ve hükmün tirajı en yüksek 5 gazeteden biri ile yayınlatılmasına, fazlaya dair hakları saklı tutularak, maddi ve manevi zararımızın tazminine ve yine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi olmak üzere toplam 6.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı firmaya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili diğer davalı … aleyhinde açılan ve bu dosya ile birleşen davada; asıl davada ileri sürdüğü iddiaları tekrar ederek davalı … A.Ş.’ ye Beyoğlu … Noterliği vasıtasıyla 31.05.2013/… yevmiye nolu ihtarnameyi gönderdiklerini, davalı … A.Ş.’nin “http://www…com/…htm” linki ile dava konusu ürünü web sayfasında teşhir ettiğini, teşhir edilen ürünlerin tüm parçaları ile üretim ve montajı yapıldıktan sonra davalı şirketin önünde iç ve dış kısımlarında fotoğraflanarak internet kanalı aracılığı ile reklam ve pazarlamasının yapıldığını, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile davalı firmanın haksız tecavüz fiili sebebiyle tasarımları taşıyan ürünlere ilişkin satış tutarının kâr marjı oranında maddi ve manevi zararlarının tazminine ve yine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi olmak üzere toplam 6.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Ana dosya davalısı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın, davacının endüstriyel tasarım hakkına tecavüz etmediğini, davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davanın, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bir dava olduğunu, dava konusu ürüne ilişkin üretimlerin, dünyanın pek çok ülkesinde ve ülkemizde yıllardır mevcut olduğunu, davacı adına tescil edilmeden çok öncede pek çok ülke tarafından üretilip, kullanıldığını, bir endüstriyel tasarımın tescil edilebilmesi için, 554 s. KHK m.5 ve 7’de öngörülen anlamda, o tasarımın yeni (özgün) ve dünyanın herhangi bir yerinde daha önce kamuya sunulmamış olması gerektiğini, davacının elinde dava konusu üründen bulunmadığını, internet sitesinde de bu ürüne ilişkin bir bilgi bulunmadığını, davacının bu ürünü, kendi tasarımıymış gibi tescil ettirdiği izleniminin söz konusu olduğunu, bu hususta davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesini talep ettiklerini, dava konusu endüstriyel tasarım tescil belgesinin hükümsüzlüğüne ve diğer talep ve davalara ilişkin haklarının saklı olduğunu, bu tür tasarrufların hukuk tarafından korunmadığı gibi, bu konuda Yargıtay kararlarının mevcut olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/11-209 E., 2013/399 K., 27.03.2013 tarih) davacının endüstriyel tasarıma konu ürün ile müvekkilinin ürettiği ürünün, tasarımın “ayırt edicilik” ve “özgün, yeni olma” kriterleri açısından aynı olmadığını, ürün ölçüleri ve özelliklerinin farklı olduğunu, bu konuda alınmış raporu mahkemeye sunduklarını, (Solar Enerjili Trafik Evi ürün raporu) davacının endüstriyel tasarımına ilişkin ürün örneklerinin bulunmadığını, diğer davalı … A.Ş.’den temin edilen ürünlerin tamamının, müvekkili tarafından Nijerya ülkesine ihraç edildiğini, bu durumda, tecavüzün tespiti açısından elde mevcut ürün bulunmadığından, inceleme ve değerlendirmelerin dosya üzerinden yapılması gerektiğini, bu durum ise sağlıklı, yeterli, hak ve adalete uygun bir sonuca ulaşılmasına engel olduğunu, davanın karara bağlanabilmesi açısından yeterli delil bulunmadığını, ancak, buna rağmen, dilekçe ekinde sunulan fotoğraflardan dahi ürünlerin hem şekil hem de kullanım amaçlarının farklılığı ve kullanılan ilave aksamlar dolayısıyla farklı ürünler olduğunu ve herhangi bir hak ihlalinin olmadığını, ayrıca, doğru ve adil bir sonuca ulaşılabilmesi için, yalnızca müvekkilin ticari defterleri değil, diğer davalı … Tic. A. Ş.’nin ticari defter ve kayıtlarının da incelenmesi gerektiğini, diğer davalı … Tic. A.Ş., davacı tarafın ilk taleplerinden itibaren, davacı iddialarına karşı savunma yapmak yerine davacı iddialarını kabul ettiğini ve sorumluluğu müvekkil şirkete yüklemeye çalıştığını, dava konusu ürünün, bizzat diğer davalı … Tic. A.Ş. tarafından üretildiğini, müvekkilinin Irak’ta gördüğü ürün konusunda … A.Ş.’ye sadece sipariş verdiğini, ürünün … Tic. A.Ş. tarafından üretilen polietilen aksamı dışında, diğer aksesuar kısımlarını tamamladığını, diğer davalı … Tic. A.Ş., endüstriyel tasarım, marka, patent hukuku ve tescil konusunda yeterli hukuki ve ticari bilgiye sahip olduğunu, müvekkilinin verdiği sipariş konusunda gerekli yasal incelemeleri yaptıktan ve bu ürünün dünyanın pek çok ülkesinde kullanıldığını tespit ettikten sonra ürünün imalatını yaptıklarını kendilerine beyan ettiğini, dava konusu ürünün tasarlanıp imal edilmesi konusunda sorumluluğu başkalarına yükleyemeyeceklerini, davalının, dava konusu ürünü ticari internet sitesinde, parçalarını birleştirmek suretiyle, bütün olarak yayınladığını, halen, internet kayıtlarında bu ürünün ilan kaydının mevcut olduğunu, bu kayıtlarda, tasarım ve kalıp üretiminin kendilerine ait olduğu konusunda beyan bulunduğunu, buna rağmen, “biz sadece parçaları ürettik, davanın davalısı biz değiliz”, “fiyat ve evsaf belirtmedik, sadece tanıtım için yayınladık”, “Davacının ihtarı üzerine derhal üretimi durdurduk ve elimizdeki ürünleri imha ettik” beyanlarının kabul edilebilir olmadığını, davalıyı sorumluluktan kurtarmayacağını, fiyat ve evsaf belirtilmesinin ticari ürünün pazarlanması için zorunlu olmadığını, müvekkilinin, davacının tasarım hakkına tecavüz ettiğini kabul etmemekle birlikte, üretim yapmaktan vazgeçmiş ve kendisine yapılan siparişleri iptal ettiklerini, beyan etmiş ve davanın reddini talep etmiştir.Birleşen dosya davalısı … A.Ş. vekili beyan ve dilekçelerinde özetle; Dava konusu ürüne benzer bir ürünün siparişinin diğer davalı … Ltd. Şti. tarafından verildiğini, bu siparişin tasarımının davacıya ait olduğu iddia edilen ürün ile olan benzerliğinin, davacı tarafın gönderdiği ihtarnameden sonra anlaşıldığını, … firmasının müvekkili şirketten tabanı ayrı, yan iki duvarı ayrı, üst tablası ayrı, içindeki oturma bölümü ayrı ayrı olmak üzere 5 parçanın üretimini talep ettiğini, müvekkilinin bu 5 parçayı ayrı ayrı kalıplar hazırlayarak toplam 200 adet imal ettiğini ve tamamını davacı tarafın ihtarı müvekkiline tebliğ edilmeden önce teslim edildiğini, parçaların birleşmiş halinin hiçbir zaman müvekkili şirket bünyesinde yapılmadığını, özellikle resimde görülen alt ve üst tablayı birleştiren kolon aparat ve solar enerji kısmının müvekkilince ürettirilmediğini, davacı tarafın mahkemeye sunduğu müvekkili şirketin internet sitesine ait çıktıdaki dava konusu ürünün görseli tamamen firma bünyesinde kendi imalatları ile birlikte fason olarak da üretilen mamullerin teşhir ve referans amaçlı yayınından ibaret olduğunu, müvekkilinin direkt olarak imalatını yaptığı bir tek ürün dahi olmadığını, davacı tarafından gönderilen ihtarın müvekkiline tebliğ edilir edilmez, derhal diğer davalı şirketle irtibata geçilerek, ihtarın bir örneği mail olarak kendilerine gönderildiğini ve bu konudaki savunmaların istendiğini, aynı şekilde derhal müvekkili şirkette bulunan ve bu ürünün parçalarını üretmeye yarayan kalıp vb. tüm üretim elemanlarının kaldırılarak imha edildiğini, aynı zamanda diğer davalı … Tic. Ltd. Şti.’ye de Karşıyaka … Noterliği’nce 04.06.2013 tarihinde, … yevmiye no’lu bir ihtar çekilerek, müvekkili şirketin böyle bir durumdan ticari olarak zarar görmesi durumunda hakkını arayacağı, ellerinde bu ürüne ilişkin bir endüstriyel tasarım tescili bulunup bulunmadığını veya bu ürünü neye dayanarak müvekkili şirkete imal ettirdiğinin sorulduğunu ancak bunlara maalesef bir cevap alınamadığını, müvekkilinin kendilerine gelen ihtardaki tüm talepleri yerine getirdiğini, birleştirme kararının kendi talepleri doğrultusunda verildiğini, TTK 58/d maddesinde “Kusur ve zarar ziyan var ise tazminat istenebilir” dendiğini, müvekkilinin bir kusuru olmadığını, iyi niyetli olduğunu, dava konusu ürünleri fason olarak diğer davalı adına ürettiğini, davacının ve diğer davalının dava konusu ürünün hala internet sitelerinde yayınlandığı konusunun gerçeği yansıtmadığını, bu hususta şirketin çalıştığı web tasarım firmasına başvurduklarını, ilk ihtarın geldiği tarihten sonra bunun derhal web sitesinden kaldırıldığını ancak GOOGLE uzantılı içeriğin bu linki endekslediği ve bu görüntünün ana serverlerde görüldüğünü, siteye direkt olarak girildiğinde böyle bir içerik yokken GOOGLE uzantılı olarak geçmişte olan bu görseli görmenin mümkün olduğunu, kaldı ki; diğer davalının vermiş olduğu linkten giriş yapıldığında normalde “…” ibaresi devamında site içerisinde bulunduğu bölüm yazması gerekiyorken #son# ibaresi görüldüğünün, bu ibare bu içeriğin gerçekte siteden silindiğinin göstergesi olduğunu, müvekkiline ait defterlerin incelenmesinde hiçbir sakınca olmadığını, her iki şirketin de defterleri incelendiğinde görüleceği üzere bu ürünlerin fason üretim faturası kesilip buna ilişkin ödeme diğer davalı tarafından müvekkil şirkete yapıldığını, diğer davalının bu ürünleri alıp, ilave ekipmanlar takıp, montajını gerçekleştirdikten sonra ihraç ettiğini beyan etmiş ve davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dosya kapsamından ve taraf vekillerinin dilekçelerinden; birleşen davalı … Tic. A.Ş. ürününün polietilen kısmını asıl davanın davalısı … Ltd. Şti.adına ürettiği ve web sayfasında teşhir ettiği, davalı … Ltd. Şti.’nin de daha önce davacıdan ürün aldığı, ürünün tasarım tescili ile Türk Patent ve Marka Kurumu’ nda tescilli olduğunu bildiği, ancak daha sonra davacı tasarımı ile benzer ürünü üreterek ve birleşen davalıya ürettirerek ihracata konu ettiği, dava tarihinde yürürlükte olan 554 sayılı KHK 48. Madde gereğince; davalıların, davacının tescilli tasarımından kaynaklanan haklarına tecavüz ettikleri tespit edilmekle, tecavüzün durdurulması ve önlenmesine, Yargıtay 11.H.D.nin benzer davalarda vermiş olduğu emsal teşkil eden 06.10.2015 tarihli 2014/13285 Esas – 2015/10017 Karar sayılı içtihatı, yine aynı dairenin 12.02.2014 tarihli 2013/12666 Esas – 2014/2406 Karar sayılı içtihatlarında da aynı fiilden dolayı iki ayrı tazminata hükmedilemeyeceği, fiilin tek olduğu, esasen davalıların aynı /tek fiilden dolayı ayrı ayrı tazminata hükmedilemeyeceği gözönüne alınarak, davalıların ticari defter ve dayanak belgeleri üzerinde yapılan mali inceleme neticesinde birleşen davalının elde ettiği 7.890,70 TL gelir /tazminatın asıl davanın davalısının elde ettiği toplam kazançtan düşülmesi gerektiği kanaatine varılarak, 39.387,10 TL maddi tazminatın ve 2.500,00 TL manevi tazminatın asıl davanın davalısı şirketten dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,birleşen davalının elde ettiği gelir üzerinden hesaplanan 7.890,70 TL maddi tazminat ile 2.500,00 TL manevi tazminatın birleşen davalıdan dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı birleşen dava davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Dosya birçok kez bilirkişi incelemesinden geçmekle, son tarih olan 19.01.2017 tarihli üç kişilik bilirkişi heyeti raporuna göre özetle; “…davalılardan … Tic. A.Ş.’ nin ticari kayıt ve defterleri üzerinde önceki bilirkişi heyetince yapılan incelemede bu firmadan talep edilebilecek tazminat tutarının 7.890,70 TL olarak tespit edildiği, bu sebeple heyetlerince bu davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde yeniden inceleme yapma gereği bulunmadığı, davalılardan … İhracat Ltd. Şti.’ nin dava konusu 202 adet ürüne ilişkin karının ise 47.277,12 TL olarak hesaplandığı, sonuç ve tespitine ulaştıkları…” nın belirtildiği, 2- Mahkemece, ” aynı fiilden dolayı iki ayrı tazminata hükmedilemeyeceği, fiilin tek olduğu, esasen davalıların aynı /tek fiilden dolayı ayrı ayrı tazminata hükmedilemeyeceği gözönüne alınarak, davalıların ticari defter ve dayanak belgeleri üzerinde yapılan mali inceleme neticesinde birleşen davalının elde ettiği 7.890,70 TL gelir/tazminatın asıl davanın davalısının elde ettiği toplam kazançtan düşülmesi gerektiği kanaatine varılarak, 39.387,10 TL maddi tazminatın ve 2.500,00 TL manevi tazminatın asıl davanın davalısı şirketten dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davalının elde ettiği gelir üzerinden hesaplanan 7.890,70 TL maddi tazminat ile 2.500,00 TL manevi tazminatın birleşen davalıdan , dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi ” hatalı olup, her bir davalı yönünden ayrıca karar vermesi gerektiğini, 3- 19.01.2017 tarihli Mahkemece aldırılan üç kişilik heyet bilirkişi raporu doğrultusunda, davalılardan … Ltd. Şti.’ nin dava konusu 202 adet ürüne ilişkin karının 47.277,12 TL olarak hesaplandığı rapor edilmekle, Mahkemece 39.387,10 TL maddi tazminata ve yine 5.000,00 TL olarak talep edilen manevi tazminata da 2.500,00 TL olarak hükmedilmesi, yine diğer davalı … A.Ş. için 5.000,00 TL olarak talep edilen manevi tazminata da 2.500,00 TL olarak hükmedilmesinin hatalı olduğunu, söz konusu her iki şirketin de birbirinden ayrı, gelir elde eden şirketler olduğunu, gerek bilirkişi raporları, gerekse Mahkeme Hükmü ile sabit olduğu üzere, her iki davalının da, davacı müvekkile ait … tescil numaralı tasarıma tecavüz ettiğinin belirtildiğini, dolayısıyla her iki şirketin de ayrı ayrı davacı müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkilinin ticari hayatına ve iş piyasasındaki işleyişine sekte vurarak, her iki şirketin de ayrı ayrı maddi ve manevi zararın oluşmasına yol açtıklarını, tüm bu hususların bilirkişi raporu ile açıklığa kavuştuğunu, mahkemenin durumu tek fiil olarak belirtmesinin hukuka, kanunlara ve ticaret ahlakına aykırı olduğunu belirterek bu sebeplerle yerel mahkemenin 10.04.2018 tarih 2017/204 E., 2018/129 K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve re’ sen değerlendirme ile talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Dava konusu tescilin hukuken korunmasının mümkün olmadığını,bir endüstriyel tasarımın tescil edilebilmesi için, 554 s. KHK m.5 ve 7 de öngörülen anlamda, o tasarımın yeni (özgün) ve dünyanın herhangi bir yerinde daha önce kamuya sunulmamış olması gerektiğini, dava konusu ürüne ilişkin üretimlerin, dünyanın pek çok ülkesinde ve ülkemizde yıllardır mevcut olup, davacı adına tescil edilmeden çok öncede pek çok ülke tarafından üretilip, kullanıldığını, 2- Tarafların elinde örnekler olmaması sebebiyle, tespitin mümkün olmadığını, davacının endüstriyel tasarımına ilişkin ürün örneklerinin tarafların elinde bulunmadığını, diğer davalı … A.Ş.’den temin edilen ürünlerin tamamının, müvekkili firma tarafından Nijerya ülkesine ihraç edildiğini, doğru bir tespitin yapılabilmesi ve ürünler arasındaki farklılıkların ve benzerliklerin ortaya konulabilmesi için, estetik kaygı taşıyan bu ürünün örneklerinin mevcudiyetinin zorunlu olduğunu, davanın karara bağlanabilmesi açısından yeterli delilin bulunmadığını, dava konusu tasarıma ilişkin bir tecavüzün tespiti açısından, tarafların elinde mukayese yapılabilecek ürün veya ürün örneği bulunmadığı halde bilirkişi kurulu tarafından değerlendirme yapıldığını, oysa, yalnızca, resim ve görüntülere dayanılarak değerlendirme yapılması gerçeği yansıtmayacağından, sadece resim ve görüntülere dayanarak karar verilmesinin mümkün olmadığını, 3- Davacı tarafın endüstriyel tasarıma konu ürün ile davalıların ürettiği ürünün, tasarımın “ayırt edicilik” ve “özgün, yeni olma” kriterleri açısından aynı olmadıklarını, ürün ölçüleri ve özelliklerinin farklı olduklarını, Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesi “tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür.” hükmünü amir olduğunu, nitekim, müvekkilinin ürettiği ürününde, kanundaki bu düzenlemede belirlenen unsurları taşımakta olup, kabin yapısı, tavan yapısı, kabin ayağı, yazı stili, kabin boyutları, çizgi, şekil, renk, ağırlık ve ürüne eklenen farklı malzeme özellikleriyle (güneş enerji paneli, farklı ışıklandırmalar v.s.), tescil konusu üründen tamamen farklı olduğunu, kaldı ki, bilirkişi kurulunun, kendisi tarafından üretilen ürünlerin farklılıklarının tespit edildiğini, ancak, yeterli görülmediğini, dolayısıyla, davacı adına tescil edilmiş ürün konusunda herhangi bir tecavüzün söz konusu olamayacağını, 4- Davacının, dava konusu ürünle ilgili üretiminin bulunmadığını, davacı tarafın, tecavüz iddia edilen ürünle ilgili olarak üretim çalışması yapmadığını, dolayısıyla, davacının bu ürünle ilgili bir kazancı yoksa zararından da söz edilemeyeceğini, 5- Bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, 21.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili firmanın kazanç elde etmediği, hatta zarar ettiğinin tespit edildiğini, bu sebeple tazminat hesabı yapılamayacağı sonucuna ulaşıldığını, 19.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda ise 47.277,12 TL tazminat hesabı yapıldığını, raporlar arasında çok ciddi fark bulunduğunu, bu çelişki giderilmeden karar verilemeyeceğini, 6- Müvekkili firmanın, bu ticaretinden dolayı kazancının bulunmadığını, muhasebe kayıtlarının doğru değerlendirilmediğini, yerel mahkemece de tespit edildiği üzere, müvekkili şirketin, Nijerya’ya, 202 adet güneş enerjili trafik kontrol evi ihraç ettiğini, oysa, 19.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda, Çin’den alınarak Nijerya’ya gönderilen 201 adet solar panellerin, ikinci kez değerlendirmeye alındığını, bir ürünün iki çıktısının olmasının mümkün olmadığını, muhasebe kayıtlarındaki sorunun, Çin’den 09.04.2012 tarihli … firmasından satın alınarak 14.070,00 USD bedelle transit ticaret olarak Nijerya’ya ithal edilecek olan 201 adet solar panellerin İzmir limanına indirilmesi gerekirken, haydarpaşa gümrüğüne indirilmiş olmasından kaynaklandığını, yani, 06.07.2012 tarihli faturadaki ürünün, 09.04.2012 tarihli faturadaki ürününün karşılığı olduğunu, ikinci bir ürün olmadığını,yerel mahkemeden, bu konuda Haydarpaşa ve İzmir Gümrük Müdürlüklerinden bilgi ve belge istenmesinin talep edildiğini, ancak, mahkemece bu talebn dikkate alınmadığını, oysa, İzmir Gümrük Müdürlüğünden gelecek kayıtlarda, sadece 201 adet solar panel malzemesinin Nijerya’ya ihraç edildiği sabit olduğundan, konu açıklığa kavuşabilecekken,. bu eksiklik giderilmeden karar verilmesinin adalete, usul ve yasaya aykırı olduğunu, 7- Bu konunun açıklığa kavuşturulması için gümrük uzmanı bilirkişiler tarafından değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu ticari faaliyetin, uluslar arası ticaret kapsamında ihracat faaliyeti olduğunu, işlemlerinin pek çoğunun gümrük mevzuat ve uygulamaları ile alakalı olduğunu, 8- 06.07.2012 tarihli ihracat faturasındaki ürünlerin, tescil konusu ürünün dışında olduğunu, kaldı ki, 06.07.2012 tarihli faturanın 201 adet solar panel ile ilgili olduğunu, bu ürünün, dava konusu ürün kapsamında olmadığını, dava konusu ürünün, sadece kabinden oluştuğunu, dolayısıyla, solar panel açısından davacının bir talebinin olamayacağını, solar paneller açısından davacı yararına bir hesaplama yapılamayacağını, 9- Müvekkili firmanın, dava konusu ihraç ürünlerinden dolayı kazanç elde etmediğini, 21.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, müvekkili firmanın ihraç ettiği dava konusu ürünlerden dolayı kazanç elde etmediğini, hatta 5.000,00 $ civarında zarar ettiğini, 10- Ürünlerin ana malzemesini diğer davalıdan temin edildiğini, dava konusu ürünün, bizzat … Tic. A.Ş. tarafından üretildiğini, bu hususu kendileri kabullendikleri gibi, muhasebe kayıtları ile de tespit edildiğini, müvekkili firmanın, Irak’ta gördüğü ürün konusunda … Tic. A.Ş.’nin sadece sipariş verdiğini, müvekkili firmanın, ürünün … Tic. A.Ş. tarafından üretilen polietilen aksamı dışında, diğer aksesuar kısımlarını tamamladığını, dolayısıyla … Tic. A.Ş.’nin itirazlarının yerinde olmadığını belirterek yapılacak istinaf incelemesi sonucunda İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/22 E. 2018/129 K. Sayılı 10.04.2018 tarihli kararın kaldırılmasına ve yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dava davalısı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Yerel mahkemenin müvekkili aleyhine vermiş olduğu kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin, dava konusu polis kabininin sadece plastik aksamlarını, diğer davalının siparişi üzerine fason olarak ürettiğini, bu plastik aksamın, polis kabininin belirli bir bölümü olduğunu, asıl davalı olan … müvekkil şirketten tabanı ayrı, yan iki duvarı ayrı, üst tablası ayrı, içindeki oturma bölümü ayrı ayrı olmak üzere 5 plastik parçanın üretimini talep ettiğini, bu hususun … cevap dilekçesinde de belirtildiğini, müvekkilinin sadece plastik polietilen malzeme üretimi işi yaptığı için, dava konusu polis kabininin diğer metal aksamı ile elektronik parçalarını da üretmesinin mümkün olmadığını, bu parçaların birleşmiş halinin, hiçbir zaman müvekkili şirket bünyesinde yapılmadığını, dolayısıyla müvekkili şirketin işbu ürünü kendisi üretip piyasaya hiçbir zaman sürmediğini, 2- Müvekkili şirketin, davacı yanın ihtarı ile sadece plastik kısmının üretimini yaptığı ürünün tescilli olduğunu öğrendiği ihtarname tarihi itibariyle de işbu ürünün üretimini durdurduğunu ve kalıpları imha ettiğini, hatta, davacının ihtarına 5 gün gibi kısa bir sürede cevabi bir ihtar göndererek, davacı yanca istenen tüm tedbirlerin alındığını ve bundan sonra böyle bir üretimin kendisinden talep edilse dahi yapılmayacağı taahhüdünde bulunulduğunu, ürünün müvekkili sitesinde tamamen üretim çeşitliliğini göstermesi amacıyla konulmuş olan görseli de bu ihtarnamenin hemen arkasından kaldırıldığını, 3- Müvekkili şirketin bununla da yetinmeyip tamamen iyi niyetini ortaya koymak üzere davacıdan gelen ihtar, diğer davalı … Tic. Ltd. Şti.’ ne mail yolu ile gönderdikten sonra Karşıyaka … Noterliğince 04.06.2013 tarihinde , … yevmiye no’lu bir ihtar çekerek, müvekkili şirketin böyle bir durumdan ticari olarak zarar görmesi durumunda, hakkını arayacağını karşı tarafa bildirdiğini, ellerinde bu ürüne ilişkin bir endüstriyel tasarım tescili bulunup bulunmadığını veya bu ürünü neye dayanarak müvekkil şirkete imal ettirdiğini muhatabına sorduğunu, bu sebeplerle müvekkili şirketin kötü niyetli ve mütecavüz sayılamayacağını, 4- 554 Sayılı KHK’nın 48/a. bendi hükmü uyarınca tecavüz eyleminin varlığı bakımından kusur şartı aranmazken aynı KHK’nın 50. maddesi uyarınca tazminat talebi ve ceza davalarının açılabilmesi için tecavüz edenin kusurunun varlığı şartının arandığını, yani bu davada tecavüzün var olup olmadığı tespit edildikten sonra düzenlemeye göre tazminata hükmolunabilmesi için satıcının kusurlu olması gerektiğini, 5- Mahkemeye göre müvekkilin kusurunun en az 10-15 parçadan müteşekkil polis kabininin 5 parçasını üretmesinin değil, bu sadece 5 parçasını ürettiği polis kabinin görselini internet sitesinde sergilemesi olduğunu, mahkemenin kararına dayanak olarak aldığı bilirkişi raporunda “bu üretimin kusur sayılamayacağı belirtildikten sonra bu ürünün internet sitesinde teşhir edilmesini (ticarete konu etme gayesinde olduğundan bahisle) başlangıçtaki kusursuzluğu, kusurluluğa dönüştürdüğünün kabul edilmesi gerektiğini belirttiğini, davanın başından sonuna kadar açıklamaya çalıştıkları üzere, müvekkilinin kendi adına tescilli pek çok ürünü ürettiği gibi fason olarak da Türkiye’de ve yurt dışında faaliyette bulunan pek çok firmanın tescilli ürünlerini veya parçalarını üretmeye devam ettiğini, müvekkiline ait internet sitesinde … A.Ş.’ye üretilen yakıt deposu elemanları (şamandıra vd.parçalar) da bulunduğunu, yine aynı yerde ford motor taşıma kasası da bulunduğunu, ancak bu ürünlerin de, aynen polis kabini gibi kalıpları müşteriler tarafından hazırlanan veya hazırlatılan ürünler olup, kendi müvekkilinin satışını yaptığı ürünler olmadıklarını, müvekkilinin bir nevi üretmeyi taahhüt ettiği ürünlere referans olması açısından bu ürünleri kendi sitesinde teşhir ettiğini, bu ürünlerin hiç birinin altında satış fiyatı , parça veya ürün seri numarası gibi müvekkili şirkete özgülenebilecek ifade veya işaret olmadığını, müvekkiline ait siteye bakılacak olursa “ürün tasarım örneklerimiz” başlığında adı geçen ürünlerin belli olduğunu ve bu ürünler içinde ne davaya konu polis kabini ne de yukarıda örneğini verdikleri ürünlerin olmadığını, müvekkilinin diğer davalıya tek bir fason üretim faturası kestiğini, bunun dışında da bu ürünü kendi namına hiç üretmediğini, 6- Dava dilekçesinde ve dava devam ederken dosyanın içerisine müvekkili şirket internet sitesi çıktısı konup burada dava konusu polis kabinin durduğunu gördüklerinde ise, hemen bu hususta şirketin çalıştığı web tasarım firmasına başvurduklarını, web tasarım şirketinin, ilk ihtarın geldiği tarihten sonra bunun derhal web sitesinden kendileri tarafından kaldırıldığını, ancak google uzantılı içeriğin bu linki endekslediği ve bu görüntünün ana server’lerde görüldüğünü bildirdiğini, müvekkiline ait siteye direkt olarak girildiğinde böyle bir içerik yokken google uzantılı olarak geçmişte olan bu görseli görmenin mümkün olduğunun belirtildiğini, bu bağlamda mahkemenin ,müvekkilinin fason üretimini yaptığı bir ürünü, sadece yapabildiklerini sergilediği bir internet sitesinde (o da ilgilisi olduğunu bildiren davacının ihtarı üzerine sorgusuz sualsiz olarak kaldırıp, bunu hukuksal nezaket içerisinde davacıya bildirdikten sonra) sergiledi diye kusurlu kabul etmesi ve müvekkil şirketin maddi ve manevi tazminat ödemesine hükmetmesinin haksız olduğunu, hatta bu hususta bu web tasarım şirketinden teknik bir mülakat alınıp, dosyaya sunulduğunu, mahkemeden gerekirse bu görsellerin hangi tarihte müvekkili internet sitesinden kaldırıldığını tespit için yeni bir teknik bilirkişi raporu alınması talep edilmişse de mahkemenin bunu kabul etmediğini, müvekkilin tek kusuru gerçekten de sadece kendisine çekilen ihtarnameye rağmen görseli sitesinden kaldırmamak ise, mahkeme eksik inceleme yapıp bizim “derhal kaldırılmıştır” iddialarını bir teknik bilirkişi raporu ile tespit ettirmeden eksik inceleme sonucu karar verdiğini belirterek bu sebeplerle istinaf talebinin kabulüne, birleşen davada müvekkili aleyhine verilen usul ve kanuna aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında beyanları doğrultusunda inceleme yapılarak gerekirse duruşma açılarak davanın, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava tescilli tasarıma tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, üretilen veya ithal edilen ürünlere gümrüklerde el konulması, bunların üretiminde kullanılan araçlara el konulması, el konulan ürün ve araçlar üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması, yoksun kalınan kazancın tazmini ve hükmün tirajı en yüksek 5 gazeteden biri ile yayınlatılması, maddi ve manevi tazminat davasıdır. Davacı taraf imalatını ve pazarlamasını yaptığı “Polis Bekleme Standı” isimli ve adına tescilli endüstriyel tasarımın imalatı ve pazarlamasını yaptığını,davalı … firmasıyla tasarım konusu 200 adet polis standının üretimi ve satışı konusunda anlaştıklarını, fakat davalı … firmasının, bu anlaşmaya rağmen, kendisinden habersiz ve adına tescilli endüstriyel tasarıma tecavüz eder nitelikte diğer birleşen dosya davalısı … şirketi ile anlaşarak bu standları imal ettirerek yurt dışına ihraç ettiğini, davalıların eyleminin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek tecavüzün ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini, maddi ve manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiş, asıl davanın davalısı … firması, davacının tescilli olduğunu söylediği tasarımın ayırt edicilik özelliğinin bulunmadığını, tecavüz ve haksız rekabet şartlarının oluşmadığını, diğer davalıya yaptırdığı standları yurt dışına ihraç ettiğini fakat herhangi bir kar elde etmediğini belirterek , davanın reddini talep etmiş, birleşen dosya davalısı … şirketi, diğer davalıyla dava konusu stand üretimi konusunda anlaştıklarını, standın bir kısım parçalarını birbirinden bağımsız olarak üretip diğer davalıya teslim ettiğini, üretilen standın davacı adına tescilli bir tasarım olduğunu bilmediğini, davacının ihtarnamesi üzeride internet sitesinden sergilenen ürünün hemen kaldırıldığını ve diğer davalıya ihtarname gönderdildiğini, davacıya da tasarım konusunda bilgilerinin bulunmadığının hemen bildirildiğini, bu sebeple fiilin gerçekleşmesinde kusurlarının bulunmadığını, davanın reddini talep etmiş, mahkemece her iki davalı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, taraf vekillerince yukarıdaki sebeplerle işbu karar istinaf edilmiştir. Davacı adına … sayılı tasarım tesciline konu üründen 200 adet üretilmesi için davalı … Ltd. Şti ile davacı firma aracısı olarak hareket eden … arasında e-mail kanalı ile yazışmalar yapıldığı, düzenlenen proforma fatura ile her bir ürün için 1000$ üzerinden alış verişe konu edildiği, diğer davalı … A.Ş.’nin ” http://www…com/…htm” linki ile dava konusu ürünü web sayfasında teşhir ettiği, 200 adet ürünün ise diğer davalının talebi üzerine birleşen davalı tarafından fason olarak asıl davalıya üretildiği konusu sabittir. Davaya konu uyuşmazlığın davalı … şirketinin siparişi üzerine birleşen dosya davalısı tarafından üretilen ve internet sitesinde tanıtılan ürünlerin, davacı adına tescilli tasarımı ile benzer olup olmadığı, davacının tasarım tescilinden kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil edip etmediği, endüstdriyel tasarıma dayalı yoksun kalınan kâr istemine ilişkin maddi ve manevi tazminat talep edilip edilemeyeceği, birleşen dosya davalısının tasarıma tecavüz eyleminde kusurunun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Mahkemece, Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/93 sayılı talimatı ile alınan bilirkişi raporu ve ek raporlar ile, itirazlar üzerine, üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 19.01.2017 tarihli bilirkişi raporlarında yapılan tespitlerin kısmen birbiriyle uyumlu olduğu, ortak tespitlere göre, davacı adına tescilli … sayılı ındüstriyel tasarımla davalılardan … A.Ş ‘y2 ait internet sitesinde tespit edilen ürünler arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde oluşan genel izlenimde belirgin fırklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile “benzer” olarak algılandıkları, davalıların, davacı adına … sayı ile tescilli tasarımın aynısını, teknik şartnameye ve üretim için yaptıkları anlaşmaya konu ettikleri, davalılardan …A.Ş. ‘nin ürünün polietilen kısmını diğer davalı adına ürettiği, web sayfasında teşhir ettiği, davalılardan … Ltd. Şti.’nin ilk etapta davacıdan ürün aldığı, daha sonra davacı tasarımı ile belirgin benzer ürünü üreterek/ürettirerek ihracata konu ettiği, bu eylemlerinin tasarım hakkına tecavüz hallerini belirleyen 554 Sayılı KHK 48.maddesi kapsamında tescilden doğan hakka tecavüz sayıldığı, yapılan bu tespitlerin dosya kapsamına da uygun olduğu, bu sebeple, davalıların marka tecavüzünün tespitine yönelik tüm itirazların reddi gerekmiştir. Mahkemece, her bir davalı için ayrı karar verdiği, davalı …A.Ş’nin tespit edilen kazancının, asıl dava davalısı şirketin toplam kazancından mahsup edilerek, davalı …LTD.ŞTİ.nin kazancının tespiti yönteminde bir hata olmadığı, davanın niteliği, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, dava değeri birlikte değerlendirildiğinde mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, bu sebeple davacı vekilinin istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/93 sayılı Talimatı ile alınan bilirkişi raporunda; “yapılan incelemeler neticesinde; davalıların, davacı adına … sayı ile tescilli tasarımın aynısını teknik şartnameye ve üretim için anlaşmaya konu ettikleri, bu eylemin tasarım hakkına tecavüz hallerini belirleyen 554 KHK 48.maddesi kapsamında tescilden doğan hakka tecavüz sayıldığı, davalılardan … A.Ş. ‘nin ürünün polietilen kısmını diğer davalı adına ürettiği, web sayfasında teşhir ettiği, bu eylemlerinin tasarım hakkına tecavüz hallerini belirleyen 554 sayılı KHK 48.maddesi kapsamında tescilden doğan hakka tecavüz sayıldığı, davalılardan … Ltd. Şti.’nin ilk etapta davacıdan ürün aldığı, daha sonra davacı tasarımı ile belirgin benzer ürünü üreterek/ürettirerek ihracata konu ettiği, bu eylemlerinin tasarım hakkına tecavüz hallerini belirleyen 554 sayılı KHK 48.maddesi kapsamında tescilden doğan hakka tecavüz sayıldığı, davacı lehine maddi tazminat hesaplayabilmek için “maddi tazminat hesabı için gerekli defter, bilgi ve belgeler” başlığı altındaki defter, bilgi ve belgelerin dosyaya sunulması gerektiği” bildirilmiş, bunun üzerine dosya, sektör bilirkişisi ve mali müşavir de dahil edilerek oluşturulan heyet tarafında düzenlenen 21.06.2016 havale tarihli raporda; “dava dosyasında ve ekinde yer alan bilgi ve belgeler üzerinden yapılan incelemeler neticesinde; davalı … firmasının ürünlerden elde editen gelirin 158.717 $ olduğu gözetildiğinde, söz konusu 202 kalem malın satışından 2.176$ zarar edildiğinin anlaşıldığı, kök raporda bu malların satışından zarar edileceğinin heyet tarafından gerçekçi bulunmamış olsa da, heyete dâhil edilen makine mühendisinin de görüşler doğrultusunda ortaya çıkan bu maliyet tablosunda zarar oluştuğu görülmüş olup, bu sonucun heyetçe makul görüldüğü, her ne kadar görev kapsamında olmasa da bu zararın sebepleri arasında öngörülemeyen yüksek tutardaki taşıma/sigorta faaliyetlerine ilişkin bedeller veya taraflar arası süreklilik arz edecek bir ilişkide ilk işin emsal olması adına daha kaliteli sunulması gibi gerekçelerin gösterilebilleceği, netice itibariyle davacının talebi olan 554 Sayılı KHK’nın 52/2-b. maddesi gereğince, yani “Tasarımdan doğan hakka tecavüz edenin, tasarımı kullanmakla elde ettiği kazanca göre” hesaplanması yönünde olduğundan ve davalı … firmasının da dosya kapsamındaki bilgiler ışığında bir kazanç elde etmemiş olmasına istinaden davalı … firması yönündern talep edilen yönteme göre bir tazminat bedeli belirlenmesinin mümkün olmayacağı diğer davalı … firmasından talep edilebilecek maddi tazminat tutarının 7.890,70 TL olarak hesaplanmıştır. İtiraz üzerine daha sonra Mahkemece re’sen seçilen …, … ve …’dan oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 19.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda ise, davacı adına tescilli … sayılı endüstriyel tasarım ile davalılardan … Tic. A.Ş’ye ait internet sitesinde tespit edilen ürünler arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile “benzer” olarak algılandıkları, davacı maddi tazminat açısından 554 Sayılı KHK md.52/II-b (“tasarımndan doğan hakka tecavüz edenin tasarımı kullanmakla elde ettiği kazanç”) uyarınca talepte bulunduğu cihetle tazminat hesabı için davacnın ticari defterleri inceleme gereği bulunmadığı, davalılardan … Tic. A.Ş.’nin ticari defter ve kayıtları üzerinde önceki bilirkişi heyetince yapılan incelemede bu firmadan talep edilebilecek tazminat tutarının 7.890,70 TL olarak tespit edildiği, bu sebeple heyetlerince bu davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde yeniden inceleme yapma gereği bulunmadığı, davalılardan … Ltd. Şti.’nin dava konusu 202 adet ürüne ilişkin kârının ise (343.979,07 – 296.701,95=) 47.277,12 TL olarak hesaplandığı görülmüştür. Görüleceği üzere 21.06.2016 havale tarihli heyet raporu ile 19.01.2017 tarihli bilirkişi raporu arasında asıl dosya davalı … şirketinin davacının zarara ilişkin talep ettiği tazminat türü açısından yapılan hesaplamalarda açık bir çelişki oluştuğu, raporlar arasındaki bu çelişkinin mahkemece giderilmediği, neden esas alındığına ilişkin yeterli açıklama yapılmadan ikinci raporun esas alınarak buna göre hüküm kurulduğu, ayrıca davacı vekilinin müvekkili şirketin, Nijerya’ya, 202 adet güneş enerjili trafik kontrol evi ihraç ettiğini, oysa, 19.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda, Çin’den alınarak Nijerya’ya gönderilen 201 adet solar panellerin, ikinci kez değerlendirmeye alındığını, bir ürünün iki çıktısının olmasının mümkün olmadığı yönündeki itirazınında karşılanmadığı, bu yönünden davalı …ŞTİ. Vekilinin istinaf başvurusunda haklı olduğu anlaşılmaktadır. Birleşen davanın davalısı … A.Ş., tazminata hükmedilebilmesi için kusurun varlığının tespit edilmesi gerektiğini, kendisinin sadece diğer davalının talebi ve şartnamesi uyarınca ürünün plastik aksamını sınırlı sayıda ürettiğini, bu ürünü internet sitesinde “üretmeye taahhüt ettiği ürünlere referans olması açısından” teşhir ettiğini, bu sebeple kusurunun bulunmadığını ileri sürerek, aleyhine tazminata hükmedilmemesine ilişkin itirazda bulunduğu, bir ürünü imal etmeden önce bunun aynısı veya benzerinin Türkiye de endüstriyel tasarım olarak tescilli bulunup bulunmadığını Türk Patent Enstitüsü’nün wwv’.tpe.gov.tr adresinde herkesin erişimine açık ve ücretsiz veri tabanından araştırmanın mümkün olduğu, davacının 2010 /04771 ayılı “Polis Bekleme Standı” adlı tasarımının, 01.09.2010 tarihinde tescil edilmiş olup, www.tse.gov.tr adresindeki veri tabanında bulunduğu, bu itibarla, tasarım ve mühendislik alanında faaliyet gösteren ve 2012 yılında diğer davalı … (…) Ltd. Şti. ile imzaladığı anlaşma uyarınca dava konusu ürünün imalatını üstlenmiş bulunan … (…) A.Ş.’nin tedbirli ve basiretli bir tacir olarak TPE veritabanını inceleyip devacının tescilli tasarımını görme imkânı bulunmakla, asgari bu çabayı göstermeden tasarım ürününü internet sayfasından sergileme ve üretim yapma faaliyetinin kusursuzluğundan söz edilemeyeceği kanaatine varılmış ve bu istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, davalılarca, davalının tescilli tasarımına yönelik gerçekleştirilen tecavüzün varlığına ilişkin itirazları ile davalı …A.Ş.’nin kusura ilişkin itirazlarının yukarıda açıklandığı üzere yerinde görülmediğinden reddine, davalı …Ltd.Şti vekilinin uğranılan zarar ve buna göre hükmedilen tazminat hesabında bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesine yönelik istinaf başvurusunun sadece bu sebeple sınırlı olarak yerinde olduğu anlaşılmakla, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden davalı …Ltd.Şti’nin davacıya ait tescilli tasarıma tecavüzlü ürünlerin satışından dolayı elde ettiği kazanç ile davacının talebe hak kazanacağı miktarın tespitine yönelik raporlar arasındaki çelişki giderildikten sonra yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Taraf vekillerinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/04/2018 tarih, 2017/204 E. 2018/129 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … Ltd Şti tarafından peşin olarak yatırılan 715,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı birleşen dosyada davalı … Tic. A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan 186,42 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 7- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8- İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan giderlerin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate
alınmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 24/03/2022