Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/923 E. 2022/397 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/923 Esas
KARAR NO: 2022/397
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 23/01/2018
NUMARASI: 2017/293 E. – 2018/12 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin üyelerinden 5846 Sayılı FSEK hükümlerinden doğan haklarını takip, talep ve tahsil etmek üzere kurulmuş meslek birliği olduğunu, hak sahiplerinden aldığı izinler ile müzik eserlerini tespit ederek fonogram haline getiren fonogram yapımcılarının bağlantılı haklara sahip olduklarını, müvekkiline üye olan fonogram yapımcılarının ve bu fonogramların içerdikleri tespitlerin çoğaltılması, satılması, dağıtılmasına, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletilmesine ve yeniden iletimine izin vermek veya yasaklamak hususunda münhasıran yetkili olduklarını, fonogram yapımcılarının müvekkiline bu haklarla ilgili yargısal makamlara başvurma yetkisini de verdiklerini, davalıya ait … TV logolu televizyon kanalında ve … FM adlı radyo kanalında 04/10/2014 tarihinde dökümü yapılan 49 fonogramın izinsiz yayınlandığını, 2014 yılı tarifesinin 2013 yılının 10 ayında kesinlik kazandığını, … TV ve … FM radyo kuruluşlarının sahibi olan davalı …ile müvekkili arasında en son 03/11/2006 tarihinde sözleşme imzalandığını, ancak sözleşme hükümlerinin davalı tarafından yerine getirilmemesi üzerine Beyoğlu … Noterliğinin 21/03/2008 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 03/11/2006 tarihli sözleşmeden dönüldüğünün davalıya bildirildiğini, ihtarnamenin tebliği ile birlikte 03/11/2006 tarihli sözleşme ile davalı şirkete verilen yayın izninin sona erdiğini, sözleşmenin feshi tarihinden itibaren ise müvekkilinden yayın izni almayan davalıların müvekkili meslek birliğinin repertuarında yer alan fonogramları, … TV ve … FM Radyo kuruluşlarının yayınlarında kullanmaya devam ettiğini, meslek birliğinin 2014 yılı tarifesini FSEK 43. maddesinin 41. maddesine yaptığı atıf gereğince 41. Madde de yer alan usul ve esaslara uygun şekilde belirlediğini ve duyurduğunu, davalının 2008 yılındaki kullanımları için izin almayan davalı hakkında İstanbul Anadolu 1FSHH mah. 2009/190 esas sayılı dosyası ile tecavüzün ref i davası açıldığını ve 22/10/2013 tarihinde 2013/250 k. Sayılı karar ile davalının davacının repertuarında yer alan eserleri mevzuat hükümlerine aykırı olarak yayın yaptığının tespitine, tecavüzün ref’ine Müyap 2008 yılı tarifesi uyarınca davalının sözleşme yapmış olsaydı ödemesi gerekli 217.750 TL nin 3 katı olan 653,350 TL’nin müvekkiline ödenmesine, 102.000TL’sına 26/06/2008 tarihinden itibaren, kalanına ıslah tarihi olan 24/05/2013 tarihinden itibaren T.C.Merkez Bankası nın kısa vadeli krediler için uygulanan reeeskont faizinin işletilmesine , 2009 yılındaki kullanımları için izin almayan davalı hakkında 2010/105 e. Sayılı dosyası ile tecavüzün refi davası açıldığını ve 22/10/2013 tarihinde 2013/251 K. Sayılı karar ile davalının, davacının repertuarında yer alan eserleri mevzuat hükümlerine aykırı olarak yayıp yaptığının tespitine, tecavüzün Ref’ine, Müyap 2009 yılı tarifesi uyarınca davalının sözleşme yapmış olsaydı ödemesi gerekli 217.750TL nin 3 katı 653.350 TL nin müvekkiline ödenmesine, 99.000 TL sına 11/06/2009 tarihinden itibaren, kalanına ıslah tarihi olan 14/05/2013 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasına kısa vadeli krediler için uygulanan reeskon faizinin işletilmesine hükmedildiğini, 2010 yılındaki kullanımları için izin almayan davalı hakkında İstanbul Anadolu 2 FSHH Mah. 2013/95 E. Sayılı dosyası ile tecavüzün ref’i davası açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu 2011 yılındaki kullanımları için izin almayan davalı hakkında ,İstanbul Anadolu 2 FSHH Mah. 2013/98 E sayılı dosyası ile tecavüzün ref i davası açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, 2012 yılındaki kullanımları için izin almayan davalı hakkında İstanbul Anadolu 2 FSHH Mah. 2014/137 e sayılı dosyası ile tecavüzün ref’i davası açıldığını davanın halen derdest olduğunu, 2013 yılındaki kullanımları için izin almayan davalı hakkında İst.Anadolu 2. FSHH Mah. 2014/140 e. Sayılı dosyası ile tecavüzün ref i davası açıldığını derdest olduğunu , müvekkili tarafından bir, yayın kuruluşu hakkında açılan müdahalenin meni davasında İst.1. FSHH mahkemesinin sadece yayını yapıldığı tespit edilen fonogramlar bakımından müdahalenin men’i kararı verdiğini, müvekkili repertuarının diğer bölümü ile ilgili talebinin red edildiğini söz konusu kararın temyiz edilmesi üzerine bozularak geldiğini , müvekkilinin repertuarında yer alan fonogramların başta FSEK olmak üzere ilgili mevzuat hükümlerine aykırı olarak davalı tarafından yayınlandığının ve davalının tecavüzde bulunduğunun tespitine ve men ine , davalının 2014 yılı gelirlerinin belirlenmesi için gerekli yerlere müzekkere yazılmasına bilirkişi incelemesi yapılmasına 2014 yılı yılı resmi tarifesine göre ödenmesi gereken bedelin saptanmasına, Uydu 2 Grup ve Kablo 2 Grup kategorisinde yer aldığı tahmin edilen … TV kanalı ile ilgili hesaplanmış olunan 120.115,50 TL nin ve Ulusal 3. Grup kategorisinde yer aldığı tahmin edilen … FM radyo kanalı ile ilgili hesaplanmış olan 104.950 TL nin ( bilirkişi incelemesi neticesinde değişebilecek olan tutara ilişkin fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile) FSEK 68/1. maddesi gereği 3 katının yayının yapıldığı tarihten başlayarak avans faizi ile birlikte davalı tarafından davacıya ödenmesine verilecek kararın gazete ile ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının yalnızca fonogram yapımcıları ile aralarındaki sözleşmeleri dosyaya ibraz ettiğini “Fonogram yapımcısı” nın yapılan konuşmanın metnini veyahut her türlü sözlü- sözsüz tüm sesleri ilk defa kaydeden kimse olup, Yasada eser sahibinin haklarına bağlantılı hak sahiplerinden, komşu hak sahipleri arasında sayıldığını FSEK 80. maddesinin ilk fıkrasının 1/B. bendinde fonogram yapımcılarının eser sahibinden ve icracı sanatçının da mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra mali haklara sahip olacağının belirtildiğini, eser sahibi ve icracıyla yapılmış geçerli bir devir akdininde tarafı olması gerektiğini fonogram yapımcılarının,eser sahipleri ile akdettikleri devir sözleşmelerinin de dosyaya sunulması gerektiğini dosyaya sunulan yetki belgelerinin bir kısmının da sürelerinin dolduğunu ve geçerli olmadığını, bir kısım yetki belgelerinde yalnızca çoğaltma ve yayma hakkının verilmiş olduğunu buna karşılık fonogram yapımcısından umuma iletim hakkının davacıya devredilmediğini, dolayısı ile davacının işbu davayı açma yetkisinin bulunmadığını, yokluklarında yaptırılan tespitleri kabul etmediklerini, tespitlerde bulunan kişilerin uzmanlık sıfatlarının yeterli olmadığını düşündüklerini, davacının aktif dava ehliyetinin olup olmadığının araştırılması gerektiğini, müvekkil şirket aleyhine tazminata ilişkin maddi koşulların oluşmadığını men davasının mevcut bir tecavüze karşı açılan bir dava türü olduğunu, olayda tecavüzün geçici olduğunu, ortada tecavüz kalmadığından ref de istenemeyeceğini, davacı ile müvekkili arasında yayın izinleri hakkında protokol imzalanmak istenmesine rağmen davacı şirket ortakları hakkında ceza maddesi koymak istemesi sebebi ile imzalanamadığını, davalının sunmuş olduğu delilleri kabul etmedikleri ve müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının dava ile ilgisi olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “Dava dilekçesi ekinde sunulan CD kayıtları, davacı meslek birliğinin fonogram yapımcıları ile imzaladığı sözleşmeler ve bilirkişi heyet raporu ile davacının hak sahibi olduğu yerli ve yabancı fonogram yapımcılarının eserlerinin, davalı şirketin sahibi olduğu … TV isimli televizyon kanalında ve … FM isimli radyo kanalında izin alınmadan yayınlandığı,davacının fonogram yapımcıları ile aralarındaki sözleşmeleri ibraz ettiği ayrıca eser sahiplerinin fonogram yapımcıları ile devir sözleşmeleri imzalandığını ispatla yükümlü bulunmadığı, RTÜK ‘den celp edilen yazı cevabından davalının televizyon kanalının uydu ve kablo yayın lisansının radyo kanalının da ulusal düzeyde karasal yayın lisansının bulunduğu anlaşılmakla; bilirkişi raporunda 2014 yılında davalı tarafın davacı ile sözleşme yapmış olsaydı ödemesi gereken bedel hesabının hükme esas almaya elverişli olduğu gözönüne alınarak ; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine , … TV için 72.069,30 TL nin FSEK 68/1 mad. Gereğince 3 katı olan 216.207,90 TL, … FM radyo için 104.950,00 TL nin 3 katı olan 314.850,00 TL olmak üzere toplam 531.057,90 TL nin 04/10/2014 yayın tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Davalıya ait … logolu televizyon kanalı “…” yayın yaptığını, bu husus yerel mahkemece de kabul edildiğini, ancak “…” ve “…” kavramlarının ayrımında bir karmaşa doğduğunu, “…”ın literatürde, yayın içeriği belli bir temaya özgülenmiş kanallar olarak tanımlandığı, bu kanalların, yayınlarının özgülendiği “…” günlük yayınlarının %70 ve üzerini gerçekleştirdiklerini, bu tanıma göre spor içerikli kanallar, haber içerikli kanallar, dizi içerikli kanallar, çizgi film içerikli kanallar, moda içerikli kanallar gibi yayın içeriği belli temaya özgülenmiş tüm kanalların yayınının, … olarak kabul edildiğini, bu anlamda değerlendirildiğinde yayının %70’ini “…” olarak belirleyen kanalların da, … olarak kabul edildiğini, bu tanımlamanın yayın sektörü bakımındanda geçerli olduğunu, yayıncılık sektörü alanında değerlendirme yapıldığında davalıya ait “…” logolu televizyon kanalının müzik alanında yayın yapan … bir kanal olduğunun Yerel Mahkeme’nin de kabulünde olduğunu, 2- Yerel mahkeme’nin ve dosyaya rapor sunan bilirkişilerin hesapmaya esas aldıkları 2014 yılı MÜ-YAP resmi tarifesi’ne göre yayın teması müziğe özgülenmiş olan yayın kuruluşlarının, yasal tarifenin %25 fazlasını ödeyeceklerini, Yüksek Mahkemenizce de malum olduğu üzere, müvekkili meslek birliği MÜ-YAP’ın fonogram yapımcılarının üye olduğu bir meslek birliği olup, repertuarını müzik içeriği oluşturduğunu, yani yayın alanı “…” olan bir radyo ve/veya televizyon kuruluşu müvekkili meslek birliği ile sözleşme imzaladığında yayın alanı “haber” olan bir tematik kanala veya yayını “genel” içeriğe sahip bir radyo ve/veya televizyona oranla çok çok fazla müvekkili meslek birliğinin repertuarını kullanacağını, bu sebepledir ki, fazla kullanımın karşılığı da tüm müzik meslek birliklerinin tarifelerinde olduğu gibi müvekkili meslek birliği MÜ-YAP’ın da tarifesinde %25 oranında artırıldığını, haber temalı bir kanal, müziği %1 veya 2 düzeyinde kullanırken, müzik temalı bir kanal müziği %70 oranında kullandığını, böyle bir durumda elbetteki tarife müzik temalı kanallar bakımından bir artırıma uğradığını, Müzik meslek birliklerince haber temalı bir kanala yapılan indirimin müzik temalı bir kanala uygulanmasının, haber temalı kanal bakımından haksız rekabet yaratacağını,. 3- Yerel Mahkeme’nin ve dava dosyasına rapor sunan bilirkişilerin, hesaplamaya esas aldıkları MÜ-YAP 2014 yılı resmi tarifesinin “Açıklamalar” başlıklı bölümünün (2) nolu bendinde;”Yayınları müzik haricinde belirli bir konu üzerine yoğunlaşmış ve bir gün içerisindeki tüm yayın akışındaki toplam müzik yayını en fazla 3 saat olan kuruluşlar … olarak kabul edilir ve bu kuruluşlara %30 indirim uygulanır. MÜ-YAP MESLEK BİRLİĞİ, Yayın Kuruluşunun RTÜK’ten aldığı tematiklik belgesinin sunulmasını isteyebilir. MÜ-YAP MESLEK BİRLİĞİNİN istemesine rağmen tematiklik belgesinin sunulmaması halinde MÜ-YAP Meslek Birliği tematik indirimini uygulamama hakkına sahiptir.” denildiğini, bu maddeye göre, tematik indirimi uygulanabilmesinin ilk şartı yayınlarının müzik haricinde belli bir konu üzerine yoğunlaşmış olması, ikinci şartın ise bir gün içerisindeki müzik yayınının en fazla 3 saat olması olduğunu, yani günde 3 saatten az müzik yayını yapan ve yayınları müzik dışında bir konuya özgülenmiş yayın kuruluşlarına tematik indiriminin uygulanabildiğini, davalıya ait televizyon kanalının yayınlarının TEMASI’nın “MÜZİK” olduğunun yerel mahkemenin kabulünde olduğunu, buna rağmen tarifenin (2) nolu bendine dayalı olarak indirim uygulanmasının açık bir çelişki olduğunu, 4- Yine aynı bölümün (4) nolu bendinde; “Müzik radyo ve tv: Bir gün içerisindeki toplam doğrudan mzük yayını %50 den fazla olan radyo ve tv kuruluşlarını ifade eder. Müzik kanallarının ödemesi gereken asgari yıllık tutar dahil oldukların kategorinin %25 fazlasıdır.” denilmekte olup, davalının müzik temasına sahip televizyon kanalı için tarife bedelinin %25 oranında hem artırılması hem de %30 oranında tematik indirimi uygulanmasın açıkça MÜ-YAP tarifesine aykırı olduğunu, e böyle bir hespalamanın MÜ-YAP tarifesi ile çeliştiğini, 5- Yerel mahkeme’nin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda televizyon kanal için açıklamalar bölümünün (7) nolu maddesine dayalı olarak iki kez mükerrer indirim uygulandığını, yine tematik indirimi yapılırken müzik televzyon artışı uygulandığını, yanlış hesaplamaya dayalı olan kararın bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep ettiklerini, 6- Bilirkişi raporunun 21’inci sayfasında bilirkişilerce … TV kablo için: 80.077,00 TL, uydu için 80.077,00 TL olmak üzere toplam 160.154,00 TL bedel hesaplandığını, sonra müzik TV olduğu gerekçesi ile %25 artış uygulandığını ve 200.192,50 TL rakamının bulunduğunu, sonra bu rakamdan aynı anda uydu ve kablo ortamında yayın yaptığı gerekçesi ile %25 oranında indirim uygulanarak 160.154,00 TL hesaplama yapıldığını, sonra tematik içeriğe sahip olduğu gerekçesi ile 160.154,00 TL’nin %30’u oranında indirim yapılarak 112.107,80 TL’nin bulunduğunu, 112.107,80 TL üzerinden bu defa tekrar uydu ve kablo ortamından yayın yaptığı gerekçesi ile %25 oranında indirim uygulanarak (Aynı anda uydu ve kablo ortamından yayın yaptığı gerekçesi ile ikinci kez indirim uygulanmış oluyor.) davalının televizyon kanalı için 72.069,50 TL bedel ödemesi gerektiği yönünde görüş bildirildiğini, 7- Oysa ki; % 30 oranında tematik indirimi yapılmaması ve uydu ve kablo ortamından aynı anda yayın yaptığı gerekçesi ile ikinci kez mükerrer olarak %25 indirim uygulanmaması gerektiğini, 8- Dava dilekçelerinde … TV için ayrıca %25 müzik televizyon artışı talep edilmediğinden, tematik indirim uygulanmadığını, mükerrer olarak kablo+uydu ortamı dolayısıyla ikinci kez %25 indirim uygulanmadığıı ve müzik tv artışı uygulanmadığını, bu şekilde hesaplanan 120.115,50-TL üzerinden davanın kabulüne ve kararın ilgili bölümlerinin de bu şekilde düzeltilerek onanmasına, aksi taktirde kararın (3) nolu bendinin tekrar hesaplama yapılmak üzere bozulmasına karar verilmesini, yukarıda arz ve izah edilen re’sen tepit edilecek sebeplerle, dava dilekçesindeki talepleri doğrultusunda düzeltilerek onanmasına, aksi taktirde ise, … Tv logolu kanal için yanlış ve hatalı hesaplama yapıldığı gerekçesiyle kararın (3) nolu bendinin ve bu bent ile ilişkili bölümlerin bozulmasına karar verilmesini icranın geri bırakılması istemli olarak vekaleten talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Mahkemenin de bilgileri dâhilinde olduğu üzere, mali hak ve kullanma yetkisinin devrinin söz konuşu olduğu hallerde; dava yetkisinin kimlere ait olduğu hususu yasada yeterince açık olmayıp tecavüzün refi davasını düzenleyen FSEK 66. maddesi uyarınca bu hususun “mali hakları tecavüze uğrayan kimse” olarak nitelendirildiğini, bu durumda olayımızda var olduğu gibi, eser sahibi tarafından mal/hak üzerinde tasarrufla bulunulmuş olması halinde; devralanın dava yetkisine haiz olabilmesi; hiç şüphe yoktur ki, devir sözleşmelerinin şekil, süre ve içerik itibariyle talebe uygun olmasını gerektirdiğini, bu doğrultuda davacı tarafça dosyaya ibraz edilen yetki belgeleri incelendiğinde aşağıda sıralanan birtakım hususların tespit edildiğini, 2- Dosya münderecatından anlaşıldığı üzere, davacı meslek birliğinin, yalnızca fonogram yapımcıları ile aralarındaki sözleşmeleri dosyaya ibraz etmekle yetindiğini, buna karşılık fonogram yapımcılarının, eser sahipleriyle akdetmiş olduğu devir sözleşmelerinin dosyaya sunulmasından imtina edildiğini, ayrıca bu yetki belgelerinin geçerliliğinin de kontrol edilmesi gerektiğini, 3- Oysaki “fonogram yapımcısı”nın, yapılan konuşmanın metnini veyahut da her türlü sözlü-sözsüz tüm sesleri ilk defa kaydeden kimse olup, yasada eser sahibinin haklarına bağlantılı hak sahiplerinden, komşu hak sahipleri arasında sayıldığını, bununla birlikte, FSEK’in 80. maddesinin ilk fıkrasının l. bendinin b alt bendinde “fonogram yapımcılarının, eser sahibinden ve icracı sanatçıda mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra malî haklara sahip olacağı”nın belirtilmiş bulunduğunu, aynı alt bendin ı. alt bendinde ise açıkça “izin”den söz edilmdiğini, dolayısıyla Türk hukukunda, kanuni korumaya mazhar ilk tespiti yapmış kabul edilebilmek için, buna hakkı olmak, başka bir ifade ile eser sahibi ve icracıyla yapılmış geçerli bir devri akdinin tarafı olmak gerektiğini, bu doğrultuda, öncelikle davacı meslek birliği ile fonogram yapımcıları arasındaki sözleşmelerin incelenmesinin yanı sıra, bu hukuki ilişkinin ilk ayağı olan eser sahipleri ve icracıları ile fonogram yapımcıları arasındaki sözleşmelerin de varlığı ve geçerliliği hususunun incelenmesi gerektiğini, 4- Dosyaya ibraz edilen yetki belgelerinden bir kısmının süresinin dolduğunu ve hâlihazırda geçerli olmadığının görüldüğünü, bununla birlikte bir kısım yetki belgeleri incelendiğinde yalnızca, çoğaltma ve yayma hakkının verilmiş olduğunu, buna karşılık dava konusu umuma iletim hakkının ilgili fonogram yapımcısından davacı meslek birliğine devredilmediğinin tespit edilmiş bulunduğunu,ayrıca bu yetki belgelerinin geçerliliği konusunda sayın bilirkişiler tarafından yeterli gerekçe ve açıklamanın raporda mevcut olmadığını, 5- Yargıtay 11. hukuk dairesi’nin 17.11.2014 tarih ve 2014/9411 e., 2014/17789 k. sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere, icralarının izinsiz olarak temsil olunduğu iddia edilen sanatçıların ve eserlerinin hangileri olduğunun tek tek belirtilmesi, bunların tümü için ilgili yetki belgesi ve diğer belgelerin dosyaya sunulması, ayrıca davacının aktif dava ehliyetinin olup olmadığının araştırılması gerektiğini, itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmadan karar oluşturulduğunu, Dosyada alınan raporların konusunda uzman kişilerden alınmadığını, alınacak raporların, bu konuda akademik kariyer yapmış kişilerden olması gerektiğini, Bu anlamda dosyada davacının dayandığı bahsi geçen incelemenin yapıldığı güne ait, RTÜK kayıtlarının getirtilerek inceleme yapılmaksızın tecavüzün varlığına hükmetmenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, burada özellikle vurgulamak gerekir ki, ilgili raporda bahsi geçen eserlerin bir kısmının bizzat yapımcı firmalar ile icracı sanatçılarca tarafımıza gönderilmiş olup, bu kişilerin ricaları üzerine, tanıtımlarına yardımcı olmak amaçlı ve kar elde etmek düşünülmeksizin yayınlanmış bulunduğunu, bu doğrultuda, müvekkili şirket aleyhine tazminata ilişkin maddi koşulların oluşmadığını, 6- Bilirkişi raporlarında davacının iddiasını ispat edecek delilleri dosyaya sunamadığı bildirilmiş olmasına rağmen yerel mahkemenin davayı kısmen de olsa kabul etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişiler tarafından hazırlanan ve taraflarına 20.03.2017 tarihinde tebliğ edilen ek raporda, davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu delillerin öne sürdükleri iddiaları ispat etmek anlamında yetersiz kaldığının açıkça ortada olduğunu, daha önceki dilekçelerinde defaatle belirttikleri üzere davacının, portföyündeki tüm repertuar açısından ihlalin gerçekleştiğini kuvvetli kanaat oluşturmaya yeter miktarda delil ile ispat edemediğinin bilirkişiler tarafından da ortaya konulduğunu, kök rapora ilişkin beyanları- nında aynı şekilde devam ettiğini, sonuç olarak bilirkişi raporları doğrultusunda karar verilmesini ve davanın reddini talep etmelerine rağmen aksi yönde mahkeme kararının bozulması gerektiğini, 7- Yerel mahkemenin takdir ettiği tazminat miktarı ile davacıyı zenginleştirmekte ve müvekkili fakirleştirmekte olduğunu, Borçlar Kanunu genel hükümlerine ve tazminat hukuku genel ilkelerine aykırı olarak düzenlenen bu kararı kabul etmenin mümkün olmadığını,yerel mahkemenin takdir ettiği tazminat miktarlarını kabul etmediklerini, davacı, davasını kazanmış olsa dahi belirlenecek olan tazminata müvekkilinin gelirlerinin emsal alınması hayatın olağan akışına ve kanuna aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar da gösterildiği üzere, açılan her tazminat davasından 3 kat tazminata hükmedilmesinin, kanuna ve hukukun genel ilkelerine aykırı olduğunu. açılan dava sebebiyle davacının zenginleşmemesi gerektiğini, üç katı ceza ile davacı zenginleşiyor ve davalı fakirleşiyorsa, verilecek cezanın, davalının bir yıl tüm repertuardaki şarkıları çalsa dahi ödeyeceği miktardan fazla ise bu 8- Yerel mahkemece belirlenen tazminat miktarının 3 katı fazlasına hükmetmesinin de yasaya aykırı olduğunu, dilekçelerinde de defaatle belirttikleri üzere davacı ile anlaşamama sebebinin davacının rakiplerine daha az bedelle anlaşma yapması, müvekkil şirketten ise fahiş bedeller istemesi olduğunu, davacının fahiş bedeller isteyerek müvekkilin anlaşma yapmamasını sağlayıp, daha sonra da dava yoluyla piyasa rayiçlerinin üzerinde tahsilat yapmaya çalıştığını, davacının kötü niyetinin sonlandırılmasını talep ettiklerini, 9- Diğer yandan, davacı tarafın dava dilekçesinde istemiş olduğu tazminat tutarının da farazi olduğunu, hangi kriterlere göre ve nasıl hesaplandığının belli olmadığını bu hesaplamanın ancak davacı meslek birliğinin fonogram yapımcılarına yapmış olduğu ödemeler ışığında yapılabileceğini, bu sebeple, davacının fonogram yapımcılarına yapmış olduğu ödemelere ait belgelerin dosyaya sunulması gerektiğini, bu doğrultuda, mahkemenin 2013/95-6-7-8 e. sayılı dosyalarında da 02.04.2015 tarihli duruşmada, “dosyadaki tespiti yapılan eserlere ilişkin fonogram sahipleri yabancıların Türkiye’deki davacı meslek birliğinin üyelerine yahut doğrudan davacı meslek birliğine bu hakkın devrine ilişkin belge ya da lisans sözleşmelerinin ibraz edilmesi” yönünde karar verildiğini, bunun yerel mahkemece dikkate alınmadığını, 10- Kabul anlamına gelmemekte birlikte, yerel mahkemece hesaplama yapılırken meslek birliğinin tarifesinde yer alan indirimlerin yapılmadığını, sadece tarifede yer alan gelir kalemine göre hesaplama yapıldığını, tarife altında belirtilen indirim oranlarına bu hesaplamada yer verilmediğini, ayrıca RTÜK bakıldığında müvekkili şirketin tematik alandan yayın yaptığı açık ve net belli olmasına rağmen, bu hususun dikkate alınmadan karar alındığını, eksik ve yanlış bir hesaplama yapıldığını, 11- Yerel mahkemenin yıllık gelirinin 530.447,51-tl olduğunu ve bu sebeple, müvekkilinin ödemesi gereken tazminatın … TV için 216.207,90-tl ve … FM için de 314.850-tl olduğunu ve bu bedele 2013/11. aydan itibaren avans faizi işletilmesi gerektiğini bildirdiğini, yani yerel mahkemenin, 530.447,51 TL geliri olan bir şirketin faizsiz tazminat olarak 531.057,90-tl’sının davacıya ödenmesine karar verdiğini, yani müvekkilinin kazancının %100 ünden fazlasını tazminat olarak ödemesi yönünde karar verdiğini, hesaplama yapılırken sadece geliri üzerinden hesaplama yapıldığını, peki müvekkilinin ilgili yıldaki gideri ne olduğuna bakılmadığına, bu hesaplamadaki bedele göre karar verilmesi hakkaniyete ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, 12- Bu hesaplamalar yapılırken öncelik verilmesi gereken şeyin, hakkaniyete uygun muadil şirketler arasında eşitsizlik yaratmayan bir hesaplama yapılması gerektiğini, bunun yerel mahkemece yapılmadığını, 13- Ayrıca davacı yan ile aynı piyasada yer alan bilirkişilerin de dosyada bilirkişi olarak görev almasını da kabul etmediklerini bildirmelerine rağmen, aksi yönde bir karar ile rapor alınmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişilerin unvan ve görevlerinin tetkik edilerek davanın tarafları ile çıkar çatışması olup olmadığının da kontrol edilmesini talep ettiklerini, dosyada yer alan bilirkişilerin, yapımcı ve telif hakları dağıtım uzmanı olarak görüldüğünü, meslekleri itibari ile yapımcıların meslek birliğinin açtığı bir davada, yapımcı bir bilirkişinin dosyamızda bilirkişi olarak atanmış olmasının tarafsızlık ilkesini zedelediğini belirterek, yukarıda açıklanan ve resen dikkate alınacak sebeplerle; yerel mahkemenin 23.01.2018 tarihli 2017/293 esas- 2018/12 karar sayılı kararının istinaf incelemesi sonucunda, lehlerine olan kısmının onanmasına, aleyhlerine olan kısmının ise bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, Davacı, eser sahibinin haklarına bağlantılı hakların fonogram yapımcılarına ait bölümü üzerinde hak sahibi olan meslek birliğinin, hak sahibi olduğunu iddia ettiği müziksel tespitleri içeren fonogramların 2014 yılında davalı tarafça izin alınmadan ve mali hak bedeli ödenmeden yayınlanması sebebiyle tecavüzün tespiti, refi ve FSEK 68. Madde gereğince üç kat tazminatın ödenmesine ilişkindir. Dosya kapsamına göre, … Ünvanlı medya hizmet yayın kuruluşunun, 28/07/2011 tarihinden geçerli 10 yıl süreli uydu televizyon lisansı, 27/07/2011 tarihinden geçerli 10 yıl süreli Çok İl Kablolu Televizyon yayın lisansı, aynı tarihten geçerli 10 yıl süreli uydu radyo yayın lisansı ve 6112 Kanun’un geçici 4.maddesi gereğince ulusal radyo yayın hakkının bulunduğu, taraflar arasında imzalanan 03/11/2006 tarihli sözleşme ile, davalı şirket ile dava dışı … A.Ş. nin (Şirketler) davacı MÜ-Yap’a olan 01/01/2001-31/12/2007 tarihleri arasındaki borçların yapılandırıldığı, 2008-2009 yılları için mecralarda kullanacakları müzik yayınları sebebiyle MÜ-YAP dan izin almaları gerektiği ve bedellerinin ödenmesi gerektiğinin kararlaştırıldığı, Beyoğlu … Noterliğinin 21/03/2008 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, sözleşmenin IV -7. maddesinde belirtilen hükümler davalı tarafından yerine getirilmemiş olması sebebiyle dönüldüğü, bu dava konusu ile aynı olup farklı dönemlere ilişkin taraflar arasında 2008-2014 yılları arasından açılmış davaların bulunduğu,bir kısmının hala derdest olduğu, anlaşılmıştır. Mahkemece bilirkişi heyetinden 18.05.2016 tarihli asıl ve 09.03.2017 tarihli ek rapor alınmış, itirazlar üzerine farklı bir heyetten 28.06.2017 tarihli bilirkişi raporu alınmış olup, son raporda, davalının ticari defterleri de incelenmek suretiyle tazminat hesaplaması yapıldığı görülmüş, FSEK 43. maddesi gereğince “Radyo- televizyon kuruluşları,uydu ve kablolu yayın ve/veya iletim yapacak kuruluşlar yayınlarında yararlanacakları opera,bale,tiyatro ve benzeri sahneye konmuş eserlerle ilgili olarak hak sahiplerinden önceden izin almak zorundadır. Bu kuruluşlar sahneye konmuş eserler dışında kalan eser,icra fonogram ve yapımlar için ilgili alan meslek birlikleri ile 52. maddeye uygun sözleşme yaparak izin almak,söz konusu yayın ve/veya iletimlere ilişkin ödemeleri bu birliklere yapmak ve kullandıkları ilişkin listeleri bu birliklere bildirmek zorundadır.” FSEK 68/1. maddesi “Eseri, icrayı fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden izni alınmamış hak sahipleri, sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir” amir hükümlerini içermektedirler. Dosya kapsamına göre, davacının hak sahibi olduğu yerli ve yabancı fonogram yapımcılarının eserlerinin, davalı şirketin sahibi olduğu … TV isimli televizyon kanalında ve … FM isimli radyo kanalında 2014 yılında izin alınmadan yayınlandığı anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut “Fonogramlara İlişkin Kayıt-Tescil Belgesi”nin, fonogram yapımcıları tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınabilmesi için, 17.05.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmelik’in 5. maddesi uyarınca, eser/icra sahipleri ile fonogram yapımcıları arasında akdedilmiş, mali hakların devrine ilişkin sözleşmenin veya lisans sözleşmesinin varlığını gerektirdiği, “Fonogramlara – İlişkin Kayıt-Tescil Belgeleri”ne sahip olan fonogram yapımcılarının, bu belge uyarınca ayrıca eser-icra sahipleri ile yaptıkları sözleşmeleri ibraz etmesine gerek bulunmadığı, bu sebeple bu yöndeki davalı itirazları yerinde görülmemiştir. Davacı meslek birlikleri 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca üyesi bulunan eser sahibi, icracı sanatçı ve fonogram yapımcılarının devrettikleri yetki kapsamında mali hakları takip ve kullanma yetkisine sahip olup, üyelerinin mali haklarının ihlali halinde bu Kanun hükümlerine göre kendilerine yetki devrinde bulunan üyelerini temsilen dava açabilirler. Yine Fikir ve Sanat Eseri Sahipleri ile Bağlantılı Hak Sahipleri Meslek Birlikleri ve federasyonları Hakkında Tüzüğün 4. maddesine göre de, Birlikler, birliğe kayıtlı eser sahibi ve komşu hak sahibinin haklarının takibinde üyelerinin devrettikleri haklar çerçevesinde yetkilidir. Somut uyuşmazlıkta, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişiler tarafından ihlal süresi ve emsal rayiç bedeli dikkate alınmak suretiyle hesaplama yapılması isabetliyse de, bu hesaplamanın davacı meslek birliğinin anılan dönemlere yönelik tarifeleri bakımından ve doğrudan hak ihlali söz konusu olmayan tüm üyelerini de kapsayacak şekilde belirlenmektedir. Oysa, yukarıda da açıklandığı üzere 5846 Sayılı FSEK’nın 42. 52. ve 68. maddelerine dayalı olarak açılan bu davada sadece hakları ihlal edilen sanatçılar için uğranılan zararın tazmini suretiyle tecavüzün ref’i gerekir. Dolayısıyla, davacı meslek birliğinin mali haklara tecavüz sebebiyle dava açma hak ve yetkisi ancak üyesi bulunan eser sahibi, yapımcı ve icracı sanatçılar tarafından mütecaviz aleyhine doğrudan dava açılması halinde FSEK 68. maddesi hükmü uyarınca talep edebilecekleri rayiç bedelden oluşacak telif tazminatı miktarı ile sınırlıdır. Bunun dışında davacı meslek birliğinin kullanıcılar ile kendileri arasında sözleşme yapılabilmesi için idaresini sağladıkları tüm üyelerine ait haklara ilişkin olarak 5846 Sayılı FSEK 42/A. maddesi uyarınca belirledikleri ücret tarifeleri üzerinden aynı Kanun’un 68. maddesi uyarınca telif tazminatına hükmedilmesine ilişkin talep ve dava hakkı bulunmadığı gibi, meslek birliklerinin her yıl belirledikleri tarifelerdeki bedeller de bu davada doğrudan uygulanabilir nitelikte değildir (Yargıtay 11. HD 2014/17229 E. 2015/3400 K.). 5846 Sayılı FSEK’nın 76. maddesindeki karine de sadece hakları ihlal olunan ve kendisini temsilen dava açılan meslek birliği üyelerinin yetki devri yaptığı, tüm eser ve icralar ile tecavüzün gerçekleştiği fonogramlarda tespiti yapılmış olan diğer eserlere yönelik olarak uygulanabilir. Bu bakımdan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeple haklı olduğu anlaşılmakla, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemece oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden yukarıda açıklanan esaslar kapsamında hakları ihlal edilen sanatçılar yönünden uğranılan zarar ve yayın yapılan kanalları “…” olup olmadıkları ile buna göre taraf itirazları göz önünde bulundurularak hesaplama yapılacak şekilde rapor alınarak, 5846 Sayılı FSEK’nın 68. ve 76. maddeleri hükmüne uygun bir şekilde telif ücreti tespitiyle buna göre yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23/01/2018 tarih, 2017/293 E. 2018/12 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/03/2022