Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/913 E. 2022/413 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/913 Esas
KARAR NO: 2022/413
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 29/03/2018
NUMARASI: 2017/502 E. – 2018/78 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkili firmanın 1983 yılında sınai haklar alanında hizmet vermek amacıyla kurulduğunu ”…” ibaresini ticaret unvanı ve marka olarak nizasız ve fazılasız şekilde kullandığını, Türkiye’de markasının tanınmış olduğunu, bu yöndeki Ankara 2. FSHHM’nin 2010/220 ve Ankara 1. FSHHM’nin 2012/158 esas numaralı dosyalarında tanınmışlığa ilişkin verilmiş kararların bulunduğunu, davalı şirketin müvekkilinin … ibareli tanınmışlığından yararlanmak için TPE tarafından tesciline izin verilmeyen … ibaresini, markasal olarak kullandığını bunun karıştırılmaya sebebiyet verdiğini ve eylemin haksız rekabet oluşturduğunu, ayrıca söz konusu ibareyi her türlü belge, reklam, ilan, broşür, marka tescil belgeleri ve sair evraklarda, internet siteleri ve kartvizitlerinde kullanmış olduğunu belirterek tecavüzün durdurulması ve engellenmesi için davalı yana ait olan www…com alan adıyla internette kullanımının dava sonuna kadar tedbiren önlenmesi ve durdurulmasına, unvanı ve markası ile karıştırılmaya yol açan ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil eden davalı taraf ticaret unvanının ticaret sicilinden terkinini, yahut ‘…’ ibaresinin unvandan çıkarılmasını, www….com iptaline, alan adının 3.kişilere devrinin önlenmesine karar verilmesini, davalı eylemlerinin müvekkiline hem tecavüz hem de haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve bu durumun ortadan kaldırılması bu sıkıntılar karşılığında uğranılan maddi tazminat hakkı saklı kalmak üzere 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; … Ltd. Şti’nin 11 yıldır ticari reklam ve tanıtım alanında faaliyet sürdürdüğünü, 30/10/2016 tarihinden itibaren bu unvan ile faaliyet gösterdiğini, davacının … başvuru numaralı tanınmış marka başvurusunun 15/04/2016 tarihinde TPE tarafından reddedildiğini, davacı ile faaliyet alanlarının ve görsellerinin tamamen farklı olduğunu, kötü niyetin bulunmadığını, davacının 42. sınıfta tescilini sürdürdüğü, herhangi bir faaliyetinin mevcut olmadığını, müvekkiline ait … firmasının kazandığı birçok ödül olduğunu, müvekkilinin faaliyetinin reklam ajanslarının faaliyetleri olarak bilgi, iletişim ve medya alanında gerek yurtiçinde gerekse yurtdışındaki kuruluşların tanıtım ve reklam danışmanlığı, menajerliği ve temsilciliğini yapmak ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işleri yapmak olduğunu, daha öncesinde … reklam olarak internet sitesini kullanırken son dört yılda … olarak kullanımı sürdürdüklerini, yaklaşık 12 yıldır bu unvanla ticari faaliyet sürdürdüklerini belirterek davanın reddini, karşı görüşlerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davalının ticaret ünvanındaki … ibaresini davacı markası ile iltibas yaratacak şekilde markasal kullanımı tespit edildiğinden davacı marka hakkına ve ticaret ünvanına tecavüzün tespiti, men’i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması gerektiği bu nedenle davalının … ibaresini markasal olarak internette, işyerinde ve emtialarında kullanmasının önlenmesi gerektiği ve davacı ticaret ünvanı ile karıştırmaya yol açacak nitelikteki davalının ticaret ünvanındaki … ibaresinin ticaret ünvanından çıkartılmasına, davalıya ait alan adının iptaline ve vaki tecavüz nedeniyle davacı markasının niteliği, süresi, kullanım alanı gözönüne alınarak, davacının meydana gelen manevi zararına ilişkin somut olayın özelliğine göre takdiren 10.000 TL (on bin türk lirası) faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;1- Müvekkili firmanın, 3 Kasım 2006 tarihinde … TİC. LTD. ŞTİ. ünvanı ile tescil, ilan olunmakla kurulmuş olup, yaklaşık 12 yıldır kesintisiz ve yaygın olarak bu markayı dijital reklam ve tanıtım mecrasında kullandığını, 2- Müvekkili firmanın, dijital reklam ve tanıtım mecrasında faaliyetlerini halen daha sürdürdüğünü, Google’ın Türkiye’deki partnerlerinden olup, aşağıdaki ….org sitesi kayıtlarından da açıkça anlaşılacağı üzere, … olarak kullanmaya başladığı internet sitesini yaklaşık 4 yıldır … olarak kullanmaya devam ettiğini, arama motorlarından da, … olarak arama yapıldığında, …com internet sitesine yönlendirme yapılmasından da, her iki sitesinin de müvekkiline ait olduğunun açık bir kanıtı olduğunu, her ne kadar yargılama aşamasında yerel mahkemeye de iş bu itirazlarını sunmuşlarsa da, yerel mahkemenin itirazlarını değerlendirmediğini, yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadığını, yalnızca bu durumun dahi, eksik hüküm kurulduğunun bir ispatı olduğunu,3- Davacının dava dilekçesinden de açıkça anlaşılacağı üzere, davacının sınai haklara konu olan marka, patent ve endüstriyel tasarım vekilliği yaptığını, müvekkilinin ise, yaklaşık 12 yıldır dijital reklam ve tanıtım mecrasında faaliyetlerini devam ettirdiğini, davacının beyanları ve iddiaları tamamen haksız olmakla, müvekkilinin faaliyet alanında herhangi bir faaliyeti olmadığını da dava dilekçesinde açıkça beyan etmiş bulunduğunu, 4- 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 19. Maddesinde düzenlenmiş bulunan, kullanım ispatına ilişkin TPE uygulamalara esas olan kriterlerden de açıkça anlaşılacağı üzere, davacının, müvekkilinin faaliyet alanı olan dijital reklam alanında son 5 yıldır ticari faaliyet yaptığını ispatlaması gerektiğini, ancak davacının açık beyanından anlaşıldığı üzere, davacının sınai haklara konu olan marka, patent ve endüstriyel tasarım vekilliği yaptığını, dosya kapsamında incelendiğinde de görülecektir ki, davacının bu faaliyetleri karşılayacak ne bir faaliyeti ne de bir hizmeti bulunmadığını, yalnızca kanunun bu maddesi göz önüne alındığında dahi yerel mahkemenin davayı reddetmesi gerektiğini, 5- Yalnızca “…” ibaresinin varlığının davacının marka hakkına tecavüzü oluşturmayacağı gibi, 27.07.2017 tarihli bilirkişi raporundan da açıkça anlaşılacağı üzere, … ibaresinin her türlü kullanımının tek bir kişiye tekel olarak verilmesi de kanuna aykırılık teşkil ettiğini, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 5. Maddesi de göstermektedir ki … ibaresi hizmet sektörü için çok genel ve yaygın bir kullanımda olduğundan tek bir firma veya şahsın tekeline verilemeyeceğini, “…” ibaresinin markasal gücünün de zayıf olduğunu, 6- Yaklaşık 12 yıldır faaliyet gösteren müvekkili firmanın, 2008 yılından itibaren, internet ortamında da önce …com ve sonrasında da, …com adresleri ile çalışmalara devam etmekte olup, davacının bunca yıldır sessiz kalıp, iş bu davayı 2017 yılında açmış olmasının da haksız kazanç sağlamaya yönelik olup, dürüstlük kurallarına, hakkaniyete de açık bir şekilde aykırılık teşkil ettiğini, davanın kabul kararının, davacının sebepsiz zenginleşmesine sebep olacağını,7- Tek bir bilirkişi raporuna dayanılarak kurulan hükmün eksik ve yanlış olduğunu, müvekkilinin yalnızca ticaret unvanının bile farklı bir firma olduğunun göstergesi olduğunu, davaya beyan ve itirazları değerlendirilmeden, itirazları doğrultusunda yeni bir bilirkişi raporu dahi alınmadan verilen kararın hakkaniyete de aykırılık teşkil ettiğini belirterek, yukarıda arz ve izahına çalışılan ve ayrıca 6100 Sayılı HMK’nın 355. madde gereğince resen dikkate alınacak sebeplerle, hatalı ve hukuka aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkındaki taleplerimiz doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, 6769 Sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka ve ticaret unvanına dayalı haklara tecavüzün durdurulması, davalıya ait internet sitesinin iptali ile manevi tazminat davasıdır.Davacı vekili, müvekkili firmanın 1983 yılında sınai haklar alanında hizmet vermek amacıyla kurulduğunu, ”…” ibaresini ticaret ünvanı ve marka olarak nizasız ve fazılasız şekilde kullandığını, Türkiye’de markasının tanınmış olduğunu, bu yöndeki Ankara 2. FSHHM’nin 2010/220 ve Ankara 1. FSHHM’nin 2012/158 esas numaralı dosyalarında tanınmışlığa ilişkin verilmiş kararların bulunduğunu, davalı şirketin müvekkilinin … ibareli tanınmışlığından yararlanmak için TPE tarafından tesciline izin verilmeyen … ibaresini, markasal olarak kullandığını, bunun karıştırılmaya sebebiyet verdiğini ve eylemin haksız rekabet oluşturduğunu, ayrıca söz konusu ibareyi her türlü belge, reklam, ilan, broşür, marka tescil belgeleri ve sair evraklarda, internet siteleri ve kartvizitlerinde kullanmış olduğunu belirterek, tecavüzün durdurulması ve engellenmesi için, unvanı ve markası ile karıştırılmaya yol açan ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil eden davalı taraf ticaret unvanının ticaret sicilinden terkinini, yahut ‘…’ ibaresinin unvandan çıkarılmasını, www…com alan adının iptaline, alan adının 3.kişilere devrinin önlenmesine karar verilmesini, davalı eylemlerinin müvekkili markasına, hem tecavüz hem de haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve bu durumun ortadan kaldırılmasına, bu sıkıntılar karşılığında uğranılan maddi tazminat hakkı saklı kalmak üzere 10.000 TL manevi tazninata hükmedilmesini talep etmiş, davalı vekili de, … Ltd. Şti’nin 11 yıldir ticari reklam ve tanıtım alanında faaliyet sürdürdüğünü, 30/10/2016 tarihinden itibaren bu unvan ile faaliyet gösterdiğini, davacının … başvuru numaralı tanınmış marka başvurusunun 15/04/2016 tarihinde TPE tarafından reddedildiğini, davacı ile faaliyet alanlarının ve görsellerinin tamamen farklı olduğunu, kötü niyetin bulunmadığını, davacının 42. sınıfta tescilini sürdürdüğü, herhangi bir faaliyetinin mevcut olmadığını, müvekkiline ait … firmasının kazandığı birçok ödül olduğunu, müvekkilinin faaliyetinin reklam ajanslarının faaliyetleri olarak bilgi, iletişim ve medya alanında gerek yurtiçinde gerekse yurtdışındaki kuruluşların tanıtım ve reklam danışmanlığı, menajerliği ve temsilciliğini yapmak ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işleri yapmak olduğunu, daha öncesinde … reklam olarak internet sitesini kullanırken son dört yılda … olarak kullanımı sürdürdüklerini, yaklaşık 12 yıldır bu unvanla ticari faaliyet sürdürdüklerini belirterek davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili iş bu kararı yukarıdaki sebeplerle istinaf etmiştir. Davacının “…” asli unsurlu 05, 16, 21, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 45.sınıflarda tescilli seri markaları bulunduğu, … numaralı … markasının, tescil edildiği sınıflarda halen korunmakta olup, başvuru tarihinin 25/10/2010 olduğu, ayrıca davacının, 1998 yılından beri “…” patent ibaresini ticaret unvanında da kullandığı, davalının ise, “…” ibareli markasının bulunmadığı, davalı şirketin TOBB Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde, ticaret unvanının 03.11.2006 yılından bu yana “…” olarak tescil edildiği, halen kullanılmakta olduğu, yapılan whois sorgulamasında, davalının “http://www….com” isimli internet sitesini 05/03/2015 tarihinde adına tescil ettirdiği, 05/03/2026 tarihine kadar süresinin bulunduğu anlaşılmıştır. … ibaresi İngilizce “…” ibaresinin karşılığı olup, hizmet sektörlerindeki müşteri desteği, servis desteği hizmetlerinde kullanılmaktadır. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, sunulan 27.07.2017 tarihli bilirkişi raporunda, www…com internet sitesinin güncel hali incelendiğinde, site üzerinde “…” ibareli bir logonun bulunduğu, bu logoda … ibaresinin çok daha büyük yazılmış olduğu, sitenin iletişim sayfasından, sitenin davalı şirket tarafından işletilmekte olduğu, sitede yer verilen faaliyet bilgilerinden internet siteleri ve sosyal medya hesapları oluşturma, arama motoru optimizasyonu| ve online reklamcılık kanunlarında faaliyetlerde bulunulduğu, sitede firma adının bazı yerlerde “…” hazı yerlerde ise yalnızca “…” şeklinde kullanıldığı, site üzerindeki kullanımın markasal nitelikte olduğu, ticaret unvanı yerine “…” ibaresinin marka olarak tercih edilmiş olduğu, burada da “…” kısmının esas unsur olduğu, site üzerinden tanıtımı yapılan işlerin 42. nice sınıfı içerisindeki bilgisayar hizmetleri ile tasarım hizmetleri kapsamında olduğu tespitleri yapılmış, bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun görülmüş, davalının bu şekildeki kullanımının davacının markasına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmıştır. TTK.’nın 56. maddesi, iktisadi rekabetin her türlü kötüye kullanımını yasaklamıştır. Yasa’daki bu sınırın aşılması M.K.’nın 2. maddesinde yazılı bulunan objektif iyiniyet kurallarına aykırı biçimde ekonomik rekabetin kötüye kullanıldığı hallerde meydana çıkmaktadır. Karışıklığa meydan verebilecek bir ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa yol açılması, yalnız başına iyi niyet kurallarına aykırı bir davranış olarak kabul edilmelidir. Bilindiği gibi iltibas unsurunun varlık kazanması için aranan en önemli unsur başkalarının emek ve masraf yapmak suretiyle elde ettiği haklı şöhrete ortak olmak ve bu benzerlikten yararlanma yollarını denemektir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2007/6475 E. 2009/1170 K. Sayılı ilamı). Somut olayda, davacı şirketin uzun zamandan beri kullandığı anlaşılan “…” markalarına karşılık, davalı şirketinde, “…” ibaresini 2006 yılından itibaren unvanında kullanmaya başladığı ayrıca, davalıya ait … nolu … marka başvurusunun, davacının yapmış olduğu itirazlar neticesinde reddedildiği, bu sebeple, davalının davacı şirketin markasını bilmemesinin de mümkün olmadığı, davacının “…” ibaresinin kullanımı konusunda sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığınında söylenemeyeceği, davalının alan adı ve internet sitesinde … ibaresini davacı markası ile iltibas yaratacak şekilde markasal kullanımının söz konusu olduğu,bu yöndeki davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan davalının … HİZ. ve … LTD. ŞTİ. Ünvanının tescil tarihi yukarıda da açıklandığı üzere 3 Kasım 2006 tarihi olup o tarihten itibaren kullanılmaktadır. Davalının ticaret sicilinin bu şekildeki kullanımına ilşkin davacı tarafça herhangi bir itirazda bulunduğuna dair dosyada delil bulunmamaktadır.6769 Sayılı SMK’nın 7/3. bendinde marka hakkı sahibinin işaretin ticaret alanında kullanılması halinde yasaklayabileceği durumları düzenlemiş ve (e) bendinde ise işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılmasının yasaklanabileceği belirtilmiştir. Ticaret unvanı markanın ait olduğu işletme ile iltibas yaratacak şekilde ve üçüncü kişileri yanıltıcı nitelikte kullanılıyorsa ticaret unvanının terkini talep edilebilir. Ancak Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21.12.2017 tarih 2016/6803-2017/7532 sayılı kararında da belirtildiği üzere, TTK’da düzenlenmemekle birlikte, yasal dayanağı TMK’nin 2. maddesi olan “uzun süreli sessiz kalma suretiyle hak kaybı müessesesine” göre, bir hak ihlali karşısında, hak sahibinin bu ihlali bildiği veya bilebilecek durumda olduğu halde bu hususta karşı tarafta dava açılmayacağı yolunda güven oluşturulduktan sonra, oluşturulan bu güvene aykırı olarak, ihlal konusu hakka önemli yatırım yapan kişilere karşı ihlali sona erdirmek amacıyla dava açılmasının çelişkili davranış yasağı teşkil edeceği, böyle bir davranışın TMK 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olacağı ve hukuk tarafından himaye edilmeyeceği, bu sürenin belirlenmesinde de dürüstlük kuralının esas alınacağı, bu süre Yargıtay uygulamalarında kural olarak beş yıl olarak uygulanmakta iken SMK’nın 25/6. maddesinde de düzenleme yeri bulduğu, somut olayda, davalıya ait ticaret sicilinin tescil tarihinin 03.11.2006, dava tarihinin ise 2017 yılı olduğu, davalıya ait … nolu … marka başvurusunun, davacının yapmış olduğu itirazlar neticesinde reddedildiği, davacının en geç 2011 yılı itibarıyla davalının ticaret unvanından haberdar olduğunun kabulü gerektiği, dava tarihine kadar 5 yıllık sürenin geçtiği, bu süre boyunca davacının davalının ticaret unvanındaki … kelimesini kullanmasına sessiz kaldığı ve hak kaybına uğradığı, bu sebeple davalının ticaret unvanının ticaret sicilinden terkini talep hakkının bulunmadığı, buna rağmen mahkemece hatalı değerlendirmeyle davacı ticaret unvanı ile karıştırmaya yol açacak nitelikteki davalının ticaret unvanındaki … ibaresinin ticaret unvanından çıkartılmasına karar verilmesinin yanlış olduğu davalı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusunun da haklı olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, yukarıda açıklandığı üzere, davalının www….com alan adı ve internet sitesinde … ibaresini davacı markası ile iltibas yaratacak şekilde markasal kullanımının söz konusu olduğu, bu şekildeki kullanımının davacının markasına tecavüz teşkil ettiği ve buna yönelik talebin mahkemece kabulünün doğru olduğu, fakat davacının davalının ticaret unvanındaki … kelimesini kullanmasına sessiz kaldığı ve hak kaybına uğradığı, kaldı ki, davalının ticari unvanını tescil edildiği haliyle kullandığı, bu sebeple davalının ticaret unvanının ticaret sicilinden terkini talep hakkının bulunmadığı, bu yöndeki davacı talebinin reddi gerektiği, buna göre davanın tam kabulünün hatalı olduğu ve davalı istinaf başvurusunun kısmen kabulü gerektiği anlaşılmakla, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak bu hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacının davasının kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 29/03/2018 tarih, 2017/502 E., 2018/78 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacının davasının kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda: 3- Davacı …. Tarafından davalı … Tic. Ltd. Şti aleyhine açılan işbu davanın KISMEN KABULÜ, KISMEN REDDİNE,3/a- Davalının, www….com alan adı ve internet sitesinde … ibaresini markasal kullanarak davacının marka hakkına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, men’ine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının … ibaresini internette, işyerinde ve emtialarında kullanmasının önlenmesine, 3/b- Davalının ticaret unvanındaki … ibaresinin ticaret unvanından çıkartılması talebinin reddine, 3/c- Davalıya ait www…com isimli alan adının iptaline, 3/d- Davacının marka hakkına tecavüz sebebiyle meydana gelen manevi zararına yönelik takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 683,10 TL nispi karar harcından peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 651,70 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine,4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 151,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 818,40 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, marka hakkına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti davası yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/(1). maddesine göre, manevi tazminat talebi yönünden 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/f- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, reddedilen talep yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 31,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 129,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,5/c- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,5/d- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/03/2022