Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/911 E. 2022/533 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/911
KARAR NO: 2022/533
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/02/2018
NUMARASI: 2015/489 E. 2018/168 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında herhangi bir ticari münasebet bulunmamasına rağmen, yaşamış oldukları kişisel bir tartışmadan dolayı davalının müvekkiline ait çeki alarak ortak ikameti terkettiğini, çeki isteyen müvekkiline takibe konu senedi imzaladığı takdirde iade edeceğini beyan ettiğini, müvekkilinin karşılaştığı bu zor durumdan kurtulmak için kabul ettiğini, çeki alan müvekkilinin senedin iptali için savcılığa başvurduğunu, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takip başlattığından, takibin iptaline ve borçlu olmadığının tespitine, takip miktarının %40’ı oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili arasında geçmişte arkadaşlık ilişkisi olduğunu, beraber iş yaptıklarından aralarında borç ilişkisi doğduğunu, davacı tarafından müvekkiline, aralarındaki borç ilişkisi nedeniyle 11/05/2015 tanzim ve 12/05/2015 vade tarihli 4.646,00 TL bedelli senedin düzenlenerek teslim edildiğini, çekinin alınması ve iadesi karşılığında senet verildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının borcu karşılığında, kendi iradesi ile düzenleyerek müvekkiline verdiğini, davacı tarafça verilen senedin müvekkilince icraya konduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince;”Davanın, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasına konu 11/05/2015 tanzim ve 12/05/2015 vade tarihli 4.646,00 TL bedelli senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline yönelik olduğu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasının, davalı … tarafından, davacı … aleyhine 11/05/2005 tanzim 12/05/2015 vade tarihli bonoya dayalı olarak 4.646,00 TL asıl alacak 8,02 TL işlemiş faiz 13,94 TL %0,30 komisyon olmak üzere toplam 4.667,96 TL alacağın tahsili talepli icra takibi olduğu,Yargılamada davacı vekilinin 31/01/2017 tarihli dilekçesinde iddiasının ispatı için yemin deliline dayanarak yemin metnini sunduğu, davalının HMK 225 ve devam eden maddeleri gereğince dava konusu senedin karşılığı borcun ödenmediği konusunda beyanda bulunduğundan, davanın reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Menfi tespit davalarında ispat yükünün davalı alacaklıya düşmesine rağmen davalı tarafın borcun varlığını ispat edemediğini, cevap dilekçesinde, birlikte iş yaptıklarından bahisle aralarında ticari ilişki olduğunu, yemin sırasında ise birlikte yaşadıkları evin ihtiyaçları için kendi kredi kartının kullandığını, ayrıldıklarında bu parayı geri istemesi üzerine senedin düzenlendiğini söylediğini, mahkeme huzurunda ettiği yemine dayanak beyanların cevap dilekçesi ile uyuşmadığını, 2-Yemin metninin, yemini eda edecek şahsa gönderilmesi gerektiği halde yemin metni davalı vekiline gönderildiğinden, usule aykırı olduğunu, 3-Yeminin uyuşmazlık konusu vakıalar hakkında verilebileceğini, ancak yemin eden davalının cevap dilekçesinde müvekkili ile aralarında ticari bir ilişki olduğunu iddia edip savunmasına rağmen yemin ederken aralarında ticari bir iş bulunmadığını, kredi kartını kullandığı için kendisine borcu olduğunu ve bu sebeple senedi imzaladığını belirterek yemin ettiğini, çelişkili bu beyanlara dayanılarak hüküm kurulmasının isabetsiz olduğunu, uyuşmazlığın taraflar arasında ticari bir ilişkiye dayalı para alacağı olup olmadığı hususunda olduğunu, yemin edenin yalan söylediğinin açık olduğunu, Dava dilekçesinde taraflar arasında ticari ilişki olmadığından bahisle senedin bedelsizliğini ileri sürdüklerini, davalı tarafın cevap dilekçesi ile yemin içeriğinin borcun sebebi açısından birbirini tutmaması nedeniyle davalının yeminden kaçınmış sayılması ve kendi iddiaları ile çeliştiklerinden davanın kabulü gerektiğini, Yemin eden tarafın senet bedelinin ödenmediği hususunda da yemin ettiğini, ödeme iddialarının bulunmadığını, senedin bedelsizliğini ileri sürdüklerini, mahkemenin gerekçeli kararı bu hususa göre yazmasının doğru olmadığını,4-Taraflar arasında ticari işin olmadığının yemin ile davalı tarafından ikrar edildiğinden mahkemenin görevsiz olduğunu, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı C.Savcılığı’nda verdiği 12/05/2015 tarihli ifadesinde; “… isimli bayanla yaklaşık yıldır birlikte yaşıyordum. Ayrılmaya karar verdim. Benim kendisine borcum olduğunu söyleyerek evimdeki 9.940 TL’lik doldurulmuş çeki bazı eşyalarımla benden habersiz ve izinsiz olarak alarak evden ayrıldı. Daha sonra bu çeki iade etmek karşılığında benden senet imzalamamı istedi. Bende …’nun iş yerine giderek 4.600 TL lik senet imzalayarak verdim. Senedi imzalarken herhangi bir kaba kuvvet veya indirek bir tehdit kullanılmadı. Ancak başımda duruldu. Ve nasıl doldurmam gerektiği konusunda manevi baskı yapıldı.” şeklinde beyanda bulunduğu, yapılan soruşturma sonunda, İstanbul Anadolu C. Başsavcılığı’nın 2015/68482 Sor. ve 2015/90298 karar sayılı kararı ile; Şüphelinin inkar yollu savunması karşısında, müştekinin soyut kalan iddiası dışında, şüphelinin yüklenen suçu işlediğini gösterir, dava açmaya yeter kanıt ve emare bulunmadığı anlaşıldığından, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nce 2015/3502 D. İş kararı ile itirazın reddine karar verildiği tespit edilmiştir. Davacı vekili karara karşı istinaf yasa yoluna başvurmuştur.1-HMK 190. maddesi uyarınca; ispat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. TTK 776/1-b bendi uyarınca bono kayıtsız şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadini içermesi gerektiğinden, bu vasfı itibariyle mücerret borç ikrarını içerir.Davalı taraf kambiyo senedi vasfındaki bonoya dayanmış olup, bono temelindeki hukuki ilişkiden ayrık olarak, senet metnindeki hususlarda mücerret borç ikrarını içeren belge olduğundan, alacaklı taraf bonoyu sunmakla alacağının varlığını kanıtlamış olmakla, davalı tarafın borcun varlığını kanıtlayamadığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı tespit edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde senedin tanzim sebebini; Davacı ile müvekkilim arasında geçmişte yaşanan bir arkadaşlık ilişkisi söz konusudur. Taraflar arasındaki arkadaşlık ilişkisinin yanında, beraber iş de yaptıklarından, aralarında borç ilişkisi de doğmuştur. Davacı tarafından, müvekkilime, aralarındaki borç ilişkisi nedeniyle 11.05.2015 tanzim ve 12.05.2015 vade tarihli 4.646,00 TL. bedelli senet düzenlenerek teslim edilmiştir. şeklinde açıkladığı, davacının C. Savacılığı’na verdiği şikayet dilekçesinde ve beyanlarında, davalı ile birlikte yaşadıkları süre içerisinde davalının kredi kartından harcama yaptıklarını, davalının çeki iade etmek için kredi kartında kendisi için yapılan ödeme tutarı 4.600,00 TL’nı ödemesini, parası olmadığını beyan ettiğinde ise, karşılığında dava konusu senedi düzenlemesini talep ettiğini ve senedi düzenlediğini beyan ettiği tespit edilmiştir.Davalı tarafın kredi kartının harcamalar için kullanılması, davacı harcamaları için davacıya ödünç verilmesi (borç verilmesi) niteliğinde olup, davalı taraf senedin aralarındaki borç ilişkisi sebebiyle düzenlendiğini iddia ederek, aynı yönde yemin ettiğinden, davacı tarafın tevil yollu ikrarları ile de, senedin davalının kredi kartından yapılan harcamalar sebebiyle oluşan borca karşılık düzenlendiği anlaşıldığından, usule aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca yemin davetiyesinin, yemini eda edecek kişiye tebliği zorunlu olup, yemin davetiyesinin davalı vekiline çıkarılması sebebiyle usule uygun değil ise de; bu usule uyulmamasının yaptırımı yemini eda edecek kişinin gelmemesi halinde, yemin edecek tarafa yeniden yemin davetiyesi çıkarılması olup, davalı asil davetiye çıkarılmasını takip eden 15/12/2018 tarihli oturuma gelerek HMK 233. maddesi uyarınca usule uygun yemin ederek beyanda bulunduğundan, usule aykırılığın verilen karara etkisi olmadığından, istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 3-Davalıya 15/12/2018 tarihli oturumda; Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiç bir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerler üzerine yemin ederim, dedi. … beyanında: Davacı bir süre benim erkek arkadaşım idi, arkadaşlığımız bittikten sonra benim kredi kartım ile yapılan kendi evi için yapılan harcamalar karşılığında rızası ile bana verdiği borcunun karşılığıdır, 4.646,00TL karşılıklı hesaplaşıp senede döktük hatta bir kısmını peşin verdi, geri kalanını senede bağladı, bu borç halen ödenmedi, senedin zorla alındığı doğru değildir dedi. Beyanı okundu HMK’nun 238 md gereğince beyanda ısrar edip etmediği soruldu; ısrar ettiğini söylemekle, beyanı okundu imzası alındı. şeklinde yemini tahtında beyanı alınarak imzası ile tasdik ettirilmiştir. Davacının el yazısı ile C. Savacılığı’na verdiği şikayet dilekçesinde ve beyanlarında, davalı ile birlikte yaşadıkları süre içerisinde davalının kredi kartından harcama yaptıklarını, davalının beraberinde götürdüğü çeki iade etmek için kredi kartında kendisi için yapılan ödeme tutarı 4.600,00 TL’nı ödemesini, parası olmadığını beyan ettiğinde ise, karşılığında dava konusu senedi düzenlemesini talep ettiğini ve senedi düzenlediğini beyan ettiği tespit edildiğinden, senedin davalının kredi kartından yapılan harcamalar sebebiyle düzenlendiği davacının tevil yollu ikrarları ile sübuta ediğinden, bu hali ile bononun borç verme ilişkisinden doğduğu yönündeki savunma değiştirilmemiş olup, davalının, mahkeme önünde bononun, kredi kartından davacı için yapılan ödemeler sebebiyle düzenlendiği ve ödenmediğine ilişkin yemin etmesinde usule aykırılık bulunmadığından istinaf sebebinin reddine karar verilmesi,4-Dava ve takip konusu 11/05/2015 tanzim ve 12/05/2015 vade tarihli 4.646,00 TL tutarlı, borçlusu …, lehtarı … olan senet, mücerret borç ikrarını içeren TTK’daki tüm unsurları taşıyan bono vasfındadır. Bono TTK 776 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 4/1-a maddesinde bu kanunda(TTK’da) ….öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılmış ve TTK 5. maddesi ile dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın ticari davalara Ticaret Mahkemesinde bakılacağı düzenlendiğinden, işin ticari olmadığı yemin ve davalı tarafın ikrarı ile tespit edildiğinden mahkemenin görevli olmadığı yönündeki istinaf talebini reddine karar verilmesi gerekmiştir Dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2018 tarih ve 2015/489 E. 2018/168 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- Davacıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın yatırana iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022