Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/906 E. 2022/422 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/906
KARAR NO: 2022/422
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI: 2015/1229 E. – 2018/186 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı/ borçlu … arasında 12/07/2013 tarihinde Sultanbeyli …Noterliği’nin … yevmiye numarası ile Finansal Kiralama sözleşmesi imzalandığı ve davalı borçlunun akreditif açma talebi üzerine bu sözleşme kapsamında Çin Halk Cumhuriyeti’nde mukim … Firmasına … referanslı 227.000,00 USD tutarlı teyitsiz akreditif açıldığını; söz konusu akreditif hesabının açılması sebebi ile 12/07/2013 tarihinde davacı … arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını,…, …, … genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını; … onaylı akreditif metnine göre mal bedelinin %30’u olan 68.100,00 USD’nin 24/07/2013 tarihinde kur karşılığı olan 130.690,07 TL ihracatçı firmaya leasing avans hesaplarından transfer edilerek gönderildiğini, buna göre, davacı imzalamış olduğu akreditif sözleşmesi gereğince, amirin talimatına uygun olarak lehtar ile akreditif sözleşmesi yapmakla mükellef olduğunu; bu mükellefiyetini gereği gibi yerine getirdiğini ve ithalatçı firmaya malın %30’luk bedeli olan 68.100,00 USD’yi ifa ettiğini; ithalatçı davalı borçlu ile ihracatçı firma arasındaki ihtilaf sebebiyle malin tesliminin gerçekleşmediğinin öğrenildiği; bu durum, davalı borçlu ile davacı arasında imzalanan Finansal Kiralama Sözleşmesinin 19 ve 31.1 maddelerine aykırılık teşkil ettiğini; buna göre, kiracı davalı, satıcının/ ithalatçı firma mali teslim etmemesi sebebiyle kiraları ödememe ve geç ödeme yoluna gidemeyeceğini; kiralayanın sözleşme ve eklerinden doğan haklarını kullanmasına engel olamayacağını; ithalatçı firma tarafından ürünler gönderilmemiş ve akabinde iflas etmesi sebebiyle kendilerine ulaşılamamış olmasından dolayı leasinge konu edilmek istenen ürünlerin teslimatının da yapılamadığını; davacı tarafından transfer edilen 68.100,00 USD karşılığı 132.893,27 TL’nin … tarafından ödenmemesi sebebi ile Sultanbeyli …Noterliği’nin 11/09/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile muhatap … tarafından verilen akreditif talimatı gereği satış bedelinin %30’luk kısmı olan 68.100,00 USD’nin ihracatçı akreditif lehtarına ödendiği; ancak, akreditif vadesinin gelmiş olmasına rağmen muhatap tarafından ödeme yapılmadığı ve bu sebeple iş ihtarnamenin çekilmesi zorunluluğunun hasıl olduğunun belirtildiğini; ihtarnamenin 6 nolu maddesinde ise 68.100,00 USD’nin iş bu ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesi aksi takdirde takip ve dava haklarının kullanılacağı ihtar edilmiş olup; ihtarname muhatap …’a 15/09/2014 tarihinde tebliği edilmesine rağmen muhatapça herhangi bir ödeme yapılmadığını ve ihtarnameye itiraz edildiğini; bu sebeplerle, tarafımızca icra takibine başlanılma zorunluluğunun hasıl olduğunu; davacı tarafından 15/10/2015 tarihinde İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takibe geçildiğini; borçlulara ödeme emrinin gönderildiğini; ödeme emrinin, borçlulara 20/10/2015 tarihinde tebliğ edildiğini; borçlular tarafından 21/10/2015 tarihinde borca, ferilerine, faize itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu; davalıların haksız ve dayanaktan yoksun icra takibine vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına; itirazın iptaline ilişkin talebimizin reddi halinde davanın 15/10/2015 tarihi itibariyle alacak miktarı olan 117.915,00 TL asıl alacak 13.986,66 TL işlemiş kar payı miktarı ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %10.50 kar payı oranı üzerinde alacak davası olarak görülmesini; talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilince cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalandığı; fakat davacının, sözleşme konusu malı davalı şirkete teslim edememesi sebebiyle davalının ödeme yapmayı bıraktığını; bu süre zarfında davacı tarafça davalının izni veya onayı olmadan davalılara ait hesaplardan 15.000,00 TL çekildiğini ve hesaplarını da 130.000,00 TL tutarında bloke konulduğunu; kaldı ki; davacı yanca dava dışı çinli şirkete yapıldığı söylenen %30 peşinat ödemesi hiçbir şekilde davalının imzaladığı Finansal Kiralama Sözleşmesinde geçmediğini; bununla birlikte böyle bir ödeme yapılması yönünde yine davalılarca verilen bir talimatında bulunmadığını; bu sebeplerle, davacının haksız ve kötüniyetli açtığı iş bu davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; Müflis banka’nın davalı şirket ile imzalanan sözleşme kapsamında Akreditif Kredisi tahsis ettiği; tahsis edilen kredi kapsamında akreditif açıldığı; “Akreditifin Lehtara ihbar edildiğinin bildirilmesi” üzerine %30 peşin ödemenin yapılacağının akreditif şartları arasında yer aldığı; muhabirin söz konusu bildirimi yaptığı, müflis bankanın de peşin ödemeyi yaptığı; ancak malı gelmediği; akreditif şartlarına göre, müflis bankanın transfer ettiği 68.100,00 USD karşılığı Türk Lirasını müşteri davalı şirket ve diğer davalılar-müteselsil kefillerden kefalet limitleri dâhilinde talep hakkının bulunduğu; 16/05/2014 tarihinde Müflis … Bankası A.Ş.’nin Sultanbeyli Şubesi’ndeki … İmalat ve Paz. San. Ltd. Şti.’nin, … nolu hesabına, “… tarafından yatırılan” açıklaması ile 10.000,00 TL ve 04/06/2014 tarihinde “… Bankası A.Ş.’nin Sultanbeyli Şubesi’ndeki … İmalat ve Paz. San. Tic. Ltd. Şti.’nin, … nolu hesabına, “… tarafından yatırılan” açıklaması ile 5.000,00 TL yatırılmış olduğu; bu miktarların, ayrı bir hesaba alındığı ve bu hesaptan mal bedeli transferi için kullanıldığı; bilirkişi incelemesi sırasında dekont asıllarının görülmüş olduğu ve iade edildiği; her ne kadar davalıya ait 2014 yılına ait ticari defterler ibraz edilmemişse de ödemeler davacının kabulünde olduğu; davalının, 2013 yılı ticari defterlerinde davacı/ müflis banka tarafından, 24/07/2013 tarihinde akreditif lehtarı … Ltd.’ne gönderilen 68.100,00 USD’ye ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı; davalının 2016 yılına ait ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde dava konusuna ilişkin olarak 25/01/2016 tarihinde Müflis … Bankası A.Ş.’nin Sultanbeyli Şubesi’ndeki … İmalat ve Paz. San. Ltd. Şti’.nin, … nolu hesabına “… tarafından yatırılan” açıklaması ile 117.895,00 TL yatırıldığı; müflis bankanın, incelemede kredi için takip talebinde ana para (asıl alacak) tutarını 117.915,00 TL olarak belirlediği; bu tutara nasıl ulaştığının tespit edilemediği; incelemede bulunan tutarın küçük bir farkla 117.893,27 TL olduğunun saptandığı; takip tarihi itibariyle müflis banka alacağının kâr oranı dahil toplam 131.869,93 TL olduğu; dava tarihinden sonra 25/01/2016 tarihinde 117.895,00 TL davalı müşterinin ödeme yaptığının tespit edildiği; bu nedenlerle, müflis/alacaklı bankanın işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu görülmekle; davacı tarafından açılan işbu davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, davalıların, 117.893,27 TL asıl alacak 13.986,66 TL işlemiş kâr payı olmak üzere toplam: 131.879,93 TL’ye yönelik itirazlarının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak 117.893,27 TL’ye 16/10/2015 takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 kâr payı uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, İİK.nun 67/2.maddesi uyarınca, alacağın likit niteliği gözetilerek kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı 23.578,65 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının, takibe geçmekte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı için reddedilen kısım yönünden davalı yanın %20 kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine, tarafların kabulünde bulunan ve dava tarihinden sonra 25/01/2016 tarihinde davalı tarafından yapılan 117.875,00 TL harici ödemenin, icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına” karar verilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkemece davaya konu olayın finansal kiralamadan ötürü ortaya çıktığı kabulünde olunmasına rağmen 6361 sayılı kanunun 20. Maddesinin uygulanmadığını buna göre “(1) Finansal kiralama bedeli ve ödeme dönemleri taraflarca belirlenir. Sözleşmede açıkça belirtilmek kaydıyla sözleşme konusu mal henüz imal edilmemiş veya kiracıya teslim edilmemiş olsa dahi, sözleşme tarihinden başlamak üzere kira bedelleri tahsil edilebilir. Sözleşmede aksi belirtilmediği takdirde, sözleşme konusu malın sözleşme tarihinden itibaren iki yıl içinde kiracıya teslim edilmesi zorunludur.” maddesine göre davacı bankanın Finansal Kiralama Sözleşmesindeki teslim etmeyi taahhüt ettiği malı en geç 2 yıl içinde teslim etmekle mükellef olduğunu, davaya konu sözleşmenin 12.07.2013 tarihinde imzalandığını ve kanun gereği davacının sözleşme konusu makineyi en geç 12.07.2015 tarihinde teslim etmesi gerekirken edimini ifa edemediğini, bu sebeple davanın kabulünün hukuka aykırı olduğunu, -Müvekkil firma ile imzalanan leasing sözleşmesinin müzakere hakkı tanınmadan imzalatılan bir sözleşme olduğunu, sözleşmenin bu sebeple BK hükümlerine göre geçersiz olduğunu, -Davacı bankanın ürünün %30 bedelini derhal üretici firmaya ödediğini, bu bağlamda Çin Bankasının neye aracılık ettiğinin neden bu bankayla iletişime geçildiğinin de taraflarınca anlaşılamadığını, Davacı bankanın parayı doğrudan Çinli Üretici firmaya ödemesi sebebiyle Çinli Bankanın bu işlemlerdeki yerinin ne olduğunun, davacı bankanın müvekkili şirket açısından nasıl bir Garantörlüğü bulunduğunun bilirkişilerce de açıklanamadığını, “Akreditif” bir mal ithal edecek firmanın parayı ödeme işlemini hem kendi ülkesinde hemde ithalat yapacağı ülkedeki bir bankanın garantörlüğünü kullanarak mal teslim edilinceye kadar parasını garanti altında tutması demek olduğunu, Davacının bu ödemeyi yaparken, 600 sayılı Milletarası Ticaret Odası … referans numaralı görüşünde amir bankaların kendilerini garanti altına alması için 2 yol önerdiğini“ 1) yapılacak olan peşin ödemenin bir garanti mektubu ile güvence altına alınması; 2)Yapılan peşin ödemenin Akreditif amirinin talebi doğrultusunda yapılmış olduğunun akreditif metninde yer alması”, davacının dayandığı Milletlerarası Ticaret Odası’na göre dahi davacının kusurlu olduğunu, bilirkişilerin karara dayanak oluşturulan raporunda bunu da görmezden gelerek peşin ödemeli bir akretidif sisteminden bahsettiklerini, -Davacı banka, yapmış olduğu ödeme sebebiyle Çinli Üretici firmadan da ödenen bedel kadar alacaklı olduğunu, Davacı bankanın uluslararası hukuk hükümlerince yapacağı icra takibi veya alacak davası ile ödemiş olduğu bedeli Çinli Üretici firmadan alma hakkının mevcut olduğunu, bu durumda davacı bankanın mükerrer ödeme alabileceği ve sebepsiz zenginleşeceği dikkate alınarak davanın reddedilmesi gerektiğini, -Davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin hem almayı istediği malı alamadığını hem de önce 15.000,00 TL ve sonra 117.895,00 TL tutarında paraları davacı banka tarafından adeta zorla alınmak kaydıyla tahsil edildiğini, 2 defa bilirkişiye gönderilen dosyada bilirkişi raporunda açıkça davacı bankanın da kusurlu olduğunun yazılmış olduğunu, müvekkillerinin kötüniyetli olduğunun kabulü ile yüzde 20 tutarındaki kötü niyet tazminatına hükmedilmiş olmasının açıkça kamu vicdanına aykırı düştüğünü, -Davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinden tahsil edilen 132.895,00 TL’nin de karar da belirtilerek ödenen bu bedel düşüldükten sonra vekalet ücretine nispi tutarda hükmedilmesi gerektiğini bu sebeplerle öncelikle davanın reddine karar verilmesini, aksi kanaatte olunması halinde kötü niyet tazminatının ve nispi vekalet ücretinin ödenen bedeller mahsup edildikten sonra hesaplanmasına, ücreti vekalet, yargılama masrafları, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacı yana yükletilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Akreditif, uluslararası ticari ilişkilerde, bir bankanın verdiği şarta bağlı ödeme garantisi niteliğindeki bir kredi mektubu olup, akreditif kurumu ile ilgili olarak UCP 600 Akreditiflere İlişkin Bir Örnek Usuller ve Uygulama Kuralları düzenlenmiştir. Bu metnin “UCP’nin Uygulanması” başlıklı 1. maddesi gereğince akreditif metni akreditifin bu kurallara tabi olduğunun açıkça belirtilmesi halinde akreditife uygulanır ve bu kurallar akreditif şartlarıyla açıkça değiştirilmedikleri veya uygulama dışı bırakılmadıkları sürece akreditifin bütün tarafları için bağlayıcıdır. UCP 600 Akreditiflere İlişkin Bir Örnek Usuller ve Uygulama Kurallarının 4/a maddesi “Doğası itibariyle bir akreditif, dayandırılabileceği satış sözleşmesinden veya diğer bir sözleşmeden ayrı bir işlemdir. Akreditifte her ne şekilde olursa olsun bir sözleşmeye değinilmiş olsa bile,bankalar böyle bir sözleşmeyle ilgilenmezler ve onunla bağlı değillerdir. Bu sebeple bir bankanın akreditif altındaki ibrazı karşılama, iştira etme veya diğer herhangi bir yükümlülüğünü yerine getirmesine ilişkin taahhüdü, amirin amir bankayla veya lehdarla olan ilişkilerinden kaynaklanan taleplerine veya savunmalarına tabi değildir.” hükmünü haizdir. Somut olaya döndüğümüzde, davacı ile davalı arasında finansal kiralama sözleşmesi yapıldığı, aynı zamanda davacı bankanın finansal kiralamaya konu malı yurt dışı firmasından kiralanması sebebiyle taraflar arasında akreditif sözleşmesinin de imzalandığı, buna göre davacı bankanın finansal kiralamaya ilişkin peşin ödemeyi akreditif işlemi ile yaptığı, dava dışı şirketin, finansal kiralama sözleşmesine konu sözleşmeye aykırı davranmış olması, davalının amir bankayı ilgilendirmeyeceği, finansal kiralama sözleşme gereği sorumsuz olduğu, ayrıca akreditif belgesindeki hususlar konusunda da davalılar tacir olup basiretli davranarak akreditif metni düzenlenirken bu hükme karşı çıkması gerekmekte olup, davalının tarafların serbest iradeleriyle düzenlenen sözleşme hükmüne yönelik talebi haklı görülmemiş, dolayısıyla ilk derece mahkemesince verilen kararda hukuka aykırılık görülmemiştir. Davalılar her ne kadar kendileri hakkında verilen kötü niyet tazminatının kaldırılmasını istemiş iseler de, davalılar aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmediği, hükmedilen tazminatın icra inkar tazminatı olduğu, bu tazminatın da alacağın likit ve belirlenebilir olması sebebiyle usul ve yasaya uygun olduğu görülmüştür. Davalı, davacının dava dışı firmaya da dava açarak alacağını alması durumun da sebepsiz zenginleşeceğini iddia etmiş ise de, davaların mevcut duruma göre değerlendirilmesi gerektiği, mevcut durumda davacının dava dışı firmaya açmış olduğu bir dava bulunmadığı buna göre sebepsiz zenginleşmeye yönelik iddiaların bu davanın konusu olmadığı anlaşılmıştır. İcra takibinden sonra ve dava açıldıktan sonra yapılan ödemelerin de icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına karar verilmiş olup, bu konuda da usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı tarafın tüm istinaf istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2018 tarih ve 2015/1229 E., 2018/186 K. sayılı kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 9.008,72 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 2.253,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.755,72 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/03/2022