Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/902 E. 2022/531 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/902
KARAR NO: 2022/531
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2018
NUMARASI: 2016/963 E. 2018/150 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının müstenidatı olan senedin suç konusu olup, müvekkilinin rızası dışında davalının tehdit eylemleri sonucu imzalatıldığını, senedin İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/281 Esas ve Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nin 04/03/2016 tarihli 2015/272 Esas ve 2016/185 Karar sayılı dosyasına konu olup davalının cezalandırıldığını, kambiyo hukukuna ilişkin itirazları İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 03/07/2014 Tarihli 2014/290 Esas ve 16/09/2014 tarihli 2014/519 Esas ve 2014/646 Karar sayılı dosyasına konu olmuş ise de, hukuken bir sonuç alınamadığını, ceza dosyalarında takibe konu senedin silahlı tehdit sonucunda müvekkilinden rızası dışında zorla ve baskıyla imzalattırılarak alındığının anlaşıldığını, öncelikle İİK muvacehesinde icra takibinin tedbiren dava sonuna kadar durdurulmasını, icra dosyasının müstenidatı olan alacağın ve ferilerinin mevcut olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takip konusu bononun müvekkiline davacı tarafından kendi rızası ile verildiğini, yasada belirtildiği üzere bononun sebebe bağlı olmayan soyut borç ikrarı olduğunu, İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davaya konu suçun iddianemede belirtildiği üzere, davacı tarafından müvekkiline verilen takip konusu bononun ödenmesinin sağlanmasına yönelik olduğunu, senedin tehditle imzalatılıp alındığına dair soyut iddia dışında delil bulunmadığının açıkça belirtildiğini, davacı vekilinin, davacının rızası ile verdiği bonoyu ödemekten kurtarmak için delil olarak dayandığı dava dosyalarındaki gerçeği çarpıttığını, davanın ve tedbir talebinin reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Her ne kadar davacı, davalının takibe konu senedi zorla imzalattırdığını, borçlu olmadığını iddia etmiş ise de; Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/272 E., 2016/185 K. Sayılı ilamında; “Katılan sanık … dolandırıldığını anladıktan sonra ele geçirilemeyen, ancak katılanların birbirleriyle uyumlu beyanlarıyla sabit olan ve suç tarihinde yanında bulunan silahı katılanlara göstererek alacağına karşılık senet imzalamaları konusunda tehdit ettiği ve katılan … ve …’in senetleri imzalamak zorunda kaldığı, diğer katılan …’in ise direnerek imzalamadığı, katılan sanığın senedi imzalattığı katılanlar … ve …’in kimlik fotokopisini ve katılan …’un eşine ait olan … plakalı aracın ruhsat ve araç muayene belgesinin fotokopileri ile aracın sigorta poliçelerinin katılan sanık …’un evinde yapılan aramada bulunduğu, böylece olayın katılanların birbirleriyle uyumlu beyanları da gözetildiğinde, katılan sanık …’un katılanlara karşı silahını göstermek sureti ile tehdit ederek senedi imzalamaya mecbur etmesi katılan … ve … bakımından yağma suçunun işlendiği, katılanların beyanlarıyla ve …’tan gelen yazı doğrultusunda katılanlara verilen paranın katılan sanık …’a ait olduğunun sabit olduğu ” kabulü ile karar verildiği, davacı …’a zorla senet imzalatıldığına dair herhangi bir kabul bulunmaması, takip konusu edilen senette ise …’ın imzasının bulunması, İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/281 Esas Sayılı dosyasında mevcut iddianamede, sanık tarafından senedin zorla davacıya imzalattırıldığına dair sanığa atılı bir suçlama yapılmamış olması ve mahkemece savcılığa yazılan müzekkere cevabında da ek takipsizlik kararı olmayışı hep birlikte gözetildiğinde, davacının dava ve iddiasını ispat edemediği kanaatine varılmakla, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının müstenidatı olan senedin suç konusu olup, müvekkilinin rızası dışında davalının tehdit eylemleri sonucu imzalatıldığını ve İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/281 Esas ve Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nin 04.03.2016 tarihli 2015/272 Esas ve 2016/185 Karar sayılı dosyasına konu olduğunu ve davalının suçlu bulunarak cezalandırıldığını, ceza dosyalarında takip konusu senedin suç konusu olduğu ve davalı tarafından müvekkilinden tehdit ve zorla imzalatılarak alındığının açıkça anlaşıldığını, 2-Yerel Mahkemede yapılan yargılama ve toplanan delillerle davacı ile davalı arasında dava konusu senede dayalı herhangi bir ticari ilişki ve alış-veriş olmadığı, senet metnindeki kayıtlara göre de alt ilişkide borç doğurabilecek para ve mal alış verişi bulunmadığının ortaya çıktığını, mahkemenin bu konuda herhangi bir inceleme ve araştırma yapmadan, usul ve yasalara aykırı karar verdiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili tarafından karar aleyhine istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 1-Niğde C. Başsavcılığı’nın 2015/1910 esas sayılı iddianamesi ile; şüpheliler … ve …nin birlikte hazırladıkları mizansen çerçevesinde hareket ederek, baştan beri teslim etmeyecekleri altınları satma vaadi ile müşteki -sanık …’u ve müştekiler …, … ve …’u aldatmış olmaları nedeniyle zincirleme olarak dolandırıcılık suçunu işledikleri, şüpheliler … ve …’ye 100.000 TL.’sini kaptıran ve olayın sorumlusu olarak …, … ve …’i gören …’un da aynı anda üç farklı müştekiyi silahla tehdit edip … ve …’e zorla senet imzalatması sebebiyle iki ayrı yağma ve bir yağmaya teşebbüs suçunu işlediğinden bahisle, şüphelilerin üzerlerine atılı suçlardan dolayı cezalandırılmaları isteği ile Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/272 Esas sayılı davasının açıldığı, yapılan yargılama sonunda; “Sanık … ve Sanık …’in bu şekilde kurguladıkları olay çerçevesinde hareket ederek altınları satma vaadiyle kendilerini farklı isimlerde tanıtarak katılan sanık … ve katılanları aldatmış olmaları sebebiyle dolandırıcılık suçunu işledikleri anlaşılmıştır. Katılan sanık … dolandırıldığını anladıktan sonra ele geçirilemeyen ancak katılanların birbirleriyle uyumlu beyanlarıyla sabit olan ve suç tarihinde yanında bulunan silahı katılanlara göstererek alacağına karşılık senet imzalamaları konusunda tehdit ettiği ve katılan … ve …’in senetleri imzalamak zorunda kaldığı diğer katılan Mehmet’in ise direnerek imzalamadığı, katılan sanığın senedi imzalattığı katılanlar … ve …’in kimlik fotokopisini ve katılan …’un eşine ait olan … plakalı aracın ruhsat ve araç muayene belgesinin fotokopileri ile aracın sigorta poliçelerinin katılan sanık …’un evinde yapılan aramada bulunduğu böylece olayın katılanların birbirleriyle uyumlu beyanları da gözetildiğinde katılan sanık …’un katılanlara karşı silahının göstermek sureti ile tehdit ederek senedi imzalamaya mecbur etmesi katılan … ve … bakımından yağma suçunun işlendiği, katılanların beyanlarıyla ve …’tan gelen yazı doğrultusunda katılanlara verilen paranın katılan sanık …’a ait olduğunu sabit olup katılan sanığın bu suçu alacağını tahsil amacıyla işlediği anlaşılmıştır.” tespitinin yapıldığı ve sanıklar … ve …’nin dolandırıcılık suçundan, müşteki – sanık …’nın hukuki alacağı tahsil amacıyla yağma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz incelemesinde olduğu, gerekçeli kararın tanık ifadelerinin özetlendiği bölümde … beyanı olarak; Sanıklardan … da müşterim olur. Kardeşim altını gönderdikten sonra sohbet esnasında bu altınlardan …ya bahsettim. Kendisi de ben bu altınları alabilirim dedi. Bunun üzerine bendeki numuneyi alarak Niğdeye gitti orada kardeşimle buluşmuşlar diğer müştekilerle birlikte altınları almaya gitmişler. … altınların bedeli olan 100.000 TLyi ismini bilmediğim sanıklardan birisine teslim etmesine rağmen altınlar kendisine verilmemiş ancak ben bunları sonradan duydum. … altınları alamadığı için ödediği 100.000 Tl ye karşılık benden zorla senet aldı. Benim olaya ilişkin bilgim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunduğu tespitinin yapıldığı görülmüştür. Dosya içerisinde mevcut İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/281 esas sayılı dosyasının; şüpheli – davalı …’nın müşteki – davacı …’ı 03/04/2014 tarihinde müştekinin kardeşi … ve arkadaşları … ve … arasında aracılık yaptığı Nevşehir ili Avanos İlçesinde bir altın alış verişine dayalı olarak başkaları tarafından kandırılıp dolandırılmaları nedeni ile alacak borç ihtilaflarından dolayı müştekinin süpheliye 02.04.2014 tanzim ve 08,04.2614 vade tarihli 100.000 TL bedelli senet imzalayıp verdiği, senedin tehditle imzalatılıp alındığına dair soyut iddia dışında deliller bulunmadığı, senet karşılığının ödenmemesi nedeni ile şüphelinin avukatı vasıtası ile müşteki hakkında Istanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esasa sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, senet bedelinin ödenmesi konusunda suç gün ve saatlerinde müştekinin Kağıthane İlçesi … Mahallesi’ndeki işyerinde bulundukları sırada yaptıkları münakaşada şüphelinin müştekiyi senet bedelinin ödenmesi, tarihinin değiştirilmesi, yenilenmesi konusunda “seni vururum” şeklinde tehdit ettiğinden bahisle açılmış kamu davası olduğu, yapılan yargılama sonunda, “Katılan ile sanık arasında katılanın kardeşi … ve arkadaşları … ve … arasında aracılık yaptığı Nevşehir İli Avanos İlçesinde bir altın alış verişine dayalı olarak başkaları tarafından kandırılıp dolandırılmaları nedeni ile alacak borç ihtilafının bulunduğu, bu “sebeple katılan sanığa 02.04.2014 Tanzim ve 08.04,2014 vade tarihli 100.000 TL bedelli senet imzalayıp verdiği, senedin tehditle imzalatılıp alındığına dair soyut iddia dışında deliller bulunmadığı, senet karşılığının ödenmemesi nedeni ile sanığın avukatı vasıtası ile katılan hakkında İstanbul … İcra . Müdürlüğü’nün … esasa sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, senet bedelinin ödenmesi konusunda suç gün ve saatlerinde katılanın Kağıthane İlçesi Seyrantepe Mahallesindeki işyerinde bulundukları sırada yaptıkları münakaşada sanığın katılanı senet bedelinin ödenmesi, tarihinin değiştirilmesi, yenilenmesi konusunda “seri vururum” şeklinde tehdit ettiği, olayın tarafsız görgü tanığı … tarafından bizzat duyulduğunun belirtildiği, dolayısıyla sanığın savunmasının suçtan kaçmaya yönelik olduğu için savunmalarına itibar edilemeyeceği, gerekçesi ile eylemi sabit görülerek, cezalandırılmasına karar verildiği tespit edilmiştir. Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosya kapsamında ve gerekçeli kararda, davacının kendi beyanından başka, dava ve takip konusu senedin tehditle imzalatıldığına ilişkin mahkemece yapılmış bir tespitin bulunmadığı, İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin dosyasında ise; iddianame ve gerekçeli kararda senedin tehditle imzalatılarak alındığını ilişkin şikayetçinin iddiası dışında delil bulunmadığının vurgulandığı, senedin vadesinin değiştirilmesine ilişkin talep günü tehdidin gerçekleştiği açıkça tespit edildiğinden, davacı vekilinin ceza dosyaları ile senedin tehditle imzalatıldığının anlaşıldığına dair istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacı vekili dava dilekçesinin hukuki deliller bölümünde; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, Ünye İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyası, İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2014/290 Esas sayılı dosyası, İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2014/519 Esas sayılı dosyası, İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/281 Esas sayılı dosyası, Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/272 Esas sayılı dosyası, isticvap, yemin ve her türlü kanuni delil. Delil dilekçesi ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası, Ünye İcra Müdürlüğü’ nün … Talimat sayılı dosyası, İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 03.07.2014 tarihli 2014/290 Esas ve 2014/520 Karar sayılı dosyası, İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2014/519 Esas ve 2014/646 Karar sayılı dosyası, İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2014/281 Esas sayılı dosyası, Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’ nin 2015/272 Esas ve 2016/185 Karar sayılı dosyası, Şahit beyanları, İsticvap, Yemin deliline dayanmıştır. Davacı taraf senedin zorla imzalatıldığını iddia ettiğinden TBK 37. maddesindeki korkutma kapsamında kalmaktadır. Korkutma olgusu maddi vaka olduğundan, yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir ve davacı taraf tanık deliline dayanmış ise de; TBK 39.maddesi uyarınca yanılma veya aldatma sebebiyle yada korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği yada korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse sözleşmeyi onaylamış olur. Süre hak düşürücü niteliktedir. Davacının takip ve dava konusu bononun zorla imzalatıldığı iddiası ile İstanbul C. Başsavcılığı’nın 2014/49597 Soruşturma numaralı evrakı için 07/04/2014 tarihinde beyanda bulunduğu, İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi 2014/290 esas dosyası ile 17/04/2014 tarihinde, İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi 2014/519 esas dosyası ile18/08/2014 tarihinde aynı iddialar ile dava açtığı, görülmekte olan davayı ise 14/06/2016 tarihinde açtığı tespit edilmiştir. Davacının C. Başsavcılığı’na 07/04/2014 tarihinde başvurabildiği için, bu anda korkutmanın etkisinden kurtulduğu sabit olup, bir yıllık süre sonu olan 07/04/2014 tarihine kadar senedin iptali için dava açarak iptal ettirdiğini kanıtlamamıştır. Dosya kapsamındaki ceza dosyaları ile de davacı iddiasının doğruluğu ispatlanmamıştır.Menfi tespit davalarında yerleşmiş Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere, borcun varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır. Bono temelindeki hukuki ilişkiden ayrık olarak mücerret borç ikrarını içerir. Bononun kambiyo hukukundan doğan bu vasfı sebebiyle, bono ibraz edilmekle bonoya dayanan taraf alacağını ispat etmiş olacağından, bonoya dayanan tarafın temeldeki hukuki ilişkiyi ispatlaması gerekmez. Davada, davacı tarafın borçlu olmadığını iddia ettiği bono kambiyo senedi vasfında olduğundan, kambiyo senetleri temelindeki borç ilişkisinden bağımsız olarak mücerret borç ikrarını içerdiğinden, davalı tarafça bononun ibrazı ile borcun varlığı kanıtlanmış olmakla, senede konu borcun gerçekten var olup olmadığı, var ise dayanağının araştırılması yönündeki davacı vekilinin istinaf talebi yerinde olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/03/2018 tarih ve 2016/963 E. 2018/150 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.31/03/2022