Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/893 E. 2022/313 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/893
KARAR NO: 2022/313
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI: 2017/239 E. – 2018/111 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … markasını … sayı ile 04.05.2004 tarihinde, … sayı ile … şekil markasının 06.03.2013 tarihinde tescil edildiğini, … sayılı şekil markasının ilanına karar verildiğini tescil sürecinin devam ettiğini, müvekkilinin … markasının Türkiye kullanılması, satımı, dağıtım, ithali veya başka bir şekilde ticaret alanını çıkarılması konusunda tek yetkili olduğunu, Bakırköy 1 FSHHM’ nin 2015/45 D.iş sayılı dosyasında davalılardan …’ ın Merter’deki adresinde delil tespiti yapıldığını, müvekkilinin markasının haksız kullanımının tespit edildiğini, bilirkişi raporunda da müvekkili … adını ve amblemini taşıyan muhtelif renk, model ve bedende 1407 adet tshirt, muhtelif bedende aynı modelde 200 adet kot gömlek bulunduğunun tespit edildiğini, davalı …’ ın gayrı resmi işlettiği, vergi kaydının diğer davalı … adına olan …’deki işyerinde, Bakırköy 1 FSHHM’ nin 2015/106 D.iş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını ve haksız kullanımların tespit edildiğini, bilirkişi raporunda müvekkiline ait markaların kullanıldığı 1 adet mont, 572 adet tişört, müvekkilinin markasına ait 1.500 adet etiket ile 2000 adet jilet armanın da tespit edildiğini, davalıların müvekkiline ait tescilli markaya tecavüzünün ve bu eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitini, tecavüzün ve markanın ihlalinin menini, tedbiren el konulan ürünlerin imhasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın, 30.000 TL manevi tazminatın davalılardan ayrı ayrı tahsilini, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin gazetede ilanını talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkilinin 25.06.2015 tarihli kolluk ifadesinde 12.06.2015 günü … Caddesi … Sokak … No:… Giriş Kat Merter adresinde bulunan … adlı işyerinin ona ait olmadığını, … bey ile 09.06.2015 tarihine kadar gayri resmi olarak ortak olduklarını 09.06.2015 tarihi itibariyle bütün borçları … Bey üstlenerek ortaklığı fesh ettiğini, mağazayı … Beye bıraktığını ve mağazadan ayrıldığını, bahse konu olan tarihte dükkan ile ilgili bir alakası olmadığını tarafına yöneltilen suçları kabul etmediğini konunun muhatabının … bey olduğunu beyan ettiğini, davanın yasal dayağını olmadığını, Bakırköy 1 FSHCM nin 2015/473 esas sayılı dosyasının neticesinin beklenmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dosyaya ibraz edilen marka kayıtları, yapılan delil tespiti, bilirkişi raprou, mali bilirkişi raporu dikkate alındığında, dava markaya yönelik tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti menine yönelik maddi-manevi tazminata ilişkin olup, somut olayda, davalılar tarafından satışa sunulan giysiler ve aksesuarlar üzerinde davacı tarafa ait … ve … şekil markasının birebir aynı şekilde taklit ve izinsiz olarak kullanıldığından, söz konusu kullanımın markaya yönelik tecavüz olduğunun tespitine, yine aynı şekilde başkasına ait işaret ve markanın izinsiz olarak kullanımı ticari dürüstlüğe aykırı başkasına ait eşyanın ve ürünün taklidi niteliğinde olup, haksız rekabet olduğunun tespiti ve menine, ürünler üzerindeki markaların uzaklaştırılmak suretiyle tecavüzün giderilmesine, bu mümkün değilse el konulan ürünlerin imhasına karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Marka hakkına tecavüzden dolayı markalar kanunu 62/1-b maddesine göre , marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi maddi zararın tazminini isteyebileceğini belirtmiş olup yine 64 maddede marka sahibinin izni olmaksızın ,marka taklit edilerek üretilen ürünün üreten satan dağıtan ve başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran veya bu amaçlar için ithal eden ve ticari amaçla elinde bulunduran kişi hukuka aykırılığı gidermek ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Marka sahibi 66. madde gereği zararın tazminini isteyebilir. Burada üç türlü zararın tazmini söz konusu olup 1-marka sahibinin uğradığı kazanç kaybı, 2-markayı kullananın kullanma yolu ile elde ettiği kazanç,3-lisans yolu ile marka sahibinin elde edeceği kazanca göre ,tazminat seçimlik hakkı olup, davacı taraf lisans bedeline göre maddi tazminat belirlenmesini talep etmişse de, davalı tarafın lisansa yönelik ticari defter ve kayıtlarının olmaması ne kadar ürün satıldığı ve kullanım süresinin ne olduğu belli olmadığından lisans bedeline göre belirleme yapılabilmesi için somut lisans bedelinin ciro ve farazi kullanımın belli olacak şekilde tespiti gerekli olup, söz konusu tespitler yapılamadığından davacı tarafın markasının değeri, davalının farazi olarak kullanımının asgari miktarı, B.K ve hakkaniyet gereği her bir davalı için maddi tazminat 30.000 TL olarak belirlenmiş, ancak davacı tarafın talebi dikkate alınarak her bir davalı için 5.000 TL maddi tazminatın davalılardan ayrı ayrı tahsili, davacı tarafa ödenmesine, yine davalıların kullanımları, markanın değeri, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak hakkaniyet gereği her bir davalının ayrı ayrı 8.000 er TL manevi tazminatın davalılardan tahsili, davacı tarafa ödenmesine, hükmün kesinleştikten sonra ilanına,” karar verilmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil davalı … aleyhine yukarıda esas numarasını belirttiğimiz dosyada; davacıya ait ürünleri birebir taklit ederek kullanmak ve markaya tecavüz ve haksız rekabet hükümlerine aykırı davranmaktan 5.000,00 TL maddi ve 8.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. 1-Müvekkili davalı her ne kadar bu dosyada davalı olarak yer almış olsada, davaya dayanak değişik iş dosyalarında da görüleceği üzere taraf olmadığı, davaya konu ve değişik iş dosyasında tespit yapılan işyerlerinden bir tanesi diğer davalı …’e ait olup diğer işyeri ise Kemalettin isimli dava dışı bir kişiye ait olduğu, taraf sıfatı bulunmayan müvekkil davalı aleyhine hüküm tesisinin usul yönünde hatalı olduğu, 2-Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/239 E.sayılı dosyasında (Bakırköy 2. FSHHM o dönem kapatıldığından dosya 1. FSHHM’ne devredilmiştir.) 19.12.2017 tarihinde yapılan davacının tedbir kararına muhalefetine ilişkin verilen kararda; “Her ne kadar ihtiyati tedbire muhalefetten şikayet edilmiş ise de HMK.nın 398 maddesinde belirtilen şekilde şüphelinin ne şekilde tedbire engel olduğu hususu tutanak ile tespit edilmediği gibi engel olan başka şahıslardan bahsedilmiş olup şüphelinin sorumluluğunu gerektiren bir husus ispat edilemediğinden yerinde olmayan ihtiyati tedbire yönelik muhalefetten cezalandırma talebine yönelik şikayet talebinin reddine, karar verildi.” denildiği, 3-Müvekkili davalının davaya konu olay ile ilgisi bulunmadığından, kendisi hakkında yapılan ihtiyati tedbir kararına muhalefetten cezalandırma talebi reddedilmiş iken, tazminat talebi yönünden davalı olarak hakkında yargılamaya devam edilmesi ve hüküm kurulmasının çelişki teşkil etmekte olduğunu, müvekkilim tarafından imzalanmış veya imzadan imtina edilmiş bir tutanak mevcut değil iken, tespit edilen işyerleri müvekkilime ait değil iken, davalı olarak aleyhine hüküm kurulmasının hatalı olduğu, 4-Yerel Mahkeme tarafından kararın gerekçe kısmında, delil tespiti yapıldığını ve müvekkil davalının işyeri sahibi olduğunu beyan ettiğini belirtildiği, yukarıda belirtildiği gibi bu yönde bir tutanak altında müvekkili davalının imzası olmadığı gibi, imzadan imtina ettiğine dair bir ibare de bulunduğu, 5-Dosyada yapılan tespit ve işlemler, müvekkili davalı ile ilgili olmadığından bu tespitlerin mahiyeti ve markaya tecavüz ve haksız rekabet ile ilgili tespitlere bir diyeceklerinin olmadığı, dava dışı … ile diğer davalı … hakkında yapılan tespit dosyalarının birbirine karıştırıldığı ve hükme esas alındığı, tutanaklar ve beyanlar dikkatli incelendiğinde, işyerlerinin bu iki şahsa ait olduğunun açıkça görüleceği ayrıca gelen vergi kayıtlarınında iddialarını doğruladığı, 6-Ayrıca maddi tazminat yönünden yapılan bilirkişi raporu mahkeme tarafından nazara alınmamakla birlikte, hükmedilen maddi tazminatın itibar edilebilir veya itiraz edilebilir bir dayanağı bulunmadığı, subjektif olan bu miktarın fahiş olduğu, yine aynı şekilde hükmedilen manevi tazminat miktarınında fahiş olduğu belirtilerek yukarıda ve Yerel Mahkeme dosyasında arz ve izah ettikleri ve re’sen dikkate alınacak gerekçelerle, Yerel mahkemenin 2017/239 E. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, markaya yönelik tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ile, maddi ve manevi tazminat davasıdır. Davacı vekili, müvekkilinin … markasının … sayı ile 04.05.2004 tarihinde, … sayı ile … şekil markasının 06.03.2013 tarihinde tescil edildiğini, … sayılı şekil markasının ilanına karar verildiğini, tescil sürecinin devam ettiğini, müvekkilinin, … markasının Türkiye’de kullanılması, satımı, dağıtım, ithali veya başka bir şekilde ticaret alanını çıkarılması konusunda tek yetkili olduğunu, Bakırköy 1 FSHHM’ nin 2015/45 D.iş sayılı dosyasında davalılardan …’ ın Merter’deki adresinde delil tespiti yapıldığını, bilirkişi raporunda da müvekkili … adını ve amblemini taşıyan muhtelif renk, model ve bedende 1407 adet tshirt, muhtelif bedende, aynı modelde 200 adet kot gömlek bulunduğunun tespit edildiğini, davalı …’ ın gayrı resmi işlettiği, vergi kaydının diğer davalı … adına olan … Merter’ deki işyerinde, Bakırköy 1 FSHHM’ nin 2015/106 D.iş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını ve haksız kullanımların tespit edildiğini, bilirkişi raporunda müvekkiline ait markaların kullanıldığı 1 adet mont, 572 adet tişört, müvekkilinin markasına ait 1.500 adet etiket ile 2000 adet jilet armanın da tespit edildiğini, davalıların müvekkiline ait tescilli markaya tecavüzünün ve bu eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitini, tecavüzün ve markanın ihlalinin menini, tedbiren el konulan ürünlerin imhasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın, 30.000 TL manevi tazminatın davalılardan ayrı ayrı tahsilini, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin gazetede ilanını talep etmiş, Davalı … vekili, müvekkilinin 25.06.2015 tarihli kolluk ifadesinde 12.06.2015 günü … Caddesi … Sokak … No:… Giriş Kat Merter adresinde bulunan … adlı işyerinin ona ait olmadığını, … bey ile 09.06.2015 tarihine kadar gayri resmi olarak ortak olduklarını 09.06.2015 tarihi itibariyle bütün borçları … Bey üstlenerek ortaklığı fesh ettiğini, mağazayı … Beye bıraktığını ve mağazadan ayrıldığını, bahse konu olan tarihte dükkan ile ilgili bir alakası olmadığını, tarafına yöneltilen suçları kabul etmediğini konunun muhatabının … bey olduğunu beyan ettiğini, davanın yasal dayağını olmadığını, Bakırköy 1 FSHCM nin 2015/473 esas sayılı dosyasının neticesinin beklenmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, diğer davalı davaya cevap vermemiş, mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, davalı … vekili, iş bu kararı yukarıdaki sebeplerle istinaf etmiştir. Mahkemenin 2015/45 D.iş sayılı dosyasında, 28.04.2015 tarihinde … caddesi … Sok. … … giriş kat … adresindeki iş yerinde delil tespiti yapıldığı, 1407 adet tişört, 200 adet kot gömleğin üzerinde … ve … şekil markalarının kullanıldığı, iş yeri sahibinin … olduğu, kendisinin ürünleri başka bir kişiden alıp sattığını, 2300 parça mal aldığını 4 aydır satış yaptığını beyan ettiği, yine mahkemenin 2015/106 D.iş sayılı dosyasında yapılan incelemede … isimli iş yerinde 03.08.2015 tarihinde keşif yapıldığı, keşif mahalinde … isimli kişinin iş yerinin sahibi olduğunu beyan ettiği, ayrıca tespite konu markaların bulunduğunu beyan ettiği, söz konusu iş yerinde 1 adet mont, 572 adet tişört, 1500 etiket, 2000 adet jilet arma üzerinde … ve … markalarının kullanımının bulunduğunun bilirkişi raporuyla tespit edildiği, ayrıca dava dosyasında mahkemece dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi raporu alınmış, bilirkişi heyeti yaptığı inceleme ve değerlendirmede; delil tespiti yapılan ürünlerin orjinal ürünler olmadığı, davacıya ait markaların izinsiz kullanıldığı, dosyaya ibraz edilen lisans bedeline göre tazminat tutarının hesaplanmasına esas alınacak belge ve bilgi bulunmadığından hesaplama yapılamadığı beyan edilmiş daha sonra verilen ek rapora göre, davacının lisans sözleşmesi dikkate alınarak 2015/45 D.iş sayılı dosyası için12.44.51 TL ve 2015/106 D.iş sayılı dosyası için37.225, 39 TL olmak üzere toplam 49.669,99 TL lisans bedeli olabileceği beyan edilmiş, rapor mahkemece lisans bedeli dışında uygun görülerek hükümde dayanak yapılmıştır. Davalı vekili, her ne kadar müvekkilinin, dava konusu ürünlerin tespitinin yapıldığı iş yerleri ile ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle hakkında hüküm kurulmasının hatalı olduğunu ileri sürmüşse de, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce 2015/45 D. İş sayılı dosyasında yapılan delil tespitinde, 28/04/2015 tarihinde davalılardan …’ın “… Cad. … Sok. … No:… Giriş Kat-Merter/İstanbul” adresinde bulunan … isimli mağazasına gidildiği ve markanın haksız kullanımının 04.05.2015 tarihli bilirkişi Raporu ile tespit edildiği, Söz konusu tespitin ardından Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/106 D.iş dosyasında 03/08/2015 tarihinde vergi kaydı davalı … adına olan “… Sok. NO:… … İş Merkezi Mağaza No:… MERTER İstanbul” adresinde aynı isimli (…) mağazada keşfe gidildiği, davalı …’ın gayri resmi olarak bu mağazayı işlettiği dava kapsamı itibarıyla kanıtlanamasa bile bu davalının ve 2015/45 Deiğik iş sayılı dosyada davacıya ait marka ile taklit ürünleri sattığının 11.08.2015 havale tarihli bilirkişi raporuyla tespit edildiği, bu nedenle dava konusu fiillerden dolayı sorumluluğunun bulunduğu, aksinin davalı vekilince kanıtlanamadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Davacı taraf kazanç kaybı yönünden 556 sayılı KHK’nın 66. maddesinde düzenlenen seçimlik tazminat hakkını lisans bedeline göre kullanmış, emsal lisans sözleşmesi sunamamıştır. Yerleşmiş Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kararlarında ve 11/06/2020 tarihli 2019/4663 esas ve 2020/2810 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; Bu durumda mahkemece lisans bedelinin tespitine yönelik olarak ilgili ticaret odası ya da meslek kuruluşlarından emsal sözleşme örnekleri sorulması, bulunamaması halinde ise lisans bedelinin hesaplanmasında markaya ait ciroya yüzde olarak uygulanacak miktarın tespiti ile 556 sayılı KHK’nin 66/c ve son fıkrası uyarınca lisans bedeli belirlenir iken davacının dava konusu ürün satış hacmi, piyasa hacmi, geçmiş yıllardaki satış performansı, ürünün niteliği, davacının piyasadaki pazar payı, markanın ekonomik değeri, genel ekonomik koşullar, davalıda ele geçen tespit edilen ürün miktarı, tecavüzün süresi gibi etkenler dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir lisans bedelinin belirlenmesi gerektiği, bilirkişilerce Yargıtay kararı doğrultusunda inceleme yapıldığından rapor usule uygun olduğu gibi, mahkemece, davalı … yönünden hüküm altına alınan miktarın, kendisininde hazır ve imzalı beyanının bulunduğu 2015/45 Değişik iş sayılı dosyasında tespit edilen bedelden daha düşük olduğu, buna göre mahkemece 2015/45 TBK uyarınca hakkaniyete göre karar verilmesi sebebiyle yasa ve usule aykırılık bulunmadığından istinaf sebebinin reddi gerekmiş, sonuç olarak, ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 27/03/2018 tarih ve 2017/239 E., 2018/111 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.776,06 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.740,16 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022