Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/889 E. 2022/298 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/889
KARAR NO: 2022/298
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 13/03/2018
NUMARASI: 2017/70 E. – 2018/74 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Türkiye’de bir çok tanınmış markanın sahibi olduğunu, ”…” markasının da özellikle temizlik bakım ürünlerinde tanınmış marka vasfında bulunduğunu, bu sebeple koruma kapsamının sadece temizlik ürünleriyle sınırlı tutulamayacağını, davalının TPMK nezdinde tescilli … ve … sayılı “…” ibareli markalarını kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, bu markaların müvekkiline ait … markası ile iltibas oluşturduğunu, bu durumun tüketici nezdinde karıştırılmaya yol açacağını beyan ederek, davalıya ait … ve … sayılı markaların hükümsüzlüğüne, davalı tarafça müvekkilinin markadan kaynaklanan haklarına tecavüz edildiğinin tespitine, tecavüzün durdurulmasına ve önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın 20.01.1995 tarihinde kurulduğunu ve ana maddesi plastik veya kauçuk olan plastik tepsi, bardak, tabak, poşet, sünger ile ilgili olarak toptan ve perakende alım satımı ile ithalat, ihracat ve pazarlama alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin çöp torbası ve sünger ile temizlik bezlerinin ambalajında … markasını kullandığını, … A.Ş tarafından tasarlanan söz konusu markanın logosunun belirtilen ürünlerde ambalaj üzerinde kullanıldığını, söz konusu markaya ilişkin tescil işlemlerinin de yapıldığını ve yıllarca hukuka uygun olarak kullanılmaya devam edildiğini, davacının … markasının temizlik ürünlerinden yalnızca çamaşır deterjanı alanında faaliyet gösteren bir marka olduğunu, marka tescilinin de sadece bu hususta bulunduğunu, kullanmış olduğu logonun ise “n” harfinin üstünde dört yapraklı bir yonca şeklinde olduğunu, her iki logonun karıştırılmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından davacının markasına benzetilerek kullanılmasının söz konusu olmadığını beyan ederek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dosyaya sunulan bilirkişi raporlarına itibar edilerek, davalının, tescilli markasını davacı markasına yaklaştırarak kullanmak suretiyle markaya tecavüzde bulunduğu, Davacı ve davalı markalarının görsel kavramsal ve işitsel olarak aynı olduğu, benzer emtialar üzerinde kullanıldığı, tescil ve koruma tarihi itibari ile davacı markalarının daha eski koruma tarihli olduğu gerekçesiyle hükümsüzlüğe ilişkin talebin kısmen kabulüne kısmen reddine, davalı … adına tesilli … sayılı … ibareli markanın tescilli olduğu “işlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, camdan , porselenden, seramikden, kilden, süs ve dekorasyon eşyaları, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları ( inşaat için olanlar hariç), cam yünleri ( izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan), spor müsabakalarında verilen kupalar” emtialarında hükümsüzlük talebinin reddine, markanın tescilli olduğu 21.sınıftaki diğer emtialar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, Davalı … adına tesilli … sayılı … ibareli markanın tescilli olduğu “matbaa ve ciltleme malzemeleri, basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, ( pullar). Kırtasiye, büro, eğitim – öğretim, yazım , çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler ( mobilyalar ve cihazlar hariç); kırtasiye tipi kağıt ürünler ve yapıştırıcılar dahil) büro makineleri” emtialarında hükümsüzlük talebinin reddine, markanın tescilli olduğu 16.sınıftaki diğer emtialar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, davacı markasının tanınmış marka olduğu kabul edilmiş olmasına rağmen, verilen kararda farklı sınıflarda koruma sağlanmadığını, davacı markasının tanınmış marka olduğununu dosyaya sunulan delillerle ve bilirkişi raporlarıyla sabit olduğunu, Yargıtay’ın tanınmış marka kriterleri dikkate alındığında davacı markasının tanınmış marka olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu kabule göre tüm sınıflar yönünden davalı markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, diğer yandan davalının dava konusu markaları tescil ettirmekte ve kullanmakta kötüniyetli olduğunu, Mahkemece bu hususun gerekçeli kararda kabul edildiğini, bu nedenle tüm sınıflar yönünden davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın belirtilen yönlerden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı firmanın ana maddesi plastik veya kauçuk olan plastik tepsi, bardak, tabak, poşet, sünger ile ilgili olarak toptan ve perakende alım satımı ile ithalat, ihracat ve pazarlama alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin çöp torbası ve sünger ile temizlik bezlerinin ambalajında … markasını kullandığını, söz konusu markaya ilişkin tescil işlemlerinin de yapıldığını ve hukuka uygun olarak kullanılmaya devam edildiğini, markayı kullanmada herhangi bir kötüniyetlerinin bulunmadığını, davacının … markasının temizlik ürünlerinden yalnızca çamaşır deterjanı alanında faaliyet gösteren bir marka olduğunu, marka tescilinin de sadece bu hususta bulunduğunu, kullanmış olduğu logonun ise “…” harfinin üstünde dört yapraklı bir yonca şeklinde olduğunu, her iki logonun karıştırılmasının mümkün olmadığını, kendilerinin marka kullanımının davacı marka kullanımına benzemediğini, markalar arasında bir iltibas tehlikesinin bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından davacının markasına benzetilerek marka kullanılmasının söz konusu olmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, markaya tecavüzün tespiti ve markanın hükümsüzlüğü davasıdır. Dosyaya celbedilen TPMK kayıtlarına göre; davacıya ait … numaralı “…” markasının 3.sınıfta 03.06.2014 tarihinde, … numaralı “…” markasının 3.sınıfta 24.03.2014 tarihinde, … numaralı “…” markasının 3 ve 5.sınıflarda 15.11.2001 tarihinde, … numaralı “…” markasının 3.sınıfta 13.04.1998 tarihinde, … numaralı “…” markasının 3.sınıfta 25.08.2005 tarihinde, …numaralı “…” markasının 3 ve 5.sınıflarda 26.02.2007 tarihinde, … numaralı “…” markasının 3 ve 5.sınıflarda 26.02.2007 tarihinde, … numaralı “…” markasının 3 ve 5.sınıflarda 26.02.2007 tarihinde TPMK nezdinde tescil edildiği, davalıya ait … numaralı “… markasının 21.sınıfta 14.05.2012 tarihinde, … numaralı “…” markasının 16.sınıfta 24.06.2014 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davalının tescilli markalarının siyah renkle ”…” yazısı ile tescilli olduğu ancak davaya konu bulaşık süngerleri ve çöp torbaları emtiaları üzerinde davacının ilgili sektörde bilinirliği ve tanınırlığı yüksek olan ”…” markasının kullanım şekline benzetilerek davacı markasındaki “…” ve “..” harflerinin üzerinde kullanılan yaprak figürünün “…” harfi üzerinde … figürü şeklinde kullanılarak, ayrıca yazının mavi beyaz renklerde yazılmak suretiyle davacı markasına yaklaştırılarak, markanın hitap ettiği sıradan tüketici nezdinde iltibas yaratacak derecede benzerlik yaratılarak kullanıldığı anlaşılmakla bu durumun markaya tecavüz teşkil ettiği yönündeki Mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Diğer yandan, davacı markalarının tescilli olduğu 03.sınıf ile davalı markalarının tescilli olduğu 21. sınıfta ve 16. sınıfta tescilli emtiaların ilişkili olduğu, her iki sınıfın da temizlik sektörüne ait olduğu, davacı ve davalı markalarının ”…” ibaresinden ibaret oluştuğu, her iki markanın da görsel kavramsal ve işitsel olarak aynı olduğu, yukarıda bahsedildiği üzere, benzer emtialar üzerinde kullanıldığı, denetime elverişli bilirkişi raporlarına göre, davacı markası tanınmış marka olmamakla birlikte ortalama tüketiciler nezdinde bilinirliğinin ve ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, davalı tarafın ürünleri üzerinde kullanmakta olduğu markanın davacının markası ile iltibas bırakacak derecede benzer olarak algılandıkları, açıklanan sebeplerle hükümsüzlüğe ilişkin talebin kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/03/2018 tarih ve 2017/70 E. 2018/74 K. sayılı kararına karşı taraf vekillerince yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022