Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/885 E. 2022/334 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/885
KARAR NO: 2022/334
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/04/2018
NUMARASI: 2017/44 E. – 2018/143 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı taraf vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … isimli bilgisayar yazılımının FSEK uyarınca eser sahibi olduğunu, ayrıca … marka olarak da tescil ettirdiğini, Bakırköy 2 FSHHM’ nin 2016/185 D.iş sayılı dosyasından yapılan tespit sonucunda davalılara ait bir bilgisayarda mali haklarının müvekkiline ait … 5.1 yazılımı ile …, …, …, …, …, …, …,…, … modellerinin kurulu ve aktif olarak çalışır durumda olduğunun tespit edildiğini, müvekkiline ait programların davalılar tarafından izinsiz ve lisanssız kullanılması sebebiyle müvekkilinin mali haklarının ihlalinden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 16.000 TL’nin haksız eylemin gerçekleştiği 23.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davacı taraf vekili usulüne uygun harcını yatırdığı ıslah dilekçesinde, davanın başında talep edilen 16.000,00 TL’yi 74.000,00 TL arttırarak 90.000,00 TL’nin haksız fiil tarihi olan 23.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; D.iş dosyasından alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, müvekkiline ait şantiye alanında müvekkiline ait olmayan ve müvekkili firmada mühendis olarak çalışan …’e ait şahsi bilgisayarı olduğunu, müvekkilinin çalışanlarının şahsi bilgisayarlarının denetlenmesinin söz konusu olmayacağını, … tarafından kar amacı güdülmeksizin şahsen kullanmaya mahsus olarak şahsi bilgisayarında yer alan bu program yüzünden davacı tarafın menfaatinin ihlal edilmediğini, husumet yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine, esasa girilmesi halinde haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Dosyaya celp edilen ticaret sicil kayıtları, D. İş dosyası sunulan tüm delil ve belgeler dikkat alındığında dava … yazılım ve modüllerinin lisanssız kullanımına ilişkin olup FSEK kapsamında bilgisayar yazılım programının izinsiz kullanımına ilişkin olup bilgisayar programları 1 bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir ve dizgesinin ve bu emir ve dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmalarını ifade eder. Daha geniş bir ifadeyle bilgisayar programı , belirli bir işlevi veya görevi yerine getirmesi amacıyla verilen komutları herhangi bir şekil, lisan, rotasyon veya kodla ifade edilmesidir. FSEK anlamında bilgisayar programları fikri eser niteliğinde olup, davacı tarafa ait program bu kapsamda olup programın ticari amaçla kullanımı sahibinin rızası hilafına olduğu zaman ihlal niteliğinde olup davalı tarafın ticari işletmesinde hali hazır bilgisayar yazılım programının lisanssız ve izinsiz olarak kullanımı tespit edilmiş olup iş yerindeki kullanımından davalı şirket tüzel kişiliği ve yöneticileri sorumlu olup, meydana gelen zarar nedeniyle de kendilerine husumet yöneltilmesi söz konusudur. FSEK 68.madde eser sahibinin izni olmadan çevrilmiş sözleşme dışı veya sözleşmede belirtilmiş sayıdan fazla basılmış diğer biçimde işlenmiş veya radyo, televizyon gibi araçlarda yayınlanmış veya temsil edilmiş ise izni alınmamış eser sahibi sözleşmeyi yapılmış olması halinde isteye bileceği bedelin veya emsal veya rayiç uğradığı zararın en çok 3 kat fazlasını isteyebilir hükmünü öngörmüş olup davaya konu davacı tarafın eser sahibi olduğu … yazılım programının davalı tarafın izinsiz kullanımı nedeniyle eserin rayiç değeri 30.032,00 TL olup 3 katı 90.000,00 TL’nin 23.12.2016 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalı taraftan tahsili davacı tarafa ödenmesine” karar verilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Yerel mahkemece cevap dilekçelerinin, delillerinin, tanıklarının ve itirazlarının değerlendirilmediğini salt davacı beyanları nazara alınarak kalıba oturtulduğunu ve bir hüküm oluşturulduğunu, müvekkili şirketin bahse konu programın sağladığı faydayı edindiği başka firmalar olup bu firmaların bilgilerinin cevap ve beyan dilekçelerinde belirtildiğini ve tanık olarak dinlenmeleri talep edildiğini ayrıca bu firmalarla yapılanı sözleşmelerin de yerel mahkeme dosyasına sunulduğunu ve tanık beyanları ile de bu hususun doğrulanacağını, müvekkili firmaya ait hiçbir projenin bu programla hazırlanmadığını, Müvekkili firmanın iş bu hizmeti, Harita Mühendisi…’den ve …’dan satın alınmakta olduğunu ve bu bilgilerin de yerel mahkeme ile paylaşıldığını, tespit incelemesinde sadece o dönem çalışan …’e tahsis edilmiş şahsi bilgisayarında bahse konu … programının bulunduğunu, şirket bünyesinde başkaca hiç bir bilgisayarda bu programa rastlanmadığını, iş bu programın yüklü olduğu taşınır bilgisayarın …’in şahsi kullanımına tahsis edilmiş bilgisayar olduğunu hatta bilgisayar adının …- … olarak kayıtlı olduğunu Müvekkili firmada çalışanların şahsi bilgisayarlarının denetlenmesi gibi bir durum söz konusu olmayacağını, şantiye alanına getirmekte serbest olduğu şahsi bilgisayarın içeriğini inceleme yetkisi de bulunmadığını, hatta sonrasında müvekkili firmaca, bilgileri ve izni dışında bilgisayarına program indirmesi ve müvekkilini zor duruma sokması sebebi ile iş akdinin feshedildiğini, bu sebeple sonrasında çelişkili yanıltıcı beyanlarda bulunduğunu, bu sebeple beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, -Yerel mahkemece hükmedilen tutarın ve hükme esas alınan bilirkişi raporları ile belirlenen program bedellerinin gerçeklikten uzak ve oldukça fahiş olduğunu -Yerel mahkemenin gerekçeli kararında ihbar olunan … yönünden hüküm oluşturulmadığını, somut davaya sebebiyet veren ihbar olunanın da hükme dahil edilmesi gerektiğini, bu yönüyle de kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, -Standart bir karar niteliğinde olan yerel mahkeme kararının tamamen eksik inceleme ile oluşturulmuş kalıba oturtulmuş somut olaya indirgenmemiş soyut nitelikli bir karar olduğunu, müvekkili firmanın yüzlerce çalışanından sadece birinin, bilgisi ve izni dışında bu programı yüklemesi sebebi ile oluşturulan hükmün en ağır hadden olduğunu, en fazla denetlememesi sebebi ile bir program bedeli kadar olması gerektiğini, her iki taraf için de hakkaniyetli hüküm oluşturulması gerekmekte olduğunu, bu sebeplerle öncelikle davanın reddine, aksi halde sundukları fatura bedelinin dikkate alınarak hakkaniyet çerçevesinde asgari hadden hüküm oluşturulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalıların iş yerinde bulunan ve iş yeri faaliyetinde kullanılan tüm bilgisayarlardan dolayı sorumlulukları bulunduğunu, Mali hakları müvekkiline ait programı davalıların kendi iş yerindeki bilgisayarlara yüklemesi veya çalışanlarının yüklemesine meydan vermesi sebebiyle sorumlu olduğunu ve davalıların iş yeri yetkilisi olmaları ve çalışanlarının haksız fiil niteliğindeki davranışları sebebi ile FSEK’ İN 66. m uyarınca sorumlu olmaları sebebi ile şirket yetkililerine de dava açılmakta olduğunu, … programlarının, inşaat, elektrik, harita, kadastro, emlak, arazi, kamulaştırma, toplulaştırma vb. gibi alanlarda uzman programlar olup kişisel kullanım için uygun yazılımlar olduğunu, kanunun açıkça ihlal halinde talep edilecek telif bedelinin taraflar arasındaki varsayımsal sözleşmeye dayalı olduğunu hükme bağladığını, davalının bedellin fahişliğini ileri sürmesinin doğru olmadığını, HMK’nın 61. ve devamı maddelerine göre ileride rücu edileceği ihtimaline göre ihbar müessesesi düzenlendiğini, ihbar ile birlikte kişinin davanın tarafı haline gelmediğini, bu sebeple ihbar olunan kişinin lehine ya da aleyhine bir hüküm kurulamayacağını, yasal düzenlemenin, 3 kat hususunda hâkime takdir yetkisi vermediğini, bu sebeple istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, FSEK 66. ve 68. Madde kapsamında eser niteliğindeki bilgisayar programının izinsiz çoğaltılması sebebiyle uğranılan zararın tahsili davasıdır. Davacı vekili, müvekkilinin … isimli bilgisayar yazılımının FSEK mevzuatı uyarınca eser sahibi olduğunu, ayrıca marka olarak da tescil ettirdiğini, mali hakları müvekkiline ait … yazılımının izinsiz olarak korsan olarak yüklenmiş ve kullanılmakta olduğunun tespit edildiğini, müvekkiline ait bilgisayar programlarının davalılar tarafından kopya edilmek suretiyle haksız kazanç elde edilmesi ve lisanssız kullanılarak müvekkilini maddi zarara uğratılması sebebiyle dava açtığı, davalı vekili, FSEK m.68’deki fiillerin ika edilmediğini, indirme ve/veya kullanma işlem(ler)ini müvekkillerinin yapmadığını, davanın davalılar yönünden reddini, talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, iş bu karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.. 5846 sayılı FSEK 2/3 m. uyarınca bilgisayar programları “ilim ve edebiyat eserleri” kapsamında korunmaktadır. FSEK 22 m. uyarınca, bir eserin çoğaltılması hakkı münhasıran eser sahibine, onun izin verdiği ve haklarını devrettiği ölçüde de mali hak sahibine aittir. FSEK 68 m. uyarınca, izinsiz olarak çoğaltma hakkının ihlali maddi tazminat sebebi olarak kabul edilmiştir. Ayrıca, 5846 Sayılı FSEK.’nin 66/2. maddesi uyarınca tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir. Bu durumda 5846 Sayılı FSEK.’nin 68. maddesi yönünden işletme sahibinin de asli faillerde olduğu gibi kusurlu olup olmaması sonuca etkili değildir. Ancak temsilci veya çalışanın eyleme katılması ve ortaya çıkan tecavüz veya zarar ile bu eylem arasında uygun bir illiyet bağının kurulabilmesi zorunludur. Bir ticari işletmenin organlarının temsilci oldukları kabul edilmelidir. 4721 Sayılı TMK.’nın 50. maddesi uyarınca organı temsil eden gerçek kişiler hakkında da men ve ref davaları açılabilir (Levent Yavuz, Türkay Alıca, Fethi Merdivan, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, 1. Baskı, Cilt:2, s:1900-1905). Somut olayda, … yazılım programı FSEK 2/1-b kapsamında fikri eser niteliğinde kabul edilmiş, dosyaya ibraz edilen hak sahipliği belgesi dikkate alındığında davacı tarafın eser ve mali hak sahibi olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda, programın kurulu olduğu (modüllerin listelendiği) dizin ile programın açılarak ekran görüntülerinin alındığı, şirketin ticari işlerinde kullanılıp kullanılmadığına ilişkin herhangi bir incelemeye rastlanmadığı görülmüştür. Ancak programın demo olmadığı ve çalışır durumda olup, lisanssız olduğu tespit edilmiştir. Öte yandan davalı vekili, bilgisayarın çalışana ait olduğu ileri sürmüşse de, FSEK 66.maddesi uyarınca,”… tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa, işletme sahibi hakkında da dava açılabilir…” hükmünü içerdiği, bilgisayarın iş yerinde bulunduğu ve programında direkt davalı şirketin faaliyetiyle ilgili olduğu, şirketin faaliyet alanlarını içerecek şekilde birçok ürünün üretilmesinde kullanılması karşısında bu durumun işle ilgisi olmayan birinin münferit eylemi olarak kabul edilemeyeceği, programın izinsiz kullanımına karşı gerekli önlemlerin alınmadığı, bu sebeplerle şirket ve şirket yöneticisinin sorumluluğun bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Son olarak FSEK 68/1.maddesi, eser eser sahibinin izni olmadan çevrilmiş, sözleşme dışı veya sözleşmede belirtilen sayıdan fazla basılmış, diğer biçimde işlenmiş veya radyo televizyon gibi araçlarla yayınlanmış veya temsil edilmiş ise izin alınmamış eser sahibi sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya emsal veya rayiç bedelin uğradığı zararın 3 katı fazlasını isteyebilir hükmünü içermekte olup, somut olayda söz konusu yazılım programının rayiç değeri belirlenmiş olup, mahkemece talep miktarı kadar maddi tazminata hükmettiği, verilen kararın hakkaniyete uygun olduğu, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/04/2018 tarih ve 2017/44 E., 2018/143 K. sayılı kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.147,90 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.536,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.611,00 TL harcın davalılardan müştereken tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/03/2022