Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/883 E. 2022/312 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/883
KARAR NO: 2022/312
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2018
NUMARASI: 2016/866 E. – 2018/358 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … A.Ş tarafından müvekkili davacı ile davalı şirket aleyhine 150.000,00 TL bedelli 5 adet çeke dayalı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, müvekkilinin takip alacaklısı şirkete ve çekte lehtar olarak alacaklı görünen davalı şirkete böyle bir borcunun bulunmadığını, bütün alacaklarda olduğu gibi, çek alacağının da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine dayanması gerektiğini, dava konusu çeklerin davalı tarafa hatır senedi niteliğinde verildiğini, hatır senetleri veya çeklerinin gerçek bir borç veya alacak ilişkisine dayanmadığını, TTK.nun 66. maddesi gereğince, her tacirin, ticari işletmenin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ve her iş yılı içinde elde edilen neticeleri tespit etmek amacı ile işletmenin mahiyeti ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri tutmaya mecbur olduğunu, tacir, bir hukuki işlem sebebi ile alacaklı ise, bunu defterlerine kayıt etme zorunda olduğunu, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki ve alış verişin söz konusu olmadığını, takibe konu 4 adet hatır çekinin bedelsiz olduğunu belirterek, müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibine geçilen toplam 5 adet ve 150.000,00 TL bedelli çekler dolayısı ile davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş olup, davaya cevap vermemiş ve duruşmalara da katılmamıştır. İlk Derece Mahkemesince; “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının tetkikinde; dava dışı alacaklı …Şti. tarafından dosyamız davacısı … ve davalısı …Şti aleyhine 5 adet çeke dayalı toplam 150.000,00 TL bedelli çeklere istinaden takip başlatıldığı anlaşılmıştır. Davaya konu çekler incelendiğinde, davacının çeklerin keşidecisi, davalı şirketin ise çeklerin lehtarı olduğu, çeklerin cirolanarak dava dışı 3. şahsa devredildiği görülmüştür. Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı taraf, davaya konu çeklerin hatır çeki olarak verildiğini, çeklerin bedelsiz olduğunu iddia etmiştir. Somut olayda ispat külfeti, dava konusu senetlerin hatır senetleri olduğunu iddia eden davacı taraftadır. 6100 sayılı HMK’nun 201.maddesi uyarınca, senede karşı ileri sürülen her türlü iddianın yazılı delille kanıtlanması gerekmektedir. Bu itibarla ispat külfeti kendisinde olan davacının dava konusu senetlerin hatır senedi olduğu yönündeki iddiasını yazılı delillerle kanıtlayamadığından, davanın reddine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği,” şekilde hüküm kurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-08.05.2018 …’e teslim ettiği, davalı …, davacıdan hatır senedi olarak almış olduğu çekleri ciro yolu ile … isimli şirkete devrettiği, sözkonusu çeklerin … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile davacı ve davalı aleyhine icra takibine geçildiği, 2-Davalıya hatır senedi olarak verilen çeklerin bedelsiz olduğu ve sözkonusu çekler ile ilgili davalıya borçlu olmadıkları tespiti amacıyla İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/866 E. Sayılı dosyası ile menfi tespit davası açılmış ise de, yerel mahkeme tarafından davanın reddine karar verildiği, 3-Davanın menfi tespit davası olduğu, bütün alacaklarda olduğu gibi, çek alacağının da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine dayanması gerektiği, TTK 66. maddesi gereğince, her tacir, ticari işletmenin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ve her iş yılı içinde elde edilen neticeleri tespit etmek maksadıyla, işletmenin mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri tutmaya mecbur olduğu, dolayısıyla, tacir ve ticari işletmenin borç ve alacaklarının işbu ticari defterleri ile sabit olduğu, 4-Dava konusu çeklerin davalıya hatır senedi olarak verildiği, söz konusu çekler ile ilgili alacak doğuracak taraflar arasında bir ticari ilişki ve alışveriş bulunmadığı, bu durumun tarafların ticari defter ve kayıtları ile de sabit olduğu, 5-Taraflar arasında dava konusu çeklerin hatır senedi olarak ‘verildiğine ispat olarak, dava dilekçesinin deliller içinde 2. Maddede tarafların 2014/2015/2016 yıllarına ait tüm ticari defterleri ve 3. Maddede ise bilirkişi incelemesinin talep edildiği, 6-Menfi tespit davasının incelenmesi ve tahkikat aşamasında delilleri içinde belirttikleri tarafların 2014/2015/2016 yıllarına ait tüm ticari defter ve kayıtlarının temin edilerek, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir iken, yerel mahkeme tarafından 08.11.2017 tarihli celsede bu talebinin reddedildiği, ve sonraki celsede yasaya aykırı olarak davanın reddine karar verildiği, bu durum yasaya aykırı olduğu ve sunmuş oldukları delillerin değerlendirilmek- sizin davanın reddine karar verildiğini belirterek yukarıda sunulan sebeplerle istinaf inceleme talebinin kabulü ile, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04.04.2018 tarih ve 2016/866 E. 2018/358 K. Sayılı kararının kaldırılması ile yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 72 maddesi gereğince kambiyo senedine mahsus haciz yolu ile takipte borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı taraf, … Saltak Şubesi’nn … numaralı hesabından keşide etmiş olduğu, 31.12.2014 Denizli keşide tarihli, … çek nolu, 25.000,00 TL. bedelli, 31.01.2015 Denizli keşide tarihli, … çek nolu, 31.250,00 TL. bedelli, 15.03.2015 Denizli keşide tarihli, … çek nolu, 31.250,00 TL. bedelli, 30.04.2015 Denizli keşide tarihli, … çek nolu, 31.250,00 TL. bedelli, 20.06.2015 Denizli keşide tarihli, … çek nolu, 31.250,00 TL bedelli toplamda 150.000,00 TL. bedelli 5 adet çekin davalıya hatır senedi olarak verildiğini, davalı …’in, davacıdan hatır senedi olarak almış olduğu çekleri ciro yolu ile … isimli şirkete devrettiği, söz konusu çeklerin … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile davacı ve davalı aleyhine icra takibine geçildiğini, bu nedenlerle aslında takip konusu senetlerden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, davalı tarafça davaya cevap verilmemiş, mahkeme tarafından kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili yukarıdaki sebeplerle iş bu kararı istinaf edilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında, dava dışı alacaklı …Şti. tarafından davacı … ve davalısı …Şti aleyhine 5 adet çeke dayalı toplam 150.000,00 TL bedelli çeklere istinaden takip başlatıldığı, davacının davaya konu çeklerin keşidecisi, davalı şirketin ise çeklerin lehtarı olduğu, çeklerin cirolanarak dava dışı 3. şahsa devredildiği ve bu kişi tarafından davacı ve davalıya karşı icra takibi başlattığı, davanın, keşideci olarak davacının lehtar olan davalıya karşı borçlu olmadığının tespiti davası olduğu görülmüştür. Senetler incelendiğinde üzerilerinde hatır senedi olduklarının yazılı olmadığı gibi, taraflar arasında dava konusu senetlerin hatır senedi olduğuna dair yazılı bir anlaşma bulunmadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK.md.190). İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Somut olayda, davacı her ne kadar dava konusu çeklerin hatır çeki olarak verildiğini iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispata yarar bilgi, belge ve delilin dosyaya yansımadığı, bononun kural olarak mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiği, taraflar arasındaki borç ilişkisi senede bağlandığından, senede karşı senetle ispat kuralı gereği senetlerin hatır senetleri olarak verildiği iddiasının kesin delillerle ispat edilmesi gerektiği, davacı vekilince delil olarak taraf ticari defterlerinin gösterildiği ve ticari defterlerin bilirkişi marifetiyle incelenmesinin talep edilmesine rağmen mahkemece taleplerinin hukuka aykırı olarak reddedildiği ve eksik incelemeyle hatalı karar verildiği ileri sürülmüşse de, ticari defterlerin HMK’da kesin delil olarak kabul edilmediği, davacı vekilinin dosyaya iddiasını kanıtlayacak mahiyette yazılı ve kesin delil sunamadığı, dolayısıyla ispat yükü üzerinde olan davacının bu iddiasını ispatlayamadığı, davacı taraf, senedin hatır senedi olarak verildiğini kesin delillerle ispat edemediğinden ve yemin deliline de dayanmadığından istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, bu doğrultuda ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2018 tarih ve 2016/866 E., 2018/358 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022