Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/88 E. 2020/261 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/88 Esas
KARAR NO: 2020/261
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2017
NUMARASI: 2014/33 E. 2017/510 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)|Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçelerinde özetle; davacıların yasal hamili ya da keşidecisi oldukları çeklerin davalı ile hiçbir ticari ilişkileri olmadığı halde tehdit ve zorlama altında davalıya verildiğini, davalıya hiçbir borçlarının bulunmadığını, aralrında bir ticari ilişki olmadığını ileri sürerek çeklerin istirdatını ve davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili asıl ve birleşen davalar yönünden verdiği cevap dilekçelerinde, davaya konu çeklerin borcun edası için verildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/433 Esas, 2016/119 Karar ile 2014/580 Esas, 2015/140 Karar, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/278 Esas, 2015/16719 Karar ile 2014/838 Esas, 2014/529 Karar (Bakırköy kapatılan 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/107 Esas, 2014/133 Karar sayılı dosyası yine aynı mahkemenin 2014/73 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmiş, 2014/73 Esas sayılı dosya mahkemenin kapatılması ile birlikte yeniden tevzi edildiği Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2014/838 Esas numarasını almıştır.) sayılı dosyaları asıl davanın görüldüğü Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/33 Esas sayılı dosyasında birleştirilmiştir. İlk derece mahkemesince, ”Birleşen davalardan Mahkememizin 2014/838 Esas sayılı dosyası ile bu dosya ile birleşen Bakırköy 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/107 Esas sayılı dosyalarında yargılama devam ederken, 15/07/2014 ve 23/09/2014 tarihlerinde dosyanın 2. Kez işlemden kaldırıldığı, son işlemden kaldırmanın ise Mahkememizin bu dosyasındaki yargılama sırasında 31/01/2017 tarihinde olduğu, bu tarih itibariyle bu iki dava yönünden 3. Kez yenileme yapılamayacağından davaların açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir. Diğer davalar yönünden yapılan yargılamalar sonucu iddia ve savunmaya, sunulan çeklere ve örneklerine, Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/425 esas sayılı dosyasından verilen ve kesinleşen karara Bakırköy 7. ATM’nin 2013/481 esas sayılı dosyasına ve tüm dosya kapsamına göre; asıl ve birleşen Bakırköy 4. ATM’nin 2014/580 Esas sayılı dosyasında davaya konu çekte davacı şirketin lehtar konumunda olduğu, davacının cirosu yoluyla çekin davalıya geçtiği, çekin zorla alındığı iddiasının kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile ispat edilemediği, birleşen mahkememizin 2014/278 Esas sayılı dosyasında davaya konu 5 adet çekin keşidecisinin davacı şirket olduğu, lehtarının ise diğer davacı … olarak gösterildiği, keşideci olarak şirketin hamil aleyhine menfi tespit davasının açmasının mümkün olmadığı, davacı … Eserin ise çekin zorla kendisinden alındığı iddiasını ispat edemediği, birleşen 4. ATM’nin 2015/433 Esas sayılı dosyasında ise davaya konu çekte keşidecinin davacı … olduğu, çekin zorla alındığının ispat edilemediği anlaşılmış olmakla, davaların reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar vermiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle, yerel mahkeme tarafından gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan karar verildiğini, Taraflar arasında ticari ilişki olmadığına ilişkin bilirkişi raporuna rağmen mahkemece aleyhlerine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davalının beraatine yönelik Ağır Ceza Mahkemesi kararının delil yetersizliği nedeniyle verildiğini, davalının suçsuz olduğuna dair bir karar verilmediğini, bu kararın hükme esas alınamayacağını, Dava konusu çeklerin müvekkiline zorla imzalattırıldığını beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacıların lehdar veya keşideci olarak yer aldıkları dava konusu çekler nedeniyle boçlu olunmadığının tespiti ile çeklerin istirdadına yöneliktir. Davacı, söz konusu çeklerin baskı, tehdit ve zorla kendisine imzalattırıldığını iddia ederken davalı, düzgün ciro silsilesiyle çekleri aldığını, çeklerin borca karşılık olarak kendisine verildiğini savunmuştur. Davacı tarafça davalı aleyhine, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, şantaj ve yağma suçlarından suç duyurusunda bulunulması üzerine Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/425 Esas, 2016/443 Karar sayılı dava dosyasında yapılan yargılama neticesinde, davalının atılı suçları işlediğine dair şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle beraatine karar verildiği, kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği görülmüştür. Yargtay Hukuk Genel Kurulunun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660; 18.02.2015 gün ve E:2013/19-1362, K:2005/826 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Somut davada, asıl dava ve birleşen davaların konusu bir kısım çekler olup, çek de bir kambiyo senedidir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, çeki elinde bulunduran davalı hamil, çekin altında yatan temel ilişkiyi ispatlamak zorunda olmadığı gibi, taraflar arasında ticari ilişki bulunmaması, çekler nedeniyle doğan alacağın talep edilebilmesine engel değildir. Aksine düşünce kambiyo senedinin mücerretliği ilkesini ortadan kaldırmaktadır. Dava konusu çeklerin tehditle ve zorla alındığını iddia eden davacı bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Diğer yandan 6102 Sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” denilmiştir. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Bu kapsamda, Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/425 Esas, 2016/443 Karar sayılı dava dosyasında yapılan yargılama neticesinde, davalının atılı suçları işlediğine dair şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle beraat kararı verilmiştir. Böylelikle ispat yükü üzerinde olan davacı, davalıların çeki iktisabında kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduklarını ispatlayamamıştır. Yukarıda açıklanan sebeplerle, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/05/2017 tarih ve 2014/33 E., 2017/510 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 54,40 TL maktu istinaf ilam harcının davacı tarafından yatırılan 188,40 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 134,00 TL harcın talebi halinde kendisine iadesine, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05/11/2020