Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/878 E. 2022/280 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/878
KARAR NO: 2022/280
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2016
NUMARASI: 2014/734 E. – 2016/495 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiliyle davalı şirket arasında faktoring sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeye diğer davalının müteselsil kefil olduğunu, faktoring sözleşmesiyle davalılara ön ödeme yoluyla finansman sağladığını, fakat davalılar tarafından geri ödeme yapılmaması sebebiyle hesabın kat edilerek Beyoğlu …Noterliğinin 25/07/2014 tarihli ihtarnamesiyle sözleşmenin feshedildiğini ve alacağın tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasıyla davalılara karşı takip yapıldığını, itiraz üzerine takibin durdurulduğunu beyan ederek, davalıların takibe itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerinden ..’in sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzalamışsa da, TBK 583 ve 584.maddesi kapsamında geçerli bir kefalet sözleşmesi olduğundan bahsedilemeyeceğini, icra takibine konu borcun yanlış hesaplandığını ve takipte istenen kadar borçlarının bulunmadığını, istenen faizin fahiş olduğunu, asıl borçlu şirkete başvuru yapılmadan kefile başvura yapılmayacağını belirterek, davalı… açısından davanın husumet yönünden reddine, olmadığı takdirde her iki davalı için esastan reddine ve alacağın % 20 si oranındaki tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davalılara gönderilen ihtarname ile hesabın kat edildiği 24/07/2014 tarihi itibarıyla toplam 59.762,50 TL’lik borcun ödenmesinin istendiği ve anılan ihtarnamenin davalı şirkete tebliğ edilemediği ancak diğer davalıya 01/08/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı …’in 02/08/2014 tarihinde temerrüde düştüğü, diğer davalı şirkete ihtarnamenin sözleşmede belirlenen adrese çıkarıldığı, ihtarnamenin tebliğ edildiğinin kabulü gerektiği, bu davalının da yine aynı tarihte 02/08/2014 tarihinde temerrüde düştüğü,Davacı şirketin tutulan ticari defter ve kayıtlarına göre, davalılar tarafından 04/08/2014 tarihinde yapılan ödeme ile borç bakiyesinin 57.362,50 TL miktarında bulunduğu, faize yönelik olarak, … Bankası A.Ş’nin mevzuat gereğince tespit ettiği kredi faiz oranlarından temerrüt tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranına bu oranın % 50’sinin ilavesi suretiyle bulunulacak oran üzerinden temerrüt faizinin belirleneceğinin ifade edildiği, bilirkişi raporunda sözleşmeye göre belirlenen faizin dayanağının açıklanmadığı, bankadan gelen müzekkere cevabında anılan tarih itibarıyla uygulanan en yüksek kredi faizinin yıllık % 48 oranında olduğunun belirtildiği, buna göre bu oranın % 50 fazlasının temerrüt faizi olarak uygulanması gerektiği, temerrüt faizinin yıllık % 72 olduğu tespit edildiği, temerrüt tarihi olan 02/08/2014 ten takip tarihi olan 13/08/2014 arasında geçen 11 günlük süre için yıllık % 72 oranı esas alınarak tespit edilen 57.362,50 TL alacağın işlemiş faizi 1.261,97 TL, faizin % 5 i oranındaki gider vergisinin 63,05 TL olarak tespit edildiği gerekçeleriyle toplam 58.687,52 TL miktar için davalıların itirazının haksız olup iptali gerektiği, alacağın faktoring sözleşmesinden kaynaklanıp likit olması sebebiyle kabul edilen kısmın % 20 si oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesi gerektiği, Davalı …’in kefaletinin geçerli olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne,” karar verilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı gerçek kişi bakımından kefalet ilişkisinin şekil nedeniyle sakat olduğunu, davalı …’in kefil sıfatıyla sorumluluğundan söz edilemeyeceğini İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra takibindeki borç miktarının yanlış olduğunu, müvekkillerinin takipte yazılı miktar kadar borcu olmadığını, alacak miktarının açık hesap alacağı olarak yazılmış olup likit olmadığını ve yargılamayı gerektirdiğini, takibe konu anaparanın ve faizin ne olduğu belli edilmeden salt hesap kat ihtarnamesine dayanılarak toplam tutar üzerinden bu şekliyle faize faiz işletildiğini, işletilen faiz oranı fahiş olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, faktoring sözleşmesi kapsamında davacı şirkete ön ödeme yoluyla kullandırılan finansmanın ödenmeyen kısmının tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Davalı şirket faktoring sözleşmesinin tarafı olup, diğer davalı sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Davacı ile davalı şirket arasında 07.08.2012 tarihli faktoring sözleşmesinin imzalandığı, davalının bu sözleşmeye müteselsil kefil olduğu, faktoring şirketi tarafından sözleşme kapsamında sağlanan finansmanın ödenmemesi sebebiyle hesabın katedilerek Beyoğlu …Noterliğinin 25.07.2014 tarihli ihtarnamesinin keşide edilerek davalılara gönderildiği, ihtarnamenin davalı şirketin sözleşmede belirtilen adresine 01.08.2014 tarihinde gönderildiği, bu nedenle tebliğ edilmiş sayılması gerektiği, diğer davalıya 01.08.2014 tarihinde tebliğin yapıldığı, verilen ödeme süresi ile birlikte davalı …’in 02.08.2014 tarihinde temerrüde düştüğü, denetime elverişli bilirkişi raporu dikkate alındığında, davacı şirketin usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtlarına göre, davalı şirkete sağlanan finansmanın 59.762,50 TL olduğu, davalılar tarafından yapılan kısmi ödeme ile borç bakiyesinin 57.362,50 TL olduğu, diğer yandan sözleşmeye göre, müşteri ya da herhangi bir borçlunun faktor olan davacıya vadesinde ödeme yapmaması halinde … Bankası A.Ş’nin mevzuat gereğince tespit ettiği kredi faiz oranlarından temerrüt tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranına bu oranın % 50’sinin ilavesi suretiyle bulunulacak oran üzerinden temerrüt faizinin belirleneceğinin ifade edildiği, bankadan gelen müzekkere cevabında anılan tarih itibarıyla uygulanan en yüksek kredi faizinin yıllık %48 oranında olduğunun belirtildiği, buna göre bu oranın %50 fazlasının temerrüt faizi olarak uygulanması gerektiği, bu durumda temerrüt faizinin yıllık % 72 olarak kabul edilmesi gerektiği, temerrüt tarihi olan 02.08.2014 ile takip tarihi 12.08.2014 arasında geçen süre için yıllık % 72 oranı esas alınarak Mahkemece re’sen tespit edilen 57.362,50 TL alacağının işlemiş faiz hesabının yerinde olduğu, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki davalı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, ayrıca davalı gerçek kişi yönünden, kefalet sebebiyle eş rızasının bulunduğu, başkaca kefalete ilişkin şekli koşulların tam olduğu, aksi yöndeki davalı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/06/2016 tarih ve 2014/734 E., 2016/495 K. sayılı kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.008,94 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.002,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.006,71 TL harcın müteselsilen davalılardan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022