Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/872 E. 2022/449 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/872
KARAR NO: 2022/449
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI: 2017/311 E. 2018/106 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının adına TPMK … tescil nolu “…” ibareli markayı tescil ettirdiğini, müvekkilinin su arıtma cihazları üretiminde lider olduğunu, … adına bu ürünlere ait emtialarda tescilli …, … şekil markaları bulunduğunu, davalı markasının müvekkilinin markası olarak tüketiciler nezdinde karışıklığa sebebiyet vereceğinden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin tasfiye edilen … (… AŞ) nın logosunu iltibas ederek kullandığını, her iki şirketin farklı tüzel kişilikleri olduğunu, davacının müvekkili firmanın 6-7 yıldır … kısaltmasını kullandığını bildiklerini, sessiz kaldıklarını, davacının logosu ile müvekkilinin markası arasındaki ayırt edici farklılıklar sebebiyle ortalama tüketici yönünden iltibas oluşturmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davalı tarafa ait … markasının 11. sınıfta 19.03.2014 tarihinden itibaren tescil edildiği, halen geçerliliğini koruduğu, davacı tarafa ait … ibaresinin … sayılı marka kaydının 04,28,29,30,32.sınıfta 01.10.2010 tarihinden itibaren,… şekil markasının 21, 08, 11. sınıfta 15.03.2013 tarihinden itibaren, … şekil markasının 11. sınıfta 12.01.1995 tarihinden itibaren, … şekil markasının 8. sınıfta 16.06.98 tarihinden itibaren tescilli olduğu, halen geçerliliğini koruduğu, Somut olayda, davacı tarafa ait markaların asıl unsuru … ibaresi olup, davalı tarafın tescilli markası … olup, davalı taraf markasında … ibaresi büyük puntolarla dikkat çekecek şekilde yukarıdan aşağı aynı zamanda ibarelerin baş harfleri ön plana çıkarılacak şekilde … ibaresi olarak göze çarptığı, davacı taraf markasıyla ön plana çıkarılan … ibaresinin birebir aynı olduğu, aynı zamanda … ibaresi kısaltılmak suretiyle ortalama tüketici gözüyle bakıldığında davalıya ait seri marka imajı yarattığı söz konusu tescilli emtialar dikkate alındığında, davacı tescilli markasının daha önceki tescillerinde davalı markasının aynı sınıfta yer alan emtiaların tescilli olduğu, yine davacı tarafın 2008 yılından beri … ibaresini marka olarak söz konusu emtialar üzerinde tanıtmak suretiyle markasal olarak kullandığı, ibare üzerinde üstün hak sahibi olduğu, tarafların sektörleri dikkate alındığında davalının da bundan haberdar olması gerektiğinin hayatın ve ticaretin olağan akışı içinde kabulü gerektiği, bu nedenle davalı tarafın davacıya ait … ibareli markalara benzer şekilde … ibaresini ön plana çıkaracak şekilde tescilinin ortalama tüketici nezdinde karıştırma ve bağlantı kurulma ihtimali mevcut olduğundan, davanın kabulüne, davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafın, dava dilekçesinde müvekkilinin tescilli … , … , ve … , şekil markaları bulunduğunu, … ‘ın bu alanda söz konusu markaları ile yüksek derecede tanınmışlığa sahip olduğunu beyan ederek marka haklarının ihlali ve benzerlik iddiasını tescil edilmiş bu üç markaya dayandığını, dava dilekçesindeki delil listesinde de başka tescilli markasını göstermediğini ve bildirmediğini, ön inceleme duruşmasında, ibraz etmediği deliller için verilen iki haftalık kesin süre üzerine, HMK ‘ya aykırı olarak, muhabere yoluyla farklı belge ve dökümanlar sunduğunu, 23/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda, “davacı tarafın çok sayıda marka tesciline sahip olduğu, bunlardan …, … ve… markalarının davalı adına tescil marka ile hiçbir benzerliğe sahip olmadıkları için benzerlik incelemesinde dikkate alınmaması gerektiği” kanaati belirtilerek, benzerlik araştırmasının sonradan bildirilen yeni deliller üzerinden yapıldığını, HMK’nunda delilleri somutlaştırma yükünün açıkça düzenlenmesinin, tarafların belirsiz veya genel ifadeler kullanarak delil göstermelerini önlemek olduğunu, (HMK.m.194), Taraflar bütün delillerini dilekçelerin değişimi aşamasında göstermek zorunda kaldıkları için, dilekçelerin değişimi aşamasında ayrı bir delil listesi vermeyeceklerini, Davacı tarafın iddialarına dayanak olarak göstermediği yeni delilleri HMK hükmüne aykırı olarak sunması ve bunların yerel mahkemece değerlendirilmeye alınmasının hukuka aykırılık oluşturduğunu, belirtmiş olduğu sebepler ve re’sen tespit edilecek olan hususlar çerçevesinde kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin Su Arıtma Cihazları üretiminde ülkemizde lider konumda olan firmalardan birisi olduğunu, dava sebepleri başlıklı bölümün 1.maddesinin ilk paragrafında “davalı taraf adına tescil edilen …(…) markasının, müvekkili şirketin … ibareli tescilli markaları ile tüketiciler nezdinde karıştırılmaya neden olacak derecede ayırt edilemeyecek ölçüde benzer olduğunu”, 3. Paragrafında, “müvekkili … adına bu ürünlere ait emtialarda tescilli …, … ve …. şekil markaları bulunduğunu”, aynı bölümün 4. Sayfa başında “Müvekkil şirketin markaları ise … ve … Markalarıdır.” aynı sayfada “…” sözlerinin bulunduğu, takiben … ‘ın bu alanda söz konusu markaları ile yüksek derecede tanınmışlığa sahip olduğunu belirterek, dilekçesinin hukuki deliller bölümünde; 3.- Müvekkilin markalarına ait marka tescil belgeleri (ibraz edilecektir.) şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Davalı tarafça süresi içinde sunulan cevaba cevap dilekçesinde mahkemece müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğuna hükmedildiğini belirtmiş, dilekçesinin 3. Sayfasında; “Davalı yanca belirtilen tarihten çok önce, müvekkilimiz şirketin …, … , .. şekil gibi birçok markası tescil edilmiş olup; karşı tarafın bu iddiası da gerçek dışıdır.” sözlerini kullandığı tespit edilmiştir. 06/03/2017 tarihli ön inceleme oturumunda; müvekkilinin su arıtma cihazları üretiminde lider olduğunu, … adına bu ürünlere ait emtialarda tescilli …, … şekil markaları bulunmakta olup, davalı markasının müvekkilinin markası olarak tüketiciler nezdinde karışıklığa sebebiyet vereceğinden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiği, mahkemece 1 numaralı ara kararı ile; 1-HMK 140/5 maddesi uyarınca daha önce bildiripte sunamadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için 2 haftalık kesin süre verilmesine, bu süre zarfında yerine getirilmez ise bu delille dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına, karar verildiği, davacı vekilinin 20/3/2017 tarihinde muhabere yolu ile gönderdiği delil dilekçesinde müvekkilinin markalarını; 11. Sınıfta … tescil numaralı …, 08 ve 21. Sınıfta … tescil numaralı …, 35. Sınıfta … tescil numaralı …, 11. Sınıfta … tescil numaralı …, 21, 08 ve 11. Sınıfta … tescil numaralı …, 11. Sınıfta … tescil numaralı …, 11. Sınıfta … tescil numaralı … şekil, 8. Sınıfta … tescil numaralı … şekil, 4, 28, 29, 30, 32. Sınıfta … tescil numaralı … şekil, olarak bildirdiği tespit edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11/11/2021 tarihli 2019/(22)9-637 esas ve 2021/1387 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nun 140/5. maddesi uyarınca tarafların ön inceleme aşamasında ibrazına karar verilerek ibraz edebileceği deliller “dilekçelerinde gösterdikleri” delillerdir. Mahkemece de bu yönde ara karar oluşturulmuştur. Davalı vekili; davacının dava dilekçesinde sadece …, … şekil markalarına dayandığı ve mahkemece HMK 140/5 maddesi uyarınca daha önce bildirilip sunulmayan delillerine ibrazı için süre verildiği halde, davacı tarafın dava dilekçesinde dayanmadığı markaları delil olarak sunması ve mahkemece de bu deliller esas alınarak verilen rapora itibar ederek hüküm kurmasının usule aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de; davacı vekilinin dava (Müvekkil şirketin markaları ise … ve … Markalarıdır) ve cevaba cevap dilekçesinde ( müvekkilimiz şirketin …, … .. şekil gibi birçok markası) sözleri ve dava dilekçesinin deliller bölümünün 3. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, davalının … tescil nolu “…” ibareli markasının müvekkilinin . markaları ile iltibas yarattığını iddia ederek … seri markalarına dayandığı açıktır. Davacı tarafça da delil dilekçesinde … seri markaları bildirilmiş olup, mahkemece bildirilen davacı markaları ile dava konusu marka üzerinde inceleme yaptırılmasında, bilirkişiler tarafından, bildirilen markalar üzerinde inceleme yapılarak sunulan rapora göre nihai karar verilmesi usule ve yasal düzenlemelere aykırı olmadığından istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 27/03/2018 tarih ve 2017/311 E. 2018/106 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/03/2022