Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/868 E. 2022/371 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/868
KARAR NO: 2022/371
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2017
NUMARASI: 2014/570 E. – 2017/761 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davaya konu çeklerin müvekkilinin rızası hilafına elinden çıktığını, müvekkilinin işyerinde 13.12.2013 tarihinde hırsızlık olayı yaşandığını, işyerinde bulunan çelik kasa ve içinde yer alan kıymetli evraklarının çalındığını, bunun üzerine Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2013/536 esas sayılı dosya ile zayi sebebi ile kıymetli evrakın iptali ve dava konusu çeklerin ödenmemesi için ödeme yasağı talep etmiş ve ödeme yasağı kararı verilmiş olduğunu, davanın davalılarından … A.Ş’nin dava konusu çeklerin yetkili hamili olduğunu beyan ederek söz konusu çekleri mahkemeye ibraz ettiğini, anılan davalının söz konusu çekleri diğer davalı … ile arasında akdettiği faktoring sözleşmeleri gereği devraldığını, söz konusu devrin yasaların aradığı merasim ile gerçekleştiğini, çalıntı olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını belirterek iyi niyetli hamil olmasından dolayı söz konusu davanın reddine ve ödeme yasağının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiğini, davalı … şirketinin başvurusu üzerine söz konusu mahkeme tarafından çek üzerindeki ödeme yasağının devam etmesi için TTK m. 763 gereğince iade davası açılmak üzere müvekkiline 7 günlük süre verildiğini, bunun üzerine eldeki davayı açtıklarını, müvekkilinin dava konusu çeklerin meşru hamili olduğunu, söz konusu çeklerden … çekinin lehtarı … A.Ş.’nin cirosu incelendiğinde, söz konusu cironun … adına tanzim edildiğini, … çekinin keşideci … tarafından müvekkili adına tanzim edildiğinin görüleceğini, tespite yarar faturalar, çek teslim bordrolarını sunduklarını, dava konusu çekler üzerindeki müvekkili adına atılan cirolarda yer alan müvekkilinin unvanının eksik olduğunu, imzaların da müvekkiline ait olmadığını, dava konusu çekler ile ilgili müvekkilin kendinden sonra gelen ciranta … İle herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığını, ayrıca …’ya ait kaşe ve imzanın da kendisine ait olduğunu düşünmediklerini, kendilerine ulaşmak istediklerinde ulaşamadıklarını, Davalı … firmasının kötü niyetli olduğunu, Faktoringe ibraz edilen fatura içeriği ticareti ve söz konusu faturanın gerçek olmadığını düşündüklerini, defterlerinin incelenmesi ile de bu durumun ortaya çıkacağını, fatura üzerindeki baskı ve kaşe üzerindeki unvanın aynı olmadığını, davalı … şirketinin de ağır kusurlu olduğunun düşünüldüğünü, çeklerin tam unvanları ile müvekkiline ciro edildiği ve tam unvanı yazılarak müvekkiline verildiğini, cirolarda ise müvekkilinin unvanının eksik yazılı olduğunu, bu durumun çek metninden açıkça anlaşıldığı için faktoring şirketinin çeki bu hali ile devralmasında ağır kusurlu olduğunu, faktöre işleminde çek ve fatura tutarlarının farklı olduğunu ve diğer hususları bildirerek, Müvekkilin ve dava konusu çeklerdeki keşideci ve cirantaların daha fazla mağdur edilmemesi için … Sanayi Antalya Şubesi tarafından verilen … numaralı 18.02.2014 keşide tarihli 10.450 TL meblağlı ve … Esenyurt Şubesi tarafından verilen … numaralı 28.02.2014 keşide tarihli ve 17.500,00 TL meblağlı çeklerin icra takibine konu edilmemesi ve başlatılacak takibin durdurulması açısından ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 2013/536 E. sayılı dosyaya ikame edilen çek davası açıldığının bildirilmesini, çeki elinde bulunduran Faktoring şirketinin ağır kusurlu olması nedeniyle TTK 763. maddesi gereğince müvekkiline iadesini, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile … arasında 19.12.2013 tarihli faktoring sözleşmesi akdedildiğini, davaya konu çeklerin usulüne uygun fatura ile tevsik edilerek alındığını, müvekkili şirketin kanunen kendisine yüklenmiş tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, 2013/536 Esas sayılı dosyasından verilen ödeme yasağının davaya konu çeklerin ibraz tarihlerinde bankaya sunulduğunda öğrenildiğini, bunun üzerine 2013/536 E. sayılı dosyaya gerekli beyanların yapıldığını, müvekkili şirketi çeklerin faktoring yasasına uygun, ticaret kanununa göre hukuki mevzuata uygun olarak, belgeleri kontrol ederek, iyi niyetle kendilerine iktisap edilmiş olduğundan istirdat davasının dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, ciroların düzgün olduğunu, bilirkişi incelemesi ile görülebileceğini, çeklerin fatura değerlerinin altında kaldığını yasaya uygun olduğunu, dava konusu çeklerin müvekkili şirket nezdinde bulunmadığını, çeklerin Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesine sunulduğunu, tedbir kararının kaldırılmasını, imza incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, müvekkil şirketin mevzuata harfi harfine uyduğunu belirterek, tedbirin kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “İmza incelemesine yönelik bilirkişi raporuna itibarla, dava konusu çekler üzerinde davacıya atfen atılı imzaların davacının eli ürünü olmadığı, çekler nedeniyle davacının borçlu bulunmadığının tespitine, Yine ticari defter ve belgeler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde sunulan rapora itibarla, davalı … şirketinin çekleri temlik almasında bir usûlsüzlük veya kusurunun bulunmadığı, tevsik edici faturada bir usûlsüzlük bulunmadığı, davalı … şirketinin çeki iktisabında ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı, İmzaların istiklali prensibi gereğince çeklerin istirdadına karar verilemeyeceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davacının çekler nedeniyle davacının borçlu bulunmadığının tespitine, istirdat talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu, Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve 08.07.2010 tarihli BDDK tarafından çıkarılan Faktoring İşlemlerine İlişkin Genelge hükümleri gereğince, Faktoring şirketlerinin faktoring sözleşmesi ile temlik alacakları faturaya dayalı alacakla ilgili (i) yeterli istihbarat yapmadan, (ii) VUK yer alan faturanın şekli, nizamına dikkat etmeden, (iii) Maliye Bakanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığı ve Merkez Bankası tarafından oluşturulan veri bankasından yararlanmadan faturaya konu alacağı temlik alamayacaklarının açıkça düzenlendiğini, davalı … şirketinin bu yükümlülüklere uymadan dava konusu çeki temlik aldığını, Dava konusu çekler incelendiğinde, her iki çek üzerinde yer alan müvekkiline ait cirodaki unvanın “…” kelime dizisinden ibaret olduğunu, bu kelime dizisinin TTK kapsamında herhangi bir anlamı olmayacağını, yine söz konusu çeklerde, çekleri müvekkiline devreden keşideci veya bir önceki cirantanın müvekkilinin unvanını doğru bir şekilde “…” olarak yazdığını, davalı faktoringin söz konusu çekleri devralırken bu kontrolü yapmış olsa idi söz konusu ciro zincirinin birbirini takip etmediğini ayrıca müvekkilinin imzasını içermeyen ciroda yer alan kelime dizisinin de bir unvan olmayacağını görebileceğini, bu durumun dosya kapsamında yer alan çek suretlerinden açıkça anlaşılacağını, Dosya kapsamına rapor sunan bilirkişilerin raporlarında, faktoring sözleşmesine konu faturaya konu malın teslim alındığına dair imzanın fatura metninden anlaşılamadığı ve Faktoring şirketinin faturayı düzenleyen … firmasının faturanın tanziminden 70 gün kadar önce vergi kaydını kapattığı olgularının davalı … tarafından araştırılmamış olduğu tespitlerinde bulunduğunu, buna rağmen Mahkemece ağır kusurun görülmediğini, istirdat talebinin reddine karar verilmesinin de hatalı olduğunu beyan ederek, istirdat talebinin reddine ilişkin kararının kaldırılıp, yeniden esas hakkında yapılacak yargılama neticesinde müvekkilinin istirdat talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit ve çeklerin istirdadı talepli davadır. Denetime elverişli bilirkişi raporuna göre, dava konusu … Bankası T.A.O. Esenyurt-İstanbul Şubesine ait … seri nolu, 17.500-TL bedelli çek ve … Sanayi-Antakya Şubesi’ne ait … seri nolu, 10.450-TL bedelli çeklerin üzerinde davacıya atfen atılan imzaların …’un eli ürünü olmadığı hususu çekişmesizdir. Toplanan delillere, tarafların iddia ve savunmaları ile 24.01.2017 tarihli denetime elverişli bilirkişi raporuna göre; davalı … şirketinin diğer davalı … ile faktoring sözleşmesi imzaladığı, düzenleyeni … Olan ve borçlusu diğer davalı …, olan … seri nolu 64.800,00-TL bedelli faturaya dayalı olarak dava konusu edilen çeklerin sözleşme kapsamında alındığı, yapılan işlemin kayıtlarında yer aldığı, çek teslim bordrosu ile ve ticari defterlere kaydedildiği, yapılan işlemlerde herhangi bir usûlsüzlük bulunmadığı gibi faturanın da usûlüne uygun düzenlendiği, 6361 sayılı yasanın 9/2 maddesi hükmü dikkate alındığında, hükmün konuluş amacının sadece gerçek ticari ilişkilerden kaynaklanan ve belirli özellikleri ispat araçları ile tevsik edilebilen alacakların devir alınmasının sağlamak olduğu, bu nedenle faktoring şirketinin araştırma ve inceleme yükümlülüğünün alacağın dayandığı belgelerin denetlenmesi ile sınırlı tutulması gerektiği, dolayısıyla … firmasının faturanın tanzim edildiği tarihten 70 gün önce vergi kaydını kapatmış olmasının faktoring şirketine yüklenebilecek ağır bir kusur sayılamayacağı, faktoring şirketinin çeki kötü niyetli iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusurlu olduğunun TTK’nun 790. ve 792.maddeleri kapsamında eldeki delillere göre ispat edilemediği, TTK’nun 687. maddesinde düzenlenen imzaların istiklali ilkesi gereğince ve aynı yasanın 598. maddesi uyarınca çek istirdadına yönelik talebin yerinde olmadığı, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki davacı istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2017 tarih ve 2014/570 E., 2017/761 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/03/2022