Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/866 E. 2022/333 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/866 Esas
KARAR NO: 2022/333
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/05/2017
NUMARASI: 2015/569 E. – 2017/490 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … marka kule vinç ve kollarının satışı yaptığını, davalı şirket ile 27/05/2011 tarihinde yapılan anlaşma gereğince 95.000 Euro =269.644,16 TL’lik ve 30/06/2011 tarihinde 1.106,16 TL’lik fatura kesilerek davalı şirkete gönderildiğini, kesilen faturalara istinaden muhasebe kayıtlarında bakiye 9.023,58 Euro ve kur farkı olan 1.106,16 TL ödenmesi gerekirken ödeme yapılmaması sebebiyle davalının aleyhine başlattıkları takibe haksız olarak itiraz edildiğinden bahisle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yasanın öngördüğü 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının taleplerinin haksız olduğunu, alacağın kabul anlamına gelmemek kaydıyla zamanaşımına uğradığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kur farkı adı altında müvekkiline karşı fatura kesilerek kur farkınının talep edilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğundan bahisle davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında cevap dilekçesini tekrar etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin ilamsız icra takibine itiraz olduğu, davacı tarafça davalının vinç satışından kaynaklı fatura alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın iptalinin talep edildiği, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. İtirazın iptali davaları özelliği bakımından takip talebi ile sıkı sıkıya bağlı davalardandır. Davacı tarafça başlatılan takibe dayanak olarak muhtelif fatura denilmiş ise de dava dilekçesinde faturaların hangileri olduğu açıkça belirtilmekle artık söz konusu iddiası ile ve alacağa dayandırdığı sebepler ile bağlıdır. Dosyamız kapsamına alınan bilirkişi raporunda davacının lehine delil vasfına sahip defterler nedeniyle alacaklı olduğu belirtilmekle birlikte söz konusu alacakların dava konusu faturalardan kaynaklanmadığı belirtilmiştir. Davanın niteliği gereği talep ile bağlılık ilkesi de dikkate alındığında takibe konu faturalardan dolayı davacının alacaklı olduğunu ispatlayamadığı, bu hali ile de davanın reddine, her ne kadar alacak likit ise de davacının kötü niyeti ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatının da reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Yargılama esnasında sundukları dilekçelerde ve dayanak icra takibinde de davalının borcunun sebebinin cari hesap alacağı olduğunu, cari hesap borcunun dayanağının ise kule vinç, vinç kolları satışı faturası ve kur farkı faturaları olduğunu, takip dosyasında borcun sebebi olarak açıkca “muhtelif tarihli faturalardan doğan cari hesap alacağı”nın gösterilmiş olduğunu, mahkemece takip talebinde yer alan “cari hesap alacağı” ibaresinin görmezden gelindiğini, dava dilekçelerinde taraflar arasındaki temel hukuki ilişkiyi açıklayan alışverişi göstermek amacıyla belirtilen faturaların sanki davanın konusuymuşcasına dar ve hatalı incelemeyle sonuca gidildiğini, -Gerekçe somut olayla uyuşmamasına rağmen bir an için icra takibi bir kenara bırakılarak, dava dilekçesinde belirtilen fatura için alacak davası açıldığı düşünülse bile davalının ödemelerinin 269.644,16 TL’lik kule vinç ve vinç kollarının satışı faturasını dahi karşılamadığını, yani kule ve vinç kolları faturası sonrası kesilen davalının defterlerine işlediği kur farkı faturalarını hiç hesaba katılmasa dahi alacaklı olduklarının belli olduğunu, -Görülen davanın ispat vasıtasının tek olduğunu, defter ve kayıtlar incelendiğinde usulüne uygun kesilmiş fatura karşılığında ödeme olup olmadığının ve dolayısıyla bakiye borcun tespitinin ispatlandığını, davalının kendi defterlerinde dahi borçlu olduklarının, dava esnasında kabul etmediklerini beyan ettikleri kur farkı faturasını defter kayıtlarına işlediklerinin tespit edildiğini, dolayısıyla kur farkı adı altında talepte bulunamayacaklarının kabulünün mümkün olmadığını, usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davalarının kabulüne yönelik hüküm tesis edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde, takip talebinde muhtelif olarak belirttiği faturaları somutlaştırdığını, bu aşamadan sonra dava dilekçesi ile bağlı olduğunu, davacının kur farkı adı altında müvekkiline karşı fatura keserek kur farkı talep etmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında EURO üzerinden anlaşma yapılacağına dair herhangi bir sözleşme olmadığı gibi, ihtarnamede konu edilmiş mesnet fatura da netice itibariyle TL üzerinden düzenlenmiş bir fatura olduğunu, cari hesap alacağı altında dayanak gösterilen kur alacağına ilişkin faturaya dayalı kur farkı talep edilmesinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, cari ekstreden kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, her ne kadar itirazın iptali davaları özelliği bakımından takip talebi ile sıkı sıkıya bağlı davalardan olup, davacının dava dilekçesinde faturaların hangileri olduğunun belirtilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davaya konu icra takibindeki talebin fatura kaynaklı alacak olmadığı, cari hesaba dayalı olarak başlatılan takip olduğu, açıklama kısmında da muhtelif faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı olarak belirleme yapıldığı, bu sebeple Mahkeme gerekçesinin hatalı olduğu görülmüştür. Bilirkişiden alınan raporda, davacı tarafından davalıya satılan ürünlerin ödemelerinin davalı tarafından TL cinsinden çekler ve havale olarak ödendiği, tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiğinde taraflar arasındaki cari hesaba ilişkin farkın kur farkından ziyade işlemlerin yanlış kaydedilmesinden kaynaklandığı belirtilmiştir. Öncelikle taraflar arasındaki sorunun çözümü için kur farkının talep edilip edilemeyeceğinin belirlenmesinin yapılması gerekli olup, kur farkı talep edilebilmesi için, kur farkı uygulamasına dair bir yazılı bir sözleşme veya taraflar arasında bu yönde oluşmuş bir teamülün bulunması gerekmektedir. Somut olayda; davacı tarafından düzenlenen faturalarda bedel cinsinden EURO gösterilmiş ise de, taraflar arasında kur farkı istenebileceğine yönelik yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davacı tarafın borcuna mahsuben davalı tarafından verilen Türk Lirası üzerinden düzenlenmiş çekleri, herhangi bir çekince ileri sürmeden kabul ederek bedellerini tahsil ettiği, havalenin TL üzerinden yapıldığı, çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesinin verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek Türk Lirası üzerinden de doldurulmasının mümkün olduğu, ödemeyi Türk Lirası üzerinden düzenlenmiş çek olarak kabul eden davacının, bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulünün gerektiği, taraflar arasında teamül seviyesine ulaşmış bir durumun da bulunmadığı, kur farkının talep edilemeyeceği ancak cari hesap yönünden kur farkı dışında alacağının bulunduğu, bir de davalının ticari defter kayıtlarında 30.06.2011 tarihli kur farkı alacağına ilişkin faturanın kayıtlı olduğu, bu sebeple davalı kabulünde olan bu faturanın da borç olarak dikkate alınması gerektiği, yapılan bilirkişi incelemesinde, 30.07.2011 tarihli 1.979,85 TL, 30.08.2011 tarihli 4.343,41 TL, 01.10.2011 tarihli 4.876,66 TL tutarlı kur farkı faturalarının istenemeyeceği, bu faturaların davalı ticari defterlerine kayıtlı olmadığı gibi, kur farkının istenmesi gerekli koşullarında da bulunmaması sebebiyle cari hesap borcundan düşülmesi gerektiği, bu faturalar dışında tüm faturaların ve alacak ve borç kalemlerinin her iki tarafın ticari defterleri ile doğrulanıp birbirini teyit ettiği buna göre 37.166,04 TL cari hesap alacağından kur farkı fatura bedelleri olan 30.07.2011 tarihli 1.979,85 TL, 30.08.2011 tarihli 4.343,41 TL, 01.10.2011 tarihli 4.876,66 TL faturalar mahsup edildiğinde 25.966,12 TL davacının davalıdan cari hesap alacağının bulunduğu, buna göre bu miktar kadar davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, bilirkişi heyet raporundaki tesbitler doğrultusunda dairemizce yapılan hesaplamada davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği buna davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. Açıklanan sebepler gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kısmen kabuüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/05/2017 tarih, 2015/569 E., 2017/490 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacının davasının kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu itirazın iptali davasının KISMEN KABULÜNE, 3/a- Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın 25.966,12 TL’lik kısmının iptali ile takibin 25.966,12 TL üzerinden aynı şartlarla devamına, 3/b- Kabul edilen 25.966,12 TL asıl alacağın %20’si oranında olmak üzere 5.193,22 TL tazminatın davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.773,74 TL nispi karar harcından peşin alınan 551,44 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.222,30 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 551,44 TL peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 174,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 1.557,24 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 1.366,43 TL’sinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan, 150,00 TL bilirkişi ücretinin, davanın kabul ve red oranına göre, 29,38 TL’sinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre, 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 30,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 116,20 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/03/2022