Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/863
KARAR NO: 2022/311
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2018
NUMARASI: 2015/1009 E. – 2018/127 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))|Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile dava dışı … A.Ş. arasında 26.04.2004 tarihli bir Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiğini, müvekkillerinin mirasçısı olduğu …’in ise müteselsil kefil sıfatıyla işbu sözleşmeyi imzaladığını, Borçlar Kanunu’nun 598. maddesi gereğince, müvekkillerinin mirasçısı olduğu …’in kefaletinin, 10 yıllık sürenin dolduğu 26/04/2014 tarihinde sona erdiğini, bu nedenle müvekkillerinin de kefil olarak herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını, kefaletin bu tarihte sona ermesine rağmen davalı taralından müvekkilleri aleyhine 11/09/2015 tarihinde icra takibi başlatıldığını, ayrıca davalı tarafından ihtarname gönderilmeden ve temerrüt koşulu gerçekleştirilmeden icra takibi başlatıldığını, temerrüt koşulu gerçekleşmediğinden dolayı da davalının faiz talep edemeyeceğini, icra takip dayanağı olarak gösterilen belgelerdeki toplam tutarın 14.759,46 TL olduğunu, ancak davalı tarafından 15.576,08 TL’lik bir asıl alacak tutan üzerinden takibe geçildiğini beyanla neticeten müvekkillerinin, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası sebebiyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere hükmedilecek kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi..”talebinde bulunduğu görülmektedir, Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile dava dışı … A.Ş. arasında 26/04/2004 tarihli bir Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiğini, davacıların murisi olan …’in ise işbu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, sözleşmeye konu … ve … plakalı araçlarda, kiracının kullanımında iken oluşan trafik cezalarının bulunduğunu, bu cezaların takip ve dava masraflarının kiracı tarafından ödenmemesi üzerine ise davacılar aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğümün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacıların itirazları üzerine ise takibin durduğunu ve müvekkili tarafından İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1092 Esas sayılı dosyası ile İtirazın İptali davasının açıldığını, davacıların zamanaşımı iddialarının yerinde olmadığını, davacıların murisinin takipten önce vefat ettiğinin müvekkilince takip ederken anlaşıldığını, takibe dayanak trafik cezası ödemelerinin 2011 yılında yapıldığını, takip ve dava masraflarının da 2011 yılında tahakkuk ettiğini, söz konusu alacakların muacceliyet tarihleri göz önüne alındığında davacıların murisi ve davacılar açısından zamanaşımı sürelerinin doğmamış olduğa, zamanaşımı itirazının reddi gerektiği, murisin takipten önce vefat etmesi sebebiyle takibin iptal edildiği dolayısıyla davacılar tarafından murisleri hakkında yapılan takibe muttali olunmuş bulunduğu, temerrüdün gerçekleşmediği iddiasının reddi gerektiği, davacıların fahiş faiz iddialarının da reddi gerektiği, ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirlenebileceği hükmünün geçerli olduğu beyanla neticelen davanın reddine, davacılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi.” talebinde bulunulduğu görülmektedir. İlk Derece Mahkemesince; “Netice itibari ile, huzurdaki davada davacıların asıl iddiası, mirasçısı oldukları …’in, davalı ile dava dışı şirket arasında akdedilen finansal kiralama sözleşmesi kapsamındaki kefillik sorumluluğunun 26/04/2014 tarihinde sonra erdiği, davalı tarafından başlatılan icra takibinin ise 11/09/2015 tarihli olduğu, söz konusu takipte zamanaşımı meydana geldiği, taraflarının işbu sözleşmeden kaynaklı herhangi bit sorumluluklarının bulunmadığı, bu nedenle de, davalı tarafından takibe konu edilen tutar yönünden davalıya karşı menfi tespitlerinin gerektiği bu açıklamalar ışığında asıl dava olan Menfi tespit davasında davacı- birleşen davalıların zamanaşımı itirazının kabulünün gerektiği kanaatine varılarak kefalet borcunun sona erdiği anlaşılmakla davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığından menfi tespit davasının kabulü ile davacının aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, davacının kötüniyetle takip yaptığı kanıtlanamadığından kötü niyet tazminatı isteminin reddine, birleşen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1092 Esas sayılı dosyasından açılan davanın, mahkememiz dosyasında davacının birleşen dosya davacısına borçlu olmadığı belirlenmiş olmakla birleşen davanında reddine,” karar verilmiştir. Davalı … Anonim Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Alacaklı … A. O.’nın borçlulardan olan dava konusu alacakları, müvekkili … A.Ş.’ne devir ve temlik edildiği, müvekkili … A.Ş., 17/03/2017 tarihli karar ile … A.Ş. ile “… A.Ş.” hükmi çatısı altında birleştiği, birleşmeye ilişkin evrakların dilekçe ekinde mübrez olduğu, 2-Temlik veren … A. O. İle dava dışı … A. Ş. lehine …’in müşterek müteselsil kefaletiyle 26.04.2004 tarihinde Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalandığı, 3-Sözleşmeye konu … ve … plakalı araçlarda kiracının kullanımında iken oluşan trafik cezaları mevcut olup, bu cezaların takip ve dava masraflarının kiracı tarafından ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, davacıların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazları üzerine takibin durduğu ve İstanbul 7 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1092 E. sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, 4-Ayrıca temlik veren … A. O. Tarafından belirtildiği üzere, murisin 2011 yılında temerrüde düşmesi üzerine hakkında icra takibi yapılmış olup, bu takibin iptal edildiği, bu zaman zarfında zamanaşımının yeniden işlemeye başladığı, 5-Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde de açıkça belirttikleri üzere takibe dayanak trafik cezalarının ödemeleri 2011 yılında yapılmış olup, takip ve dava masraflarının da 2011 yılında tahakkuk ettiği, 6-Yerel Mahkeme kararında da “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine dayanak olarak gösterilen trafik cezalarına ilişkin, icra ve birleşen dava dosyalarında mevcut bulunan vergi dairesi alındılarının tetkikinde, … plakalı araç için 9.332.21.-TL ve … plakalı araç için ise -5.427.25.-TL olmak üzere 21/06/2011 tarihinde davalı tarafından T.C. Maliye Bakanlığı Vergi Dairesi Başkanlığı Defterdarlığı İstanbul Vergi Dairesi’ne toplamda 14.759,46.-TL tutarında ödeme yapıldığı görülmektedir.” denilerek açıkça bu durumun belirtildiği, bu halde alacakların muacceliyet tarihleri dikkate alındığında hem davacıların murisi hem de davacılar yönünden zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, yukarıda yapılan açıklamalar ve dilekçelerdede de belirttikleri üzere, bilirkişi raporu doğrultusunda oluşturulan Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği, yukarıda sayılan nedenlerle ve re’sen belirecek sebeplerden ötürü, itirazlarının kabulü ile yasa ve hukuka aykırı Yerel Mahkemenin 28.02.2018 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1092 Esas sayılı dosyası, 09/03/2017 tarihli birleştirme kararı ile iş bu dosyasının birleştirildiği, asıl dava dosyasında, davalı ile dava dışı … A.Ş. arasında 26.04.2004 tarihli bir Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiği, davacıların mirasçısı olduğu …’in ise müteselsil kefil sıfatıyla işbu sözleşmeyi imzaladığı, Borçlar Kanunu’nun 598. maddesi gereğince, muris …’in kefaletinin, 10 yıllık sürenin dolduğu 26/04/2014 tarihinde sona erdiği, bu nedenle davacıların de kefil olarak herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığı, kefaletin bu tarihte sona ermesine rağmen, davalı taralından müvekkilleri aleyhine 11/09/2015 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ayrıca davalı tarafından ihtarname gönderilmeden ve temerrüt koşulu gerçekleştirilmeden icra takibi başlatıldığı, temerrüt koşulu gerçekleşmediği için davalının faiz de talep edemeyeceğini, icra takip dayanağı olarak gösterilen belgelerdeki toplam tutarın 14.759,46 TL olduğu, ancak davalı tarafından 15.576,08 TL’lik bir asıl alacak tutan üzerinden takibe geçildiği, sonuç olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası sebebiyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere hükmedilecek kötü niyet tazminatının davalıdan tahsilini talep etmişler, birleşen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1092 Esas sayılı dosyasındaki davalıların asıl dosya davacıları olduğu, dava konusununda aynı borca ilişkin olduğu, birleşen dosya dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalandığını, davalıların murisi …’in işbu sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla borçlu davalıların İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın asıl alacak 15.576,08 TL üzerinden iptaliyle takibin devamına ve haksız itiraz sebebiyle % 20 ‘den aşağı olmamak üzere borçlu davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, asıl dava olan menfi tespit davasında davanın kabulü ile, davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, birleşen itirazın iptali dosyasında ise borç zaman aşımına uğradığından davanın reddine karar verilmiş, iş bu karar davalı-birleşen dosya davacı vekili tarafından yukarıdaki sebeplerle istinaf etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyasında 15.576,08 Tl asıl alacağa % 94,50 temerrüt faizi tutarı 64.229,92 Tl ile birlikte toplam 79.806.-Tl için takip yapıldığı, ödeme emrinin 15.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içersinde 17.09.2015 tarihinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davalı-birleşen dosya davacısı ile dava dışı … A.Ş, (Eski unvan: … Ltd. Şti. Arasında; Beyoğlu … Noterliğinin 26/04/2004 tarih. … vevmive numarası ve … sözleşme numarası ile tasdikli bir Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesinin akdedildiği, Sözleşmenin, Kefiller başlıklı bölümünde davacıların mirasçısı olduğu …’in de isim ve imzasının mevcut olduğu, davalı tarafından, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. saydı dosyası ile başlatılan icra takibine dayanak olarak gösterilen trafik cezalarına ilişkin, icra ve birleşen dava dosyalarında mevcut bulunan Vergi Dairesi Alındı’larının tetkikinde, … plakalı araç için 9.332.21.-TL ve … plakalı araç iyin ise -5.427.25.-TL olmak üzere 21/06/2011 tarihinde davalı tarafından T.C. Maliye Bakanlığı Vergi Dairesi Başkanlığı Defterdarlığı İstanbul Vergi Dairesi’ne toplamda 14.759,46 TL tutarında ödeme yapıldığı, uyuşmazlığın Beyoğlu … Noterliğinin 26/04/2004 tarih. … vevmive numarası ve … sözleşme numarası ile tasdikli Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesinde kefaleti bulunan davacı-birleşen dosya davalıları murisinin dava konusu borçlarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, itirazın iptali şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında olduğu görülmektedir. Davaya konu sözleşeme tarihinin 26.04.2004 tarihi olduğu, Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde gerçekleştiği, takibe dayanak trafik cezalarının ödemelerinin 2011 yılında yapıldığı, takip ve dava masraflarının da 2011 yılında tahakkuk ettiği, ancak 01.07.2012 tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği, Türk Borçlar Kanunu’nun Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanun’un 1. maddesinin son cümlesinde ”….Ancak Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiili ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye Türk Borçlar Kanunu’nun hükümlerine tabidir” denildiği, bu durumda somut olayda borcun sona ermesiyle ilgili olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun hükümlerinin uygulanması gerektiğinin açık olduğu, Türk Borçlar Kanununun 598/4. maddesinde ”Kefalet 10 yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak 10 yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir.” şeklinde düzenleme yapıldığı, Türk Borçlar Kanunu’nun 598/3. maddesi uyarınca, sözleşmelerin kurulduğu tarihten 10 yılın geçmesiyle kefaletin sona ereceğinin kabul edilmesi gerektiği, 6101 sayılı Kanun’un 5/2. maddesinde Türk Borçlar Kanunu ile hakdüşürücü sürenin ilk defa öngörülmesi ve bu sürenin kanunun yürürlüğünden önce dolmuş olması halinde hak sahiplerine yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanabilme imkanının getirildiği, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce kefalet için öngörülen 10 yıllık sürenin dolduğu, kanunun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği ve bu tarihten itibaren hak sahiplerine bir yıllık sürenin tanındığı ve bu sürenin de 01.07.2013 tarihi itibariyle dolduğu, davaya esas icra takibinin ise 11.09.2015 tarihinde yapıldığı, buna göre yasayla tanınan ek sürenin dolmasından (01.07.2013) yaklaşık 2 yıl sonra yapılan bu takibe dayalı olarak açılan davanın dinlenmesinin mümkün bulunmadığı, zira davacının artık kefilleri takip etme hakkının ortadan kalktığı, davanın 6098 sayılı Kanun’un 598/3, 6101 sayılı Kanun’un 1. maddesi ve aynı kanunun 5/2. maddesi gereğince borcun zaman aşımına uğradığı, takibe dayanak trafik cezalarının ödemeleri 2011 yılında yapılmış olması takip ve dava masraflarının da 2011 yılında tahakkuk etmesinin zaman aşımını kesmeyeceği, bu nednlerle asıl dava olan menfi tespit davasının kabulü, birleşen itirazın iptali davasının ise reddi kararınında her hangi bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı-birleşen dosya davacısının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, bu doğrultuda ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı-birleşen dosya davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2018 tarih ve 2015/1009 E., 2018/127 K. sayılı kararına karşı davalı-birleşen dosya davacı Dünya Varlık Yönetim Anonim Şirketi vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalı taraf harçtan muaf olduğundan istinaf talebi yönünden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022