Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/860 E. 2022/331 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/860
KARAR NO: 2022/331
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14/02/2018
NUMARASI: 2017/198 E. – 2018/24 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait “…” markasının, TPE’nin … sayılı karan uyarınca KHK m. 7/l-ı bendi uyarınca tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin 1978’den itibaren … ibaresini ticaret ünvanı ve marka olarak kullandığını, son yıllarda konfeksiyon haricinde ayakkabı, çanta, aksesuar, kozmetik ve ev aksesuarı sektörüne de adım attığını, ürün yelpazesini büyüttüğünü, … markasının ilk kez, 29.09.1992 tarihinde TPE nezdinde … numarası ile başvurusunun yapıldığını; 03, 14, 18, 24 ve 25. sınıfları kapsayan … sayılı tescili takiben … markasının farklı logo ve sınıflarda Türkiye’de ve yurt dışında tescil edildiğini; … sayılı 17.11.1992 tescil tarihli … markasının 24 ve 25. sınıflarda, … sayılı, 28.07.1999 tescil tarihli … markasının 03 ve 05. sınıflarda, 210702 sayılı, 26.04.2000 tescil tarihli … markasının 03 ve 05. Sınıflarda, 210700 sayılı 26. 04. 2000 tescil tarihli … markasının 03 ve 05 sınıflarda, … sayılı, 05.06.2013 tescil tarihli … markasının 35.sınıflarda tescil edildiğini; Ayrıca … markasının 10.05.2011 tescil tarihiyle OHIM nezdinde topluluk markası olarak da tescil edildiğini; … markasının Türkiye genelinde 50’den fazla mağazasının bulunduğunu, davalının, müvekkilinin markasının tanınmışlığından faydalanmak ve haksız yarar sağlamak amacıyla … markasını farklı sınıf ve logolarda, müvekkili şirkete ait marka ile aynı yazı karakterini kullanarak tescil ettirdiğini; davalı şirketin; … sayılı, 27.03.2014 tescil tarihli … markasının 21.; … sayılı, 31.03.2014 tescil tarihli … markasını 21.; … sayılı, 15.05.2014 tescil tarihli “…” markasını 35. sınıflarda tescil ettirdiğini; davalı şirketin bu marka başvurularına TPE nezdinde itiraz edildiğini, TP’nin … ve … markalarına ilişkin olarak, müvekkili şirketin markalarına benzer olduğu gerekçesiyle itirazı kısmen kabul ettiğini, bu karara ilişkin itirazların YİDK tarafından reddedildiğini, böylelikle davalının söz konusu markalarının 21. sınıfta tescil edildiğini, “…” markasına ilişkin itirazlarının da reddedildiğini ve tescilin sağlandığını; Buna karşılık TPE’nin, davalı şirketin … markasının 21. sınıf için yaptığı … sayılı başvurusunu, müvekkili şirketin markalarıyla benzerlik bulunduğu, tüketicilerin bağlantı kurabilecekleri, haksız kazanç sağlanabileceği gerekçeleriyle reddettiğini, davalının kararın iptali için Ankara 4. FSHHM’ de açtığı davanın, 15.09.2014 tarih ve 2013/96 E., 2014/221 K. sayılı kararla reddedildiğini, hükümsüzlüğü talep edilen …, … ve … markalarının müvekkiline ait … markasıyla görsel ve işitsel açıdan ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğu, halk tarafından karıştırılma ihtimalinin ve ilişkilendirme ihtimalinin ve ayrıca davalının müvekkile ait markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağının, itibarına zarar vereceğinin ve ayırt edici karakterini zedeleyeceğinin açık olduğunu ileri sürerek; davalı adına tescilli … sayılı “…”, … sayılı “…” ve … sayılı “…” markalarının hükümsüzlüğüne ve marka sicilinden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin markalannın 21. sınıfta zücaciye emtiasında ve 35. sınıfta bunların satışında; davacının markalarının ise 24 ve 25. sınıflarda tekstil emtiasında tescilli olduğunu, davacının sektörel bilinirliği kabul edilecek olsa dahi, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet göstermediklerini, KHK m. 8/4’teki şartların varlığını davacının ispatlayamadığını, bu konuda İstanbul 1. FSHHM’ nin 2011/45 E. sayılı dosyasında verilen kararın Yargıtay tarafından onarak kesinleştiğini; Tanınmışlığın toplumun tamamı tarafından olması gerektiğini, davacı şirket yetkilisinin 06. 06. 2009 tarihli bir ulusal yayındaki beyanın da davacı markalarının toplumun sadece belli bir kesimine hitap ettiğini söylediğini, davacının TPE’ye tanınmış marka başvurusunun 03. 01. 2012, müvekkilinin marka başvurularının ise 08.07.2010 tarihinde olduğunu, tanınmışlığın geçmişe etkisinin olmayacağını, davacının topluluk markası başvuru tarihinin 10. 05. 2011 olduğunu, bu başvuruya ilişkin müvekkilinin açtığı davanın ilk derece mahkemesinde kabul gördüğünü, dosyanın Yargıtay incelemesinde olduğunu, müvekkilinin 35. sınıftaki tescilinin, 19.10.2011 tarihli tebliğ üzerine yapıldığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, haksız çıkar amacının bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, İstanbul 1. FSHHM nin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi denetiminden geçerek kesinleşen kararı ışığında mahkememizin oluşturulan ilk bilirkişi heyetinden alınan 10/03/2016 tarihli hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bilirkişi raporu ışığında davacı markalarının konfeksiyon ve kozmetik ürünlerinde olmak üzere\sektörel bazda tanınmış bir marka olduğu, bu tanınmışlığın 2010 yılı sonlarında gerçekleştiği, 2011 27592 ve 2011 27599 sayılı davalı markalarında yer alan; Diş fırçaları, elektrikli diş fırçaları, diş ipleri, tıraş fırçaları, saç fırçaları, taraklar. Bu sınıfa dahil elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri, çamaşır mandalları, kap-kacak, vazolar ( değerli metalden olanlar dahil) Ütü masaları ve kılıfları, çamaşır kurutmalıkları, elbise askıları. Camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon eşyaları. işlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), ürünlerinin imaj devrine uygun olduğu ve böylelikle davacının markasıyla haksız yarar sağlayabileceği ayrıca (… ve … sayılı davalı markalarında yer alan; elektriksiz temizlik aletleri gereçleri (Boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, esrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları dahil). Ev hayvanları için kafesler ve malzemeler, evlerde kullanılan bitki ve hayvan yetiştirme yerleri (terraryumlar Fare kapanları, haşarat tuzakları, sinek yakalayıcılar, sinek raketleri (sineklik), tuvalet taşı delikleri için kapaklar. Ürünleri bakımından markanın itibarına zarar verebileceği. Bu durumda; … ve … sayılı davalı markalarında yer alan Püskürtmeli hortum başlıkları, sulama süzgeçleri için başlıklar, sulama aletleri, bahçe sulama l süzgeçleri, musluklara takılan uçlar, cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan). Spor müsabakalarında verilen kupalar, emtiası bakımından haksız yarar veya imajın zedelenmesi durumlarının ortaya çıkmayacağı anlaşılmıştır. Davalının (… sayılı “…” markasında ise; Bilimsel amaçlı ve laboratuarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve laboratuarlarda kullanılan malzemeler. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana bilimsel amaçlı ve laboratuarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve laboratuarlarda kullanılan malzemeler. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları dahil). Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programlan ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazlan ve araçları (elektrik, elektronikte kullanılan kablolar ve güç kaynakları; piller, aküler, anot ve katotlar dahil). Ana fonksiyonu uyan ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Mıknatıslar, dekoratif mıknatıslar. Aydınlatma cihazları (taşıtlar, iç ve dış mekanlar için aydınlatma armatürleri). Isıtma ve buhar üretme tesisatı için cihazlar (Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli sobalar, kuzineler dahil). İklimlendirme ve havalandırma cihazları. Soğutucular ve dondurucular. Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar (elektrikli ve ısıtma yöntemi ile çalışan çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları dahil). Su yumuşatma cihazları, su arıtma cihazları, su arıtma tesisatı, atık arıtma tesisatı. Akvaryumlar için filtreler ve filtre- motor kombinasyonları. Sanayi tipi pişirme, kurutma ve soğutma tesisatı. Pastörize ve sterilize edici makineler. Püskürtmeli hortum başlıkları, sulama süzgeçleri için başlıklar, sulama aletleri, bahçe sulama süzgeçleri, musluklara takılan uçlar, cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan). Spor müsabakalarında verilen kupaların” bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) haricinde kalan tüm hizmetler bakımından KHK m. 8/4’teki şartların gerçekleşeceği anlaşılmakla davalı markalarının aşağıda belirtilen sınıflardaki emtialar yönünden hükümsüzlük şartları oluştuğu kısmen hükümsüzlük” kararı verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dava konusu markalara ilişkin 556 Sayılı KHK’nın 8/4 şartlarının oluşmadığını bu sebeple Mahkeme gerekçesinin hatalı olduğunu, davacı markalarının 03 (kozmetik, vücut bakım ürünleri), 05 (hijyen sağlayıcı kimyasal ürünler), 24 ve 25 (Manto, pardesü, mont, palto, takım elbise, tek ceket, tek pantolon, etek, kazak, gömlek, buluz, safari, elbise, başlık, eldiven, atkı, kaban, tişört, pijama, şort, kravat, anorak, mendil ve kumaş ürünleri) ve yine bu sınıflarla ilgili 35. Sınıfta satış ve pazarlama hizmetleri sınıfında tescil ettirilmiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından kullanılan ve TPE nezdinde tescil ettirilen dava konusu markaların ise 21. Sınıfta mutfak araç ve gereçleri ile porselen esyaları(züccaciye) ile yine bunların satış ve pazarlanmasına ilişkin 35. sınıfta tescilli olduğunu, müvekkil şirketin de markalarını porselen ürünleri ile mutfak araç ve gerekçleri ürünlerinin satış ve pazarlamasında kullanmakta olduğunu, Yerel Mahkeme’nin, Yüksek Mahkeme tarafından onanmış, İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, 2011/45 E., 2012/321 K. sayılı karar ile birlikte sabit olan hususları hiç dikkate almadığını, sadece müvekkili şirket aleyhine olan kararları emsal olarak kabul ettiğini, kararda Yüksek Mahkemece davacı markasının sektörel tanınmışlığının KHK’nın 8/4 kapsamında bir koruma sağlamayacağını ifade edildiğini, davacı markası sektörel tanınmış olsa dahi KHK’nın 8/4 maddesi uyarınca koruma kapsamına girebilecek nitelikte bir tanınmışlıktan bahsedilemeyeceğini, tescilli ve/veya başvuru konusu mal ve hizmetlerin aynı ve/veya benzer olmadığı, 8/4 düzenlemesi kapsamındaki hallerden hiçbirinin mevcut olmadığı artık kesinleşmiş olup aynı uyuşmazlık konularının yargılama konusu edildiği huzurdaki davada kesin hüküm teşkil edeceğini, -Dava konusu müvekkili şirkete ait, züccaciye-porselen ürünleri markalarının, davacı markasının tanınmışlığından yararlandığı, davacıya ait markaların itibarına zarar verdiği, davacıya ait markaların ayırt edici karakterinden faydalandığı şeklindeki tespitlerin somut ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı şirkete ait züccaciye, mutfak araç ve gereçleri, porselen ürünlerde kullanılan ve tescilli “…”, “…” markalarının kullanımının, davacıya ait hazır giyim sektöründe kullanılan tescilli “…” markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayabilmesi, şöhretini sömürmesi, itibarına zarar verebilmesi, ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurması bir başka deyişle sulandırılmasının mümkün olmadığını, -Hazır giyim sektöründe tanındığı iddia edilen bir markanın mutfak araç ve gerekçeleri sınıfındaki bir marka ile rekabet halinde olduğunun, dağıtım ve satış kanallarının aynı olduğunun, birbirlerinin tamamlayıcısı niteliğinde bulunduğunun kabulünün mümkün olmadığını, Davacı şirkete ait markaların ayırt edici karakterinin zedelenmesine ilişkin de dosyada en ufak bir delil veya emare bulunmadığını, dava konusu markaların davacı markalarının herhangi bir imajından yararlanmasının da sözkonusu olmadığını, tüm sebeplerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin kararın, kısmen kabul yönünden olan kısmının istinaf incelemesi yapılmak suretiyle kaldırılmasına ve davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete ait “…” markasının tanınmış marka olduğunu, son yıllarda konfeksiyon haricinde ayakkabı-çanta, aksesuar, kozmetik ve ev aksesuarı sektörüne de adım atarak ürün yelpazesini büyüterek çok daha büyük bir kitleye hitap eder hale geldiğini, Müvekkili şirkete ait “…” markasının gerek yurt içindeki köklü geçmişi ve gerekse de markanın CTM nezdindeki tescilinin tanınmış marka olduğunu gösterdiğini, … markası konfeksiyon ve kozmetik sektöründe çok tanınmış bir marka olmasının yanı sıra, … mağazasıyla züccaciye sektöründe de adından söz ettirdiğini, Müvekkilinin “…” markasının tanınmış marka statüsüne alınmasına yönelik başvurusu sonucunda, TPE nezdinde tanınmış marka olduğuna karar verildiğini … numarası ile tescil edildiğini, itiraza konu marka başvurusunun sahibi davalının daha önce de Müvekkili markalarına benzer marka başvurularında bulunduğunu söz konusu markaların, Müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturacağından tescil edilmediğini, bu sebeplerle davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka hükümsüzlüğü ve terkini istemlerine ilişkindir. Davalı tarafça istinaf incelemesi, davacının markasının züccaciye emtiasına yönelik olarak koruma sağlamadığı, sulandırma olmadığı, itibarına zarar vermediği, haksız kullanım teşkil etmediği hususlarına dayanmaktadır. Tarafların markaları incelendiğinde, mal veya hizmetin benzerliği, ortalama alıcı kitlesi, son kullanıcıları, malın alımına ayrılan zaman, satışa sunulma kanalları ve biçimi, birinin diğerini ikame etmesi gibi faktörler dikkate alındığında tüketicinin, marka ve malların benzerliği sebebiyle her iki malın kaynağının aynı firma olduğu, bir başka deyişle ticari, ekonomik veya idari bağlantı bulunduğu yanılgısı ile biri yerine diğerini tercih etme riski mevcut olduğu görülmektedir. KHK’nın 8/4 hükmü, bir markanın aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği ilkesini açıkça ifade eder. Ancak tanınmış markalar bu ilkenin istisnasını oluşturur. Buna göre, toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, itiraz üzerine ret edilir. Şu halde, bir markanın toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşması, tek başına KHK 8/4 hükmü anlamında davalı şirket markasının hükümsüzlüğü için yeterli değildir. Ayrıca davalı ile davacının tanınmış markasının aynı veya benzer bulunması ve anılan maddede sayılan üç halden en az birinin birleşmesi gerekir. Bu haller, 1-Davacının markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabilmesi (şöhretini sömürmesi), 2- İtibarına zarar verebilmesi, 3-Ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabilmesi (sulandırabilmesi)dir. Tanınmış marka kavramı, gerek Paris Sözleşmesi ve TRİP’s Anlaşması, gerekse mevzuatımızda tanımlanmış değildir. Bununla birlikte, kavram Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Yine, tanınmışlığın belirlenmesi konusunda bir takım kıstaslar, WIPO Tanınmış Markalar Uzmanlar Komitesi tarafından 1999 yılında yayınlanmıştır. Buna göre, markanın, halkın ilgili kesiminde tanınma derecesi, markanın kullanım süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi, markanın uygulandığı ürün ya da hizmetlerin fuar veya sergilerdeki tanıtımları, reklam ve sunumlarının süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi, markanın tanınmasını ya da kullanımını etkileyen başka tescillerinin veya tescil başvurularının süresi ve coğrafi bölgesi olarak özetlenebilir. Ancak, bu kıstaslar sınırlı sayıda olmadığı gibi, her olaya göre bir kısmının karşılanması yeterli olabilir. WIPO, “halkın ilgili kesimi” ifadesinin, markanın uygulandığı mal ya da hizmetlerin gerçek ya da potansiyel tüketicileri, dağıtım kanallarında görevli kişiler ve söz konusu mal veya hizmetlerle ilgili olan iş çevrelerini kapsayacağını kabul etmiştir. TPE’den getirtilen … sayılı “…”, … sayılı “…” ve … sayılı “…”, markalarının bulunduğu, tescil kapsamında 21. Ve 35. Sınıfta tescilli olduğu görülmüştür. Davacı markalarının ise 03, 05, 14,18,24, 25 sınıflardaki malların yer aldığı, her ne kadar davalının itiraza dayanak markaları kapsamında 35 ve 21. sınıfta yani mağazacılık hizmetleri mevcut değil ise de; davacının “…” ibareli markalarının 25. sınıftaki tekstil, giyim, iç giyim, ev tekstili, kozmetikler, vücut ve güzellik bakımı ürünleri yönünden tescilli olduğu, tekstil ve moda ürünlerinde belirli bir kullanım sonucu tanınmışlığa ulaştığı, alınan bilirkişi raporu ile de “…” ibareli markalarının KHK’nun 8/4 hükmü anlamında tanınmışlığının kabul edildiği, davacının dayanak markalarının yoğun kullanım sonucu ayırt ediciliğinin oldukça yüksek seviyede bulunduğu, özellikle tekstil sektöründe başlangıçtan itibaren var olan orta seviyedeki ayırt ediciliğinin kullanımla yüksek seviyede ayırtedicilik düzeyine kabul için yeterli olduğu, “…” ibareli markanın ev tekstilini de içeren mutfak eşyaları dahil ev eşyalarının bir araya getirilmesi suretiyle müşterilerin kolayca görüp satın alması yani mağazacılık hizmetine konu edilmesinin mümkün olduğu, ayrıca davacının … mağazasının da bulunduğu, süs ve dekorasyon eşyaları temizlik araç gereçleri, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, yer paspasları, ütü masaları, yemek takımları, çatal kaşık takımları gibi ev tekstili ile yakından ilişkili ürünleri içeren mağazacılık hizmetinin birebir aynı marka altında verilmesi halinde tüketicilerin tekstilde tanınmış “…” markasındaki işletmenin bu kez yeni bir işletme konsepti altında kendisine ait tekstil ürünleri yanında ev tekstili ürünleri ve züccaciye mutfak eşyası gibi eşyalarında bir araya getirilmesi suretiyle müşterilerin alımına sunmak yani, mağazacılık sektörüne de girdiği sanısına sebep olacağı, mağazacılık hizmetlerinin tüketicilerinin davacının … ibareli markası ile ticari, ekonomik bir bağlantısı bulunan mağazacılık hizmeti karşısında bulunduğunu düşünmesinin kaçınılmaz olduğu, … markasının kullanımının imaj devrine neden olabileceği, davalının markalarının asıl unsur olarak “…” ibaresinden oluştuğu, davacının markalarının da tek veya asıl unsurlarının … sözcüğünden ibaret bulunduğu, birebir aynılık seviyesinde bu örtüşmenin mal ve hizmetler yönünden de benzerlik ve bağlantı kurulması suretiyle iltibas ihtimalini yüksek seviyede artıran bir unsur olduğu, bu hususun bilirkişi ve sektör uzmanlığını da gerektirmediği esasen karıştırma ihtimali bulunduğu, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/02/2018 tarih ve 2017/198 E., 2018/24 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/03/2022