Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/858
KARAR NO: 2022/169
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2017
NUMARASI: 2016/698 E. – 2017/1028 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; Dava konusu senedin tehdit yolu ile alındığını, takip alacaklısı …’ı tanımadığını, davalıya böyle bir borcu bulunmadığını beyan ederek, davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle: Dava konusu senedi 150.000,00 TL alacağı nedeniyle …’den ciro yoluyla aldığını, bu senet ödenmeyince İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile cira takibine başlandığını beyan ederek, %20 oranında kötü niyet tazminatı ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının davaya konu senette avalist olarak imzasının bulunduğu, aval verenin, lehine aval verdiği kişinin hamile karşı ileri sürebileceği şahsi def’ileri ileri süremeyeceği, davacı taraf her ne kadar cevaba cevap dilekçesinde bono bedelinin keşideci tarafından 180.000,00 TL kredi çekilmek sureti ile lehtara ödendiğini savunmuş ise de bu husus keşidecinin şahsi def’isi niteliğinde olup davacı avalistin bu hususu hamile karşı ileri süremeyeceği, ayrıca keşidecinin soruşturma dosyalarındaki ifadelerinde bono bedelinin ödendiği iddiasının bulunmadığı, diğer taraftan davaya konu bonoya davacının zorla avalist olarak imzasının attırıldığı iddiasının ispat edilemediği gerekçeleriyle davanın reddine,” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu senedin tehdit yoluyla alındığını, ayrıca ilk cirantaya ödemede bulunulduğunu, mükerrer ödeme tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, icra takibine konu edilmiş bono niteliğindeki kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır. Dava ve takip konusu senet incelendiğinde; 01/09/2015 keşide ve 08/09/2015 vade tarihli 150.000,00 TL bedelli bono olduğu, senetteki ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk olmadığı, senedin unsurlarının tam olduğu, davacının senette avalist olarak yer aldığı, davalının ise senedin hamili olduğu, senet arkasında sırasıyla dava dışı … ve davalı cirolarının yer aldığı görülmüştür. Davacı her ne kadar dava ve takip konusu senedin tehdit yoluyla alındığını iddia etmiş ise de; ispat yükü üzerinde olan davacının, konuya ilişkin olarak şikayetçi olduğu İstanbul Anadolu CBS’nin 2015/131055 soruşturma sayılı dosyası, birleştirilen İstanbul Anadolu CBS’nin 2015/131440 soruşturma sayılı dosyası ile İstanbul Anadolu CBS’nin 2015/155863 soruşturma sayılı dosyalarında yapılan soruşturma neticesinde takipsizlik kararı verildiği, başkaca tehdit iddialarını ispata yarar dosyaya yansıyan herhangi bir bilgi, belge ve delil bulunmadığı, davacının tehdit iddiasını ispatlayamadığı, davacının dava dışı cirantaya ödeme yaptığına yönelik iddiası şahsi defi niteliğinde olduğundan bu definin hamil davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, açıklanan nedenlerle Mahkemece davanın reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2017 tarih ve 2016/698 E., 2017/1028 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.10/02/2022